Srebrenica'dan Tuzla'ya ya da Kladanj'a ulaşmak üzere çıkılan Ölüm Yolu, 16 yıl sonra yeniden yürünüyor.
Srebrenica (Srebrenitzsa) Soykırımı'nın 16. yıldönümü, 11 Temmuz 2011'de, Potiçari'deki Anıt Mezar'da anılacak. Potiçari'de bu sene 613 kurbanın cenazesi toprağa verilecek.
Bu sene Srebrenica Anneleri'nin bir kısmı daha huzura erişecek. Huzurun tanımı bu olmasa da… Hayatta tek amacı evladının mürüvvetini görmek isteyen bir anne gibi yaşama amacı evladının bedeninin bulunması ve defnedilmesi olan Srebrenica Anneleri… Bunun için 16 yıl beklemesi gereken 613 anne… Farklı toplu mezarlara dağıtılmış vücut uzuvlarının bir araya getirilmesini ve kayıp bir parçanın daha bulunmasını beklemeye tahammülü kalmamış anneler… Evladı niyetine sarıldığı tabutta aslında oğlunun belki de sadece tek bir parça kemiğinin bulunduğunu bile bile ama nihayet başında ölümü bekleyeceği bir mezar olacağı için huzuru hissederek…
Kurbanlardan 2000'inin bedenine ya da bedeninden herhangi bir parçaya ise henüz ulaşılamadı ya da bunların bir kısmının DNA testleri tamamlanamadı.
Bosna Hersek'in doğusunda, Sırbistan sınırına 10 km. uzaklıktaki Boşnak kenti Srebrenica, savaş öncesinde resmi rakamlara göre 10 binlik nüfusunun yüzde 80'i Müslüman Boşnaklardan oluşan bir şehirdi. Sırbistan sınırına yakın tüm bölgeler gibi Srebrenica da Sırp planlarında Boşnaklardan temizlenmesi gereken bölgelerden biriydi. Nitekim 1992-1995 yılları arasında süren savaşta en ağır soykırımın yaşandığı şehir de Srebrenica oldu. Srebrenica'yı diğerlerinin önüne çıkaran sadece üç günlük bir sürede 8 bin 372 Müslüman erkeğin öldürülmesi değildi. Birleşmiş Milletler ve özellikle de Srebrenica'da Sırp zulmünden kaçan insanları korumakla görevli olan Hollanda Askeri Birliği'nin bu katliama sadece seyirci kalmayıp Boşnakları zorla Sırplara teslim ederek soykırımın bir parçası olması dünyanın unutamayacağı birkaç günü tarihe yazdırdı.
BM Güvencesi
Boşnaklar, Sırplarca her taraftan kuşatılan şehirde ellerindeki derme çatma silahlarla bir buçuk yıl direnmeyi başarmıştı. BM Güvenlik Konseyi'nin, Bosna-Hersek'te, Saraybosna, Zepa, Tuzla, Gorazde ve Bihaç'ı "güvenli bölge" ilan eden 819 ve 824 sayılı kararı oybirliğiyle kabul etmesi üzerine Boşnakların ellerindeki tüm silahlar toplandı. "Güvenli Bölge", BM'nin sivillerin yaşamını garanti ettiği anlamına geldiği için 16 Nisan 1993'ten, soykırımın yapıldığı Temmuz 1995 yılına kadar kentin nüfusu oraya sığınan göçmenlerle 60 bine ulaştı. Nitekim soykırım da BM'nin kontrol ve koruması altında yapılmış oldu. Hollandalı BM Barış güçlerinin Srebrenica şehir girişindeki Potoçari bölgesinde, kendilerine sığınmış olan 5 bin savunmasız Müslüman'ı, esir bulunan 14 Hollandalı askeri kurtarmak karşılığında Sırp güçlerine teslim etti.
Müslüman Boşnaklar, saldırıya karşı koymak için, daha önce teslim ettikleri silahları Hollandalı askerlerden geri istedilerse de Hollandalılar bunu reddederek Sırp katliamına zemin hazırladılar. Hollandalı askerler tek bir kurşun ile atmadan Srebrenica'yı boşaltarak yakındaki Potoçari kampına çekilirken yaklaşık 25.000 Boşnak da kampa doğru kaçmıştı. Bunlardan 6 bin kadarı kampa girmeyi başarırken geri kalanı ya kampın çevresinde toplandılar veya Tuzla'ya gitmek üzere dağlara kaçtılar. Sırpların Hollandalı BM Barış Gücü askerlerinden teslim alıp kadınları ve çocukları ayırdıktan sonra çoğunu hemen kampın çıkışında öldürdükleri genç ve yetişkin Boşnak erkekler çaresizce BM'ye bir kez daha sığınanlardı. Sırplara teslim edileceklerini anlayarak yine bir Güvenli Bölge olan Tuzla'ya veya Kladanj'a ulaşabilmek için dağlara kaçan 15 bin kadar Müslüman Boşnak erkeği ise Sırpların ormanda kurduğu pusular bekliyordu. Bazıları için yol 6 gün 6 gece sürdü; bazıları ise neredeyse 6 ay saklanarak yürüdükten sonra Tuzla'ya ulaştı; çoğu ise yolu bitiremedi. Kızılhaç'ın raporlarına göre 8 bin Boşnak da ormanlık alanlarda pusuya düşürülerek hunharca öldürüldü. Bu kaçış "ölüm yürüyüşü" idi. Öleceğini bilerek kaçmaya çalışmak. Yola çıkanlardan çok azı için "kurtuluş yolu" oldu.
Ölüm Yürüyüşü
Temmuz 1995 yılında Srebrenica'dan Tuzla'ya varmak için dağların içinden geçen orman yolunu takip eden Boşnakların kullandığı ve "ölüm yolu" olarak bilinen güzergâh 2011'de de ters istikametten takip edilerek yeniden yüründü. Unutmamak, unutturmamak ve Batı hükümetlerini önlemediği soykırımla yüzleştirmek için Boşnaklar, son 7 yıldır Ölüm Yürüyüşü'nü tekrarlıyorlar. Yürüyüşe 1995'te o yolu kullanarak Sırplardan kurtulmayı başaranlar, çocuklarıyla ve kendilerine eşlik eden binlerce gönüllüyle katılıyorlar. Tuzla kantonuna bağlı Nezuk köyünden 8 Temmuz 2011'de başlatılan yürüyüş, 10 Temmuz'da Potuçari'deki Anıt Mezar'a ulaşılmasıyla sona erecek. Srebrenica'ya varmak için 110 kilometrelik yolun üç günde katedildiği yürüyüşe geçen yıl katılımcı sayısı 2500 civarındayken bu yıl sayı 5500'e ulaştı. Yürüyüşe, savaş yıllarında Srebrenitsa'da görev yapan ve "Boşnakları Sırplara teslim etmekle suçlanan" Hollandalı askerlerden bir grup da katıldı. Bosna Hersek ve Türkiye bayraklarının taşındığı yürüyüşte Türkiye'den gönüller de bulunuyor. İzlenen güzergâh 1995'te yakalanan Boşnakların toplu olarak katledildiği, ilk gömüldükleri ve cesetlerin bu ilk toplu mezarlardan çıkarılarak taşındığı ikinci toplu mezarların 7'sini de içeriyor.Güzergâh üzerinde tespit edilebilmiş en büyük toplu mezarın bulunduğu Crnivrh (Sirnivırh/Siyah Tepe) başında açıklama yapan Kayıp Kişilerin Araştırılması Enstitüsü Başkanı, 4,5 metrelik derinlikte 620 kişinin bedeninin bulunduğunu aktardı. Bulunan cesetlerin 500'ünün bedeni bütün haldeyken geri kalanlarının bazı vücut uzuvları farklı toplu mezarlarda bulunmuştu. Nitekim toplu mezarlar konusundaki en büyük sıkıntı, soykırımın anlaşılmaması ve bu suçu gizlemek için mezarların Sırplar tarafından karıştırılması ve bir mezardaki kemiklerin bazen dört ayrı toplu mezara dağıtılmasıydı.
Kimlikleri DNA laboratuarlarında tespit edilebilen 613 cenaze bu yıl ki törenle toprağa verilecek. Köyünün yarısının cenaze namazını bu Pazar günü kılabileceğini söyleyen Ramo Kadric de,[1] 1995'te bu yürüyüşü yaparak sağ kurtulan Boşnaklardan biri. Hep aynı duygularla 6 yıldır bu yolu yürüdüğünü anlatan Kadric, "Tek fark etrafta top seslerinin ve yardım çığlıklarının olmaması ve ölülerin üzerine basmamam" diyor ve "20 Nisan 1992 yıllında ilk kurşuna dizilen Müslümanlarla birlikte olduğunu ve şans eseri kurtulduğunu" da ekliyor. Çıkanoviç ise 16 yaşındaki oğlunu da babasının yürüdüğü yolu bilmesi için yanında getirdiğini söylüyor. Gerçekten de yapılan yürüyüşün en önemli özelliği, katılımcıların büyük çoğunluğunun 15-20 yaş arasındaki gençlerden oluşması. Nitekim yine Kadric, Sırpların asıl amacının tüm Boşnakları yok etmek olduğunu söyleyerek şu anda bile Sırpların keşke çocukları ve kadınları da öldürseydik dediklerini çünkü o zaman beş yaşında olan bir çocuğun bugün asker yaşına gelmiş bir delikanlı olduğunu sözlerine ekliyor.
Soykırım, soykırım, soykırım
Soykırımın başarıya ulaştığının bir delili olarak Srebrenica bugün, Bosna Hersek içerisindeki Sırp Cumhuriyeti'nin (Republika Sırpska) yönetimi altında. Sırplar bu toprakları savaşarak kazanmadı. Güvenli bölge olduğu inancıyla bölgeye sığınan Müslümanları, hiç zorlanmadan teslim alıp onlara kazdırdıkları büyük çukurlara canlı canlı iterek ya da birbirlerine bağlayıp kurşuna dizerek ya da ormanda çarmıha gerip öylece ölüme bırakarak ya da vakitleri varsa vücut uzuvlarını yavaş yavaş keserek öldürdüler. Savaş suçlularının bazıları hala Srebrenica'da. Sırpların evlerine zafer kazanmış gibi yerleşmesini istemeyen ya da mezardaki tüm yakınlarından başka kimsesi olmayan ve Srebrenica'yı onları yok edenlere teslim etmek istemediği için evine dönmek isteyen bir Boşnak, çocuğunu ya da eşini öldürdüğünü gözleriyle gördüğü kişiyle sokakta ya da belediyeye bir işlem için gittiğinde karşılaşabiliyor. Bu şehirde Srebrenica'nın tamamen Sırplaştırılması için devam eden baskı ve açık tehditten daha kötüsü suçluların cezalandırılmasını sağlayamamak herhalde… Soykırım burada hala sürüyor...
Bu sene Srebrenica Anneleri'nin bir kısmı daha huzura erişecek. Huzurun tanımı bu olmasa da… Hayatta tek amacı evladının mürüvvetini görmek isteyen bir anne gibi yaşama amacı evladının bedeninin bulunması ve defnedilmesi olan Srebrenica Anneleri… Bunun için 16 yıl beklemesi gereken 613 anne… Farklı toplu mezarlara dağıtılmış vücut uzuvlarının bir araya getirilmesini ve kayıp bir parçanın daha bulunmasını beklemeye tahammülü kalmamış anneler… Evladı niyetine sarıldığı tabutta aslında oğlunun belki de sadece tek bir parça kemiğinin bulunduğunu bile bile ama nihayet başında ölümü bekleyeceği bir mezar olacağı için huzuru hissederek…
Srebrenica'dan yükselen sessiz çığlık hiç bitmeyecek. TRT, her yıl olduğu gibi bu seneki törenleri ve sessiz çığlıkları, Mavi Kelebeğin İzinde programıyla tören alanından gün boyu ekranlara taşıyacak. Bu sene de binlerce kişi soykırımın görünen yüzüne bizzat şahitlik edecek. Ailesindeki hatta köyündeki, şehrindeki tüm erkekleri bir gecede, 11 Temmuz 1995'te kaybeden acılı kadınların, Srebrenica Anneleri'nin yüzündeki tarifi imkansız acı ve teslimiyet karışımı masumiyet bir kez daha dünyaya ulaşacak. "Lanet olsun" nakaratı ile akla kazınan Srebrenica İnferno'su,[2] binlerce mezar ve onların binlerce yakını görülerek dinlenecek...
[1] Ramo Kadric ile Crnivrh'da 8 Temmuz 2010'da yapılan söyleşiden.
[2] Srebrenica Inferno için bkz. http://www.dailymotion.com/video/x9qbf5_srebrenicki-inferno-srebrenitsa-ceh_music
https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-merkezi/olum-yuruyusu