Seyyid Selahuddin Qasemoghli Seyyid Selahuddin Qasemoghli

Taliban Sonrası Afganistan Yönetimi ve Türkler

21 Kasım 2018
Taliban Sonrası Afganistan Yönetimi ve Türkler

Soğuk Savaş döneminde ABD/Batı bloğu ile Sovyetler Birliği arasındaki ciddi rekabetin yürütüldüğü yerlerden biri olan Afganistan, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra 11 Eylül 2001 saldırılarına kadar unutulmuştu. Sovyetler Birliği'nin 1989'da Afganistan’dan çıkmasından sonra, Sovyetlere karşı savaşmış gruplar arasındaki çatışma/ iç savaş ve sonrasında terör örgütü Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi ABD ve müttefikleri için hiç de önemli şeyler değildi. Ancak 11 Eylül saldırısını terör örgütü El Kaide’nin (El Kaidenin lider kadrosu Taliban’ın himayesinde Afganistan’dadır) yaptığının açıklanmasıyla birlikte ABD-Batı için Afganistan, terörden arındırılarak demokrasinin getirilmesi gereken önemli bir yer haline geldi. Bu iki hedefe ulaşmak için Afganistan’a uçak ve füzelerle saldırı başlatan ABD- Batılı ülkeler için karada Taliban’la savaşabilecek yerel güçler gerekiyordu. Çünkü uçak ve füze saldırılarına uzun süre bile devam edilse, ABD- Batılı ülkeler Afganistan’ı Taliban’dan temizleyemezdi.

Bu amaç doğrultusunda ABD istihbaratı, karada Taliban’a karşı savaşabilecek yerel güçlerle temas kurdu. Taliban karşıtı ve ona karşı savaşacak yerel güçlerin en önemlilerinden biri hiç şüphesiz General Raşit Dostum ve onun liderliğindeki Afganistan Milli İslami Cünbiş Parti/ Hareketine bağlı Afganistan Türkleridir. Gerçekten de terör örgütü Taliban’a karşı en şiddetli mücadeleyi de General Raşit Dostum ve ona bağlı güçler verdi. Ancak terör örgütü Taliban’a karşı verdikleri mücadeleden dolayı ABD- Batı için makbul olan Afganistan Türklerinin, Taliban’dan sonrası Afganistan’da kurulacak olan yeni düzende ciddi söz sahibi olmaları istenmedi…

Örneğin: Taliban sonrası Afganistan Devletinin temellerinin atılması için Almanya’nın Bun şehrinde yapılan konferansta, Afganistan’daki çeşitli grupları temsilen konferansa katılan delegenin oylarının büyük çoğunluğunu almasına rağmen Abdul Settar Siret (Özbek Türkü) ABD’nin baskıları sonucunda, seçimlere kadar işleri yürütecek geçici hükümetin başkanı ilan edilmedi. ABD heyetinin başkanı olarak konferansta bulunan Zulmay Halilzad’ın (Peştun) isteğiyle ikinci defa seçim yapıldı ve bir şekilde Hamid Karzai’yi (Peştun) geçici hükümetin başına getirildi. Başlığı “Taliban Sonrası Afganistan Yönetimi ve Türkler” diye verip de bütün bunları anlatmamızın sebebi, bugün Afganistan Merkezi Hükümetinin Afganistan Türklerine yaptığı haksızlık ve zulümleri ABD-Batılı ülkelerden aldığı destekle yaptığını açıklığa kavuşturmaktır.

Şimdi ise Afganistan’da devlet ve iktidarın yapısı ve dolayısıyla seçimleri ve bu seçimlerde Afganistan Türklerinin kilit rolünün üzerinde duralım.

Bütün dünyada olduğu gibi Afganistan İslam Cumhuriyeti de yasama, yargı ve yürütme organlarından oluşur. Afganistan’da yasama organına Milli Konsey/ Şura adı verilmektedir. Milli Şura’nın Millet Meclisi/ Parlamento ve Senato olmak üzere iki kanadı vardır. Afganistan’da katı, merkeziyetçi bir cumhurbaşkanlığı sistemi yürürlükte olduğu için Milli Şuranın hükümetlerin kurulmasında ve iktidarı denetlemede ciddi rolü yoktur. Yargı organı da aşağıdan yukarıya bütün mensupları Merkezi Hükümet tarafından atandığından ötürü, devlet mekanizması içerisinde son derece güçsüzdür ve iktidarın güdümündedir. Yürütme organının başında ise Cumhurbaşkanı bulunur ve Afganistan anayasası Cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler vermektedir. Afganistan Anayasası’na göre Cumhurbaşkanı, Bakanları Kurulu ve Milli Güvenlik Konseyi’nin başıdır; burada son sözü söyleme hakkı da cumhurbaşkanına verilmiştir. Cumhurbaşkanının (tıpkı cumhurbaşkanı gibi) seçimle gelen iki yardımcısı bulunmaktadır. Ancak Afganistan Anayasası’nda bu seçimle gelen cumhurbaşkanı yardımcılarının görevlerinin ne olduğu belirlenmemiş; görev alan ve sınırları cumhurbaşkanının insafına bırakılmıştır. Ancak Anayasaya göre Cumhurbaşkanı vefat eder veya görevini yürütemeyecek bir hastalığa yakalanırsa Cumhurbaşkanının görevini seçimlere kadar birinci yardımcısı yürütecektir.

Terör örgütü Taliban’dan sonra Afganistan’da 3 Cumhurbaşkanlığı, 3 Parlamento ve 3 İl Meclisi seçimleri olmak üzere toplamda 9 seçim yapılmıştır. Bir önceki paragrafta kısaca özetlemeye çalıştığımız Afganistan Devlet yapısından da anlaşılacağı üzere Afganistan’da iktidar olmanın yolu Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaktan geçmekte ve Afganistan’da hiçbir etnik grup çoğunluğu oluşturmadığı için, seçimlerde Afganistan Türklerinin oyları seçim sonucunu belirleyici kilit bir role sahiptir. Üstelik Afganistan Türklerinin oyları adeta seçimlerin- demokrasinin ak yüzüdür. Çünkü diğer etnik grupların (özellikle Peştun ve Tacikler) yoğun yaşadığı bölgelerde her türlü seçim hilesinin yapıldığı, Afganistan’da seçimleri takip eden herkesin bildiği bir gerçektir.

Taliban sonrasında yapılan bütün seçimlerde özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Afganistan Türklerinin seçimlerdeki bu önemli rolü tespit edilmiştir.  Örneğin: Eski Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, ikinci cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Afganistan Türklerinin lideri Org. General Raşit Dostum’un Karzai’yi desteklemesiyle kazanmıştır. Şimdiki Cumhurbaşkanı Aşraf Ğani de Afganistan Türklerinin şeffaf oyları, seçimlere yoğun katılımı ve General Raşit Dostum’un Aşraf Ğani’nin birinci yardımcısı adayı olarak seçimlere girmesiyle kazanmıştır.

Terör örgütü Taliban’a karşı savaşta en önde ve en önemli mücadeleyi veren ve tabii teröre karşı savaşta en büyük kayıpları veren Afganistan Türklerine, devlet organlarında ne yazık ki neredeyse hiç yer verilmemektedir. Terör örgütleri ile mücadelede gösterdiği fedakârlık ve Afganistan’da demokrasinin tesisi konusunda yaptıklarına karşılık devlet mekanizmalarında en iyi bir şekilde temsil edilmesi gerekirken, Afganistan Merkezi Hükümeti’nin aksine bir tutum sergileyerek Afganistan Türklerine yaptığı/yapmakta olduğu haksızlık ve zulümleri genel olarak dört madde halinde sıralayabiliriz:

1. Afganistan Devlet organlarında Afganistan Türklerine, nüfus oranlarıyla kıyaslandığında son derece az yer verilmektedir. Genellikle de Türklere yetkileri kısıtlı, sembolik mevkiler verilmektedir. Eğer Afganistan Türklerine önemli bir görev verilecekse de milli bilince sahip olmayan, milleti ve Türklük umurunda olmayan ve kendi geçici yararına düşkün kişiler o göreve getirilir. Böyle bir kişi örneğin Afganistan Türkleri adına önemli bir yere gelse de O’nun Türkler için bir şey yapacağı söylenemez.

2. Afganistan Türklerinin siyasi ve askeri elitleri suikast ve şüpheli saldırılar ile ortadan kaldırılmakta/ kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bunu en iyi anlatan örneklerden bir tanesi, Org. General Raşit Dostum’a Faryab İlinde yapılan saldırıdır. Bu saldırı ile ilgili General Raşit Dostum isim vermeden Afganistan İstihbarat Başkanı ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterini suçlamıştı. Suikastlar bir tarafa uyduruk hikâyelerle keyfi bir biçimde Türk büyüklerinin Merkezi Hükümete bağlı güçler tarafından gözaltına alındığı da görülmektedir. Örneğin geçtiğimiz Temmuz ayında keyfi bir şekilde gözaltına alınan Faryablı Türk komutan Nizamettin Kaysârî hala gözaltında tutulmaktadır ve üstelik geçen dört aya rağmen mahkemeye de sevk edilmemiştir. İddia edildiği gibi suçlu olsaydı mahkemeye çıkarılması gerekirdi ki terör örgütü Taliban’a karşı milletini savunmaktan başka hiçbir suçunun (!) olmadığı bütün Türkler tarafından bilinmektedir.

3. Afganistan Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Kuzey Afganistan’a Merkezi Hükümet ciddi yatırımlar yapmaz. Yani Afganistan Türkleri bir şekilde bütçeden gereken payı alamamaktadır.

4. Afganistan Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Kuzey Afganistan, eğitim imkânlarından da devletten gereken desteği alamamaktadır. Eğitimle ilgili konuyu biraz açmakta fayda var. Zira Afganistan’da Türklerin bölgelerindeki okullardaki imkânlar diğer bölgelere nazaran son derece düşüktür. İmkânsızlıklar içerisinde bütün zorluklara rağmen liseyi bitiren Türk çocukları, daha iyi imkânlarla liseyi bitiren diğer bölgede yaşan Afganistanlı çocuklar kadar yüksek öğretime giriş sınavında başarılı olamaz. Ve böylece Türklerin yüksek öğretimden yararlanmaları da kısıtlanmış olur.

Eğitim ile ilgili diğer bir konu ise birçok yabancı devlet tarafından Afganistan’a verilen eğitim burslarıdır. Türkiye ve Türk Cumhuriyetlerinin verdiği bursları saymazsak her yıl onlarca ülkeden gelen bu bursların çoğundan Afganistan Türklerinin haberi bile olmamaktadır. Afganistan’daki eğitim imkânları göz önünde bulundurduğumuzda yurt dışından gelen burslardan Türk öğrencilerin çok az pay alabilmeleri, Afganistan Türklerine yapılan en önemli haksızlık olarak kabul edilmelidir.  

Afganistan Türklerine karşı ırkçı bir tutum sergileyen Merkezi Hükümete karşı, Türkler neler yapabilir/yapmalıdır sorusunun cevabını, Türklere karşı faşist bir politika izleyen hükümetin bu siyasetinin nedenlerini ve Afganistan Türklerinin kendi iç sorunlarını başka bir yazıda analiz etmeye çalışacağız inşallah.

Yorumlar