Geçtiğimiz hafta İtalya, modern İpek Yolu olarak anılan Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (Belt and Road Initiative - KYG)’nden çekildiğini, Çin’in Roma Büyükelçiliği’ne gönderilen resmi bir nota ile iletti. İtalya, Kuşak ve Yol Girişimi’nde yer alan tek G7 ülkesiydi. Böylece, Başbakan Giorgia Meloni liderliğindeki sağ koalisyon hükümeti, Çin’in, tarihi İpek Yolu üzerinde ticareti büyük projelerle yeniden canlandırma girişimi olarak bilinen KYG’den, katılımından 4,5 yıl sonra çekilmiş oldu. Söz konusu notada, İtalya’nın bu girişimdeki varlığının süresini uzatmayacağı ve yılsonundan önce KYG’ye katılımını bırakacağını Pekin’e bildirdi.[1] Bu durumda söz konusu girişimde Avrupa’dan sadece Yunanistan ve Macaristan kaldı.
ANA HATLARIYLA KYG
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından 2013 yılında başlatılan KYP, Asya ve Avrupa genelinde tahmini 1 trilyon Amerikan Doları (794 milyar £; 925 milyar Euro) yatırım yapmayı hedeflemektedir. Yeni ve iyileştirilmiş demiryolları ve limanları içeren projeler, “Çin’i Avrupa ve Asya’nın diğer bölgelerine bağlamayı” amaçlamaktadır.
2014 yılında Çin, Güneydoğu Asya, Afrika ve Avrupa’yı birbirine bağlayan deniz ipek yolu olan eski “Marco Polo rotası” boyunca ve ona ek olarak yeni “deniz ticareti altyapısı kurma” plânlarının ana hatlarını çizdi. Bu rota, Malacca Boğazı’ndan kaçınan, akaryakıt istasyonlarını, limanları, köprüleri, sanayiyi ve altyapıyı Güneydoğu Asya üzerinden Hint Okyanusu’na dâhil eden daha uzun bir rota olacaktır. Pakistan, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru projesi aracılığıyla bu çabanın belki de en önemli ortak ülkesi olarak görülmektedir.
Çin KYG’yi, Asya ana karasındaki sınırlarının güvenliği açısından hayati önemde görmektedir. Çünkü Çin’in, Afganistan gibi istikrarsız devletler ve Rusya gibi ABD’ye karşı yeni ortaklıklar arayan ülkeler de dâhil olmak üzere 15 ülkeyle kara sınırı vardır. Pekin gözünden KYG yatırımları, Çin’in “çevre diplomasisini”, bir başka anlatımla, bu devasa kara sınırı boyunca uzanan ülkelerle ticaret ve altyapı ortaklıklarını kolaylaştırmanın bir yolu olarak görülmektedir.
Projenin inşa halindeki ve plânlanan hedefleri aşağıda, BBC tarafından güncellenmiş şekli ile MERICS’in çalışmasında gösterilmektedir.[2]
_
___ Mevcut demiryolları _____Plânlanan/inşa halindeki demiryolları * Ana istasyonlar
**** Deniz yolları **** Ekonomik kuşak[3]
KYG, Çin’i dünyanın geri kalanına bağlayan iki yeni ticaret yolunu geliştirmeye yönelik iddialı bir projedir. Keza bu girişim, altyapıdan çok daha fazlasını kapsamaktadır.
Söz konusu girişim temelinde, Çin için genişletilmiş, birbirine bağımlı bir pazar geliştirme; Pekin’in ekonomik ve politik gücünü artırma; Çin’in yüksek teknolojili bir ekonomi kurması için doğru koşulları yaratma çabasıdır.
KYG’nin üç ana motivasyonu bulunmaktadır. Bunlardan ilki ve uluslararası düzeyde en çok tartışılan konu, Çin’in ABD ile rekabetidir. Çin’in uluslararası ticaretinin büyük çoğunluğu, ABD’nin önemli bir müttefiki olan Singapur kıyılarındaki Malakka Boğazı üzerinden “deniz yoluyla” yapılmaktadır. Söz konusu girişimi, Pekin’in kendine “daha güvenli ticaret yollarını yaratma” çabalarının ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirebiliriz.
Birinci güdünün Çin lehine bir diğer görünüşü de Pekin’in, söz konusu projenin katılımcı ülkelerini “Çin ekonomisine bağımlı” hale getirmek ve böylece Çin için ekonomik ve politik nüfuz alanı oluşturmaktır. Bu yönüyle KYG’nin birinci amacı, İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda ABD tarafından uygulamaya sokulan Marshall Planı ile benzerlikler taşımasıdır. Ancak aralarındaki temel fark, Çin’in diğer ülkelere tamamen “ortak ekonomik çıkarlara” dayalı olarak (en azından görünürde) finansman desteği vermesidir.
KYG’nin ikinci temel güdüsü ise 2008 mali krizinden arda kalan mirastır. Çin hükümeti bu dönemde, acil duruma 4 trilyon Yen tutarında bir teşvik paketiyle yanıt vermiş; demiryolları, köprüler, havalimanları inşa etmek için sözleşmeler yayınlamış; bu yolla, 2008 küresel krizinin yaşandığı bu süreçte Çin pazarının canlı kalmasına destek olmuştu. Şimdi de KYG ile, Çin’in devlete ait veya desteğindeki büyük ölçekli şirketleri için, ülke sınırlarının ötesinde alternatif bir pazar ve mukayeseli üstünlük sağlamış olmaktadır.
Projeyi destekleyen üçüncü güdü de Pekin’in KYG’yi, göreceli olarak daha zengin kıyı bölgelerinin gerisinde kalan merkezi eyaletlerin ekonomilerini canlandırma çabalarında çok önemli bir unsur şeklinde değerlendirmesidir. Kısacası ülke yönetimi KYG’yi, kıyı dışındaki merkezi bölgelerde bulunan işletmeleri teşvik etmek ve desteklemek, bu amaçla bütçeden önemli tahsisler yapmak ve işletmeleri KYG için rekabet etmeye teşvik etmek için kullanmaktadır.[4]
Pekin şu anda KYG projesine neredeyse 1 trilyon Euro yatırım yapmış durumdadır. Bu proje kapsamında, gelişmekte olan birçok ülkede daha önce hiç olmayan yollar, demiryolu hatları, havaalanları ve limanlar inşa edildi. Ancak bu konudaki eleştiriler, birçok ülkenin yeni borçlar nedeniyle Çin’e giderek daha bağımlı hale geldiği noktasında yoğunlaşmaktadır. Şu anda aralarında Rusya ve Sırbistan’ın da bulunduğu yaklaşık 150 ülke KYG’nin katılımcısı durumundadır. AB’den Macaristan da Yunanistan ile birlikte üye konumundadır.
KYG ve AVRUPA
KYG’nin Batılı yorumcuları en çok endişelendiren yönlerinden biri, Çin nüfuzunun bir AB üyesi olan Yunanistan ile AB üyesi ve G7 ülkesi olan İtalya gibi gelişmiş ülke yoluyla Avrupa ülkesine yayılmasıdır.[5]
2008 mali krizinin ardından Yunanistan, uzun bir “ekonomik istikrarsızlık” dönemi ve AB ile kötüleşen ilişkiler yaşadı. 2016 yılında Çin’in nakliye şirketi Cosco, Avrupa’nın yedinci büyük limanı olan Pire limanının çoğunluk hissesini satın aldı. Daha sonra Ağustos 2018’de Yunanistan, resmi olarak KYG’ye katılacağını duyurdu.[6]
Eskiden Sovyet etki alanının bir parçası olan Macaristan, artık AB’nin bir parçası olarak ikinci bir kimliğe sahiptir. Sağcı Fidesz siyasi partisinin 2010’da seçilmesi ve popülist Victor Orban’ın başbakan olmasından bu yana Macaristan, Rus lider otokrat Vladimir Putin’e, doğuya yöneldi. Viktor Orbán, Putin rejiminin liberal olmayan doğasını övmüş ve Macaristan’da da benzer bir rejim kurmak istediğini açıkça belirtmiştir.[7] 2010’dan bu yana yapılan anayasal değişiklikler, göç karşıtı ve AB karşıtı kampanyalar ile Macaristan sağ bir otokrasi yönünde epey yol aldı.[8] Bu arada Macaristan, AB üyesi bir ülke olmasının yanı sıra Rusya’nın yanında Çin’in dostu olarak küresel masada yerini garantiledi.
Resmi verilere göre, 2022 sonu itibarıyla Çin’in Macaristan’daki ticaret, kimya, finans, iletişim ekipmanı, yeni enerji, lojistik ve diğer endüstrileri kapsayan doğrudan yatırımı 426 milyon Dolar’ı buldu.[9]
Bu ilişkilerin bir sonucu olarak Çin ve Macaristan yetkilileri 12 Ekim’de, BYG ve diğer projelerin ortaklaşa inşa edilmesi de dâhil olmak üzere çeşitli alanları kapsayan beş “işbirliği belgesi” imzaladılar. Ertesi günü Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Pekin’de bir araya geldi. Şi, Çin’in BYG ile Macaristan’ın “doğuya açılma” politikası arasında derin bir sinerji oluşturulduğunu söyledi. Orban da Macaristan’ın BYG’yi sıkı bir şekilde destekleyeceğini ve aktif olarak katılmaya devam edeceğini vurguladı.[10]
Macaristan ve Sırbistan’ın başkentlerini birbirine bağlayan Budapeşte-Belgrad Demiryolu, Çin ile Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasındaki BYG kapsamındaki amiral gemisi projesi olarak durmaktadır.
İTALYA’NIN KYG’NE KATILMASI ve AYRILMASI
22-24 Mart 2019 tarihleri arasında İtalya’yı ziyaret edecek olan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Roma’ya gelişi öncesi, Beş Yıldız Hareketi liderliğindeki popülist koalisyon hükümeti, Çin’in KYG’sine katılma konusunda çok istekliydi. Öyle ki, Maliye Bakanı Giovanni Tria’nın dediği gibi, Çin’in KYG’sine girmek “İtalya’nın kaçırmayı göze alamayacağı bir tren”; Başbakan Giuseppe Conte’ye göre de “milyarlarca dolarlık Çin altyapı plânı ülke için bir fırsat” idi.[11]
İtalya hükümeti, bu ziyaret sırasında Çin ile KYG konusunda bir “mutabakat zaptı” imzalamayı plânlıyordu. Çünkü bu gelişme, Çin’in İtalya’nın altyapı, enerji, havacılık ve telekomünikasyon sektörlerine yatırım yapmasının önünü açacaktı. Ancak KYG’ye katılmak İtalya için ciddi riskler taşıyor ve muhtemelen AB ve ABD ile ilişkilerine de zarar verecekti.[12]
Aslında o tarihte Hükümet tarafından düşünülenler, özellikle ekonomik yönden yanlış değildi. Çin ile daha derin ticari ilişkiler, GSYİH büyümesi 1990’ların sonlarından bu yana düşük veya durgun olan (2018’deki yüzde 1’den 2019’da yüzde 0,2’ye yavaşlaması bekleniyordu) İtalya için hiç de basit bir şey değildi. 2018’in sonunda resesyona giren ve ulusal borç seviyeleri Euro Bölgesindeki en yüksek seviyeler arasında yer alan İtalya’yı yöneten ve yüksek harcama plânlarıyla Haziran 2018’de iktidara gelen popülist hükümet, AB ile yaşanan anlaşmazlık sonrasında bu plânları geri almak zorunda kalmıştı. Bir anlamda imzalanan bu şemsiye anlaşmanın popülist Conte Hükümetine “rahatlama fırsatı” vermesi bekleniyordu.
Sonunda bu ziyaret sırasında Şi Cinping Roma’da bir mutabakat zaptı imzalayarak, İtalya’yı resmi olarak KYG’ye dâhil etmeyi kabul etti. Böylece bu gelişme, AB’nin ilk kurucu üyesi ve G7 ülkesi olan İtalya’yı KYG’ye dâhil ülke yaptı. Ancak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmasına rağmen Roma, imzaladığı Ekonomik İpek Yolu ve 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu Girişimi’nin bir parçası haline getiren “şemsiye anlaşma” ile kendisini tuhaf bir durumda bırakmıştı.
Bununla birlikte, İtalya ile yapılan işbirliği, sıcak diplomatik dille dolu mutabakat zaptı ve işbirliğinin kabulü sonrasında yapılan uygulamalardaki gerçek ayrıntılar konusunda zayıf kalmaktaydı. Diğer yandan İtalya ve Yunanistan’ın KYG’ye katılması üzerine, İtalya’nın AB müttefikleri ve ABD, Çin’in artan etkisinden duydukları endişeyi dile getirdiler. Keza bu durum ABD’yi alarma geçirmişti.[13]
- İtalya’nın KYG’den Çıkışı
Mart 2019’da Roma’daki Villa Madama’da, dönemin İtalya Başbakanı Giuseppe Conte ile Çin Devlet Başkanı Şi Jinping arasında görkemli bir törenle imzalan katılım sözleşmesi ile başlayan İtalya’nın KYG yolculuğu, dört buçuk yıl sonra sessiz bir şekilde sona erdi.
Bir yılı biraz aşkın bir süredir üç sağ partiden oluşan hükümetin başında bulunan mevcut Başbakan Giorgia Meloni’nin resmi konutundan, KYG’den ayrılışa ilişkin yapılan tek yorum: “Yorum yok” şeklindeydi. Zaten Meloni, başbakan olmadan önce de bu işbirliğine karşı olduğunu belirtmişti. Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise bir süre önce bir etkinlikte “İpek Yolu’nun umulan etkileri yaratmadığını gördük” demişti.[14]
Temmuz ayında Savunma Bakanı Guido Crosetto, İtalyan Corriere della Sera gazetesine verdiği demeçte, “[Yeni] İpek Yolu’na katılma kararı, İtalya’nın Çin’e ihracatı üzerinde aynı etkiyi yaratmadan Çin’in İtalya’ya ihracatını artıran doğaçlama ve acımasız bir eylemdi” ifadesini kullanmıştı.[15]
İtalya, yedi büyük demokratik ekonomik güç grubundan (G7) katılmaya karar veren tek ülke ve aynı zamanda AB’den de tek büyük ülkeydi. Roma’nın söz konusu projeye katılmasının temelinde “ülke ekonomisindeki sıkıntılar” bulunmaktaydı. Kronik olarak borç batağında olan İtalya, KYG’ye katılması nedeniyle Batılı ortaklarından gelen pek çok eleştiriye katlanmak zorunda kaldı. Giriş sürecinde, bu katılmanın nedenleri arasında daha iyi ihracat fırsatları, Trieste ve Cenova limanlarında olduğu gibi yatırım umudu ve daha fazla Çinli turist gösterilmişti.
KYG’nin yürürlükte olduğu zaman diliminde iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerdeki İtalya aleyhine olguları aşağıdaki başlıklarda toplayabiliriz:
- Şi’nin 2019’da İtalya’ya vaat ettiği 20 milyar Euro’ya varan yatırımın yalnızca küçük bir kısmı gerçekleşmiş
- İtalya’nın Çin’e ihracatı, 2019’da 13 milyar Euro olmasına karşılık 2022’de ancak 16.4 milyar Euro’ya yükselebilmiştir. Buna karşılık, Çin’in İtalya’ya ihracatı aynı dönemde 31.7 milyar Euro’dan 57.5 milyar Euro’ya artmıştır.
- Çin, KYG üyesi olmayan Euro bölgesinin en büyük iki ekonomisi Fransa ve Almanya ile İtalya göre çok daha fazla ticaret yapmaktadır.
Meloni KYG plânından hoşlanmadığını hiçbir zaman gizlemedi. Aşırı sağcı parti Fratelli d’Italia’nın (İtalya’nın Kardeşleri) lideri, ulusun egemenliğinin kutsal olduğunu ilan etti. Son aylarda, çıkışın yakın olduğuna dair spekülâsyonlar da artmaktaydı. Diğer yandan ABD de sıkı bir baskı uygulamaktaydı. Projeden çıkışın arka planında, eğer projeden yılsonuna kadar çıkış yapılmamış olsaydı, işbirliğinin Mart ayında otomatik olarak sağlamlaştırılacak olması da yatmaktadır.
Keza, ayrılma kararında Brüksel’in baskısı da ihmal edilmemelidir. AB ve NATO’da İtalya’nın KYG’ye katılımı, son zamanlarda, giderek artan bir şekilde stratejik bir hata ve güvenlik riski olarak görülüyordu. Brüksel’de yapılan bu değerlendirmelerde genel amacın, “blok dışı ekonomik bağımlılıkları azaltmak” olduğu açıktır. NATO’nun da Pekin’in “teknoloji ve sanayi sektörlerinin kilit alanlarını, kritik altyapıyı, stratejik malzemeleri ve tedarik zincirlerini kontrol altına almaya” çalıştığı yönünde görüşleri olduğu bilinmektedir.
İtalya’nın KYG’den çıkışını da anlattıktan sonra yazımızın birinci bölümünü burada sonlandırıyoruz. Yazımızın sonraki bölümünde, KYG’nin tüm bu organizasyon ve yatırımların oluşturduğu maliyete ne kadar değdiğini; katılımcı ülkelerin bu yatırımlarla ilgili üstlendikleri Çin finansmanının bu ülkelerin geleceğini bloke edip etmediğini irdelemeye çalışacağız.
Bu makale ilk olarak 21yyte.org'da yayınlanmıştır.
[1] Ido Vock, “Belt and Road: Italy pulls out of flagship Chinese Project”, BBC News, 7.12.2023, https://www.bbc.com/news/world-europe-67634959
[2] Vock, agm.; “How the BRI is shaping global trade and what to expect from the initiative in its second decade”, Mercator Institute for China Studies (MERICS) gGmbH, 1.12.2023, https://merics.org/en/tracker/how-bri-shaping-global-trade-and-what-expect-initiative-its-second-decade
[3] İpek Yolu Ekonomik ‘Kuşağı’ unsuru, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan, büyük ölçüde Çin uzmanlığıyla inşa edilecek bir dizi ‘antik kara ticaret yolunun yeniden canlandırılması’ plânlarını ifade etmektedir.
[4] Yu Jie &Jon Wallace, “What is China’s Belt and Road Initiative (BRI)?”, Chatham House, 12.09.2021, https://www.chathamhouse.org/2021/09/what-chinas-belt-and-road-initiative-bri
[5] “China’s Belt and Road Initiative will keep testing the West”, The Economist, 7.09.2023, https://www.economist.com/leaders/2023/09/07/chinas-belt-and-road-initiative-will-keep-testing-the-west
[6] “Greece officially joins the BRI”, Belt and Road Europe, https://www.oboreurope.com/en/greece-bri/
[7] “Orban ‘liberal olmayan bir devlet’ inşa etmek istiyor”, EUobserver, 28.07.2014, https://euobserver.com/eu-political/125128
[8] “Q&A: Hungary’s controversial constitutional changes”, BBC News, 11.03.2013, https://www.bbc.com/news/world-europe-21748878
[9] John Macri, “How Hungary’s Path Leads to China’s Belt and Road”, The Diplomat, 11.04.2019, https://thediplomat.com/2019/04/how-hungarys-path-leads-to-chinas-belt-and-road/; “China, Hungary sign five cooperation documents amid progressing relationship”, Global Times, 17.10.2023, https://www.globaltimes.cn/page/202310/1300043.shtml
[10] “CRRC to export high-speed train system to help build Hungary-Serbia Railway”, Global Times, 17.10.2023, https://www.globaltimes.cn/page/202310/1299999.shtml
[11] Crispian Balmer, “China’s Belt and Road plan could be good for Italy: Italian PM”, Reuters, 8.03.2019, https://www.reuters.com/article/us-china-italy-belt-and-road/chinas-belt-and-road-plan-could-be-good-for-italy-italian-pm-idUSKCN1QP20X/
[12] Paola Subacchi, “Italy’s Risky Silk Road”, Project Syndicate, 20.02.2019, https://www.project-syndicate.org/commentary/china-belt-and-road-risks-for-italy-by-paola-subacchi-2019-03?barrier=accesspay
[13] “Italy joins China’s New Silk Road Project”, BBC News, 23.03.2023, https://www.bbc.com/news/world-europe-47679760
[14] “Yeni İpek Yolu” projesi: İtalya “arrivederci” diyor”, ASB, 7.12 2023, https://aussiedlerbote.de/tr/yeni-ipek-yolu-projesi-italya-arrivederci-diyor/
[15] Alys Davies, “Italy joining China’s Belt and Road Initiative was atrocious move, defence minister says”, BBC News, 30.07.2023, https://www.bbc.com/news/world-europe-66354362