Geçtiğimiz Kasım ayında ABD’deki başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanması hem ABD içinde hem de dış dünyada şaşkınlık yarattı. Seçimlere girmiş bir adayın seçimlerden galip çıkmasının şaşkınlık yaratacak bir sonuç olmaması gerekir aslında.
Ancak Trump’ın seçim başarısını sürprize çeviren yapılan anketlerin büyük çoğunluğunun başkanlık yarışını Hillary Clinton’ın kazanacağına işaret etmiş olması. Diğer bir neden ise Trump’ın seçim kampanyası esnasındaki, küreselleşme, göçmenler, yabancılar konularında kullandığı çok sert ve uluslararası kamuoyu tarafından garipsenen üslup. Üslubu bu denli sertleşebilen birinin ABD halkı tarafından başkan olarak seçilemeyeceği sanıldı ya da umut edildi.
Seçimlerden hemen sonra da Rusya Devlet Başkanı Putin’in ABD’deki seçimlere müdahale ettiğine yönelik iddialar küresel kamuoyunu sarstı ve hala tartışmalar sürüyor. Başkan Obama’nın talebi üzerine ABD istihbarat örgütleri tarafından hazırlanan raporda Putin’in ABD’deki seçimlere siber saldırı düzenlediği belirtiliyor. Rapora göre Putin’in siber saldırılarının amacı, Hillary Clinton’ın seçilmesini önlemek, Trump’ın kazanmasını sağlamak ve ABD halkının demokratik süreçlere olan güvenini sarsmak.
Bu durumda Trump’ın seçim başarısın Rusya’nın siber saldırılarının mı ürünü oluyor? Bu iddialar Trump tarafından şiddetle reddediliyor. Trump aslında Rusya’nın siber saldırıları olabileceğini inkar etmiyor; ancak bu saldırıların seçim sonuçlarını kesinlikle etkilemediğini belirtiyor.
Oldukça önemli olan ve Trump’ın başkanlığının meşruiyetine gölge düşüren bu iddiaları bir kenara koyup, Avrupa’ya dönelim.
Bu yıl Almanya ve Fransa’da seçimler var. Fransa’da başkanlık seçimlerinin ilk turu bu ay içinde gerçekleştirilecek; Almanya’da Eylül ayında genel seçimler yapılacak.
Bu seçimlere de Rusya müdahale ederse, seçim sonuçlarını etkilerse…?
Avrupalılar şimdi, ABD’deki iddialar gölgesinde, bu soruya yanıt arıyor. ABD Avrupalı müttefiklerini Rusya’ya karşı uyardı ve Rusya’nın seçimlere müdahale etme gayretine işaret etti. Fransa’da cumhurbaşkanı adaylarından Macron, seçim kampanyasının Rus hackerların saldırılarına hedef olduğunu açıklayarak, Avrupa Birliği’nin kendisine destek olmasını istedi.
Uzmanlar da Rusya’nın Avrupa seçimlerini manipüle edeceğini, siber saldırılar düzenleyeceğini; zira siber saldırıların ve manipülasyonun Rusya’nın hibrid savaş stratejisinin bir parçası olduğunun altını çiziyor. Hibrid savaş, savaşın savaş meydanlarında değil, internet, televizyon ve mali piyasalar üzerinden sürdürülmesini ifade eden bir kavram.
Avrupa Parlamenteri Guy Verhofstadt Rusya’nın Batı’ya karşı yürüttüğü hibrid savaşta, seçimlere müdahale edeceğini ima ederken, açıkça Rusya’nın Avrupa’daki aşırı sağcı ve popülist partilere yardım ettiğini belirtiyor. Rusya’nın Avrupa aşırı sağına yönelik desteği uzun zamandır Avrupa gündeminde zaten.
Rusya’nın Avrupa’daki seçimleri manipüle etmekte ve siber saldırılar düzenlemekteki amacı ne olabilir? Bu amacı iki düzeyde ele alabiliriz; birinci düzey ulus-devlet düzeyi. Rusya Avrupa Birliği’ne üye devlet vatandaşlarının demokratik süreçlere olan inancını sarsmaya, iç siyasette kutuplaşmalar yaratmaya, mevcut kutuplaşmaları derinleştirmeye niyetli olabilir. İkinci düzey ise supranasyonel düzeydir. Rusya üye devletlerde Avrupa Birliği karşıtı söylemler üzerinde yükselen aşırı sağ partilerin iktidarlara gelmesi suretiyle Avrupa entegrasyon hareketinin zarar görmesini, Avrupa Birliği’nin parçalanmasını istiyor olabilir. Kısaca Avrupa’yı kaosa sürüklemek amaç.
Uzmanlar Rusya’nın tarihsel olarak Avrupa’yı etki alanı olarak gördüğüne işaret ediyorlar; Rusya’nın bu algısının bugün için değiştiğine yönelik hiçbir somut veri yok.
Rusya Avrupa seçimlerini nasıl manipüle edebilir? Bunun yanıtı basittir aslında; Avrupa’nın cari sorunlarını araçsallaştırmak suretiyle seçimleri manipüle edecektir. Yani Avrupa’daki ekonomik ve siyasi sorunlar, göçmen krizi, Trans-Atlantik ilişkiler üzerinden dezenformasyon kampanyaları yürütebilir. Diğer taraftan Avrupalı siyasiler bu süreçte şeffaflık ilkesine riayetin önemine işaret ediyor; zira Rusya’nın dezenformasyon kampanyalarını engelleyebilecek olanın seçim kampanyalarında, iç ve dış politikada şeffaflık; halkın doğru ve zamanında bilgilendirilmesi ile Rusya’nın hareket alanı daraltılacaktır.