Deniz Berktay Deniz Berktay

Ukrayna’da Zelenski’nin Mutlak İktidarı

31 Temmuz 2019
“ Zelenski’nin çevresi, birbirinden çok farklı çıkar gruplarının temsilcileriyle ve birbirinden farklı siyasi görüşlere mensup kişilerle dolu. Zelenski, Rusya’yla belli konularda anlaşmaya varmayı planlamakla birlikte, asıl olarak Batıcı çizgiyi benimsemiş biri. Dengeyi nasıl kuracağı bir kaç aya anlaşılır. „
Ukraynada Zelenskinin Mutlak İktidarı

Deniz Berktay – Kiev

Ukrayna’da geçtiğimiz 21 Temmuz günü yapılan erken parlamento seçimleri Cumhurbaşkanı Zelenski’nin partisinin kesin zaferiyle sonuçlanırken Ukrayna’nın 28 yıllık bağımsızlık tarihinde ilk kez bir siyasi parti, koalisyona gerek kalmadan hükümeti tek başına kurma imkânını elde etti. Böylelikle Ukrayna’da Zelenski dönemi, asıl şimdi başlıyor.

Ukrayna’da Nisan ayında ikinci turu düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde o zamanki Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun oyların yüzde 25’ini almasına karşılık, siyasi parodilerde oynamak dışında hiçbir siyasi deneyimi bulunmayan rakibi komedyen Volodimir Zelenski, oyların yüzde 73’ünü alarak, bir rekora imza atmıştı.

Seçimlerde Poroşenko, kendisinin yeniden cumhurbaşkanı seçilememesi halinde bundan Rusya’nın kazançlı çıkacağını söyleyerek kamuoyunu Rus tehdidiyle korkuttu fakat bu propaganda ona, beklediği başarıyı getiremedi. Üstelik, Batı Ukraynalıların değerlerine, etnik Ukrayna milliyetçiliğine yönelmesi, Poroşenko’nun, ülkenin Rusça konuşan güney ve doğu bölgelerinde desteğini tamamen kaybetmesine neden oldu.  Ancak, Ukrayna’da yetkilerin büyük kısmı, parlamentonun elinde ve o esnadaki parlamento, Zelenski’ye muhalif olan kesimlerin denetimindeydi. Anayasaya göre cumhurbaşkanının dışişleri ve savunma bakanlarını, genelkurmay başkanını, Merkez Bankası başkanını ve güvenlik ve istihbarat teşkilatı başkanını atama yetkisi bulunuyor fakat bu atamaları yaparken de, yine parlamentodan onay alması gerekiyor. Dolayısıyla, parlamentonun Zelenski karşıtı kesimlerin elinde kalması halinde Zelenski’nin yetkileri tamamen sembolik olacaktı.

Ukrayna’da olağan parlamento seçimlerinin, bu yılın ekim ayında yapılması öngörülüyordu. Ancak Zelenski’nin göreve başlamasıyla olağan parlamento seçimleri arasında geçecek beş ay boyunca parlamentoyla sürekli çatışma halinde olması ve seçim vaatlerini yerine getirememesi, ona olan desteğin çok kısa sürede erimesine neden olabilirdi. Bütün bunların dışında Zelenski, hem etnik Ukrayna milliyetçiliğine tepki duyan ve Rusça konuşan güney ve doğu illerinden hem de Poroşenko’nun milliyetçi söylemlerini samimi bulmayan veya Poroşenko’yu yeterince milliyetçi bulmayan çok sayıda Batı Ukraynalı’dan oy almıştı. Dolayısıyla, kendisini destekleyen kitle, aslında siyasi görüş olarak birbirine taban tabana zıt iki ayrı kesimdi. Zelenski’nin iktidara geldikten sonra bu kesimlerden birinin lehine uygulayacağı politikalar diğer tarafın tepkisine neden olacağı için, Zelenski’nin sahip olduğu desteğin süratle erime riski çok yüksekti. Bu nedenle Zelenski, mayıs ayında göreve başlarken parlamento kürsüsünde yemin eder etmez, parlamentoyu feshettiğini ve iki ay içinde erken seçimlere gidileceğini açıkladı.

Zelenski’nin bu kadar hızlı davranması, pek çok kişi için sürpriz olmuştu fakat kendisi açısından mantıklıydı. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir rüzgar yakalamışken, bu rüzgarla devam etmesi, onun açısından son derece isabetli olurdu. Öte yandan Zelenski’ye cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda verilen oyların büyük bölümü, Zelenski’yi tasvip edenlerin değil, dönemin Cumhurbaşkanı Poroşenko’ya karşı kötünün iyisi olarak görenlerin verdiği emanet oylardı.  Parlamento seçimlerinin iki ay sonra değil de beş ay sonra yapılması, bu emanet oyların, ait oldukları siyasi partilerine dönmesine yol açabilirdi. 

Seçimlere, Zelenski’nin kurucusu olduğu “Halkın Hizmetkarı” Partisi, Rusya yanlısı çizgideki Muhalefet Platformu, eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun Avrupa Dayanışması Partisi, eski başbakanlardan Yuliya Timoşenko’nun Anavatan Partisi gibi partiler katıldı.

Ukrayna Parlamentosu’nda resmen 450 sandalye bulunmasına karşılık, 5 yıldan beri Rusya’nın ele geçirmiş olduğu Kırım Yarımadası ve Doğu Ukrayna’da Rus yanlısı ayrılıkçıların denetiminde bulunan Donetsk ve Lugansk illerinin bazı bölgeleri, “işgal altında topraklar” olarak kabul ediliyor ve parlamentoya milletvekili gönderemiyor. Bu nedenle Ukrayna Parlamentosu’na, fiilen 424 milletvekili seçiliyor.

Milletvekillerinin yarısı parti listesiyle diğer yarısı ise dar bölge çoğunluk sistemiyle seçiliyor. Geçtiğimiz haftalarda Ukrayna Parlamentosu, gelecek seçimlerden itibaren bu usulün kaldırılarak parlamentonun tamamının parti listesi yoluyla seçilmesini öngören yasal değişikliği kabul etti.

Seçimlerde Zelenski’nin kurucusu olduğu Halkın Hizmetkârı Partisi, oyların yüzde 43’ten fazlasını alarak parti listesi ve dar bölgede toplam 254 milletvekili çıkardı. Böylelikle, Ukrayna Parlamentosu’nda hükümet kurmak için ve çoğunlukla karar almak için gereken asgari sandalye sayısı olan 226’dan çok daha fazlasına sahip oldu. Bu durum, Zelenski’ye tek başına koalisyon kurma imkânı verse de, Zelenski’nin partisi, anayasada değişiklikler için gereken mutlak çoğunluğa, yani 300 sandalyeye sahip olamadı. Bu nedenle, Zelenski’nin köklü değişiklikler konusunda, parlamentodaki diğer bazı partilerle ittifak yapması gerekecek. Diğer taraftan, Rus yanlısı çizgideki Muhalefet Platformu, tahminlerin üstüne çıkıp yüzde 13 civarında oy alarak, 43 milletvekili çıkardı. Eski başbakanlardan Yuliya Timoşenko’nun Anavatan Partisi, oyların yüzde 8,18 alarak toplam 26 milletvekili çıkartırken, eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun Avrupa Dayanışması Partisi, oyların yüzde 8,1’ini alarak 25 milletvekiline sahip oldu. Rock şarkıcısı Svyatoslav Vakarçuk’un Ses Partisi ise, oyların yüzde 5,85’ini alarak, 20 milletvekilliği elde etti.

Seçimlerden önceki kamuoyu araştırmalarının Zelenski’nin partisinin oyların yüzde 43-44’ünü alacağına işaret etmesine karşılık, bu partinin tek başına iktidar imkânını yakalayacağına ihtimal verilmiyordu. Halkın Hizmetkârı Partisi’ne tahminlerin üstünde başarı kazandıran, dar bölge seçimlerini çoğunlukla Zelenski’nin adaylarının kazanması oldu. İşin ilginci, dar bölge çoğunluk sisteminin en kısa sürede kaldırılarak milletvekillerinin tamamının seçmen listeleriyle seçilmesini Zelenski teklif etmiş fakat parlamento, onun bu teklifini kabul etmemişti. Sonunda, Zelenski’nin kalkmasını istediği sistem, ona tek başına iktidar imkânını sağlamış oldu.

Seçimlerin ortaya koyduğu ilk önemli tablo, katılımın düşüklüğü oldu. Nitekim bu seçimler, yüzde 50’yi bile bulmayan (yüzde 49,8) katılımla, Ukrayna tarihinin en düşük katılımlı seçimleri olarak tarihe geçti. Katılımın düşüklüğünde, seçimlerin yaz tatilinin ortasında yapılmasının yanı sıra, seçmenin büyük kısmının seçimleri kimin kazanacağından emin olarak, sandığa gitmemeyi tercih etmesinin de önemli etkisi oldu. Bunun dışında, seçmenin önemli bir kısmının güncel siyasete ilgisizliğinin de etkisini görmek gerekiyor. Nitekim siyasi kutuplaşma ortamının çok daha egemen olduğu nisan ayındaki ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de katılım, yüzde 60 civarındaydı. Dolayısıyla, Zelenski’nin partisinin parlamentoda çoğunluğu elde etmesine karşılık, gerçekte kamuoyu desteğinin aslında yüzde 49’un yüzde 42’si olduğunu (yani, aslında yüzde 20’lerde olduğunu), yani, Zelenski’nin partisinin zannedildiği kadar geniş toplumsal desteğe sahip olmadığını hatırda tutmak gerek.

Seçimlerin ortaya koyduğu bir diğer önemli tablo, seçmenin önemli kısmının – hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun- değişim istemesi oldu. Nitekim Rusya sempatizanı eğilimlerin yoğun olduğu güney ve doğu illerinde de, seçmenin önemli bir kısmı, Rus yanlısı çizgideki eski siyasetçilerin yerine, Zelenski’ye oy vermeyi tercih etti. Değişim isteği, dar bölge çoğunluk sistemine göre yapılan oylamalarda da kendisini gösterdi. Buralarda, bazıları seçim bölgelerinde yirmi yıldan fazla zamandan beri seçilen ve geniş nüfuzu olan adayların bile, Zelenski’nin partisinden aday gösterilen ve siyasi deneyimi olmayan kişiler karşısında kaybettikleri görüldü. Bunun en çarpıcı örneğine de, Zaporojye ilinin bir seçim bölgesinde denk gelindi: Burada, bir seçim bölgesinde, bölgenin en önde gelen fabrikalarından birinin müdürünün karşısında, mesleği düğün fotoğrafçılığı olan genç bir aday kazandı. Bu, seçmenin, “tecrübeli politikacı”ya artık tepki gösterdiğini ve buna karşı her türlü adayı seçebilecek durumda olduğunu gösteriyor.

Zelenski’nin Halkın Hizmetkârı Partisi, Ukrayna’nın en doğusundaki Donetsk ve Lugansk illeri ile en batıdaki Lvov (Lviv) ili dışında, ülkenin bütün illerinde en yüksek oyu alan parti oldu. Zelenski’ye farklı çizgilerden insanların farklı nedenlerle oy vermiş olmaları ve Zelenski’den beklentilerinin birbirinden çok farklı olması, Zelenski’nin siyasi geleceği açısından en hassas noktayı teşkil ediyor.

Timoşenko’nun oyu arttı

Eski başbakanlardan Yuliya Timoşenko, seçim kampanyasında “yeni yüzler” temasına karşı, “tecrübe” temasını ön plana çıkardı. Eski Cumhurbaşkanı Poroşenko’yla aralarında ezeli husumet bulunan Timoşenko, seçim kampanyasında Poroşenko’ya yüklenirken, Zelenski’ye sert eleştiri yöneltmemeye dikkat etti. Seçim kampanyasında Timoşenko sadece, genç bir cumhurbaşkanının seçilmiş olmasının olumlu olduğunu fakat gençlik ve dinamizmin tecrübeyle dengelenmesi gerektiğini söyleyerek, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Zelenski’ye oy vermiş seçmeni parlamento seçimlerinde kendi partisine çekmeye çalıştı. Sonuçta, yüzde 8,8’lik oyla, beş yıl önceki seçimlere göre oylarını arttırmayı başardı.

Poroşenko, kendi kulvarının lideri

Nisan ayındaki seçimleri kaybeden eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ise, bu seçimlerde, “AB ve NATO’ya üye olmamızı isteyen, bize oy versin”, söylemine dayanan bir kampanya yürüttü. Ukrayna’da toplumun yarıdan fazlasının NATO üyeliğine karşı ya da en azından mesafeli olduğu, özellikle de güney ve doğu bölgelerinin NATO üyeliğini hiç istemedikleri düşünülürse, Poroşenko’nun bu seçimlerde Ukrayna’nın tamamına seslenmeye çalışmadığını, bunun yerine, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisinin milliyetçi söylemlerini destekleyerek oy vermiş olan ve büyük çoğunluğu Batı Ukrayna’da yaşayan yüzde 23’lük kitleyi bu seçimlerde de kendi yanında tutmak olduğunu görürüz. Ancak, seçim sonrası tabloya baktığımızda, Poroşenko’nun partisinin sadece yüzde 8,1 oy aldığını görüyoruz. Buradan, Poroşenko’ya cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy veren seçmen kitlesinin bir bölümünün rock şarkıcısı Vakarçuk’un partisine, bir kısmının radikal milliyetçi partilere yöneldiğini, bir kısmının da, oy kullanmadığını anlıyoruz. Öte yandan, Poroşenko’nun partisi Avrupa Dayanışması’nın seçimlerde dördüncü gelmesine karşılık, Poroşenko’nun partisinden ayrılanların seçimlerde beklediği desteği bulamadıkları görülmekte. Bunun en önemli örneği, üç yıl önce Poroşenko tarafından başbakanlığa atanmış olan fakat geçtiğimiz aylarda onunla yolunu ayırarak kendi partisini kuran Volodimir Groysman’ın partisinin seçimlerde yüzde 2 civarı oy alarak baraj altı kalması oldu. Böylelikle Poroşenko, Batı yanlısı-milliyetçi seçmen kitlesinde egemen konumunu korumayı başarmış oldu.

Seçimlere yeni katılan rock yıldızı Svyatoslav Vakarçuk’un Ses Partisi ise, yüzde 5’in biraz üzerinde oy alarak, barajı kıl payı geçti. Vakarçuk, Zelenski’den farklı olarak, Batı Ukraynalı milliyetçi ve Batı yanlısı seçmene hitap etti ve bu seçmen kitlesinden nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Poroşenko’ya oy verenlerin bir bölümü, “siyasette yeni yüz” görmek istedikleri için, Vakarçuk’un partisine yöneldiler.

Zelenski’nin Halkın Hizmetkârı Partisi’nin çıkardığı milletvekili sayısı, tek başına hükümet kurmasını mümkün kılıyor. Ancak, hükümetin tek başına kurulup kurulmayacağı, henüz belli değil. Zira uzmanların bir bölümü, Zelenski’nin Vakarçuk veya Timoşenko’nun partisi ile koalisyon kurup bazı koltukları onlara verebileceğini, böylelikle ülke yönetiminde tek başına sorumlu olmaktan ve bunun getirebileceği eleştirilerden kurtulmaya çalışacağını söylüyor. Her durumda, parlamentonun ilk oturumu yapması, Ağustos sonunda olacak. Dolayısıyla yeni hükümetin nasıl kurulacağı, o tarihlerde belli olacak.

İç ve dış politikada nereye?

Zelenski’nin çevresi, birbirinden çok farklı çıkar gruplarının temsilcileriyle ve birbirinden farklı siyasi görüşlere mensup kişilerle dolu. Zelenski’nin, Poroşenko’nun son yıllarda benimsediği milliyetçi söyleme uzak biri olduğu, biliniyor. Fakat Rus karşıtı Ukrayna milliyetçisi kesimlerle Zelenski yeni dönemde nereye kadar uzlaşabilecek, hangi konularda çatışma olabilir, bu henüz belli değil. Dış politikada ise Zelenski, Rusya’yla belli konularda anlaşmaya varmayı planlamakla birlikte, asıl olarak Batıcı çizgiyi benimsemiş. Fakat Rusya’yla nereye kadar uzlaşabileceği ve Batıcı politikası, yine birkaç aya netleşir.

Zelenski’nin bir diğer özelliği, Ukrayna’da toprakların yabancılara satışına karşı olmaması. IMF yönetimi de yıllardan beri Ukrayna’ya, toprak satış yasağının kaldırılması konusunda telkinlerde bulunuyor fakat tarımcılar buna karşı çıkıyordu. Ukrayna gibi bereketli topraklara sahip olan kriz ve savaş şartlarında bile bu sayede su yüzünde kalmayı başaran bir ülkenin doğal zenginlikleri, Zelenski’nin tek başına iktidar olduğu şartlarda yabancılara satılır mı, bunu da zaman gösterecek.

Yorumlar