Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesiyle, seçim propagandası esnasında kullandığı ifadeler nedeniyle, ABD dış politikasının seyri konusunda belirsizlik dönemi başladı. Zamanla bu belirsizliğe sebep olan bulutlar dağılıyor olsa da-NATO örneğinde gördüğümüz üzere- hala bazı liderler açısından Trump “politikaları öngörülemez” bir Başkan ve böyle düşünen liderler arasında Hindistan Başbakanı Narendra Modi de yer alıyor.
Narendra Modi’nin 26 Haziran tarihinde Beyaz Saray’a gerçekleştirdiği resmi ziyaretin asıl amacı da, ABD’nin Hindistan ile ikili ilişkilerinin geleceği ve Trump’ın Hindistan-Pakistan-Afganistan “şeytan üçgenine” yönelik politikaları üzerindeki belirsizliği mümkün olduğu ölçüde bertaraf etmekti.
Modi’nin ziyareti sonrası Beyaz Saray’dan yapılan resmi açıklamada, iki devlet arasında stratejik ortaklığın güçlendirileceği, Trump’ın Afganistan’da demokrasi, istikrar, refah ve güvenliğin sağlanmasında Hindistan’ın gösterdiği çabadan memnuniyet duyduğu, Afganistan’ın geleceği konusunda liderlerin yakın temas halinde olacağı belirtildi. Ayrıca küresel bir sorun olan terörizm ile mücadelede işbirliğinin öneminin altı çizildi; Pakistan Hükümeti diğer devletlere yönelik terör saldırılarında Pakistan topraklarının kullanılmasını önlemeye çağrıldı.[1]
Narendra Modi Beyaz Saray ziyaretinde umduğunu bulma konusunda gerçekten ne düşünüyor bilinmez ama Beyaz Saray’dan yapılan açıklama özellikle Afganistan ve Pakistan’a dair sorunlar üzerinde ABD ve Hindistan arasında problem yaratacak bir durumun mevcut olmadığını gösteriyor.
Dolayısıyla dışarıdan bir gözlemci olarak Modi’nin ABD ziyaretinin Modi açısından bir başarı olduğunu ileri sürebiliriz; en azından Modi, Afganistan ve Pakistan meselelerinde Trump’ın Hindistan yönetimi ile ters düşecek bir pozisyonda olmadığını bu ziyaret vasıtasıyla küresel kamuoyuna göstermiş oldu.
Modi’nin Beyaz Saray ziyareti Hindistan’ın “en büyük düşmanı” Pakistan’da ise kaygıyla izlendi; zira bu aralar ABD-Pakistan hattı iyice gerilmekte. ABD’de Pakistan’ın terörizm ile mücadelede gerekli çabayı göstermediği gerekçesiyle hazırlanan yasa tasarısı, 2004 yılında Başkan Bush tarafından Pakistan’a verilen “NATO üyesi olmayan asıl müttefik-MNNA” statüsünün iptal edilmesini öngörüyor. Tasarı yasalaşır ise Pakistan’ın ABD’den aldığı askeri yardımlar kesilecek. Hal böyle iken Modi’nin ABD ziyareti Pakistan’da ABD’nin Pakistan karşıtlığının pekiştirilmesi girişimi olarak okundu.
Malum, bu ay içinde Pentagon, 4.000 ilave Amerikan askerinin Afganistan’a gönderileceğini açıklamıştı. Bu askerlerin büyük kısmı Afgan güvenlik güçlerinin eğitimini üstlenecek ve bir kısmı da Taliban ve IŞİD’e karşı terörle mücadele operasyonları yürütecek. Bunun anlamı şu ki, ABD Afganistan’daki varlığını sürdürmekte kararlı. Bu noktada Pakistan’ı kaygılandıran Trump’ın Hindistan askerinin de Afganistan’a girmesini istemesi ihtimali. Zaten bir süredir Pakistan’da Hint askerinin Birleşmiş Milletler misyonu altında Afganistan’a gireceği yönünde haberler mevcuttu. Bu noktada hatırlatayım, Afganistan’da Hint askeri bulunmamakta. Üstelik Afganistan’da da terörle mücadele konusunda Hindistan’ın daha fazla sorumluluk alması ve Afganistan’a asker göndermesi çağrısı yapan çevreler mevcut. Bu koşullarda Pakistan açısından “Pakistan-karşıtı, Hindistan-yanlısı Trump”ın Hint askerinin Afganistan’a girmesini istemesi hiç sürpriz olmaz.
Ancak Pakistan’ı asıl endişelendirmesi gereken konu Hindistan askerinin Afganistan’a girme ihtimalinden çok ABD’nin terörizm ile mücadelede bir sonraki hedefinin Pakistan olması riski. Pakistan’ın “NATO üyesi olmayan asıl müttefik-MNNA” statüsünden çıkarılmasına dair tasarı yasalaşırsa Pakistan Hükümeti bu risk üzerinde fazlaca düşünmek zorunda kalacak.
[1] http://www.ndtv.com/india-news/full-statement-of-the-white-house-after-pm-narendra-modi-leaves-us-for-the-netherlands-1717318 27 Haziran 2017