10 Ekim 2016 tarihinde SSCB’nin son lideri Gorbaçov, Suriye krizi üzerinden ABD ve Rusya arasındaki gerginliğin tehlikeli bir noktaya vardığını açıkladı. Gorbaçov, herhangi bir reçete sunmak istemediğini, ama Rusya ve ABD arasındaki gerginliğin sonlandırılması, diyaloğun yeniden başlatılması gerektiğini vurguladı. Gorbaçov ayrıca her iki devlete küresel öncelikleri hatırlattı; nükleer silahsızlanma, terörizm ile mücadele ve çevresel sorunların önlenmesi.
Aslında mevcut koşullar ne Obama yönetiminin ne de Putin yönetiminin Gorbaçov’u dinleyeceğine işaret ediyor. Zira taraflar birbirlerine karşı sert suçlamalar yöneltmeye devam ediyorlar. Rusya ABD’yi Suriye’de teröristlerin yanında olmakla itham ediyor. Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü Suriye’deki tüm muhalefetin ABD kontrolündeki uluslararası terörist ittifakı olduğunu iddia etti. ABD ise Rusya’yı barbarlıkla suçluyor. ABD’nin Birleşmiş Milletler temsilcisi “Rusya’nın yaptığı terörizm ile mücadele değildir, barbarlıktır; Rusya ve Esad barış istemek yerine savaş istiyor” demişti; ardından ABD yönetimi Rusya ve Suriye aleyhine savaş suçlarından soruşturma açılması gerektiğini açıkladı. Bu soruşturmanın açılıp açılmaması ayrı konu ama ABD’nin Rusya’yı ulusal kamuoyu nezdine savaş suçlusu devlet olarak çıkarma niyeti ortaya çıktı.
ABD ve Rusya arasındaki gerginliğin öngörülebilir gelecekte azalmayacağını tahmin etmek zor değil; hatta Suriye sorunu çözülse bile, bu durum iki devletin müttefik olduğunu göstermez, sadece geçici bir işbirliği kurabileceklerini gösterir. Zira Rusya Soğuk savaş koşullarına ya da iki kutuplu dünyaya dönme konusunda kararlıdır; Gürcistan, Ukrayna ve Kırım sorunları bu kararlılığı göstermiştir. Günümüzde Rusya’nın Kaliningrad’a füze sistemi yerleştirmesi, Suriye’de deniz üssü kurması, iddia doğru ise Mısır hükümeti ile askeri üs konusunda görüşmeler yapması, Asya kıtasına döndüğümüzde Rusya’nın tarihinde ilk kez Pakistan ile askeri tatbikat yapması gibi örnekler bu kararlılığın sürdüğüne işarettir. Rusya bu kararlılık ile dünya coğrafyasının herhangi bir yerindeki sorunu Batı’ya başkaldırmak için fırsata dönüştürecektir.
Tabi ki kimse iki devlet arasındaki gerginliğin sıcak çatışmaya dönüşeceğini iddia etmiyor; Soğuk Savaş döneminde de taraflar arasında sıcak çatışma olmamıştı.