Sputnik Türkiye'de yayınlanan Osman Nuri Cerit'in haberidir:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in görüşmesi sonrasında yapılan 'olumlu iklimin derinleştirilmesi' vurgusunu değerlendiren 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Dr. Kılıç Yaşın, Yunanistan’ın Türkiye için "AB’ye giden yol Yunanistan’dan geçer" söylemini gündeme getireceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu'nun yapıldığı New York'ta Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile bir araya geldi. Görüşme sonrasında İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde 'mevcut olumlu iklimi ve bunu muhafaza etme kararlılıklarını' teyit ettikleri bildirildi.
Açıklamada "Liderler, Dışişleri Bakanlarının 5 Eylül'de Ankara'da gerçekleştirdikleri toplantıda mutabık kalınan, iki ülke arasındaki temaslara ilişkin aşağıda kayıtlı unsurları da içeren yol haritası ve zaman çizelgesini de teyit etmişlerdir. Buna göre, siyasi diyalog ve pozitif gündemden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılarının ekim ortasındaki toplantıları, kasım ayındaki Güven Arttırıcı Önlemler toplantıları ve 7 Aralık'ta Selanik'te düzenlenecek Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi toplantısı hayata geçirilecektir" ifadelerine yer verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan New York dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada ise “Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Yunanistan Dışişleri Bakanı ile karşılıklı görüşecekler. Aynı şekilde Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanım Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da çalışmalarını muhatabıyla yapacak. Hedefimiz Ege’deki sıkıntılı havayı dağıtmak ve Miçotakis’in de yaklaşımı o istikamette. Ama bizim için şu anda en önemli adım Selanik’teki zirve olacak. Selanik zirvesi şu anda Türkiye-Yunanistan arasında önemli bir sıçrama olacak. Dışişleri Bakanlarımız ön hazırlıklarını yapacaklar ve Selanik’te de 7 Aralık’ta bu zirveyi yapacağız. Bu zirveyle beraber birçok şeyin de değiştiğini karşılıklı göreceğiz” değerlendirmesini yaptı.
‘Kemikleşmiş sorunlar var’
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis’n görüşmesi sonrasında yapılan açıklamaları Sputnik’e değerlendiren 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Dr. Gözde Kılıç Yaşın şunları söyledi:
“ ‘Olumlu iklimin derinleştirilmesi’ ifadesi, ihtiyatlı ve iyileşmeye ya da sorunların çözümüne ilişkin beklentiyi de düşük tutan bir söylemdir. Özellikle 2016 sonrası dönem dikkate alındığında tarafların sıcak çatışmaya dönebilecek girişimlerden ve kışkırtıcı açıklamalardan kaçınma çabası başlı başına olumlu iklim yaratma gayretidir. Güncel ya da kemikleşmiş sorunların çözümüne dair girişimler gayri resmi ya da istişari görüşmeler boyutunda kalabilir. Burada sorun, görüşmelerin içeriğine dair ancak Yunan basınına sızdırıldığı kadarıyla fikir sahibi olunmasıdır. Yine de diplomatik temasların canlı kalması, sıcak çatışma ikliminden ve 2019-2022 dönemindeki gerginlikten kaçınabilmek için önemlidir. Son görüşme konusunda da şimdilik anlaşılan bu açıdan yeni bir adım atıldığı ve güven yaratıcı ortam için çaba sarf edileceğidir. Örneğin diyalog süreci kapsamında 2023 yılı içerisinde altı ay boyunca Ege’de Türk uçuşları sonlandırılmıştı. Aslında Türk uçuşları, Türkiye Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı şekilde adaların karasularını aşan 10 millik hava sahasını tanımadığı için gerçekleştirilmektedir. Yunanistan hava sahası konusunda geri adım atmadığı halde bu uçuşlara güven yaratmak adına ara verilmiş olmalı. Bunun devam etmesi muhtemeldir. Bu örneğin güven yaratıcı önlemlerde karşılıklılığa işaret etmediğini düşünüyorum”
‘Yunanistan adalar konusu tartışılmaz olarak görüyor’
İki ülke arasındaki sorunların boyutuna dikkat çeken Yaşın “Kiriakos Miçotakis’in görüşme öncesindeki açıklamalarında Türkiye'ye yönelik stratejilerini değiştirmediklerini, egemenlik konularının, Doğu Ege adaları ile ilgili konuların müzakere masasına gelmeyeceğini açıklamıştı. Bu çerçevede egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmeyen ancak fiilen bazılarında asker, üs ve sivil yerleşim bulundurulan adalar konusunda ve ayrıca gayri askeri statüde tutulmak şartıyla egemenliği Yunanistan’a anlaşmalarla devredilen ancak üzerinde askeri üs kurulmuş adalar konusunda bir görüşme yapılmasını beklemek anlamsız olacaktır. Yunanistan bu konuları açıkça tartışılmaz egemenlik konusu olarak belirterek hem söz konusu adaların aidiyeti hem de egemenliği devredilen adalar üzerindeki askeri nitelikli tasarrufları konusunda kendisini egemen ilan etmektedir. Bu koşullarda Ege Denizi ile ilgili kemikleşmiş diğer sorunların konuşulmasını da güç görüyorum. Konuşulsa dahi aidiyet anlaşmazlığına konu olan adalar meselesi çözülmedikçe kıta sahanlığı, karasuları ya da FIR hattı gibi konularda sağlandığı iddia edilecek ilerlemelere şüpheyle yaklaşmak gerekecektir” değerlendirmesini yaptı.
‘Yunanistan için Kıbrıs, Türkiye ile müzakere konusu değil’
İki ülke arasındaki ilişkilerde Kıbrıs konusunda önemli bir başlık olduğuna değinen Yaşın “Kıbrıs, Yunanistan için artık AB üyesi olan Kıbrıs Rum Yönetiminin ve adanın kuzeyini 'Rumların etkin denetim sağlayamadığı AB toprağı' olarak kabul eden AB’nin sorunu olarak görmektedir. Bu nedenle Yunanistan için Kıbrıs, Türkiye ile müzakere konusu değildir. Ne zaman ki Annan Planı benzeri bir nihai çözüm paketi oluşturulur o zaman Yunanistan kanaat belirtir ve arka planda da Rum Yönetimi ile çalışma yürütür. Kuşkusuz ki Yunanistan için öncelikli konudur ancak meseleyi AB’ye havale etmiştir ve ikili görüşmelerin parçası yapmayacaktır. Kıbrıs için de BM aracılığıyla görüşmelerin canlandırılmasına dönük girişimlerin başlatılması gündemde. Önce bu girişimlerin karşılık bulması gerekecektir” ifadesini kullandı.
‘Yunanistan, Türkiye-AB ilişkilerini kendi lehine kullanacaktır’
Türkiye’nin AB ilişkilerinin AB üyesi olan Yunanistan tarafından değerlendirileceğinin altını çizen Dr. Yaşın “Yunan Ta Nea gazetesi, 5 Ekim’deki Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinin ikili görüşmeler için yeni fırsat sunduğunu yazmıştır. Bu çerçevede Yunanistan’ın Türkiye-AB ilişkilerindeki herhangi bir gelişmeyi kendi lehine kullanacağı ve Türkiye için AB’ye giden yolun Yunanistan’dan geçtiği benzeri eski, alışıldık ve rahatsız edici söylemlerine döneceğini de söyleyebiliriz. Zira Yunanistan’ın en sevdiği ikili ilişki metodu budur” dedi.
‘Göçmenler önemli bir başlık’
Düzensiz göçmen konusunun da iki ülke arasında önemli bir konu olduğunu vurgu yapan Dr. Gözde Kılıç Yaşın şunları söyledi:
“Düzensiz göç konusu iki ülke açısından da bir sorun. Bu konu ortak çalışma yürütülmesi en müsait konu. Elbette yine göçmen ve sığınmacıların Türkiye’ye doğru itelendiği görüntülerle karşılaşılacaktır ancak görüşmelerde çok daha insani, ahlaki ve devlet adabına yaraşır şekilde çözüm aranacaktır. Aslında Avrupa’nın tamamının Türkiye’yi kendi istemedikleri nüfusu barındıracak ülke olarak görmekten vazgeçmesi ve yeni, iyi hayat arayışındaki bu insanlar için yerinde çözüm arayışına yönelmesi gerekiyor.”
‘Batı Trakya ne ölçüde gündeme gelecek?’
İkil ülke arasında yıllardır devam eden sorunlar arasından Batı Trakya’daki gelişmelerin de olduğuna değinen Yaşın “Bu arada iki ülke arasında yürütülecek görüşmelerde Batı Trakya Türklerinin sorunlarının ne ölçüde yer alacağı, Başmüftülük seçiminin gerçekleştirilmesi ya da seçilmiş İskeçe ve Gümülcine Müftülerinin tanınması için ve uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan kimi diğer hakları ve Batı Trakya dışında kalan Türklere de bu hakların yansıtılması için Yunanistan’a baskı uygulamayı tercih edip etmeyeceği şu an belirsiz görünüyor”