Afganistan…
ABD’nin en uzun savaşının sahnesi; hala 14.000’den fazla ABD askerinin bulunduğu ülke.
Radikal dinci örgütlerin birbirleri ile savaştığı yer; ülkenin %40’ından fazlasını Taliban kontrol ediyor. Taliban buralarda vergi topluyor; kendi yargı sistemini uyguluyor. IŞİD’in etkinliğini hızla artmakta, Nangarhar IŞİD’in merkezi haline geldi.
Terör saldırılarının sayısı artmakta. Saldırıları Taliban ve IŞİD üstleniyor, bu da aralarındaki rekabetin bir göstergesi. Bu rekabetin ülkeye daha fazla zarar vereceği açık.
Afganistan hükümet güçleri dinci örgütler ile mücadelede yetersiz; Afganistan güvenlik güçlerinin yapısı ve emir-komuta zincirine dair sorunlar nedeniyle güvenlik güçlerinin revizyonu gündemde.
Afganistan’da barış ve istikrarın öngörülebilir gelecekte temin edileceğine dair –varsa-umutlar giderek sönmekte.
İşte bu koşullarda Devlet Başkanı Ghani Taliban’a bir teklif sundu: “Mahkûmların serbest bırakılması, yaptırımların kaldırılması ve Taliban'ın meşru bir siyasi grup olarak tanınması” karşılığında “gel müzakere masasına otur” dedi. Ghani “barış anlaşmasının önünü açmak için bu teklifi herhangi bir ön koşul olmaksızın yapıyoruz” dedi.
Gözler Taliban’a çevrildi.
Önce Taliban’ın bu öneriyi düşüneceği yönünde haberler çıktı; sonrasında Taliban teklifi kabul etmediğini açıkladı ve gerekçe olarak da Ghani’nin önemli bir noktayı göz ardı ettiğine işaret etti.
Taliban’ın nazarında Ghani’nin göz ardı etiği husus ise Afganistan’daki ABD askerinin varlığı.
Taliban ABD askeri Afganistan’dan çıkmadığı müddetçe barış görüşmelerinin anlamsız olduğunu vurguluyor.
Aslında Taliban’ın “anlamsız” bulduğu müzakere masasına oturmak değil; müzakere masasına Afganistan hükümeti ile oturmak. Çünkü Taliban’ın nazarında Afganistan hükümeti ABD’nin kuklası ve meşru bir hükümet değil; meşru olan ise Taliban’ın kendisi.
Taliban müzakere masasına doğrudan ABD ile oturmak istiyor. Taliban tarafından yapıldığı ileri sürülen açıklamada “Taliban Amerikan yetkilileri, Afganistan’da barışçı bir çözüm için doğrudan İslam Emirliği ile görüşmeye çağırıyor" deniliyor.
Dolayısıyla ABD müzakere masasına gelirse müzakereler Taliban için “anlam” kazanacak.
ABD Taliban ile müzakere masasına oturur mu? Trump’ın “ABD yönetimi terörist gruplar ile görüşme yapmaz” [1] “Taliban ile görüşmek istemiyoruz”[2] dediğini biliyoruz. Ama Trump’ın bu sözleri “Taliban ile müzakere yapılmasın” anlamında değil, “Taliban ile müzakere yapacak olan Afganistan hükümetidir” anlamına gelmekte.
Kısaca mevcut tabloyu şu şekilde özetleyebiliriz;
-Taliban ile müzakere etmeye hazır Afganistan yönetimi
-Afganistan yönetimi ile müzakereyi anlamsız bulan Taliban
-Taliban’ın müzakere etmek istediği ama Taliban ile doğrudan müzakere etmeyecek olan ABD
Bu tabloda sorgulanması gereken, Taliban’ın gerçekten müzakere isteyip istemediğidir; ülkenin %40’ından fazlasını kontrolünde tutan bu örgüt, sadede Taliban ile değil aynı zamanda IŞİD ile mücadele eden Afgan yönetiminin daha da zayıflaması ve Afgan halkı nazarında kredibilitesini iyice yitirmesi için zaman kazanmak, sonrasında müzakere masasına daha güçlü oturmak istiyor olamaz mı?
Eğer böyle ise, Taliban’ın, ABD’nin kabul etmeyeceğini bilerek, ABD’yi doğrudan müzakereye çağırması sadece bir taktikdir; gerçek bir davet değil.
[1] http://www.independent.co.uk/news/world/americas/us-politics/trump-taliban-haley-united-nations-afghanistan-negotiations-talks-a8184451.html, 28 Ocak 2018
[2] https://www.voanews.com/a/afghanistan-taliban-trump-no-peace-talks/4231466.html, 30 Ocak 2018