Avrupa Birliği uluslararası ilişkiler literatüründe supranasyonel örgüt olarak tanımlanır; supranasyonel kavramı Birliğin uluslararası örgütü aşan, devlet benzeri yapısına işaret eder.
Supranasyonel Avrupa Birliği üzerine yapılan çalışmalar siyaset bilimi literatürüne de yeni bir kavram kazandırmıştır: “çok düzeyli yönetişim”. 1990’ların başında geliştirilen bu kavram, Avrupa Birliği içinde karşılıklı etkileşimde bulunan farklı katmanlara işaret eder.
Avrupa Birliği’nin bu katmanları supranasyonel katman, ulus düzeyi ve ulus-altı katman olarak sıralanır. Hiçbir katman diğerinden bağımsız olmadığı gibi, Avrupa Birliği’nde demokrasi anlayışı ve karar alma süreçleri hiçbir katmanın dışlanmaması gerektiği ilkesi üzerine kurulmaya çalışılmıştır.
Çok katmanlı Avrupa Birliği’nde son yıllarda ulusal katmandan ve supranasyonel katmandan kaynaklanan meseleler üzerinde duruldu. Küresel ekonomik krizi müteakip Yunanistan’da borç krizi, Fransa’da aşırı sağın yükselmesi gibi ulusal katmandan kaynaklanan ve bu meselelerin Avrupa Birliği entegrasyonuna yansımaları açısından supranasyonel katmanda oluşacak muhtemel sorunlar üzerinde yoğunlaştık.
Ancak Brexit müzakerelerinin başlamasının arifesinde İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılma kararını tekrar gündeme getirmesi ve İskoçya ilk Bakanı Sturgeon’un 2019 baharında bağımsızlık için yeni bir referandum yapılacağının açıklaması ile ulus-altı katman kaynaklı bir sorun yine Birliğin gündemine girdi.
Brexit’in tekrar tetiklediği İskoçya’nın bağımsızlık meselesinin ve bu mesele kapsamında atılacak adımların İspanya’da ve İtalya’da ayrılıkçı hareketlere örnek olması, bir başka deyişle muhtemel domino etkisi Birliğin gelecek gündemine ulus-altı katmandan kaynaklanan çok sayıda sorunun damga vurma riskine işaret ediyor.
Hal böyle iken Avrupa Birliği’nin bir başka ulus-altı sorunla yüzleşmek zorunda kalabileceğinin sinyali Belçika’dan geldi. Üç federe birimden ve dört dil alanından oluşan Belçika kaynaklı sorunlar bir süredir hasır altı edilmiş gibiydi ama geçen hafta Almanca konuşan topluluğun lideri Olivier Paasch, Almanca konuşan topluluğa “the German Speaking Community” yerine “Ostbelgien” denilmesi gerektiğini ifade etti.
“Almanca konulan Topluluk” yerine “Ostbelgien” denilmesi Belçika’nın birlik ve bütünlüğü açısından sorunlu olabilir mi? Bu sorunun cevabı Olivier Paasch’ın bu ismi ortaya atmasının gerekçelerinde yatar ki; Paasch sadece Ostbelgien isminin bölgeye daha çekici, sürdürülebilir bir imaj vereceğini söylüyor. Ancak “Ostbelgian” Doğu Belçika demek, dolayısıyla yeni isim ülkesel bir alana atıf yapıyor, “Almanca konuşan toplum” gibi belli bir dili konuşan insan topluluğuna yapılan atıfı aşıyor. Üstelik Belçika’da üç bölge var; Flaman Bölgesi, Brüksel Başkent Bölgesi ve Valon Bölgesi[1]; yani Paasch resmi olarak yeni bir bölge oluşumunu öneriyor olabilir mi? Paasch geleceğe yönelik sosyal inşa sürecine mi başladı? Paasch’ın “Ostbelgien” önerisi bu açılardan değerlendirilmeli.
“Ostbelgian” önerisinin Belçika hükümeti ve Belçikalılar tarafından nasıl karşılanacağını bilmiyoruz; ancak bu öneri Belçika’da bir soruna dönüşürse supranasyonel katman, ulus-altı katmandan kaynaklanan yeni bir sorun ile yüzleşmek zorunda kalacak.
Neticede çok katmanlı yönetişimde katmanlar birbirlerinden bağımsız olmadığına göre, supranasyonel katman ulus-altı katmandan gelen hiç bir sorunun yansımalarından muaf değildir.
[1] Belgium, a federal state https://www.belgium.be/en/about_belgium/government/federale_staat