Hindistan nüfusunun %14'ünden fazlasını Müslümanlar oluşturuyor. Bu Hindistan'da yaklaşık 173 milyon Müslümanın yaşıyor olması demek. Müslüman nüfusu, toplam nüfus içindeki payı %2.3 olan Hıristiyanlar, %1.2 olan Sikhler ve %0.70 ile Budistler izliyor. Yapılan araştırmalar Müslüman nüfusun Hindu nüfustan daha hızlı artmakta olduğunu gösteriyor; dolayısıyla yakın gelecekte Müslüman nüfusun toplam nüfus içindeki oranı daha yüksek olacak.
Hindistan inançlar açısından bu denli heterojen olunca, ülkedeki dini bayramların, festivallerin sayısı oldukça fazla. Çok sayıda Hindu festivallerin kutlandığı ülkede Müslüman nüfus Ramazan ve Kurban bayramını, Hıristiyanlar da Noel'i ve Paskalya'yı kutluyor.
Hindistanlıların, ülkelerinin dünyanın en büyük demokrasisi olduğu yönündeki söylemini dikkate alırsak, tüm dini bayram ve festivallerin barış ve huzur içinde kutlanmasını bekleriz; ama gerçek durum ideal durumdan oldukça farklı.
Kurban bayramının ilk günü, Cemmu ve Keşmir'de üç farklı noktada Müslümanlar ve güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Hint basınında yer alan haberlere göre bayram namazını tamamlayan Müslüman gençler güvenlik güçlerine taş atarak saldırmaya başlamış ve güvenlik güçleri de müdahale etmiş; sonuçta onlarca yaralı var.
Geçen hafta içinde de, Cemmu ve Keşmir'de görev yapan bir polis, Camiye ibadete gelenlerin fotograflarını çektiği iddiasıyla, 200 kişinin saldırısına uğramış ve hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine Cemmu ve Keşmir'de görev yapan polislere Müslümanlardan uzak durmaları yönünde talimat verildiği haberleri basında yer aldı.
Cemmu ve Keşmir sorunlu bir bölge; burada güvenlik güçleri ve Müslümanlar arasında çatışmaların yaşanması şaşırtıcı değil. Ancak Hindistan'ın yumuşak karnı inanç yönünden heterojen yapısı olunca, bir bölgedeki çatışmaların diğer bölgelere yansıması ciddi bir risk.