Bilindiği gibi G20 Zirvesi Çin’in ev sahipliğinde Hangzhou’da gerçekleşiyor. G20 zirvelerinin başlıca üç açıdan önemli olduğunu düşünüyorum. Birincisi, zirveler küresel ve bölgesel siyasi, ekonomik sorunların liderler tarafından görüşülmesi açısından bir zemin sağlıyor. Liderlerin sık sık bir araya gelemediği düşünülürse, üstelik G20 vesilesiyle ikili görüşmeler de yapabildikleri dikkate alınırsa, G20 zirveleri görüşmelerin yapılması, sorunların tartışılması açısından önemli birer fırsata dönüşüyor. İkincisi G20 zirveleri küresel kamuoyunun dikkatini küresel ve bölgesel sorunlara çekiyor; zira zirveler üzerine yapılan haberler ve liderlerin görüşmelerinden aktarılan bilgiler, kitleleri küresel ve bölgesel sorunlar hakkında bilgilendiriyor. Üçüncüsü devletlerin sorunlar yaşadığı diğer devletlere mesaj vermesine ve bu mesajın küresel ölçüde dikkat çekmesine de zemin hazırlıyor. Bir bakıma devletler sorun yaşadıkları devletleri ve sorunlarını küresel gündemin ön sıralarına taşıma fırsatı yakalıyor.
G20 zirvelerinin bu üçüncü özelliği, bir başka deyişle yarattığı fırsat Çin’de gerçekleştirilen Zirvede Hindistan tarafından değerlendirildi. Hindistan Başbakanı Modi, terörizmin bir Güney Asya devleti tarafından desteklendiğini iddia etti. Hindistan’ın “terörizme sıfır tolerans” politikası izlediğinin altını çizen Modi, uluslararası kamuoyunu terörizmi destekleyen ülkeleri izole etmeye ve cezalandırmaya çağırdı.
Modi açıklamasında “tek bir ülke” diyor, isim vermiyor; ancak bölge politikasını takip edenler Modi’nin Pakistan’ı kastettiğini kolayca anlayabilir. Üstelik Pakistan’ın bir süredir terörizm ile mücadele konusundaki yetersizliği nedeniyle ABD’nin gündeminde olduğunu da biliyoruz. Modi isim vermedi, ama G20 Zirvesi vesilesiyle Pakistan’ın cezalandırılması çağrısında bulunarak Pakistan’ı uluslararası gündemin tepesine taşıdı.