Gözde Kılıç Yaşın Gözde Kılıç Yaşın @GzdKlcYsn

BOŞNAK DEMOKRATİK BİRLİĞİ: Karadağ'da Yeni Politikalar

13 Kasım 2016

Karadağ’da Boşnakları temsil etmek üzere yeni bir parti kuruldu: Boşnak Demokratik Birliği- BDZ. BDZ’nin lideri Hazbiya Kalac (Hazbija Kalac) ile Karadağ’ın politikalarını, Karadağ’daki Boşnakların şikayetlerini, projelerini, gelecekten beklentilerini, Türkiye’nin bölgeye ilgisi hakkındaki görüşlerini konuştuk.

Kalac, esasen şu an üç milletvekili ile iktidar ortağı olan Boşnak Partisi’nin (BS) kurucularından ve eski Genel Başkan Yardımcısı. Kendi anlatımıyla Harun Hacic liderliğindeki SDA partisinin üyesiyken, SDA’nın siyasi alanda silinmesinden sonra 2002’de Boşnak Müslüman Birliği isimli partiyi kurdu. Ardından diğer üç partinin de katılımıyla 2004’de BS kuruldu. BS’nin 2011 Sonbaharı’ndaki kongresinden sonra ise partiden ayrıldı. Ayrılma sebebini 2006’da Karadağ yönetimi ile BS arasında imzalanan ve Karadağ-Sırbistan’ın ayrılmasından sonra Sancak’ın tek bir bölge olarak kalmasını kabul eden anlaşmayı BS’nin gündeme getirmekten kaçınması, uygulanması için baskı uygulamaması olarak açıklıyor. “Bize ne hak verileceğine başkalarının karar vermesini kabul etmiyorum” sözleriyle tutumunu özetliyor.

Esasen yeni partinin kurulmasına neden gerek duyulduğu sorusuyla gittik görüşmeye. Boşnakları temsil eden bir parti varken yeni bir parti kurulmasının oyları böleceği ve azınlığın temsil gücünü azaltacağı açıktı. Nitekim Balkanların son dönemi bölünme, sonra kendi içinde bir daha bölünme şeklinde ilerliyor. Ancak belki de Bulgaristan’daki Hak ve Özgürlükler örneğini de dikkate alarak, azınlık partilerinin “kilit parti” unvanıyla uzun dönem iktidar ortağı olmasının, temsil ettiği kesimin haklarını aramada parti yönetimini kilitleyebildiği hususunu da dikkate almak gerekiyor.

Karadağ’da 14 Ekim 2012 seçimlerinde Milo Çukonaviç liderliğindeki Sosyalist Demokratik Parti’nin (DPS) başını çektiği Avrupa Karadağ’ı koalisyonu oyların yüzde 46’sını alarak birinci olmuştu. DPS, Aralık 1990’da Karadağ’da gerçekleştirilen ilk çok partili seçimlerden bu yana tek başına ya da koalisyonlar kurarak Karadağ’ın yönetiminde oldu. Miloşeviç’e yakın duran parti 1997’den itibaren uzaklaşmaya başladı. 21 Mayıs 2006’da Sırbistan’dan ayrılmanın oylandığı referandum sırasında da DPS iktidardaydı. İşte bu referandumda Boşnakların oylarının rengi kritik önemdeydi. Zira Karadağ’ın ayrılması aynı zamanda Sancak’ın bölünmesi anlamına da gelecekti. Toplam nüfusun yüzde 12’sini oluşturan Boşnaklar,[1] referandumun sonucunu belirledi, Karadağ aslında bağımsızlığını Boşnaklara borçludur. 2012 seçimlerinde 3 milletvekili çıkaran Boşnak Partisi, Çukonoviç’i şartlı da olsa destekledi ve yeni hükümet yine azınlık desteğiyle kurulmuş oldu. Şartlar, devlet kurumlarında Boşnakların daha çok istihdam edilmesi, Boşnakların yaşadığı bölgelere daha fazla yatırımın yapılması, yurtdışındaki Boşnaklar ve Türkiye ile iyi ilişkilerin geliştirilmesi şeklinde sıralandı. Ancak hem bu koşullar yerine getirilmedi hem de BS’nin temsil ettiği Boşnakların, partinin sıraladıkları dışında da istekleri vardı.

Hazbiya Kalac ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide bu istekleri göreceksiniz. Burada en önemli husus, 2006’da Boşnaklarla imzalanan anlaşma. Bu anlaşmayı inkar eden yok ancak uygulanması için girişim de yok. Kalac’ın liderliğinde kurulan BDZ’nin parti programının önceliği bu anlaşmaya verilmiş. Yani Sırbistan ve Karadağ arasında bölünen Sancak’ın sınır ötesi bölge mahiyetinde tek bir bölge olarak kabul edilmesi. Diğer bir anlatımla Sancak’ın Avrupa Bölgesi ilan edilmesi. “Sınır ötesi bölge” kavramı bizler için yeni olsa da Avrupa’da 1970’lerden bu yana uygulanıyor ve bugün bunun gibi 172 Avrupa bölgesi var. Her birinin statüsü farklı olsa da Sancak için istenen Karadağ-Sırbistan sınırından rahat geçişin sağlanması. Yani örneğin Karadağ vatandaşı olup da Sırbistan’ın Sancak bölgesinde yaşayan ya da çalışan bir kimse, tedavi olmak için Karadağ’a gitmek zorunda kalmasın, Sırbistan Sancak’ındaki hastanelere gidebilsin. Ya da Sırbistan Sancak’ında oturan biri çocuğunu Karadağ Sancak’ındaki bir okula gönderebilsin. Sadece Sancaklılara verilecek özel bir kimlik belgesi olsun, sınır ve gümrük işlemlerine tabi olmaksızın sınırdan bu kişiler rahatça geçebilsin. Sancak’ın tek bir bölge olarak kabul edilmesi durumunda doğacak kolaylıklardan sadece Boşnaklar değil Sancaklı olan Karadağlılar, Sırplar  ve Arnavutlar da faydalanabilecek. Öte yandan Avrupa Birliği’nin bu tür Avrupa Bölgeleri için ayırdığı fonlardan da proje usulüyle faydalanma, böylece kendi ülkelerinin en az yatırım yaptığı bu bölgeyi kalkındırma imkanı da doğacak. Sistem aslında Kosova’daki Sırp belediyelerinin kuracağı Sırp Belediyeler Birliği’ne de bir parça benziyor. Sancak’ın tek bir bölge olması halinde iki taraftaki belediyelerin birlikte hareket etmesini sağlayacak bir üst yönetim mekanizması oluşturulacak. Güvenlik güçlerinin bazı konularda Sırp Belediyeler Birliği’ne tabi olması gibi bir takım düzenlemeler ya da bu birliğin Sırbistan’la doğrudan ilişki kurması gibi haklar Sancak Sınır Ötesi Bölgesi için öngörülmüyor.

Hazbiya Kalac ile söyleşimiz BDZ isimli partinin aynı isimle Sırbistan’da da olması bakımından önemli. Sırbistan’daki BDZ, Sancak Müftüsü Muammer Zukorlic’in desteği ve girişimleri ile kurulmuş, 2012 seçimlerinde Sancak’ta üçüncü parti olmuş, parti lideri Emir Elfiç’i parlamentoya milletvekili olarak göndermişti. Ne var ki Emir Elfiç ile Müftü Zukorliç’in arası muhtemelen son sözü söyleme konusundaki ayrışma nedeniyle açılmış, Elfiç partiden el çektirilmek istenmişti. Bu mümkün olmayınca Jahja Fehratoviç liderliğinde BDZ-Sancak ismiyle yeni bir Boşnak Demokratik Birliği kuruldu. Şimdi ise yine Zukorliç’in desteği ile aynı isimde Karadağ’da yeni bir parti kuruluyor. Boşnakların yaşadığı her yerde birer Boşnak Kültür Birliği (BKZ) kuran Müftü Zukorliç, kendisiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşilerde zaten BDZ oluşumunun da tıpkı BKZ’ler gibi Boşnakların yaşadığı her yerde hayata geçeceğini söylemişti. Dolayısıyla konu aynı zamanda Boşnakların uyanışı, kendi geleceklerine kendilerinin sahip çıkışı ile de ilgili. Yani Müslüman oldukları için Avrupa’nın ortasında bir devlet kurmalarına göz yumulamayan Boşnaklar; devletsiz Boşnaklar; soykırıma uğratılmış Boşnaklar, Sancak’ta yeniden uyanıyor. Osmanlı’nın Balkanlar’da kalan son sancağı Sancak’ta Boşnaklar kendi geleceklerini kurgulamaya çalışıyor…

GKY: Söylemlerinizde Sancak’ın sınır ötesi bölge ilan edilmesi ve böylece Sırbistan ve Karadağ arasında ikiye bölünmüş Sancak’ın birleşik bir bölge haline gelmesinden bahsediyorsunuz. Konuyu biraz açar mısınız?

Hazbiya Kalac: Sancak sözleşmesi, Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılmasını oylayan referandumdan önce, 2006 yılında Boşnak Partisi BS ve şu an iktidar partisi olan DPS arasında yapıldı. BS, sözleşmenin yapılması durumunda Boşnakların Karadağ’ın ayrılmasını destekleyeceğini söyledi. Ben o zaman BS’nin Genel Başkan Yardımcısıydım. Sözleşme başka yerlerin yanında Sancak’ın gelecekteki statüsünü de tanımlıyordu. Hükümet yani o zaman da iktidarda olan şimdi de iktidarda olan DPS’nin kurduğu hükümet, sınırın karşısındaki Sancak ve bu taraftaki Sancak’ın tek bir bölge olduğunu kabul ediyor. Bu sözleşme, 1912 yılından yani buraların Sırbistan-Karadağ’a kalmasından bu yana yapılan ilk sözleşmedir ve Sancak’ın bütününü bir bölge kabul eder. İlk defa Sancak kelimesi ve Sancak Bölgesi ifadesi kullanıldı. 1991’de yani henüz Sırbistan-Karadağ devleti varken bir referandum yapmıştık, katılanların yüzde 90’ından fazlası “Sancak bütün olarak ayrılsın” demişti. 2006’daki bu anlaşma ile de Sancak’ın bütünlüğü garanti altına alındı. Herkes biliyor ki, Karadağ’daki Boşnakların oyu olmasaydı Karadağ Sırbistan’dan ayrılamayacaktı.

GKY: Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılması referandumunda Boşnakların da oyuyla ayrılma kararı alınması Boşnakların yararına mı oldu zararına mı?

Hazbiya Kalac: Bu projenin içinde ben de vardım. Şu anki duruma bakarak o zaman Boşnakların doğru bir karar verdiğini düşünüyorum. Sözleşme sonrasında biz tüm Boşnaklara durumu net ve açık bir şekilde anlattık, onlar da Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılması yönünde oy verdiler. Şimdi ise aynı hükümet görevde ama anlaşmayı uygulamaktan kaçınıyorlar. 2006’da Karadağ için her bir oy önemliydi. Karadağ’daki hükümet için tarihteki en önemli anlardandı. Şimdi bedeli ödemek zorundalar çünkü Boşnakların katkısı olmasaydı Karadağ devletini alamayacaklardı. Şimdi tüm Boşnakları kontrol ediyorlar, madem kontrol ediyoruz o halde sözümüzü tutmayalım diyorlar, “Her şey elimizde artık yapmayabiliriz” diye düşünüyorlar.

GKY: 2006’da yapılan anlaşma başka hangi alanlarda düzenleme getiriyordu?

Hazbiya Kalac: Azınlıkta olan halkların hakları garanti altına alınıyordu; devlet kurumlarında Boşnakların nüfusu oranında çalışacağı düzenleniyordu, kültürümüzü, dilimizi, dinimizi kabul ederek medyada bize yer vermesi gerekiyordu. Şu an Karadağ Anayasası’nda da o zaman imzaladıkları bu koşullar yer alıyor. Boşnak dil ve edebiyatı, kültürü anayasaya girdi. Karadağ Anayasası’na Karadağca resmi dil olarak; Hırvatça, Sırpça, Arnavutça ve Boşnakça da kullanılabilir dil olarak girdi. Referandumdan önce ve anayasada azınlıkta olan halkın haklarını kabul ettiler ama bunları uygulamaya geçirmediler. Son zamanda hükümette olan partiler, Sancak konusunu tekrar konuşmaya başladılar. Ancak gündeme getirme sebepleri 2006’da böyle bir anlaşma imzalamış olmaları değil.  BKZ (Boşnak Kültür Birliği) bu sözleşmeden çok bahsettiği ve (Sırbistan’daki) Sancak (seçilmiş) Müftüsü Zukorliç, bu sözleşmeyi onların önüne koyduğu için. Artık kaçamıyorlar. Hükümet artık çözmek zorunda çünkü çözmezse Zukorliç çözecek.

GKY: Sancak’ın tek bölge olması, Sırbistan-Karadağ arasında bir anlaşmayı gerektirmiyor mu? Ayrıca iki ülke AB üyesi olduğunda, Sancak zaten birleşmeyecek mi? 

Hazbiya Kalac: Karadağ ve Sırbistan hükümetleri, biz önce AB’ye girelim sonra Sancak sorununu çözmeye çalışacağız diyorlar ama biz tam tersini düşünüyoruz. Politikacılar olarak sürekli Sancak’tan bahsetmeliyiz çünkü Sancak sorunu çözülmeden bu iki devlet AB’ye girerse o zaman Sancak’ın sorunlarına asla çözüm getirmeyeceklerdir. 

GKY: Şimdi yeni bir parti kuruldu ve siz liderisiniz. BDZ’nin öncelikli hedefi 2006 anlaşmasını hayata geçirmek mi?

Hazbiya Kalac: Başka şeylerin yanında evet bu da var. NATO konusu da bizim için önemli. Karadağ Hükümeti, AB yoluna gidiyoruz diyorlar ama başka sebeplerden dolayı, kendilerini korumak için AB’ye gitmek istemiyorlar. Biz bunu gördük ve BDZ’yi kurma sebeplerimizden biri budur. Çünkü AB’ye çok hızlı gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz milli politikalarımızı başkalarının belirlediğini gördük, geleceğimizi, politikalarımızı artık Boşnaklar kontrol edemiyor. Karadağ Başbakanı, “AB’ye gidiş yolumuz Peter Petrović-Njegoš’un yoludur” dedi. Tarihe bakarsak Peter Petrović-Njegoš’un Boşnakları buralardan silmeye çalışan kişi olduğunu ve güçlü bir İslamafobi yürütücüsü olduğunu görürüz. Bizim BS partimiz buna karşı çıkmak değil yorum dahi yapmadı. Düşündük ki buna susarsa her şeye susacaktır. O yüzden biz konuşmaya karar verdik. yeni bir siyasi hareket kaçınılmaz oldu. Bu yıl başında BKZ olarak bir proje yazdık, bizi yok etmeye çalıştılar ve şimdi aynısını gerçekleştirmeye çalışıyorlar ve bize karşı zulüm burada bitmedi dedik. Bunu 20 Boşnak kurumu imzaladı. Bunu dünyadaki tüm önemli adreslere gönderdik ABD, Almanya, Türkiye, Fransa Başbakanlarına gönderdik. ABD Büyükelçisi bizi aradı, ayrıntıları öğrenmek istediler. Avrupa devletleri bizi çok ciddiye aldılar. Şimdi bunu parti olarak nasıl yapacağımızı biliyorlar. Bu nedenle bizi ciddiye alıyorlar.

Bosna Savaşı’nda Sırbistan ve Karadağ beraber savaştılar. Sırbistan ve Karadağ, askeri ve politik açıdan soykırım ve katliamdan birlikte sorumlular. Ancak şimdiye dek Karadağlı kimse yargılanmadı. Sırbistan ve Karadağ kendi sınırları içinde savaş çıkarmak istemediği için o dönem bize dokunmadılar ancak dışarıyı sorunsuz halletselerdi, sıra bize gelecekti. Dayton Anlaşması’yla savaş bitmedi; silah, tüfek ve bıçağın yerini başka şeyler aldı. Türkiye yardım etme kararlığı gösterdiğinde çok geç kalmış olabilir, bizi burada bulamayabilir. Acele etsin !

GKY: Planlarınız nedir?

Hazbiya Kalac: Biliyoruz ki burada etkili iki politik faktör var: Boşnak Partisi ve İslam Birliği. Ancak ne o ne diğeri Boşnaklara sahip çıkıyor. AB belki bize yardım edecek ama bu devlet AB yoluna gitmek istemiyor. Bizim bu devletten beklentimiz kalmadı, yapacak olsalardı çoktan yaparlardı. Biz önce halkın güvenini kazacağız, bundan sonra da daha büyük planı herkese anlatacağız. Bu hükümetin Boşnaklar hakkında iyi düşünmediğini, dostça davranmadığını anlatarak hem AB’ye hem Boşnaklara yardım etmiş olacağız. Bu devletin Türk kardeşlerimizle bağımızı kopardığını da görüyoruz. Bu bağlantıyı da güçlendireceğiz. 

GKY: Yeni seçim sonrasında DPS’nin ihtiyacı olursa hükümet ortağı olur musunuz?

Hazbiya Kalac: DPS ile BDZ’nin ideolojisi birbirine uzaktır. Ama politikada bir kural var asla düşman olamazsınız. Ortak amaçlar çerçevesinde dostluk kurulabilir. Ortak noktalarımız olursa bizim istediklerimizi yaparlarsa o zaman bizim için karşımızdakinin kim olduğu fark etmeyecek. Planımız var bu planın peşinden gideceğiz, planınızı destekliyoruz diyen kim olursa biz de onu destekleriz.

GKY: Bir senaryo düşünelim, 3 milletvekili çıkardınız ve DPS koalisyon teklifiyle geldi, net olarak ne isteyeceksiniz?

Hazbiya Kalac: AB ve NATO ile entegrasyon ve Sancak’ın statüsü. Ana amacımız bu. Diğer amacımız ise kültürümüz ve Boşnakça diliyle ilgili stratejik hedeflerimiz var. Demokratik şekilde bize yaklaşsınlar ve din özgürlüğümüz olsun istiyoruz. İslam Birliği’nin özgürlüğünü istiyoruz. Evrak üzerinde yani anayasasına göre otonomisi var. Ama uygulamada böyle değil. Boşnak Dünya Kongresi’ni kabul eden ilk politik partiyiz. Tüm planlarımızı Boşnak Dünya Kongresi filtresinden geçireceğiz.

GKY: Türkiye’nin Boşnakların yaşadığı bölgede yaptığı yatırımlardan bahsedebilir miyiz?

Hazbiya Kalac Enteresan bir soru. Buna farklı yaklaşmak istiyorum. Türkiye’nin TİKA üzerinden ya da farklı kaynaklardan burada yapmaya çalıştığı projelerden biz memnun değiliz. Türkiye kesinlikle suçlu değil ama suçsuz da demiyorum. Çünkü Karadağ ile Türkiye devleti arasında bağlantı kuran kişiler yanlış. Bu kimseler Boşnaklar faydalansın diye uğraşmıyorlar. Tersine bu projelerden Karadağlılar ve Sırplar faydalanıyor. Aslında önce buraya sonra başka yerlere gitmeleri gerekirdi. Maalesef Türkiye başka yerlere yatırım yaptı. Umuyoruz ki Türkiye de bunu fark edecek ve bakışını değiştirecek. Türkiye bilmiyor ki, Karadağ Devleti şimdiye kadar Boşnaklara faydalı olacak politika üretmedi. Bu nedenle de bizim politikacılarımız üzerinden defalarca Boşnak halkı yıkmaya ve yok etmeye çalıştı. TİKA üzerinden ya da Türkiye’nin direk devletin üzerinden gelen yatırımlara politikacılara, devlet filtre koyuyor ve bu projelerden Boşnakların yararlanması engelleniyor. Diğer herkes Boşnaklardan daha fazla fayda görüyor. İnanıyoruz ki Boşnak kurumları üzerinden Türkiye bu hataları düzeltebilir ve doğru adamları bulup aynı yatırımlarla Boşnakların daha fazla fayda görmesi sağlanabilir. Türkiye için ek yük olmayacak ama Boşnaklar bunlardan faydalanabilecek.

GKY: Bağlantı noktaları kimler, Boşnaklar zaten yatırım görüşmelerinin içinde değil mi?

Hazbiya Kalac: Türkiye devleti burada Boşnak kurumlarla bağlantı kurdu ve bu bağlantılar üzerinden yatırım yapıyor. Ancak bu kurumların tamamı hükümete bağlı ve yatırımları aslında Karadağ devleti kontrol ediyor. Türkiye Karadağ devleti ile bağı olmayan bir kurumla hiçbir zaman bağlantı kurmadı. Halbuki gerçekten Boşnaklara yardım etmek istiyorsa Türkiye bu alışkanlıkları değiştirmek zorunda. Burada halkımız Türkiye’nin hakkında eskisi gibi düşünmüyor. Onları üzen ve şaşırtan şey şu: Türkiye buradaki Boşnaklara sanki Karadağ ile aynı şekilde bakıyor. Yani Boşnaklarla bağ kurmak değil bizim üzerimizden Karadağ devleti ile bağlantı kurmak istiyor diye anlaşılıyor. 1912’de Osmanlı buradan gittiğinden bu yana Karadağ bize hiç iyi davranmıyor ve son çıkarılan yasalara da Türkiye’nin destek vermesi, halkımızı üzüyor. BDZ, Boşnakların amaçlarını, milli hedeflerini ve geleceğini Karadağ hükümetinden ve hükümette olan partilerden farklı görüyor. Şu ana dek Türkiye, Karadağ hükümetinin hiçbir yanlışını görmedi. Aksine Karadağ hükümetinin yaptıklarını olduğu gibi destekliyor.

GKY: Bu acaba hükümette de yer alan ve Boşnakları temsil eden BS’nin Türkiye’yi bu şekilde yönlendirmesinden kaynaklanıyor olabilir mi?

Hazbiya Kalac: Biz duruma reel bakıyoruz. Koca Türkiye’nin Boşnakların haklarına tek bir parti üzerinden bakmasını kabul edemiyoruz. Mantıklı gelmiyor. Bugün bütün potansiyeliyle birlikte Milo Cukanoviç hükümetini koruyor. Onlar mesela bizim partimiz gibi yeni bir kurum ortaya çıkarsa Türklere hemen “Onlar Boşnaklara zarar verecek” diyorlar. Bu nedenle de Türkiye devleti yeni oluşumlar hakkında olumsuz düşünüyor.

GKY: Türkiye’nin bir devletin iç işlerine fazla karışmama düsturuna sadık kalması normal değil mi? Kaldı ki Sırbistan’da Türkiye’nin Sancak’ı bölüp, Kosova gibi yönetmek istediği yönünde yorumlar yapan merkezler de var.

Hazbiya Kalac: Türkiye’nin Karadağ’a karşı ve Karadağ’daki İslam Birliği’ne karşı yanlış bakışı var çünkü yanlış istihbarat alıyor. Hemen hemen aynı şey Sırbistan için de geçerli. Ya yeterli bilgi yok ya da yanlış bilgi var. İslam Birliği tekse Balkan Müslümanları tek olur, eğer çok olursa Boşnaklar da bölünür.

GKY: Türkiye dışında yatırım yapabilecek başka hangi ülkeler var ve hali hazırda yatırım yapanlar hangileri?

Hazbiya Kalac: Karadağ politikalarını üç etken belirler. ABD, Avrupa yani Almanya ve Rusya yoluyla. Her üçü de şu anda hükümette olan parti iktidarda kalsın istiyor. Uyguladığı politikaların önemli olmadığını, iktidarda kalmasının yeterli olduğunu düşünüyorlar. Karadağ, AB ile entegrasyona girdi. AB burada da yatırım yapmalı, biz de bunu istiyoruz. Karadağ’ın AB entegrasyonuna ilişkin sürecin bir parçasının Türkiye olduğunu da düşünüyoruz. Bu bölgelere demokrasi, ekonomi serbestliği getirilmesi konusunda Türkiye’nin daha aktif olmasını istiyoruz. Bizi üzen, son zamanda Karadağ’ın AB ile entegrasyondan ve AB yolundan yüzlerini çevirmesidir. Maalesef bu kapıyı kapatırlarken Türkiye’nin kapısını da kapatıyorlar. Bu yüzden niye Türkiye devleti sadece hükümette olanlarla bağlantı kuruyor diye üzülüyoruz. Keşke daha geniş şekilde bağlantı kursaydı. Çünkü devlet Türkiye’nin kapısını kapattığında Türkiye bölgeye yine başka yollardan girebilirdi.

GKY: İslam Birliği’nin politikası ile ayrıştığınız yerler nedir?  

Hazbiya Kalac: Bizim için çok stratejik bir nokta. Çünkü Balkanlarda Türkiye, bu stratejik bağlantılar üzerinden Boşnaklarla ve Balkanlarla bağlantı kuruyor. Balkanlarda Boşnakların yaşadığı devletlerde İslam Birlikleri’nin durumu Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısına benzemiyor. Çünkü bizim bölgemizde İslam Birliği kendi anayasasına göre devletten tamamen bağımsız ve tek başına hareket edebilir. Bir farkı bu. Karadağ’daki İslam Birliği, Türkiye konuya yanlış baktığı için hatayı görmedi. Karadağ İslam Reisi Rufat Feyziç ile Karadağ eski Başbakanı İgor Lukşiç, 2011’de bir anlaşma imzaladılar. Bu anlaşmayla İslam Birliği doğrudan devlete bağlı oldu. Bunu yapmakla hem Karadağ Anayasası hem İslam Birliği Anayasası zarar gördü, çiğnendi. Türkiye bu hatayı görmedi ve böylece bu yasa dışılığı desteklemiş oldu. Bize burada çok şaşırtan bir nokta var: Anlaşmada Türkiye’nin adı geçiyor. Bir sorun olursa Türkiye Diyaneti ve Türkiye’nin sorunu çözmek için araya gireceği kayıt altına alındı. Anlaşmaya bunu yazarken Türkiye’ye sormadılar, Türkiye ise bunu olduğu gibi kabul etti. Bunu niye yaptınız diye sormadı. Niye Türkiye olduğu gibi kabul ediyor, bunun arkasında ne var diye araştıracak adamı yok mu? Bundan Karadağ devleti zarar görecek, Karadağ İslam Birliği en çok zararı görecek ama inan bir süre sonra Türkiye de zarar görecek. Burada sorun olduğunda Türkiye karışmak zorunda kalacak. Burada bir takas söz konusu ve sadece Karadağ hükümetinin kazancı var. Bosna’daki savaş zamanında buradaki İslam Birliği mecburen ayrıldı Bosna Reisliği’nden. Savaş bittiğinde tekrar birleşmesi gerekirdi. Karadağ uyanık davranarak sözleşmeye Türkiye’nin adını koydu yem olarak. Sonuçta Karadağ İslam Birliği, Bosna Reisliği’nden uzaklaştı ama Türkiye Diyaneti’ne de hiç yaklaşmadı. Yani bizi tamamen kandırdılar. 90’lı yıllarda Bosna’daki savaşta Belgrad ve Potgorica’nın gizli planı vardı: Boşnakları parçalamak. Potgorica’da İslam Birliği ile ilgili bahsettiğim bu proje geçti, Belgrad’da da aynı plan yürütülecekti ama orada plan yürümedi, Sırbistan İslam Birliği, Bosna Reisliği ile bağlantısını kesmedi. Ama bizimkiler pakete konulan “Türkiye yemi”ni yedi ve bağlantı kesildi. Karadağ İslam Birliği, Bosna Riyaseti’nden ayrıldığı anda Balkanlardaki Boşnakların birliğine en büyük darbe vurulmuş oldu. Çünkü biz, ana merkezimize yüzümüzü çevirdiğimiz zaman yalnız kalıyoruz. Yalnız kalınca her hükümet ve politikacı bizi daha da parçalamak istiyorlar. Şimdi olduğu gibi bizi tamamen kontrol altına aldılar. Bu bizim en büyük kaybımız oldu.

GKY: Bahsettiğiniz anlaşmada Türkiye’ye verilen hakkın boyutu nedir?

Hazbiya Kalac: Eğer İslam Birliği’nde bir problem çıkarsa ve tek başına çözemezse o zaman Türkiye buraya karışabilecek. Bizce bu şekilde çözebilirsiniz diye teklif verecek. Bu teklifi bize değil Karadağ hükümetine verecek ve hükümet, kabul edip etmemeye karar verecek. Yani aslında Türkiye’ye de yem verildi. Karadağ’ın işine gelmezse Türkiye’nin teklifini kabul etmeyecek. Verilen kağıt üzerinde bir hak ama gerçekte Türkiye bir şey kazanmadı.

İslam Birliği aslında politik bir konudur. Çünkü İslam Birliği’nin yüzde 90’ından fazlasını Boşnaklar oluşturuyor. Bir parça da Arnavut var. İslam Birliği politikacıları seçmede etkili oluyor. İslam Birliği kontrol altına alınınca siyasi partiler de kontrol altına alınmış oluyor. Bunu hükümet de gördü ve politikacılarla uğraşmak yerine İslam Birliği’ni kontrol altına almayı tercih etti. Onun yolunu çizince halkın yolunu da çizmiş oldu.

GKY: Ne olursa Boşnaklar güven barış içinde yaşayacak?

Hazbiya Kalac: Enteresan, aslında ana soru bu. Sancak’ta ve Balkanlardaki sürece bakarsak burada hala hiçbir şeyin çözülmediğini görüyoruz. Büyük sorunların tamamı varlığını koruyor. Akşamları AB entegrasyonu ile yatıyoruz ve sabaha Rusya politikası ile uyanıyoruz. Bu yüzden AB’yi ve AB ile entegrasyonu uzun ve sabit bir politika olarak görüyoruz. AB’yi kendimiz için büyük bir şans olarak görüyoruz. Bu devlet sınırları içinde kendimize, Sancak ve Boşnaklara lazım olan hakları almak için AB şanstır. Boşnakların birliğini AB süreci içinde sağlamak istiyoruz. Devletin bölgelerini değiştirmek istemiyoruz, sınırları değiştirmek istemiyoruz, çünkü bizim için bu süreç bitti. AB entegrasyonu içerisinde tamamen demokrasi istiyoruz. Bu yolda ilerlerken bizim de AB sürecine dahil olacağımızı düşünüyoruz. AB içinde devletlerden ziyade bölgelerin önemli olduğunu, bu nedenle de Sancak’ın statüsünün AB’ye girmeden önce halledilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hiçbir şey, kimseye hediye edilmiyor, özgürlüğü ancak kendin alabilirsin.

GKY: İletmek istediğiniz başka bir mesajınız olur mu?

Hazbiya Kalac: Biz buradaki Boşnaklar, özel bir hisle Türkiye’yi yanımızda istiyoruz. Türkiye’nin bizi daha iyi anlamasını, problemlerimizle direkt ilgilenmesini istiyoruz. Şimdiye kadarki yollarla doğru değildi. Devlet üzerinden yapılan yardım ve yatırımlar Boşnaklara gelmiyor. Türk devletinin doğru kişiler üzerinden Boşnak halka yaklaşmasını bekliyoruz. Bağımsız derneklerin üzerinden bağlantıların kurulması önemli ve gereklidir. Tüm yaptıklarımızı ve neden yaptığımızı Türkiye’nin bilmesini isteriz çünkü Türkiye, burada bizim için önemli. Çok sebep var, en önemlisi biz Türkiye Devleti ve Türk halkı ile kardeşiz.

Bu makale ve ropörtaj ilk olarak Diplomatik Gözlem'de Kasım 2016'da yayınlanmıştır. 


[1] 2011 yılı nüfus sayımı verilerine göre Karadağ'da 118,477 Müslüman yaşıyor. Aralarında etnik Arnavut, Boşnak ve Türklerin de bulunduğu Müslümanlar, nüfusun yaklaşık %20'sini oluşturuyor.

Yorumlar