20 Temmuz 1920’de başlayan ve 25 Temmuz 1920’de tamamlanan Doğu Trakya’daki Yunan işgalinin çok önemli sonuçları olur. Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’daki milli mücadele ve silahlı direniş yanlısı yaklaşık 25 bin kişi Bulgaristan’a sığınmak zorunda kalır. Bundan böyle Doğu Trakya’daki milli mücadelenin merkezi ağırlıklı olarak Bulgaristan toprakları olacaktır. Çünkü Trakya, bir Anadolu değildir, derinliği yoktur. Batıdan ve içeriden düşman ordusuyla çevrilidir. Doğudan da işgal altındaki boğazlar nedeniyle düşman tarafından kuşatılmış durumdadır.
Bulgaristan’a sığınan Trakya Paşaeli yöneticileri kısa sürede Ankara’dan gelen talimat üzere yeniden faaliyete geçerler. Bu arada Ankara Cevat Abbas Gürer’i de iki ülke arasında ilişkileri geliştirmek, Yüzbaşı Fuat Balkan da özellikle silahlı mücadeleyi örgütlemesi amacı ile yine Ankara tarafından Bulgaristan’a gönderilmiştir. Mücadelenin dördüncü ayağını ve en önemli kısmını ise Batı Trakya’nın güneyi de dâhil olmak üzere Bulgaristan’da yaşayan Türkler oluşturacaktır.
Bulgaristan Türklerinin hem Bulgaristan’a sığınan Türklere hem de Türk Kurtuluş Savaşı’na çok önemli maddi ve manevi destekleri olur. Kurdukları 30 kadar silahlı müfreze ile hem Doğu hem de Batı Trakya’da Yunan Ordusuna önemli darbeler indirirler. Özellikle de günümüzde Momçilgrad yani Mestanlı’ya bağlı Bektaşlar yani Kamenets köyüne yerleşmiş bulunan Yüzbaşı Fuat Balkan’ın müfrezesi… Yapılan saldırılar nedeni ile Yunan Ordusu önemli sayıda mevcudunu doğusu ve batısı ile Trakya’da bırakmak zorunda kalır. Böylece Anadolu’ya daha az Yunan askeri gider.
Bulgaristan Türklerinin Türk Kurtuluş Savaşı’na verdikleri destek çok yönlüdür. Tekâlifi Milliye kanununa gönüllü uyarlar. Varna Milletvekili Şakir Zümre’nin öncülüğünde on binlerce ton silah ve mühimmatı, Türk Kurtuluş Savaşı’na iletilmek üzere Anadolu’ya sevkini sağlarlar. Bulgaristan’a sığınmış bulunan Türk mültecilere ve askerlerin gizli yollardan Anadolu’ya geçmelerine yardımcı olurlar. Ayrıca maddi destek sağlamak amacı ile de para toplarlar. Bulgaristan Parlamentosu’ndaki Türk milletvekilleri de Sofya’da bulunan yabancı elçiliklere, Türk Kurtuluş Savaşı’nın haklı bir mücadele ve dolayısı ile desteklenmesi gerektiği konusunda bildiri gönderirler. Kısaca Bulgaristan Türkleri, Türk Kurtuluş Savaşı’na her türlü destekte bulunurlar. Bir kısmı silahlı mücadele verirken; bir kısmı silah, cephane temini ve bunların ulaştırılmasını üstlenir. Herkes olanakları ölçüsünde bu kavgadaki yerini alır. Bunun en güzel ve anlamlı örneğini Aydos’un Çavdarlık yani Rıjitsa köyünde yaşanan olay ortaya koyar. Kızılay’a yardım toplamak için köye gelen heyete Osman Aga, sahip olduğu iki öküzden birini verir. Kendisine “çiftini ne ile süreceksin” diye sorulunca, bugün Anavatanı düşünmeliyiz, yarın çift zamanı gelince de onu düşünürüz der.