BREXIT’in, Britanyalı siyasetçileri, özellikle iktidarda olanlar ile Avrupa Birliği’ne “hayır” kampanyası yürütenleri, eleştirilerin hedefi haline getirmiş olması anlaşılabilir. Hatta Britanya’da Avrupa Birliği’ne “evet” kampanyası yürüten siyasetçiler de, “etkisiz” ve ”başarısız” oldukları için eleştirilebilir. Kısaca BREXIT Britanyalı siyasetçiler için, her halükarda, bir problemdir. BREXIT’in Britanyalı olmayan bir siyasetçinin popülaritesini doğrudan etkilemesi beklenebilir bir durum olmamasına rağmen, ilginçtir ki, BREXIT bir Avrupalı liderin popülaritesini birden artırmıştır. Bu lider Almanya Şansölyesi Merkel’dir. Merkel’in popülaritesi son 10 ayın zirvesine ulaşmıştır. Peki bu nasıl olmuştur?
Öncelikle Merkel, Britanya halkından gelen ayrılma kararı karşısında sert bir tepki göstermemiş, üstelik Britanya’nın Avrupa Birliği’nden çekilmek için yapması gereken başvurunun gecikmemesi gerektiğini belirterek, Britanya’nın ayrılışı ile Birliğin kaybeden taraf olmayacağı izlenimi yaratmıştır. Yaratılan bu izlenim adeta Britanya’nın Birlik içinde marjinal bir oyuncu olduğuna işaret eder gibidir. Britanya’nın Birlik’ten ayrılma kararından dönme ihtimali karşısında, “benim nazarımda Birlikten ayrılma kararı alınmıştır” diyerek, Britanya’nın Birlik’te kalması konusunda hiçbir ısrarının olmayacağını zımnen ifade etmiştir.
BREXİT sonrası Birliğin diğer üyelerinin de Britanya örneğini izleyerek benzer referandumlar yapma ihtimali gündeme gelmiştir. Hatta basında Birlik’ten ayrılma referandumu yapabilecek ülkelerin listelerinin bile hazırlandığı görülmektedir. Bu listede Fransa-FREXIT kavramı çoktan oluşmuştur-, İsveç, Danimarka, Yunanistan, Hollanda ve Macaristan yer almaktadır. Eğer bu ülkelerde referandumlar gerçekleşir ise, sonuçlarından bağımsız olarak, BREXIT’in spill-over etkisinin oluştuğunu söyleyebiliriz; ancak bu kavramı kullanmak için henüz erken. Oysa Almanya’da Avrupa Birliği’nden ayrılma tartışması başlamamıştır. Bu da Merkel liderliğindeki Almanya’nın Birliğin mihenk taşı olduğu imajını güçlendirmiştir.
Ayrıca Merkel, Britanya’nın ayrılması halinde bırakınız Birliğin dağılmasını, duraklamasını bile ihtimal dışı görmektedir. Açıkça meselenin “derinleşememek” değil, “nasıl derinleşmek” olduğunu ifade etmiştir. Bu durum Almanya’nın Birliğin geleceğini yönlendirecek öncü güç olmakta kararlı olduğunun ifadesidir. Neticede Almanya’nın Avrupa entegrasyonunun lideri olduğu yönünde görüş ve hatta eleştiriler güncel bir zemin bulmuştur.
Bilindiği gibi bir milyondan fazla olduğu ileri sürülen Suriyeli mültecileri kabul ettiği için Merkel’e yönelik kamu desteği azalmıştır. Bunun farkında olan Merkel Suriye’de savaş bittiğinde mültecilerin ülkelerine dönmesi gerektiğini, Suriyelilerin Almanya’da sınırsız süreli kalamayacaklarını ifade etmiştir. Ancak bu ifadeler bile Almanların kızgınlığını gidermekte yeterli olmamıştır. Suriyeli mülteciler yüzünden eleştirilen hedefi olan Merkel BREXIT’i kendi adına fırsata dönüştürmektedir.