İklim değişikliği meselesinin küresel gündemin ilk sıralarında olduğu malum. Küresel karbon gazı salınımında Çin’den sonra ikinci sırayı alan ABD’nin yeni başkanı Trump, “kim gerçekten biliyor ki?” söylemiyle iklim değişikliğine şüpheyle yaklaşıyor ise de,[1] iklim değişikliği ile küresel mücadele süreci devam edecek görünüyor.
İklim değişikliği ile mücadelede düşük karbonlu ekonomi bir gereklilik. Düşük karbonlu ekonominin iklim değişikliği ile mücadelede önemi çerçevesinde Fransa, gaz emisyonunu azaltmak amacıyla Ulusal Düşük Karbon Stratejisi benimsedi.
2015 yılının Kasım ayında Fransız hükümeti, sivil toplum ile yakın işbirliği halinde, sera gazı emisyonuna üst limitler koyan üç adet karbon bütçesi hazırladı. Bu bütçeler 2015-2017, 2019-2023 ve 2024-2028 dönemlerini kapsıyor. Fransa 2030 yılına kadar toplam emisyonu 1990 yılını baz alarak % 40; 2050 yılında ise, 1990 yılı bazında % 75 azaltmayı hedefliyor.
Fransa’nın kişi başına düşen sera gazı emisyonu açısından gelişmiş ülkeler arasında sonuncu olduğu düşünülürse, belirlediği iddialı hedefler ile iklim değişikliği ile mücadelede konusunda kararlılığı; ayrıca tamamen ulusal saiklerle belirlenmiş hedefler olduğu belirtiliyor olsa da diğer Avrupa Birliği üyelerine örnek olma çabası net olarak gözlemleniyor.
Fransa, geçtiğimiz yıl içinde Birlik içinde karbon fiyatlarının ton başına 5 Avro’nun altına düşmüş olmasına da bir tepki mahiyetinde ton başına 20-30 Avro’ya kadar ulaşacak bir karbon taban fiyatı belirleme kararı aldı. Bu girişimi Avrupa Birliği’ne bir meydan okuma olarak nitelendirmek mümkün.
Aslında karbon fiyatlandırması çok yeni bir oldu değil. İlk kez 1991 yılında İsveç karbon vergisi uygulamasına geçmişti. Günümüzde 40 devlet karbon fiyatlandırması mekanizması uyguluyor.
Karbon taban fiyatı uygulamasında kararlı olan Fransa’nın Avrupa Birliği’ne yönelik “karbon fiyat koridoru” önerisi bulunmakta. Bu öneride 2020 yılında Avrupa Birliği’nde karbon taban fiyatının ton başına 20 ve 30 Avro arasında olması, 2050 yılında ise 50 Avro’ya yükseltilmesi yer alıyor.
Ancak Almanya’dan Fransa’nın önerisine tepkisi oldukça mesafeli. Uzmanlar Almanya’nın karbon fiyatlarını minimum seviyede tutmaya çalışacağına dikkat çekiyorlar; zira yüksek karbon fiyatlarının Almanya’nın rekabet gücünü azaltacağı yönünde ciddi kaygılar var. Üstelik sadece Almanya değil, Avrupa Birliği’ne üye diğer devletlerin de Fransa’nın önerisi ile ilgilenme niyetleri olmadığı, hatta Avrupa Parlamentosu içinde çoğunluk ile Avrupa Komisyonu arasında ciddi görüş ayrılıkları olduğu yönünde bilgiler Brüksel’de dile getiriliyor.
Neticede Fransa’nın karbon fiyatlandırması konusunda tutkulu girişimlerinin Birliğe üye diğer tüm devletler ile Birlik kurumlarında nasıl yanıt bulacağını ve ne tür somut önlemler alınacağını kestirmek şimdilik zor; zira karbon fiyatlandırmasının ekstra maliyeti var.
Ancak bilim insanlarının üzerinde durduğu önemli bir hususun altını çizelim: Karbona fiyat koymak fosil yakıtları daha pahalı hale getirir ve üreticiler ile tüketicileri temiz enerjiye geçmenin yollarını bulmaya yönlendirir.
Bu yazıyı, sıkça duyduğumuz bir ifadeyi hatırlatarak bitirelim: “Karbonu fiyatlandır!”
[1] Dilek Yiğit, Trumpism ve İklim Değişikliği, http://soyledik.com/tr/analiz/2788/trumpism-ve-iklim-degisikligi--dr-dilek-yigit.html, 28 Aralık 2016