Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud (81), Katar krizi, İran ile yaşanan gerilim, düşük petrol fiyatları gibi konularla başa çıkmaya çalıştığı bir dönemde, yeğeni veliaht Muhammed bin Nayif’i (57) azledip, oğlu Muhammed bin Selman’ı (32) veliaht prens yaptı. Böylece Suudi Krallığı, son iki yılda ikinci kez taht yönetiminde köklü bir değişikliğe girmiş oldu.(1)
Veliaht Değişimi Konusunda Yaşananlar
Kral Salman, üvey kardeşi Kral Abdullah bin Abdülaziz el-Suud’un 23 Ocak 2015’de ölmesi üzerine tahta geçince, yeğeni Prens Muhammed bin Nayif’i veliaht prens, oğlu Prens Muhammed bin Selman’ı ikinci veliaht ve Savunma Bakanı olarak seçip, duyurmuştu.
El Kaide örgütüne karşı verdiği mücadeleyle tanınan ve 2009 yılındaki suikast girişiminden kıl payı kurtulmuş olan Nayif, hem deneyimli olması, hem de, ABD ve İngiltere gibi Batılı müttefiklerle kurduğu iyi ilişkileriyle biliniyordu. Savunma bakanlığına atanan Prens Selman ise, genç ve tecrübesiz olması yönleriyle eleştirilmişti.
Savunma Bakanı olduktan sonra iddialı politikalar yürüten genç Prens Muhammed bin Selman, İran destekli Husiler’in devrilmesi için iki yıldır devam eden Yemen’deki iç savaşta, Suudi birliklerine liderlik ediyordu. Prens, binlerce sivilin hayatını kaybettiği Yemen’deki savaş nedeniyle, bir kısım gözlemcilerin tepkisini çekiyordu.
Prensin iddialı çalışmaları savunma ile de sınırlı kalmamıştı. Geçen yıl Suudi Arabistan ekonomisinin “petrole bağımlılığını azaltmayı” hedefleyen ve Suudi Kabinesi’nce 25 Nisan 2016’da onaylanan “Suudi Vizyonu 2030” isimli plânı açıklamıştı. Söz konusu proje, enerji devi Aramco’nun özelleştirilmesi (yüzde 5’ini), vergi artışı ve harcama kesintileri gibi konuları gündeme getirmişti.(2)
Prens Muhammed bin Selman, bu yılın Mart ayında Washington’a giderek, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump ile önemli bir görüşme yapmıştı.(3) Bu görüşmenin sonrasında Mayıs ayında Trump, ilk yurt dışı seyahatini yaptığı Suudi Arabistan ile milyarlarca $ tutarındaki anlaşmalar imzalarken, İran’a yakın olmakla suçlanan Katar’ın izole edilmesi kararlaştırılmıştı.(4)
Prens Selman, veliaht prens olmasının yanında Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanlığı görevlerini de yürütecektir. Suudi Sadakat (allegiance) Konseyi’nin 34 üyesinden 31’inin onay verdiği karara göre, Birinci Veliaht, Başbakan ve İçişleri Bakanı Muhammed bin Nayif ise tüm görevlerinden azledildi.
Görev Değişimin Değerlendirilmesi
Suudi uzman Muhammed el Masari, Suudi Arabistan’daki bu değişimi: “Bu karar, kral ile eski veliaht prensin farklı siyasi görüşlere sahip olması nedeniyle beklenen bir karardı. Muhammed bin Nayif’in Amerikalı sanayiciler, askerler ve kendisine ‘terörle mücadelede kahramanı’ diyen istihbaratçılarla sıkı ilişkileri bulunuyor. Kral ise daha çok ABD’li ‘küreselciler’ kanadına ve finans şirketlerine ilgi gösteriyor." şeklinde değerlendirdi. Değerlendirmesinde ilave olarak, Trump hakkında açılan soruşturma ve Katar krizine ABD’nin müdahil olmasına karşı çıkan Amerikan iş ve asker çevresinin, Suudi yönetim cephesinde gerçekleşen bu değişimi riskli olarak gördüklerini belirtti.(5)
Beyrut merkezli Carnigie Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Yöneticisi Maha Yahya ise, Suudi Arabistan’daki değişikliği şu şekilde yorumluyor: “Sakin bir diplomasiye ihtiyaç duyduğumuz zamanlardayız. Ateşe körükle gitmek yerine alevleri yatıştıracak soğukkanlı liderlere ihtiyacımız var. Kral Salman yönetimi altında eskisine kıyasla çok daha agresif bir Suudi dış politikası gördük. Şimdi ise işler daha da kızışacak”(6)
BBC’nin aktardığına göre, İran basını değişikliği “yumuşak darbe” olarak nitelerken, Katar yanlısı Huffpost Arabi de “Kraliyet Sarayı’nda Darbe” ifadesini kullandı.(7) Suudi hanedanlığı içinde yapılan bu değişikliği Mustafa K.Erdemol, Kralın “Sudayrileştirme” politikasının bir boyutu olarak nitelemektedir. Aynı analist, babası gibi ABD ile ilişkilere büyük önem veren, son derece hırslı olduğu bilinen Muhammed Bin Selman’ın yakın bir gelecekte kral olmasıyla Suudi Arabistan, uzun süredir askerleştirdiği dış politikasını, ABD/Trump dostu olarak daha da sert bir biçimde sürdüreceğini belirtmektedir.(8)
Bilindiği gibi İran ve Suudi Arabistan, Suriye, Yemen, Lübnan, Bahreyn ve Irak’ta karşıt tarafları desteklemekte ve vekâlet savaşları yoluyla tavır koymaktadırlar. Yaptığı çeşitli açıklamalarda İran karşıtlığını ortaya koymuş olan yeni Veliaht Prens’in tercih edilmesinde, bu hususun da başat rol oynadığını ve bu değişimin ABD’nin de onayladığı yaygın bir kanı olarak yer almaktadır.(9)
Suudi monarşisindeki son değişimin, 2015 yılında şimdiki Kral Salman’ın iş başına geçmesinden itibaren tahmin edidiğini belirten görüşler de bulunmaktadır. Bu görüşü savunanlara göre Kral Salman, yönetimdeki ilk üç içine oğlu Prend Muhammed bin Salman’ı getirmekle, eninde sonunda oğul Salman’ın kendisinin halefi olacağını beyan etmiş oluyordu. Burada ortaya çıkan soru, bu değişimişmin ne zaman ve nasıl olacağı idi. Şimdi bu değişimin en önemli adımı gerçekleşmiş olmaktadır. Burada ortaya çıkan yeni soru: Veliaht Prens Salman’ın ne zaman kral ünvanını alacağı olmaktadır. 81 yaşındaki Kral Salman’ın bastonla yürüyebilmesi ve yabancı liderlerle yaptığı toplantılarda, yapacağı konuşmanın içeriğini hatırlatması için bilgisayar önüne oturması, sağlığı konusunda belirsizlik olarak yorumlanmakdır. Bu durumda Veliaht Prens Salman’ın “kral” ünvanını devir almasının çok zaman almayacağı beklenmektedir.(10)
Yeni veliahtın görevini, düşük petrol fiyatları başta olmak üzere, ülke içi ve dışında oldukça yoğun gerginliklerin olduğu bir dönemde başlayacağı herkesçe kabul edilmektedir. Diğer yandan , azledilen veliaht Prens Nayif, hem Katar, hem de Türkiye ile ilişkileri çok iyi olan bir kişi olarak biliniyordu. Görevden alınmasının zamanlamasında, Katar krizinin de payı olduğu kesin gibi durmaktadır.(11)
Değişimim İçinde Bulunduğu Çevre ve Geleceği
Suudi Krallığı’nın halefiyeti, yaklaşık 60 yıldır Kral İbnî Suud soyundan gelmektedir. Şimdiki Kral Salman da, bu yolun son kralı olup, sürecin yine böyle devam etmesi beklenmektedir. Suudi kral ailesi halihazırda mevcut durumdadırlar, ancak çok fırtınalı bir iklim koşullarının içinde oldukları da yadsınamaz bir gerçektir.
Bugün ulaşılan aşamada şu sorunun yanıtı aranmaktadır: Acaba Kral Salman tahtını oğlu Velaht Prens Salman’a devredecek midir? Bu sorunun cevabı, ciddi gazete yorumlarında “mümkün” olarak ortaya çıkmaktadır. Kral Salman’ın emekli olarak tahtını oğul Salman’a devredebileceği konusunda spekülâsyonlar yapılmaktadır. Böyle bir devirin bir örneği geçmişte yaşanmıştır. 1964 yılında Kral Suud tahtını, kardeşi Faysal’a devretmişti. Ancak günümüzdeki durumun henüz “tamamlanmamış” aşamada olduğu belirtilmektedir. Şöyle ki, Kral Salman henüz oğlu Veliaht Prens için bir halef (II.veliaht) belirlememiştir. Aslında, şartlar bakımından uygun kral adayları için böyle bir zorunluluk yaksa da, şimdiki veliahtın yaşı, bu konuyu gündeme getirmektedir. Bu durumda, anılan pozisyonun boş tutulması halinde, mevcut kralın tahtını bırakma olasılığı zayıflamaktadır.(12)
Riyad’da yaşanan son yönetim değişimiyle Kral Salman, oğlu Salman’a beklenmedik ve olağanüstü yetkiler vermiş bulunmaktadır. Kendisine savunma, ekonomi (petrol endüstrisi dahil) ve eğlence sektörünün kontrolu devredilmiştir. İlâveten son iki yıldır fiilen dışişleri bakanlığı yapmakta olup, bu bağlamda Trump ile doğrudan görüşme ve ABD başkanının Suudi Krallığı’nı ziyaret etmesinin sağlanması, Hamburg’ta yapılan G20 Toplantısın’da ülkesini temsil etme gibi, önemli dış ilişkiler konularını yönetmiştir.
Ancak, savunma bakanı olarak yönettiği Suudiler’in Yemen’deki, çeşitli insanlık felâketlerine yol açan savaşında, stratejik hedefler konusunda başarısız olduğu gibi, Batı dünyası eleştirilerinin de odağı olmuştur. Şu anda Riyad’ın, temel güvenlik amaçlarını gerçekleştirmeden ve İran’a fazla taviz vermeden Yemen’den ayrılması, Veliaht Prens Salman için “usta devlet adamlığı” gerektiren bir hal almıştır. Keza Prens Salman’ın doğrudan dahli olduğu bir diğer konu da, Katar krizidir. Söz konusu kriz Korfez İşbirliği Konseyi’ni düşman kamplara bölmüştür. Yakınlarda Suudiler tarafından Katar yönetimine iletilen 13 maddelik talep, Katar’a bir Suudi uydusu olma konumunu önermektedir.
Bilindiği gibi Irak’ın ABD liderliğinde işgali ve nükleer konusunda ABD ile anlaşma yapılması, İran lehine yeniden şekillenen bir Ortadoğu sürecini getirmiştir. Bu olgu da, eğer aralarındaki işbirliği bölünmezse, İran, Irak, Suriye ve Lübnan gibi Ortadoğu’nun dört Şii devleti, bölgedeki Sünni varlığından daha güçlü olduğu gerçeğinin devam etmesine yol açacağı çıkarımına götürmektedir.(13)
Bölgede oluşan ve üst paragrafta belirtilen yani olgunun ve Suudi-İran anlaşmazlığının ABD’yi, 70 yıl geriye giden ilişkilerinin olduğu Suudi Arabistan’ı desteklemeye ittiğini görmekteyiz. Çünkü her iki ülke koministlere, İslâmcılara, Saddam Hüseyin’e ve 1979 devriminden bu yana İran’a karşı işbirliği içinde olmuşlardır. Kısacası, ABD desteği ve bölgedeki “önem” konumlarını sürdürebilmek için Suudiler’in krize ihtiyaçları olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda da, İran nükleer anlaşmasına ve Rusya’nın Suriye müdahalesine engel olamayan Riyad için İran, ABD’yi kampına çekebilmek için son şans olarak durmaktadır.(14)
Yukardaki açıklamalarımızdan varacağımız çıkarımların başında Trump’ın, Veliaht Prens Salman’a yaklaşım ve yönetme konusunda dikkatli ve hassas olması gereği gelmektedir. Keza veliahtın sadece Suudiler üzerinde değil, Arap ve bölge politikaları üzerimdeki tesirleri de dikkate alınmalıdır. Diğer yandan Amerika için ülke ve bölgeden yükselen karşıt görüşlerin dikkate alınarak, çok göz önünde bulunmama; yapılacak reformlarda bilgi, deneyim ve teknik destek ile, sosyal yapının hassasiyetleri konularında destek verme konusu da önem kazanmaktadır.
Bu arada, dönüşümlerin parametreleri olarak:
- bazı teşviklerin kesilmesi, vergilerde artış, bir kısım kamu aktiflerinin satılması,
- verimlilik, sorumluluk kültürünün, devâsa Suudi bürokrasisine yerleştirilmesi,
- özel sektöre, ekonomide daha büyük rol verilmesi,
- ülkenin petrol monopolü, ulusal yatırım fonu, ekonomik faaliyetler ve çok büyük savunma harcamaları üzerinde kontrol,
husuları öne çıkmaktadır.(15)
Sonuç Yerine
Suudi Arabistan’da Kral Selman bin Abdülaziz el-Suud tahta çıkması ile başlayıp, Suudi Vizyonu 2030’un yayınlanması ile süren değişim, II.Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı I.veliaht olarak seçmesiyle iyice gün yüzüne çıkmıştır.
Yeni veliaht, daha önce resmi olarak üstlendiği savunma bakanlığı yanında, Suudi 2030 vizyonunun hazırlanmasında, çeşitli dış ilişkilerde, düşen petrol fiyatlarına karşı ülke ekonomisinde alınacak tedbirlerde, ABD Başkanı ile görüşme ve onun ilk yurt dışı seyahatini Riyad’a yapmasını sağlamada, son olarak da Katar’a karşı alınan izolasyon önlemlerinde de hep başta rol almıştı.
Ekonomik sıkıntının üstesinden gelme, olası bir sosyal gerginliği önleme, son zamanlarda Körfez’deki güç dengesinin Şiiler lehine bozulmasının engellenmesi gibi Suudi amaçları, değişimin başat hedefleridir. Bunun yanında ABD’nin de, Körfezdeki varlığı ve etkinliğini, artan İran nüfuzu ve Rusya varlığına karşı derinleştirme; bölgenin ekonomik potasiyelinden pay alma çabasını arttırdığı görülmektedir. Bu çaba, ekonomiyi canlandırmayı başat hedef alan Trump döneminde daha da sıkılaştırılmıştır.
ABD ve Suudi Arabistan’ın örtüşen bu gereksinim ve hedefleri, iki ülke arasındaki ilişkileri son dönemde daha da arttırmış; uluslararası ilişkilerde eko-politiğin “artan” rolünü, bir kez daha doğrulamıştır. Söz konusu bu dayanışmanın ürünü olarak, Amerikan destekli Katar krizi ve ardından Suudi monarşisinde yönetim değişikliği, pişirilip servis edilmiştir. Değişimin devamında, Veliaht Prens Salman’ın daha aktif olacağını; sonrasında da, Kral Salman’ın görevini oğluna devredeceğini öngörülebilir bulmaktayız.
(1): “Muhammed bin Selman Suudi Arabistan'ın yeni veliahdı”,DW,21.06.2017, http://www.dw.com/tr/muhammed-bin-selman-suudi-arabistan%C4%B1n-yeni-veliahd%C4%B1/a-39341363 (22.06.2017)
(2): “Kingdom of Saudi Arabia s Vision 2030”, 25.04.2016, http://vision2030.gov.sa/sites/default/files/report/Saudi_Vision2030_EN_0.pdf (24.06.2017); “Saudi Arabia’s post-oil future”,The Economist,30.04.2016, http://www.economist.com/news/middle-east-and-africa/21697673-bold-promises-bold-young-prince-they-will-be-hard-keep-saudi-arabias (24.06.2017)
(3):”Saudi deputy crown prince, Trump meeting a 'turning point': Saudi adviser”,Reuters,14.03.2017, http://www.reuters.com/article/us-saudi-usa-idUSKBN16L2CT (23.06.2017)
(4): Ersin Dedekoca,”ABD Yeniden Körfezde:Katar Krizi”,Anka Enst.,9.06.2017, http://ankaenstitusu.com/abd-yeniden-korfezde-katar-krizi/ (24.06.2017)
(5): “Suudi uzman: Veliaht prens Washington ile ilişkilerden ötürü değiştirildi”,Stupnic,22.06.2017, https://tr.sputniknews.com/analiz/201706221029004775-suudi-uzman-veliaht-prens-washington-ile-iliskilerden-oturu-degistirildi/ (24.06.2017)
(6): Ben Hubbart,”Saudi King Rewrites Succession, Replacing Heir With Son, 31”,NYT,21.06.2017, https://www.nytimes.com/2017/06/21/world/middleeast/saudi-arabia-crown-prince-mohammed-bin-salman.html (23.06.2017)
(7): “Saudi king's son Mohammed bin Salman is new crown prince”,BBC News,21.06.2017, http://www.bbc.com/news/world-middle-east-40351578 (24.06.2017)
(8): Mustafa K.Erdemol,”Katar Krizi Katar’la iyi ilişkileri olan Veliaht’ın başını yedi”,Birgün,22.06.2017, http://www.birgun.net/haber-detay/katar-krizi-katar-la-iyi-iliskileri-olan-veliaht-in-basini-yedi-166077.html (23.06.2017)
(9): “Mohammed bin Salman named Saudi Arabia's crown prince”,AlJazeera,21.06.2017, http://www.aljazeera.com/news/2017/06/saudi-arabia-appoints-king-salman-son-crown-prince-170621033707437.html (23.06.2017)
(10): Simon Henderson,” TheNew 'King' of SaudiI Arabia”,The Washington Institution,21.06.2017, http://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/view/the-new-king-of-saudi-arabia (22.06.2017)
(11): “The long-term cost of Saudi succession shake-up”,Al Monitor,21.06.2017, http://www.al-monitor.com/pulse/originals/2017/06/saudi-arabia-crown-prince-king-muhammad-bin-salman-cost.html (22.06.2017)
(12): Bruce Riedel,”Will Saudi Arabia’s King Salman abdicate?”,Brookings,23.06.2017, https://www.brookings.edu/blog/markaz/2017/06/23/will-saudi-arabias-king-salman-abdicate/ (25.06.2017)
(13): Gary G. Sick,”Iran After the Deal”,Foreign Affairs,7.09.2015, https://www.foreignaffairs.com/articles/iran/2015-09-07/iran-after-deal (25.06.2017)
(14): Andrew L. Peek,”Saudi Arabia Needs a Crisis”,Foreign Affairs,7.03.2016, https://www.foreignaffairs.com/articles/saudi-arabia/2016-03-07/saudi-arabia-needs-crisis (25.06.2017)
(15): Bilal Y. Saab,”Can Mohamed bin Salman Reshape Saudi Arabia?”,Foreign Affairs,5.01.2017, https://www.foreignaffairs.com/articles/saudi-arabia/2017-01-05/can-mohamed-bin-salman-reshape-saudi-arabia (25.06.2017)