Geçtiğimiz Mart ayı Avrupa entegrasyonu için oldukça önemli bir tarihin yıldönümü kutlamalarına şahitlik etti. Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu kuran Roma Antlaşması’nın imzalanışının 60. yıldönümünü kutlamak ve bu vesile ile de Avrupa’da birlik ruhunun altını çizmek isteyen 27 üye devletin liderleri Roma’da buluştu. Roma’ya bir üye devletin lideri gelmedi, törene katılmadı; Birleşik Krallık! Oysa davet edilmişti!
Brüksel’deki yetkililer tarafından Birleşik Krallık’ın Brexit kararı nedeniyle Roma Antlaşması’nın yıldönümü kutlamalarına katılmayı uygun görmediği açıklandı.
Birleşik Krallık’ın kutlamalara katılmamasının Brüksel çevrelerinde olağan karşılandığını belirteyim. Bu olağan karşılamanın nedeni de, Roma’da entegrasyon hareketinin geçmişinin, kazanımlarının konuşulacak olması, ancak asıl odak konusunu Avrupa Birliği’nin geleceği meselesinin oluşturması. Dolayısıyla kendi geleceğini Avrupa Birliği’nin geleceğinde görmeyen bir devlet liderinin entegrasyon adına gelecek vizyonunun çizileceği bir toplantıya katılması değil, katılmaması rasyonel olan!
Zaten Brexit kararı almış ve çekilme başvurunu resmen yapmış Birleşik Krallık’ın Birlik ruhunun altının çizildiği bir ortamda bulunması abesle iştigal olurdu.
Ancak Brüksel’den gelen son haber, Birleşik Krallık’ın Brexit gerekçesi ile Brüksel’in sabrını da sinirlerini de zorladığını göstermekte. Dün Avrupa Parlamentosu’nda İstihdam ve Sosyal İşler Komitesi ile Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi tarafından ortak düzenlenen ve Brexit’in Birleşik Krallık’ta yaşayan Avrupa Birliği vatandaşları üzerine yansımalarının tartışılması planlanan oturuma Birleşik Krallık yetkilileri katılmadı. Parlamento’daki oturuma ilişkin ilk hazırlanan programda Birleşik Krallık İç İşleri Bakanlığı yetkililerinin katılım sağlayacağı görülüyordu; ancak revize edilen programda Birleşik Krallık yetkililerinin katılım sağlamayacağı anlaşıldı. Brüksel’deki resmi ağızlar konuya ilişkin açıklama yapmaktan kaçınırken, Avrupa Parlamentosu’nun bir üyesi, Londra’nın tavrının şaşırtıcı olmadığını; ancak hayal kırıklığı yarattığını belirtti ve ayrıca da bu tavrı, Londra’nın Birlik vatandaşlarını ilgilendiren konulara hiç de hassasiyet göstermediğinin işareti olarak nitelendirdi.
Daha önce Avrupa Parlamentosu’nun bir önceki başkanı Schulz, Avrupa parlamenteri Verhofstadt, Avrupa Parlamentosu’nun yeni başkanı Tajani, Birleşik Krallık Başbakanı May’i Parlamento’ya davet etmiş, ancak olumlu yanıt alamamışlardı.
Bu noktada Birleşik Krallık’ın Roma Antlaşması’nın 60. yıldönümünü kutlamalarına katılmamış olmasını olağan karşılayanlar ile hem fikir olmama rağmen, Avrupa Parlamentosu’nda konusu doğrudan Brexit olan bir toplantıya Birleşik Krallık yetkililerinin katılmamasını hem irrasyonel hem de Brüksel’i kışkırtıcı bir yaklaşım olarak gördüğümü belirtmeliyim. Kışkırtıcı diyorum; zira bu son olayda daveti reddedilen kurum Avrupa Parlamentosu; Brexit müzakereleri sonucunda hazırlanacak çekilme anlaşmasının akdedilmesi için Avrupa Parlamentosu’nun muvafakati şart; Birleşik Krallık Avrupa Parlamentosu’nu kışkırtmak suretiyle çekilme anlaşması için gerekli muvafakati zora sokuyor gibi! Üstelik Parlamento varlığını göstermek için çekilme antlaşmasının muvafakat alma aşamasına gelmesini beklemek zorunda da değil; uzmanların ifadesiyle müzakereleri yavaşlatmaya da çalışabilir, işleri bozmaya da!
Ayrıca belirtmek isterim ki, Londra halihazırda Avrupa Birliği’nin bir üyesi olduğunu unutmuşa benziyor. Müzakereler bitmedi, Brexit gerçekleşmedi ve Birleşik Krallık hala Avrupa Birliği bayrağı üzerindeki bir yıldız tarafından temsil ediliyor!