10 Eylül 1946: Bulgaristan’da yeni dönem… Yapılan bir referandumla Bulgaristan, krallıktan cumhuriyete geçti. İlk başta büyük bir heyecan dalgası ve özgürlük havası yaşansa da aslında başlayan, proletarya diktatörlüğü adı altında tek parti iktidarı ve diktatörlüğünden başka bir şey değildir. O kadar ki, meydana gelen parti diktatörlüğünde toplumdan istenen tek şey, sadece ve sadece alınan kararlara uyması, verilen emirlere itaat etmesidir. Bu süreçten Türkler ve Müslümanlar da aynı şekilde etkilenir. Sofya, 27-28 Aralık 1944’de toplanan Vatan Cephesi Milli Komitesi tarafından düzenlenen “Bulgaristan Türk Azınlığı Konferansı’nda dile getirilen eğitim, vakıf ve dini taleplerini dikkate almaz. Bunun yerine yeni rejim, kendi politikalarını uygulamaya koyar. 27 Eylül 1946’da Bulgaristan Meclisinde alınan bir kararla Türk okulları devletleştirilir. Ancak yeni uygulamalar sadece eğitimle sınırlı kalmaz. Hayata geçirilen kültür politikalarıyla Türklerin ve Müslümanların kapalı dünyaları da kırılır. Geleneksel sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları parçalanır.
Eğitim, kültür, sanat ve sportif alanlarda önemli başarılara ve gelişmelere imza atan yeni rejimin varlığı, dünyadaki gelişmelere ve dönüşümlere ayak uyduramayan Sovyetler Birliği’nin dağılmasına müteakip, asimilasyon politikalarına meydan okuyan Türklerin direnişinin de etkisiyle 1989’da son buldu.
12 Eylül 1867: Girit’de yeni dönem… Osmanlı Devleti Büyük devletlerin baskısıyla Girit’te ayaklanmaya katılanlar için genel af ilan etmeyi kabul eder. Aslında bu, Girit’de Osmanlı egemenliğinin sözden öte gitmediğinin kesin bir göstergesidir. Bundan böyle isyancılar daha da cesaretlenecektir. Bunu böyle olduğu, Makedonya sorunun en ağır şekilde yaşandığı 19. yüzyılın sonuna doğru görülür. Bu durumu fırsat bilen isyancılar, 6 Şubat 1897’de Girit’in Yunanistan’la birleştiğini açıklarlar. Kraldan da bunu kabul etmesini isterler. Fakat bunu gerçekleşmesi için Balkan Savaşı’nın sonucunu beklemeleri gerekecektir. Savaşın sonunda imzalanan Londra ve Bükreş Antlaşmaları Giritli isyancıları memnun edecektir. Osmanlı Devleti’nin de durumu resmi olarak kabul etmesiyle Girit, Yunanistan ile birleşecektir.
13-14 Eylül 1877: 93 Harbi’nde zorlu dönem… İaşe ve ikmal güçlüğü çeken Rus kuvvetlerine, merkezden gelen bir emirle, Türklere ait bütün hayvan, zahire, ot ve saman stoklarını müsadere etmesi istenir. Bu gelişme üzerine Rus orduları, yaklaşık iki yıl süren savaş sırasında Tuna ve Edirne vilayetlerinde Türklere ait 600 bin ton saman ve ot, 1 milyon 500 bin ton zahire, 800 bin büyükbaş ve milyonlarca küçükbaş hayvana el koyarlar. Dahası kendilerinin kullanmayacağı ne varsa yakıp yıkarlar. Amaç, insanları çaresiz bırakarak doğdukları toprakları terk ekmeye zorlamaktır…
13 Eylül 1967: Süleyman Demirel Romanya’da… Yugoslavya ve Romanya arasında varılan anlaşmaya bağlı olarak yapılan Demirkapı (Iron Gates) barajı nedeniyle Adakale’nin sular altında kalması nedeniyle çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu nüfusu, başta yerlere yerleştirilmek üzere boşaltılır. Türklerin bir kısmı Köstence’ye yerleştirilirken, bir kısmı da Süleyman Demirel’in Romanya ziyaretinde varılan antlaşmaya bağlı olarak Türkiye’ye getirilir. Tuna nehri üzerinde bulunan ünlü Demirkapı Boğazında bulunan 1700x400 metre boyutlarında olan Adakale, 93 Harbi sonrasında imzalanan Berlin Antlaşması’nda unutulunca Türk toprağı olarak kalır. Ancak Lozan Antlaşması’nda Avrupa’nın neredeyse göbeğinde bir Türk toprağının varlığını kabullenmek istemeyen İngiltere ve müttefiklerinin baskısıyla ada, Romanya’ya bırakılır. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek ve görsellerini görmek isteyenler Sayın İsmet Arasan’ın “Kayıp Yurdun Ağrısı-Adakale” adlı belgeselini izleyebilirler.
14 Eylül 1829: Edirne Antlaşması imzalandı… Osmanlı Devleti açısından ağır sonuçları olan Edirne Antlaşmasına göre, Yunanistan’ın bağımsızlığı tanınacak, Sırbistan’ın özerkliği genişletilecek, Eflak ve Boğdan’a özerklik verilmesi kabul edilecektir.
14 Eylül 1913: Türkçe bir gazete olan Türkler tarafından çıkarılan bir yayın olan Tunca, Sofya’da yayın hayatına başladı.
14 Eylül 1944: Batı Trakya yeniden Yunanistan sınırları içinde… II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi, Nazi ordularının bölgeyi boşaltması ve Bulgaristan’da yeni rejimin kurulmasıyla birlikte Sofya, Batı Trakya’yı boşalttı.
14 Eylül: Yunan Parlamentosu’ndan barışa ve dostluğa darbe… Yunan Parlamentosu, 25 Ağustos 1999’da aldığı bir kararla, yaşananlar Atina’nın maceracı ve emperyalist politikalarının sonucu değilmişçesine, 14 Eylül 1922’yi “Küçük Asya Helenlerinin Türk Devleti tarafından Soykırıma Uğratılışlarını Anma Günü” olarak yasalaştırmıştır. Aynı şekilde 24 Şubat 1994’de de 19 Mayıs’ı da “Pontus Rumlarının Türklerce Katlinin Anma Günü” olarak kabul etmiştir.
15 Eylül 1923: Edirne’nin bir semti olan Karaağaç, geri alındı. Lozan Antlaşması uyarınca Kurtuluş Savaşı tazminatı olarak Türkiye’ye bırakılan Karaağaç, törenle Yunanlardan geri alındı.