Bircihan D. Dilek Bircihan D. Dilek

Rusya’nın Akdeniz’deki manevraları ABD/NATO ile bir çatışmaya girmesine neden olabilir mi?

08 Temmuz 2020
Rusyanın Akdenizdeki manevraları ABD/NATO ile bir çatışmaya girmesine neden olabilir mi?

Rusya son 10 yıldır Akdeniz’deki varlığını iyice arttırdı. Rusya’nın bugün Akdeniz’de nereye koştuğunu irdelemeden önce 500 yıllık Rusya’nın “sıcak denizlere” açılma siyasetinin tarihi geçmişine bakmak yararlı olacaktır.

Rusya, 16. yüzyılın başlarından itibaren gittikçe büyümeye başlamış, 1678'de Ukrayna'nın ele geçirilmesi sonrasında büyük bir "kara devleti" haline gelmiş, bundan sonra da "sıcak denizlere" açılma siyasetini gütmeye başlamıştır.

Rusya 17. Yüzyılın sonlarından itibaren "sıcak denizlere" çıkabilmek için Baltık Denizi ve Karadeniz istikametinde mücadele etmeye devam etmiştir. Rusya’nın bu yayılma siyaseti çok şiddetli Osmanlı-Rus ve İsveç-Rus çatışmalarına yol açmıştır.

Rusya, 18. yüzyılın başlarında, yayılma hedeflerinden Baltık Denizi kıyılarına yerleşmeyi gerçekleştirmiş, fakat Karadeniz'e çıkmayı başaramamıştır. Ancak bundan sonra, sürekli olarak bu hedefe yönelmiştir.

1904-1905 Savaşı'nda Japonya'ya yenilmiş olan Rusya, Uzakdoğu'dan "sıcak denizlere" çıkma olanağını da kaybedince tekrar Batı'ya dönmüş, ancak Baltık kıyılarında güçlü bir Almanya bulunduğundan, bu amacına ulaşmada Boğazlar'ı en uygun geçiş noktası olarak görmeye başlamıştı.

Türkiye, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile öngörülen Boğazlar garantisi ile haklarının korunamayacağını anladığından, Boğazlar statüsünün değiştirilmesini ve onun zamana daha uygun bir hale getirilmesini istemeye başladı. Bu nedenle, Türkiye Dışişleri Bakanı, Eylül 1935'te, Milletler Cemiyeti Genel Kurulu'nda boğazların statüsünün değiştirilmesini istedi.

Nitekim 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile, Boğazlar üzerinde yeniden kesin Türk egemenliğinin kazanılmasıyla birlikte aynı zamanda, 18. yüzyıldan beri İngiltere'nin Rusya'ya karşı sürdürdüğü "Boğazlar'ın kapalılığı" ilkesi ile bunlara karşılık Rusya'nın kendisine değişmez amaç kabul ettiği "sıcak denizlere inme" politikasını belli oranda karşılıklı ödünlerle dengeleyen bir statünün kurulması sağlanmıştır.

Böyle bir tarihi geçmişi ifade ettikten sonra, Soğuk Savaş dönemine (1947–1991) geldiğimizde; Rusya’nın Akdeniz’deki varlığı, ABD’nin Akdeniz’deki 6.Filosuna karşı denge unsuru olarak Rus                   5. Operasyonel Filosunun konuşlanması ile başladı. Bu filonun desteklenmesi için Suriye ile 1971 yılında yapılan anlaşma kapsamında Tartus’da Rus Deniz üssü kuruldu.

Yine bu dönemde Rusya, Akdeniz’i çevreleyen Suriye, Mısır, Cezayir ve Libya gibi ülkelerin önemli bir silah sistemleri tedarikçisiydi, dolaylı olarak da bu ülkelerin o dönemin SSCB’sine bağımlılıkları söz konusuydu.

Soğuk savaş sonrası Rusya ile bu ülkeler arasına belirli bir süre çeşitli nedenlerle kopukluklar girse de özellikle Vladimir Putin döneminde Rusya, Akdeniz’in doğu ve güney kıyılarını çevreleyen bu ülkeler üzerinde daha önce tesis ettiği etkinliğini devam ettirebilmek için tekrar temaslar başlatılarak iş birliği olanakları aramaktadır. Bu kapsamda bölge ülkelerine daha önce sattığı mekanik tabanlı silah ve savunma sistemlerinin yerine elektronik ve yazılım tabanlı sistemleri satmakta veya konuşlandırmaktadır.

Nihayetinde Rusya, Arap Baharı kapsamında Suriye’deki karışıklıklardan yararlanarak 2015 yılında Suriye’ye daha fazla kuvvetle (Muharip Uçak, Hava Savunma ve Füze Sistemleri ile Denizaltı ve Muharip Gemiler) konuşlanmış, böylece Doğu Akdeniz’de etkisini daha belirgin hale getirmiştir.  

Son haberlere göre, Rus yapımı Rezonans-NE 3D radar sistemi Mısır’ın Süveyş Kanalı kıyısında bulunan Ras Garep’de konuşlandırıldı. VHF frekansında çalışan bu radar sistemi oldukça uzak mesafelerden hava platformlarını tespit ve teşhis edebiliyor. Hedef irtifasına bağlı olarak yaklaşık 1100 km mesafedeki hedefleri tespit ederken aynı anda 500 hedefi takip edebiliyor.   

Rezonans-NE 3D radarının Stealth uçakları da tespit ettiği, aynı Radardan İran’da en az 4 adet ve Cezayir’de 1 adet bulunduğu yönünde bilgiler bulunmaktadır. Radarın kapsama alanı içerisine Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan, Suriye, Türkiye’nin güney kıyıları ve Libya’nın doğusu girmektedir. Mısır ve Cezayir’deki bu iki radarın Doğu ve Orta Akdeniz’de önemli bir kaplama sağlayacağını söyleyebiliriz. 

Mısır ve Cezayir konuşlu Rezonans-NE 3D radarlarının bahse konu ülkeler tarafından satın mı alındığı yoksa bir askeri iş birliği kapsamında mı konuşlandırıldığı ve bunun sonucunda taktik bilgi paylaşımı (uydu üzerinden) yapılıp yapılmadığı konusunda elimizde bilgi bulunmamaktadır.

Bunun yanında, ABD Afrika Komutanlığı tarafından yayımlanan uydu keşif imajına göre Cufra Hava Üssünde Rusya tarafından NATO Kod adı “Spoon Rest” olan P-18 Erken İhbar Radarının konuşlandırıldığı anlaşılmaktadır.  Bu radar VHF frekans bandında çalışmakta olup menzili 250 km’dir. Yani bulunduğu konumdan Libya Kuzey batısındaki hava faaliyetlerini izleyebilecek kabiliyettedir. Rusya söz konusu radarı genellikle taktik muharip harekatlarda kullanmaktadır.

Rusya’nın bölgeye Erken İhbar radarı konuşlandırması yanında yine ABD Afrika Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada “Moskova’nın Libya’ya muharip uçaklar (MiG-29 ve Su-24) intikal ettirdiği, bu uçakların muhtemelen yakın hava desteğinde görev yapacağı ve Libya’da bulunan Wagner Grubuna destek vereceği, uçakların Rusya’daki bir meydandan kalkarak, Suriye üzerinden Libya’ya ulaştığı” ifade edilmiştir.   

Yukarıda belirttiğimiz Rusya silah sistem ve platformları arasında eğer veri paylaşımı yapılıyorsa, Suriye’deki Rus S-300 ve S-400 radarları ve Akdeniz’deki Muharip Gemi radarlarını da düşünürsek, Rusya’nın neredeyse tüm Akdeniz hava sahasını gözetleme kabiliyetine sahip olabileceğini söyleyebiliriz.

5 Temmuz 2020 tarihinde Vatiyye Askeri Hava Üssü'nün gece saatlerinde kimliği belirsiz savaş uçakları tarafından saldırıya uğraması, bölgede Rusya ve iş birliği yaptığı ülkeler arasında taktik ve operasyonel seviyede bilgi ve istihbarat paylaşımı yaptıklarının bir göstergesi olarak düşünülmelidir. 

Diğer taraftan Rusya, son yıllarda Akdeniz’deki faaliyetlerini destekleyecek şekilde hava savunma bataryalarını Kırım'a konuşlandırdı. Bu bataryalar, Karadeniz ve Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren Rus platformlarına daha fazla koruma sağlamaya başladı.  Rusya, Uzun menzilli seyir füzeleri ile silahlandırılmış platformları ve hava savunma bataryalarının Kırım'a eklenmesi ile Karadeniz Filosuna önemli rahatlık sağladı.  1.500-2.000 km menzile sahip Kalibr füze sistemleri ile donanmış olan filoların en yeni gemileri, Rusya'nın Kırım ve Novorossisk sahil şeridine yakın iyi korunan bölgelerden uzak hedefleri, açık kaynak verilerine göre, vurabilecek durumda görünüyor.

2013 yılında Akdeniz Filosunun kurulması ile birlikte Rusya Doğu Akdeniz’de Kuzey ve Baltık Filolarının gemi ve denizaltılarının da desteğiyle büyük ölçüde Karadeniz Filosundan gelen gemilerden oluşan deniz varlığını Akdeniz’de kalıcı şekilde sürdürmektedir.

“Sıcak Denizlere” inme hedefini gerçekleştiren Rusya son dönemde Akdeniz’de yukarıda ifade ettiğimiz hamleleri yapmıştır.  Peki, Rusya Akdeniz’de nereye koşuyor? Rusya’nın Akdeniz stratejisi ne olabilir?

Rusya'nın son 10 yılda bölgede gerçekleştirdiği icraatlar bazı ipuçları vermektedir.  Buna göre Rusya’nın Akdeniz stratejisi;  

  • Kalıcı ve güvenilir bir askeri gücü Akdeniz'de konuşlandırarak, bölgede attığı adımları korumak,
  • ABD/NATO'nun bölgeye erişimini sınırlamak, Rusya'ya güneyden yönelebilecek tehdidi uzak coğrafyalardan itibaren tespit edebilmek için Akdeniz'in coğrafi konumundan yararlanmak,
  • ABD'ye alternatif bir dünya gücü olarak, Rusya'nın Akdeniz'deki konumunu kullanmak ve Okyanuslara daha kolay açılabilmek,
  • Rusya'nın Akdeniz’deki deniz filosu için liman erişimini artırmak amacıyla bölgedeki müttefiklerini güvence altına almak,
  • Suriye'ye de elde ettiği konuşlanma avantajını korumak üzere Suriye’ye destek sağlamak,
  • Orta Akdeniz'de, yani Libya’da hava ve deniz üssü kurma, olarak tanımlanabilir.  

Özetle; Güney Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya bir erişim noktası olarak Akdeniz’in Rus Stratejik hedefleri açısından önemli bir bölge olarak görüldüğünü söyleyebiliriz.

Aynı zamanda Akdeniz; Rusya ve ABD/NATO arasında büyük bir rekabeti sembolize eden bir bölge olarak da kendisini göstermektedir.

Rusya’nın Akdeniz’deki manevraları ABD/NATO ile bir çatışmaya girmesine neden olabilir mi?

Rusya bu konuda temkinli olmayı tercih edecektir. Çünkü herhangi bir çatışma durumunda Rus Deniz varlığı Akdeniz’de Operasyonel zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Bu zorluklar, gerekli lojistik ve destek güçlerinin zamanında Rusya’dan yardıma gelip gelemeyeceği konusudur. Benzer şekilde, Orta menzilli Rus Bombardıman uçaklarının Rusya’dan Suriye hava sahasına geçişinde de yaşanabilecektir.

Bu zorluklar nedeniyle, Doğu Akdeniz’de oluşan gerginliğin bir krize dönüşmesi durumunda Rusya, Akdeniz’de savaşmayı ya da güçlerini derhal Karadeniz’e çıkararak Güney Rusya’yı korumayı seçmek zorunda kalabilir.

Eğer Rusya Akdeniz’de kalıp savaşmayı tercih ederse ABD/NATO güçleri için önemli bir tehdit teşkil edecektir. Zira Rusya’nın Doğu Akdeniz’de çok yoğun konuşlanmış Füze ve Elektronik Harp güçleri bulunmaktadır.

Ancak her şeye rağmen, böyle bir çatışma olması durumunda Akdeniz’deki yerleşik ABD/NATO gücü karşısında gücünü önemli oranda kaybetme ihtimali yüksek görünmektedir.

Rusya’nın ABD/NATO ile çatışması durumunda, Montrö Antlaşması’ndan kaynaklanan hakları gereği bir NATO üyesi olan Türkiye’nin takınacağı tutum çok önem kazanacaktır.

Türk Donaması Karadeniz’de Rusya’dan sonra ikinci büyük donanmadır. Karadeniz'deki NATO güçleri kapsamındaki Romanya ve Bulgaristan Deniz ve Hava Kuvvetleri küçük çaplı kuvvetler olması nedeniyle, Rusya için önemli bir tehdit oluşturmamaktadırlar. Karadeniz'de Ruslar için tek gerçek tehdit Türkiye’dir.

Karadeniz’de sahili olmayan ülkelerinin bu denize gönderebileceği gemilerin sayısını ve büyüklüğünü ve orada bulunabilecek süreyi sınırlayan Montrö Sözleşmesi, Karadeniz'i çevreleyen bir ülke olan Türkiye’yi sınırlamamaktadır. Montrö sınırlaması nedeniyle NATO Karadeniz bölgesine Türk Donanması üzerinden erişim sağlayabilecektir.  

Savaş dışında barış döneminde bile ABD donanmasının Karadeniz’e gönderebileceği tonaj ve savaş gemileri miktarı sınırlıdır.  Bu nedenle NATO müttefiki olan Türkiye’nin donanması NATO için çok önem arz etmektedir. NATO, Rusya ile karşı karşıya kaldığında Türkiye'ye güvenmek durumundadır. Aksi taktirde, Karadeniz'deki en önemli müttefikini kaybetmiş sayılır.

Diğer taraftan duruma Rusya açısından bakıldığında; eğer Rusya Karadeniz’de kıyısı olan bir ülke olarak Türkiye’den endişelenmek durumunda kalmazsa, yani Türkiye ile iyi ilişkiler içinde kalması durumunda Karadeniz ve Güney Rusya’yı emniyet altına almış olduğundan emin olacaktır.

Sonuç olarak; Türkiye, ABD/NATO ve Rusya arasında Akdeniz ve Karadeniz açısından kilit ve denge sağlayıcı konumunda olan bir ülkedir, dolayısıyla bu durum çok iyi yönetilmelidir.  

 

KAYNAKLAR:

  • Dr. Rifat UÇAROL, Siyasi Tarih 1789-1994, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Dördüncü Baskı, Filiz Kitapevi, İstanbul 1995.
  • https://dfnc.ru/en/aviazcia/the-egyptian-air-defence-forces-have-recently-acquired-a-rezonans-ne-3d-over-the-horizon-oth-radar/
  • http://roe.ru/eng/catalog/air-defence-systems/radar-and-electro-optical-equipment-for-air-target-detection/rezonans-ne_/
  • https://www.globalsecurity.org/military/world/algeria/rezonans-ne.htm
  • https://uawire.org/russia-deploys-early-warning-radar-in-egypt
  • https://www.globalsecurity.org/military/world/iran/radar-qadir.htm
  • https://www.militarytimes.com/news/your-military/2020/05/30/us-africa-command-russian-jets-in-libya-present-broader-worries-for-region/
  • https://www.csis.org/analysis/moscows-next-front-russias-expanding-military-footprint-libya
  • https://www.janes.com/defence-news/news-detail/radar-now-protecting-russian-airbase-in-libya
  • https://russiamil.wordpress.com/2019/09/18/russias-naval-strategy-in-the-mediterranean/
  • https://www.cnnturk.com/turkiye/son-dakika-msbden-libyadaki-saldiriya-iliskin-aciklama

Yorumlar