Yasin Yıldız Yasin Yıldız

Biyolojik Silah Türü Olarak Böceklerin Kullanımı

27 Ocak 2021

Savaş teknolojileri içinde öldürücülüğü ve tahrip gücü sebebiyle ilk sırada Kitle İmha Silahları yer almaktadır. KBRN olarak kodlanan ve kimyasal, biyolojik, radyoaktif ve nükleer silahları içeren kitle imha silahları içindeki biyolojik silahlar, bazı özellikleriyle diğerlerinden ayrılmaktadır. Kolay ve ucuz elde edilmeleri, kullanıldıklarının geç fark edilmesi, kaynağının belirsiz olması, etkilerinin giderek artması gibi sebeplerle biyolojik silahlar diğer kitle imha silahlarından ayrılırlar. Özellikle kaynağının zor tespit edilmesi, konvansiyonel savaş dışında da örtülü operasyon aracı olarak kullanılmasına olanak tanımaktadır. Ayrıca terör örgütleri tarafından kullanılması da (biyoterörizm) devletlerin güvenlikle ilgili çalışmalarında konuyu öncelikli hale getirir.

Biyolojik savaş ajanı olarak kullanılabilecek türlerden birisi de dünya üzerinde yaklaşık 1 milyon tanımlanmış tür sayısı ile böceklerdir.[1] Tuncer ve Saruhan, hızlı üreme kapasiteleri, önemli bir çoğunluğunun uçma yeteneğinin olması, değişik beslenme türleri gibi özelliklere sahip olması sebebiyle böceklerin doğrudan veya dolaylı olarak biyolojik silah olarak kullanılabileceklerini belirtmektedir.[2] Entomolojik silah olarak kullanılan böcekler, hastalık yapıcı patojenleri taşıyabilirler ve taşıyıcı vektör olarak insan ve hayvan sağlığına doğrudan zarar verebilirler. Entomolojik silahların ikinci kullanım şekli ise agroterörizm olarak bilinen böceklerin tarım mahsullerini hedef almasıdır. Bu kullanımda amaç ekonomik kayıp verdirmek, istikrarı bozmak ve korku yaratmaktır. Bitkiler üzerinden beslenen ve bitkilerde hastalığa yol açan böcek türleri bulunmaktadır. Bunlarla mücadelede kullanılan kimyasallar da tarımsal üretime zarar vermektedir. Ayrıca kullanılan ilaçlar çevrede kimyasal kirlenmeye yol açmaktadır. Devletler kadar devlet dışı aktörler ve özel şirketlerin de ekonomik amaçlarla böcekleri tarım zararlısı olarak kullanmaları mümkündür. İlaç şirketlerinin tohum şirketlerini satın alması, bazı tohum türlerinin tarım zararlıları ile mücadele amacıyla kendi firmasının tarım ilacı kullanıldığında daha verimli ürün vermesi bu ihtimalin gerçek dışı olmadığını göstermektedir.

 Dünyada ve Türkiye’de son yirmi yılda ortaya çıkan SARS, MERS, Domuz gribi, Kuş gribi, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Covid-19 gibi hastalıklar ile toplu arı ölümleri, daha önce görülmemiş tarım zararlılarının ortaya çıkması gibi durumlar ekonomik olarak verdikleri zararla birlikte halkta korku ve panik yaratmaktadır. Ulusal basında da zaman zaman konuya örnek olabilecek haberler yer almaktadır. Böyle bir haberde Bursa’nın İnegöl ilçesi Kulaca Mahallesi’nde ceviz üretimi yapan çiftçi Mustafa Kaplan isimli vatandaşın; tarlasında paraşüt şeklinde bir poşet bulduğu, poşete yaklaşınca içinden böceklerin uçuşması üzerine bir kısmını ilaç pompası ile öldürdüğü, hangi cins olduğunu bilmedikleri böcekleri Ziraat Odasına götürdüğü belirtilmiştir. Haberde dönemin İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik’in ise bugüne kadar böyle bir böcek cinsi görmediklerini, ülkenin farklı yerlerine de atılmış olabileceğini, tarım ve bitkisel genetiğimizle ilgili yabancı ülkelerin çalışmaları olduğunu, böceği Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Laboratuarına göndereceklerini ifade ettiği yer almaktadır.[4]bölgeden ayrılmasından sonra ağaçların kurumaya başladıkları şeklinde söylemler oluşmuş, bu söylemler dönemin yerel basınına da yansımıştır. Bu iddia doğru ise devletin tedbir alması ve sorumlular hakkında işlem yapması, yanlış ise halk arasında korku ve paniğe yol açarak turizm başta olmak üzere sektörleri olumsuz etkileyebilecek propagandalara izin verilmemesi gerekir. Her iki durum da ancak tıbbi istihbarat birimince yerine getirilebilecek bir çalışmadır.Böceklere genetik mühendisliği ile hastalık yapıcı özellik kazandırılması ya da bu özelliğinin artırılması da benzer şekilde ihtimaller arasındadır. Biyokaçakçılık faaliyetlerinin bir yönünü de bu ihtimal oluşturmaktadır. Endemik türlerin genetik kodlarının bilinmesi, bu kodların başka türlere aktarılarak veya modifiye edilerek kaynak ülkeye yapılacak biyolojik saldırının temelini oluşturmaktadır. Ancak bu konular üzerinde tıbbi istihbarat faaliyeti olmadan meydana gelen olayların bir saldırı mı yoksa doğal kaynaklı mı olduğunu bilmek mümkün değildir. Örneğin Karadeniz Bölgesi’nde ortaya çıkan kabuk böcekleri ormanlarımıza büyük zararlar vermiştir. Eroğlu, 1992-2010 yıllarında Artvin, Giresun ve Trabzon Orman Müdürlüklerinin yürüttüğü çalışmalarda “Dendroctanus micans” böceğinin ağaçların yüzde 35’inde zararlı olduğunu ve bu ağaçların yüzde 13’ünün kesildiğini belirtmektedir.[3] Türkiye’de ilk defa 1984’te tespit edilen başka bir kabuk böceği “Ips thypographus” da yol açtığı salgınlar ile büyük orman kayıplarına neden olmuştur. Eroğlu’na göre, Artvin ladin ormanlarında 2000-2007 yılları arasında I.thypographus salgını sonucunda 30350 ha alanda kuruyan ya da kurumakta olan 658483 m3 ladin ağacı mekanik mücadele kapsamında kesilmiştir. Özellikle salgınların pik yaptığı 2005-2008 arasında yerel halkta yabancı turistlerin bölgeye kamp yapmaya geldikleri ve turistlerin

 Böceklerin biyolojik silah olarak kullanımına ilişkin dünya tarihinde de örnekler mevcuttur. 2. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın düşman tarım ürünlerine zarar vermek için Colorado patates böceği ürettiği bilinmektedir. Soğuk Savaş döneminde de CIA, Colorado patates böceğini Sovyet ekinlerine karşı kullanmakla suçlanmıştı. Japonya’nın veba mikrobu taşıyan pireleri 2. Dünya Savaşı’nda Changde kentinin üzerine bırakmasıyla 500.000 Çinlinin vebadan öldüğü belirtilmektedir.[5]

1. Dünya Savaşı sonrasında 5 milyon Rus’un tifo sebebiyle ölmesi ve 30 milyon Rus’un hastalanması üzerine Lenin’in 1919’da “Ya sosyalizm bitleri yenecek ya da bitler sosyalizmi” demesi[6] vektörel hastalıkların doğal ya da yapay yollarla bulaşmasına bakılmaksızın önemini göstermektedir.

Örnekler kitle imha silahları, biyolojik silahlar, biyolojik silah türü olarak böceklerin kullanılması, entomolojik silahların geliştirilmesi için yapılan bilimsel çalışmalar, kaynağa erişim için hedef ülkeden yapılabilecek biyokaçakçılık, agroterörizm gibi birbiriyle ilişkili çok sayıda konuya işaret etmektedir. Ülkelerin merkezi ve askeri istihbarat teşkilatlarının bu konular hakkında cari istihbarat yapmadıkları düşünülemez. Ancak konuların boyutu, birbiriyle ilişkisi, farklı disiplinlerin konularla bağlantısı sebebiyle cari olduğu kadar stratejik bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç vardır. Bu sebeple gün geçtikçe çeşitlenen ve daha detaylı bir hale gelen istihbarat disiplinindeki tıbbi istihbarat paradigması anlaşılmalıdır. Bu anlama çabası, dünyadaki gelişim ve değişimin meydana getirdiği, ulusal/uluslararası güvenlik meselesi olma potansiyeline sahip konuların farklı disiplinler tarafından ortak bir bakış açısıyla açıklanmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak bu sayede alandaki yeni sorunlar görülebilir ve çözüm getirilebilir.

Scwartz ve Ogilvy, pozitivist paradigmanın özellikleri arasında evrenin mekanik olduğunu ve gelecek yönünün belirli olduğunu sıralamaktadır. Evrenin saat ya da makine gibi bir olgu olduğundan hareketle geleceğinin kesin olarak önceden kestirilebileceğini savunurlar. Gerekli modellerin oluşturulması ve yeterli bir analiz ile herhangi bir sistemin davranışının önceden kestirilebileceğini ifade etmektedirler.[7]  İstihbarat disiplini politik, askeri, diplomatik ve ekonomik karar alıcılar için geleceğin belirsizliğini ortadan kaldıracak olan modeldir. Hakikati ve sistemin davranışını bilmek, karar alıcıların seçimlerini özgür kılacaktır.

Sonuç olarak entomolojik silahlarla yapılacak bir biyolojik saldırı insan, hayvan ve bitki sağlığını hedef aldığı için tıbbi istihbaratın çalışma alanlarından birisidir. Bu tür biyolojik silahların üretilmesi için yürütülen bilimsel çalışmaların takibi de başka bir yönüyle tıbbi istihbaratın alanıdır. Günümüzde devletler politika oluşturmak ya da askeri planlama yapmak için, özelde bu yazının konusu olan biyolojik savaş ve entomolojik silahlar, genelde ise tıbbi istihbaratın diğer çalışma alanlarıyla ilgili tıbbi istihbarat bilgisine ihtiyaç duymaktadır. Tıbbi istihbarat bilgisinin üretilmesi için verilerin toplanmasından analiz edilip dağıtılmasına kadar olan süreci yürütecek bir tıbbi istihbarat kurumu olmalıdır. Bu kurum değişik disiplinlerden gelmiş ve istihbarat eğitimi almış kişilerin insan sağlığını ve çevre sağlığını tehdit eden konuları güvenlik yönüyle çalıştıkları bir çatı olarak düşünülmelidir.

[1] May, R. M. (1988). How Many Species Are There on Earth. Science , 1444.

[2] Tuncer, C., & Saruhan, İ. (2008). Biyolojik Silah Olarak Böcekler. 1. KBRN Kongresi (s. 85-95). İstanbul: Fatih Üniversitesi.

[3] Eroğlu, M. (2010). Doğu Ladini Ormanlarımızda Dendroctonus micans (Kugelann),Ips typographus (L.) ve Ips sexdentatus (Boerner)’unZarar Durumları ve Mücadele Çalışmaları. Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi , 2.

[4] Paraşütle Attılar! Bursa'da Böcek İstilası., Sözcü gazetesi, 10 Nisan 2018

[5] Chaudhry, F. N., Malik, M. F., Hussain, M., & Asif, N. (2017). Insects as Biological Weapons. Journal of Bioterrorism & Biodefense , 1-4.

[6] Tuncer & Saruhan, 2008

[7] Yıldırım, A., & Şimşek, H. (2018). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Seçkin.

Bu makale ilk olarak Diplomatik Gözlem dergisinin Aralık 2020 tarihli sayısında yayınlanmıştır. 

 

Yorumlar