ABD'nin Suriye meselesindeki en önemli müttefiki PYD! Bunu artık cümle alem biliyor…Şam'ın geleneksel politikası bağlamında taktik bazı değişimler görülse de ayrılıkçı gruplara yönelik olarak sabit bir stratejisi mevcuttur. Bu da ülkenin toprak bütünlüğü çerçevesindeki yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında Suriye'nin genel olarak 1960'lardan itibaren kendi topraklarındaki ayrılıkçı ve bölücü gruplara karşı tepkisi açıktır.
Bu noktada Suriye meselesinde ABD ile PYD'nin ittifakının önemli bir dayanak noktası olduğunu gözden kaçırmamak gerekmektedir. Zira Rusya Federasyonu ile Suriye'nin ittifakına bakıldığında PYD harcanabilir bir aktör olarak denklemdeki yerini almaktadır. Ancak ABD'nin Suriye'deki faaliyetlerinde PYD haricinde önemli bir stratejik ortağının olmayışı oyunu değiştirmektedir. Bu şartlar altında PYD konusunda alternatifsiz halde olan sadece ABD olurken; Rusya ve Suriye'nin PYD ile olan ilişkisinin seviyesi hayli düşük ve değiştirilebilir düzeyde kalmaktadır.
Bu denkleme bir ek daha yapmak gerekmektedir. Suriye'nin kuzeyindeki sorun 1960'lardan itibaren başlamış ve Suriye İç Savaşı öncesi dönemde de 2004 - 2005 yıllarında Kamışlı bölgesindeki ayaklanmalarla bugün PYD'nin sözde hakim olmaya çalıştığı yerlerde sorunlar yaşamıştır. Dolayısıyla Esad'ın PYD ile bir işbirliği geçici ve sağlam temellere oturmayan bir işbirliği olacağı gibi bu noktada Rusya'nın da PYD konusundaki duruşunun yönlendirilme fırsatı kesinlikle mevcuttur.
Bu politik-stratejik ortamda ABD Sekreterliği Sözcüsü Heather Nauert Doğu Guta'ya yardım gönderilmesi amacı ile alınan ateşkes karanının Afrin için de geçerli olduğunu, Türk makamlarının kararı iyi okuması gerektiğini belirten bir açıklama yaptı. Şu notu bir düşelim, George W. Bush sekiz yıl ABD'ne başkanlık yaptı ve İngilizce konuşma kabiliyeti vasat seviyedeydi. Türk Hariciyesi anadili bu olmamasına rağmen, ABD'ne sekiz yıl başkanlık yapmış George W. Bush'tan çok daha iyi İngilizce kullanma kabiliyetinde personele sahiptir. Dolayısıyla bunun nasıl gerçekleşeceği konusunda Uluslararası Hukuk Genel Müdürlüğü de ilgili konuya istinaden Orta Doğu ve Afrika İşlerinden sorumlu müsteşar yardımcılığı makamı da gereğini yerini getirmiştir. Bu noktada ateşkesin Doğu Guta ile ilgili olduğunu yeniden hatırlatarak, terörist unsurların da ateşkes anlaşması çerçevesinin dışında olduğunu da yeniden belirtmekte fayda var.
Yukarıda ortaya koyduğum denkleme istinaden, ABD'nin PYD dışında bir dayanak noktası olmaması, Suriye'de gerçekleşen her olayın terör örgütü lehine yorumlanmaya çalışılması gibi anlamsız bir çabayı beraberinde getirmiştir. Ancak ABD'li yetkililerin şunu dikkatten kaçırmaması gerekir; nasıl ki el Kaide'nin desteklenmesi neticesi ortaya çıkan yıkım başta kendileri olmak üzere küresel ölçekte bir sorun yarattıysa, şimdi de sürdürülen politika gelecek yıllarda böyle bir sorun yaratma potansiyeline sahiptir. Bu ihtimali ilk dile getirenlerden biriyim. Bunu lütfen gözden kaçırmayınız…
Bu noktada bölgedeki Kürt kökenli insanlara da iki çift laf etme ihtiyacı hasıl oluyor… Tıpkı Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de büyük sıkıntılar çekilmesinin neticesinde oluşan hezeyan sizleri belli arayışlara itti. Ancak bunu ABD ile çözme ihtimaliniz sıfır. ABD'nin desteğinin tek bir amacı vardır o da Amerikan çıkarlarının sürdürülmesi ve temsil edilmesi. Geçtiğimiz yılın eylül ayında Irak'ın kuzeyinde gerçekleşen referandum ve sonrasına bakıldığında bunu net bir şekilde görebilirsiniz. Ayrıca bölgede yaşayan tek unsur olarak kendinizi görmeniz ve bunun üzerinden hareket etme çabanız da geliştirilen demokrasi ifadesi ile mütenasip değildir. Başınızda bulunan şahıslar ABD ile maddi ilişkiler kurarak bolluk içinde bir eli yağda bir eli balda yaşarken sizlerin orada bir hiç uğruna ölmesi kabul edilemez. Bölgedeki Arap ve Türklerle birlikte bu PYD denen maşadan kurtulmanın birinci vazifelisi de sizlersiniz…
ABD'nin Afrin bölgesinde ateşkes ilanının geçerli olması ifadesi kısaca kendi çıkarlarının sağlanması üzerine kurulu hem hukuki hem de politik gerçeklikten uzak bir yaklaşımın ürünüdür. Burada bir ateşkesin olması gerektiği ifadesinin kullanımı da Amerikan politikasına hizmetin bir sonucudur. Bunu da özellikle Türkiye'de bulunan ve demokrasi barış benzeri ifadelerle terör desteğini bilerek ya da bilmeyerek gerçekleştiren şahıs ve gruplara ifade etmek gerekir. ABD bölücü terör örgütünü listeye almışken, bu örgüt ile bağlantısı olduğunu kabul ettiği PYD'nin terör örgütü olmadığı savını öne sürmesi ve ateşkes çabası içine girmesi de Suriye politikasında gerçekleştirdiği stratejik yaklaşımın aksaklığına işaret etmektedir.