Halen, Kıbrıs konusunda perde arkasında İngiltere’nin ve ABD’nin devrede olduğunu tahmin etmeme müsait bazı gelişmeler de vardır.
Sayın Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, resmî ziyarette bulunmak ve Türk-İngiliz Tatlıdil Forumu’na katılmak maksadıyla 13 Mayıs 2018 günü Birleşik Krallık’a gitmiştir. Hareketinden önce yaptığı açıklamalar meyanında İngiliz muhataplarıyla “iki garantör ülke olarak Kıbrıs’la ilgili son durumu gözden geçireceklerini” de ifade etmiştir.
Ziyaretin tamamlanmasından sonra Cumhurbaşkanı’nın İngiltere’de yaptığı temaslara dair haberlerde Kıbrıs konusunda bir bilgiye rastlamadım. Bununla beraber, İngilizlerin sırf Ada’daki kendi çıkarlarını gözeterek, Türkiye’ye içinde bulunduğumuz şartlarda bazı konularda destek verme karşılığında Kıbrıs’a ilişkin bazı düşüncelerini de bize kabul ettirme emelini güdüyor olmalarını varsaymaktan kendimi alamıyorum.
Çünkü İngiltere’nin, 1878’de Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne saldırısı üzerine Padişah II. ABDÜLHAMİD’e sözde kara gün dostu gibi yanaşarak Kıbrıs adasını nasıl ele geçirdiğini ve sonra da ilhak ettiğini açıkladığını bilenlerdim.
Dışişleri Bakanı ÇAVUŞOĞLU, 4 Haziran günü Vaşington’da ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı ile vaki buluşmasından sonra yaptığı açıklamada, görüşmede Türkiye-ABD ikili ilişkilerini, Menbiç Yol Haritası dahil Suriye meselesini ve diğer bölgesel konuları ele aldıklarını söylemiştir.
Şüphe yoktur ki, diğer bölgesel konular meyanında Kıbrıs konusu da konuşulmuştur. Kıbrıs konusu gibi “millî bir davanın” diğer konular meyanında mütalâa edilip geçiştirilmesi kabul edilemez. Şayet Kıbrıs konusu Vaşington’da ele alınmış ise Dışişleri Bakanı’nın bunu açıklaması gerekir.
Gerek Sayın Cumhurbaşkanı’nın İngiltere’deki, gerek Dışişleri Bakanı’nın Vaşington’daki temaslarında Kıbrıs konusunun ele alınıp alınmadığı hakkında kamuoyuna bilgi verilmediğine göre, bunun Kıbrıs için yeni bir plânın hazırlanmakta olduğunun işareti olarak algılamasının yanlış olmayacağını düşünüyorum.
Türkiye’deki seçimlerin sonuçlanmasından ve yeni anayasal düzenin resmen uygulanmasına geçilmesinden sonra da BMGS’nin Kıbrıs müzakere sürecini başlatmak üzere teşebbüslerini başlatması muhtemeldir. Öyle görülüyor ki ülkemizde seçimlerden sonra kurulacak Yönetim’in pozisyon alma ve karar verme durumunda kalacağı ilk dış politika konulardan biri Kıbrıs müzakere süreci olacaktır.