Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Rastlantıdan Olasılığa, Olasılıktan Aksiyoma:Brexit

09 Ocak 2017
Rastlantıdan Olasılığa, Olasılıktan Aksiyoma:Brexit

Jean-Christophe Grange, Taş Meclisi adlı eserinde, bir bilim insanının (etnolog) ağzından sormaktadır. “Bilimle uğraşıyorsunuz, demek ki rastlantıların olasılığa dönüştüğü bir eşiğin varlığından haberlisiniz. Olasılıklarının da aksiyoma dönüştüğü ikinci bir eşiğin varlığından da.”

Yani rastlantılar olasılığa, olasılıklar aksiyoma dönüşebilir; tıpkı Brexit gibi.  Haziran 2016’da gerçekleştirilen referandum öncesi yapılan anketler Britanyalıların ezici bir çoğunlukla olmasa bile ülkelerinin Birlik içinde kalmasını istediklerini gösteriyordu; oysa referandumdan Birlik’ten ayrılma kararı çıktı.  Britanyalı seçmenin yaşı, mesleği, eğitimi gibi çok çeşitli faktörler tarafından şekillenen Brexit kararını bir rastlantı olarak okumak mümkün; Londra’nın Brexit sürecini resmen başlatma konusundaki geciktirici tavrı, İskoç, Kuzey İrlanda ve Galler siyasileri ile ancak referandum sonrasında Brexit konulu görüşmeler yapması Londra’nın bu karara hazırlıksız yakalandığını göstermekle kalmıyor, referandumdan çıkan kararı bir rastlantı olarak okuma tavrını da güçlendiriyor.

Halihazırda Brexit, en erken iki yıl içinde gerçekleşebilecek bir olasılığa dönüşmüş durumda. Lizbon Antlaşması uyarınca Brexit iki yıl içinde gerçekleşmeli; ancak Birleşik Krallık’ın bir önceki Avrupa Birliği Daimi Temsilci Mark Ivan Rogers’ın iddia ettiği gibi, en azından ticaret konusundaki müzakereler on yıl sürebilir.

Müzakereler sonuçlandığında, yani Birleşik Krallık Birlikten ayrıldığında ise Brexit doğruluğu açık, ispatlanmasına gerek olmayan bir gerçek olacaktır; aksiyoma dönüşecektir.

Akademisyen ve Avrupa Birliği uzmanı olarak bizler, bu koşullarda işin rastlantı ve aksiyom kısmını bir kenara koyarak özellikle olasılıklar üzerinde düşünmeliyiz. Olasılıkların tartışılması gereken ilk başlık Brexit’in diğer üye devletler için örnek olup olmayacağı. Üstelik Avrupa’da Avrupa Birliği karşıtı söylemler benimseyen aşırı sağın yükselmesi Brexit’in Avrupa Birliği’ne üye diğer devletlere örnek olma olasılığını yükseltmekte. En azından Avrupa literatürüne Fransa’nın ayrılışını ifade eden Frexit, İtalya’nın ayrılışını ifade eden Quitalia gibi kavramlar girdi bile.

Ancak ben bu yazıda özellikle Brexit’in Avrupa Birliği’ni dönüştürme olasılığı üzerinde durmak istiyorum. Brexit ayrılışları tetiklemek suretiyle daha küçük bir Birliğe, parçalanmaları tetiklemek suretiyle çok vitesli, a la carte ya da değişken geometrili Avrupa’ya, ya da özellikle ortak savunma konusunda atılacak adımlar ile daha sıkı Birliğe giden yolu açabilir; kısaca olasılıklar oldukça farklı ve çeşitli.

Ancak Brexit Avrupa Birliği kavramlarının içini boşatma, anlamsızlaştırma ve değiştirme riski de taşımaktadır. Böyle bir olasılık var. Bu olasılığı düşünmeme sebep olan durum ise, Londra’nın Brexit sonrası İç Pazar’da kalmak, ancak kişilerin serbest dolaşımını kabul etmemek fikrinde olması.  Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı  Johnson geçtiğimiz aylarda İç Pazar ile kişilerin serbest dolaşımı arasındaki ilişkiyi palavra olarak nitelendirmişti. Başbakan May de Avrupa Birliği ile Birleşik Krallık arasında malların, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımının kişilerin serbest dolaşımı ile ilintilenmesini reddetmişti.  

Londra’dan gelen bu tür açıklamaların Birlik yönetiminin tepkisini çektiğini belirtelim, Zira İç Pazar demek kişilerin, malların, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaştığı alanı ifade eder ki; Avrupa entegrasyon hareketi de dört özgürlük olarak adlandırılan bu özgürlüklerin üstünde yükselir.

Dolayısıyla Londra’nın kişilerin serbest dolaşımını dışarıda bırakarak Brexit sonrası İç Pazar’da kalmayı planlaması, İç Pazar’ın tanımına aykırıdır.

Brexit müzakereleri sonrasında Birleşik Krallık’ın kişilerin serbest dolaşımını dışarda bırakarak İç Pazar’da kalması olasılığının gerçekleştirilmesi ise, İç Pazar kavramını dönüştürücü etki yapar.

Sonuçta Birleşik Krallık’ın kendi ekonomik ve ticari çıkarları doğrultusunda Avrupa Birliği ile malların, hizmetlerin, sermayenin serbest dolaşımını korumak istediği açık. Ancak kişilerin serbest dolaşımını dışarda tutması Londra’nın İç Pazar kavramını dönüştürme konusundaki kararlılığı olarak okunmalı.

 

Yorumlar