Avrupa Birliği düzeyinde örgütlenmiş siyasi partiler hem halkın tercihlerinin supranasyonel düzeye aktarılması açısından hem de Avrupa halklarının Avrupa Birliği farkındalığının artırılması açısından Birlik siyasi hayatının vazgeçilmezleridir. Bu nitelikleri nedeniyle Avrupa Birliği düzeyinde örgütlenmiş siyasi partiler 2004 yılından itibaren Avrupa Parlamentosu tarafından maddi açıdan desteklenmektedir.
Avrupa Parlamentosu tarafından siyasi partilere aktarılan kaynağın “uygun harcamalar” adı altında, siyasi parti programlarında yer alan hedefler doğrultusunda toplantılar, konferanslar, yayınlar, idari personel ve seyahat harcamaları ile Avrupa seçimleri ile bağlantılı kampanya masrafları için harcanması gerekir. Avrupa Parlamentosu tarafından aktarılan kaynağın ulusal seçim masrafları için, ulusal-yerel adayların desteklenmesi amacıyla harcanması kesinlikle yasaktır.
Avrupa Birliği düzeyinde örgütlenmiş siyasi partilerin Avrupa Parlamentosu tarafından maddi olarak desteklenmesi konusu, Avrupa Parlamentosu’nda bazı parlamenterlerin “ırkçı ve şiddet eğilimli” ve “Avrupa’daki en kötü neo-faşistler” olarak tanımladıkları Barış ve Özgürlük İttifakı’na yapılan yardımın durdurulmasını talep etmesi ile Avrupa gündemine girmiştir.
Bazı parlamenterler Avrupa Birliği’nin istinat ettiği demokrasi, hukuk devleti ilkeleri ile temel hak ve özgürlüklere saygılı siyasi partilere yardımın sürdürülmesi, bu kapsamda Barış ve Özgürlük İttifakı’na yardımın kesilmesi gerektiğinin altını çizerken, Barış ve Özgürlük İttifakı Birlik düzeyinde dokuz üye devletten oluşan parti grubunu temsil eden bir ittifak niteliğiyle yardımı hak ediyor olduklarını, üstelik Birliğin istinat ettiği değerlere de saygılı olduklarını ileri sürmekte ve “ırkçı” tabirini reddetmektedir.
Ayrıca Barış ve Özgürlük İttifakı Avrupa Parlamentosu içinde kendilerine karşı oluşan tepkiyi “siyasi zulüm” ve “cadı avı” olarak tanımlamaktadır.
Hal böyle iken Avrupa Parlamentosu Anayasal İşler Komitesi İttifakın üyelerinden Roberto Fiore ile Steven Jacobsson’u kendilerini dinlemek üzere Brüksel’e davet etmiştir. Ancak görüşmede parlamenterler arasında gergin anların yaşandığı, Komite üyelerinin görüşmenin Avrupa aşırı sağının şovuna dönüştüğünü ileri sürdükleri yönündeki haberler Avrupa Parlamentosu ve Barış ve Özgürlük İttifakı arasındaki gerginliğin artarak süreceği izlenimi vermektedir. Bu noktada Avrupa Parlamentosu’nun yardımları sonlandırmak yanında daha önce verilmiş yardımları geri istemek gibi yetkisi olduğunu belirtelim; Barış ve Özgürlük İttifakı’nın kendilerine aktarılan kaynağı “uygun harcamalarda” kullanmadığı yönündeki iddialar ise bu açıdan oldukça önemli.
Ancak Avrupa Parlamentosu ile Barış ve Özgürlük İttifakı arasındaki gerginliği daha da önemli kılan Barış ve Özgürlük İttifakı’nın içinde bulunduğu koşulları Avrupa aşırı sağına karşı bir tutum olarak genelleştiriyor olması. Bu yaklaşımın Avrupa halkları arasında destek bulması ise, üye devletlerde önümüzdeki aylarda gerçekleştirilecek seçimlerde Avrupa Birliği karşıtlığı üzerinden yükselen aşırı sağ partilere kullanabileceği bir koz vermekte; bu koz “Avrupa Birliği aşırı sağı bastırmaya çalışıyor” söylemi.