Dr. Fazıl Küçük’ten 1973'de teslim aldığı Kıbrıs Türk Halkı’nın varoluş mücadelesinin, Millî Dava'nın bayrağını daha yükseklerde bağımsız ve egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti'nin bayrağı olarak göndere çeken Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı ölümsüzleşmesinin 11. yıldönümünde sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Kıbrıs’ın İkinci Dünya Savaşından bu yana olan tarihi, aynı zamanda, uluslararası siyasetin emperyalist aktörlerinin Kıbrıs konusunda Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk halkına yaptığı haksızlıkların tarihini oluşturmaktadır.
Bu tarih, önce Dr. Fazıl Küçük, sonra Rauf R. Denktaş isimli iki kahraman Kıbrıslı Türk’ün, hem kendi halklarının, hem de bütün Türk Milleti’nin Kıbrıs adasıyla ilgili hak ve çıkarlarını savunmak için ortaya koyduğu dik duruşu ve yaptığı inançlı mücadeleyi de kaydetmiş bulunmaktadır.
Denktaş’ın KKTC’ni ilân etmesindeki tek maksat ve gerçekleştirmek istediği tek hedef, iki bağımsız ve egemen devlet arasında egemen eşitlik temelinde yapılacak barış müzakeresi ile iki Devlet’in Ada’da barış, dostluk, iş birliği, iyi komşuluk ilişkileri içinde, Türkiye’nin garanti ettiği karşılıklı güvenlik ortamında yan yana yaşamasını mümkün kılacak bir anlaşma yapabilmekti.
Denktaş 15 Temmuz 1999’da TBMM’de şunları da ifade etmiştir: [1]
▬ Türk tarafı, barışa dönüş için daima esnek davranmıştır; ancak, biz, esnekliği, hiçbir zaman, eşit egemenliğimizden ve Anavatan Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarından vazgeçme olarak algılamadık.
▬ Meşru addedilen sahte Kıbrıs hükümetine boyun eğmediğimiz için, bizi ve özellikle beni uzlaşmaz ilan ettiler. Bunu yapmakla, dünyanın suçlaması karşısında adaletsizliğe boyun eğeceğimizi, halkımızın can ve kan pahasına koruduğu eşit egemenlikten, Türkiye'nin garantisinden taviz vereceğimizi sandılar; temsil ettiğimiz Yüce Ulusun, haksızlık karşısında direnmeyi millî onur addettiğini hesaba katmadılar; millî namus ve şeref için, hürriyet için "ya istiklal ya ölüm" diyen bir milletin çocukları olduğumuzu düşünemediler.
▬ Temelde, 1960 anlaşmalarının kurmuş olduğu çerçevede, iki tarafın siyasî eşit egemenliği inkâr edilemez bir gerçektir, elle tutulur, gözle görülür bir vakıadır. Türk Halkı bu hakları korumak için can ve kan vermiştir. Türkiye, Kıbrıs'ta bu haklar korunsun diye evlâtlarını feda etmiş ve Kıbrıs meselesini, sadece uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan jeopolitik bir hadise olmanın ötesinde, millî bir namus ve şeref meselesi haline getirmiştir.
Denktaş 2000 Ocak sonu müzakere için Cenevre’ye giderken şöyle demiştir: “Kıbrıs'ta iki egemen devletin zaman içinde kurmuş olduğu iki ayrı devlet ortadadır. Bu esas altında barış ve uzlaşma köprüleri kurulabilir.” [2]
KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş kendisini “Mr. NO” olarak nitelendiren ve Kıbrıs’ta çözümsüzlüğe sebep olmakla itham eden Türk basınının bir mensubuna gönderdiği mektupta, diğer hususlar meyanında, şunları da ifade etmiştir: [3]
“…Çıkış yolu, Mr. No olmaktan çekinmemektir. Savunulan şehitler pahasına elde edilmiş olan haklardır; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türklerinin Ortaklık Cumhuriyetinin bağımsızlığında ve egemenliğinde olan eşit haklarının gaspını önleyerek somutlaştırdığı bünyedir. Bunu savunmak şereftir; Türkiye’nin hak ve hukukunu korumaktır. Egemenliği savunmayıp bağımsızlıktan vazgeçerek Rum’a yamalanmak herhalde pek de şerefli ve övünülecek bir iş değildir…”
KKTC ve Türkiye’nin sözde federal çözüm hedefini terk ettiklerini ve bundan böyle tek seçenek olarak “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefi yönünde Millî Davamızı yürüteceklerini açıklamış olmalarını, merhum Rauf R. Denktaş’ın çizgisine gelme olarak değerlendiriyorum.
[1] https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/tutanak_g_sd.birlesim_baslangic?P4=1138&P5=B&page1=5&page2=5
[2] https://www.hurriyet.com.tr/dunya/denktas-cozum-iki-devlet-esasinda-39129996
[3] https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazi-arsivi-352796h.htm