İsmi Türk Milleti’nin millî Kıbrıs davasıyla özdeşleşmiş ve hayatı da “millî dava” ile bütünleşmiş olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı ebediyete intikalinin 10. yıldönümünde sevgi, saygı, özlem ve rahmetle anıyoruz.
1994 yılında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş istişare için Ankara’ya gelmişti. Çankaya’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşmesi vardı. İlgili bürokrat olarak Kıbrıs konusundaki son gelişmeler hakkında bilgi arzetmek için Cumhurbaşkanı’nın huzurundaydık. Sayın Demirel Kıbrıs ile ilgili gelişmelerin akışı içinde Denktaş ile olan bazı hatıralarını anlattı ve “Denktaş kahramandır” dedi; önüne baktı, sonra “Millî Kahramandır” diye ilâve etti.
Rauf Denktaş Millî Kahramandır!
Çünkü, O, “ana vatanım” dediği Türkiye sevdalısıydı. Atatürk’ün ilkelerinin ve inkılâplarının şuuruna varmış; onları özümsemiştir.
Çünkü, Kıbrıs konusunun Türkiye’de “Millî Dava” olarak benimsenmesinde tarihî rolü olan Dr. Fazıl Küçük’ün yanında toplanan önder çekirdek kadro içinde 24 yaşında bir Avukat olarak yer almıştır. 1948 yılında Lefkoşa’da Selimiye Camii Meydanı’nda düzenlenen mitingdeki coşkulu konuşmasında “Kıbrıs Girit olmasın” çağrısını yapmış; bu çağrının Torosları aşarak Anadolu’da yankılanmasını sağlamıştır.
Hayatta en büyük tutkusu “Millî Dava Kıbrıs” olmuştur. En büyük kaygılarını, üzüntülerini, sevinçlerini “Millî Dava” ile ilgili olarak yaşamıştır.
Rauf Denktaş öngörü ve önsezi sahibiydi. 1960 Antlaşmalarının yürümeyeceğini önceden görmüş ve ifade etmiştir.
1956’dan itibaren önce Başbakan Adnan Menderes, sonra da 21 Aralık 1963 olaylarının ertesinde Başbakan İsmet İnönü tarafından Kıbrıs konusuyla görevlendirilmiş olan Milletvekili, eski Bakan ve Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim “Kıbrıs” isimli kitabında Rauf Denktaş’ın tarihî bir öngörüsünü şöyle nakletmektedir:
““…ben Denktaş’ın daha Kıbrıs Cumhuriyeti ilân edilmeden, Zürih ve Londra Andlaşmalarıyla bulunan çözüm şeklinden endişeli olduğunu, bu işin Rumların kötü niyeti dolayısıyla yürüyemeyeceğini birkaç defa bana, o zamanki Başbakan’a ve Dışişleri Bakanı’na söylediğini hatırlıyorum. Hattâ, Kıbrıs’ta benimle Dr. Küçük ve Denktaş’ın yaptıkları bir konuşmada, Hükûmet’e kendi düşüncelerini duyurmamı söylediklerini de hatırlıyorum.”
Kıbrıs’la ilgili gelişmeler merhum Denktaş’ın 1960 çözüm şekli hakkında “endişe” duymakta ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır.
Denktaş Kıbrıs Türk halkının Rum-Yunan ikilisinin “enosis” emelleri hakkında uyanık tutulmasının sağlanmasına; Ada’daki Türk varlığını yok etme niyet ve teşebbüsleri karşısında dayanışma içinde azimle direnme gücü göstermesinin şartlarının yaratılmasına hayatî önem atfetmiştir.
Önce Dr. Fazıl Küçük ve sonra Rauf Denktaş Kıbrıs Türk halkının öz menfaatlerinin anavatan Türkiye’nin menfaatleriyle bir ve bütün olduğuna inanmış ve bu inancını söyleyerek, yazarak sık sık dile getirmişlerdir.
Rauf Denktaş, bir taraftan uluslararası toplum önünde halkının öz çıkarlarını koruyup kollarken, diğer taraftan da Kıbrıs adasının “ana vatanım” dediği Türkiye için stratejik öneminin idraki içinde olmuştur. Kıbrıs Millî Davası’nın aynı zamanda Türkiye’nin Ege’den sonra Doğu Akdeniz’de de kuşatılmasının önlenmesi davası olduğunun bilinci içinde hareket etmiştir.
Rauf Denktaş, Rumların ve Yunanların ve onları destekleyen uluslararası çevrelerin Ada’da basit bir azınlık olarak gördüğü Kıbrıs Türk halkını kendi bağımsız ve egemen Devleti’ne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kavuşturmuştur. Devleti’nin güçlendirilerek yaşatılması için ömrünün sonuna kadar çaba sarfetmiştir.
O’nun Millî Kıbrıs Davamız hakkında söylediklerinin, yazdıklarının KKTC okullarında ders kitabı olarak okutulmasının, gelecek nesillerin bilinçlendirilmesi için fayda gördüğümüzü belirtmek isterim.
Millî Kahraman Rauf Denktaş’ın aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhu şad olsun!