Türkiye'de göçmen denilince akla ilk olarak Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı ve Pakistanlı göçmenler gelmektedir. İranlı göçmenler ise göz ardı edilmektedir. Ancak, uluslararası raporlarda sosyal ve politik nedenlerden dolayı göç eden İranlı sayısının azımsanmayacak oranda olduğu görülmektedir.
İnsanların daha iyi koşullarda yaşama isteği bir yerden başka bir yere göç etmelerine yol açmıştır. İnsanların köklerini bırakıp başka yerlere göç etmeleri kolay bir durum değildir. Geçmişte göçler iklim, doğal afetler gibi nedenlerden kaynaklanırken günümüzde ekonomi, savaş, eğitim ve sağlık gibi nedenlerle gerçekleşmektedir. Sosyo-politik, sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan önem taşıyan göç olgusu, her dönem önemini korumuştur.
İran’dan göç yeni bir kavram olmamakla birlikte tarihsel süreç içerisinde az sayıda olsa da 1979 İran İslam Devrimi’nden itibaren uluslararası ölçekte göç veren ülke durumuna gelmiştir.
1979 öncesi ve hemen sonrasında siyasi muhaliflerin göçü söz konusu iken son yıllarda ekonomik sorunlardan kaynaklanan ve tüm etnik grupları kapsayan hareketlenmelerle birlikte göç oranı artış göstermiştir. İran’da yayımlanan raporlara göre İran göç veren ülkeler sıralamasında 16. sırada yer almaktadır.
En yoğun göç dalgası 1979 İslam Devrimi sonrası gerçekleşmiştir…
İran’da rejim değişikliği dönüm noktası olmuştur. Rejim taraftarlarından alınan güç ile idareciler tarafından izlenen sert politikalar toplumun hemen her kesimini etkilemiştir. İzlenen sert politikalar ile toplum yeniden şekillendirilmeye çalışılırken, yaşam alanlarının kısıtlandığını hisseden insanlar ülkelerini terk etmeye mecbur kalmıştır. Devrim sonrası 1980-1988 İran-Irak Savaşı da ülkenin ciddi göç vermesine neden olmuştur.
İran’dan ilk olarak göç edenlerin rejime muhalif kesim olduğu görülmektedir. Ardından kendini baskı altında hisseden etnik-dini yapı fark etmeksizin, solcular, feministler ve farklı cinsel tercihi olanlar göç etmiştir. Ülkeyi terk edenlerin sayısının ilerleyen yıllarda daha da arttığı görülmektedir.
Yoksulluk ve eşitsizlik toplumda öfke yaratmıştır...
Sınıfsal eşitsizlik, baskı, adaletsizlik ve yoksulluk nedeniyle zaman içerisinde belirginleşmeye başlamıştır. Ayrıca diğer din ve mezheplere hoşgörü gösterilmemesi toplumsal eşitsizliği daha da belirgin hale getirmiştir. Örneğin İran'da Bahailik yasak, bu dine mensup kişiler yakalandığında mal varlıklarına el konuluyor. Dolayısıyla farklı din ve mezheplere mensup insanlar için göç zorunlu hale gelmiştir.
Eğitimde eşitsizlik ve işsizlik sosyal problemlere yol açmıştır. Zenginlerin çocukları özel okullarda eğitim alırken üst tabakaya mensup olmayan bireylerin yeterli eğitim alamaması, işsiz olması toplumun diğer kesimlerinde gelecekle ilgili karamsarlık ve öfke yaratmıştır. Fuhuş artmış, uyuşturucu yaygınlaşmış hatta uyuşturucu kullanma yaşı 8-9'a kadar düşmüştür. Ülkedeki olumsuz şartlar ve eşitsizlik, çocuklarının daha iyi şartlarda yaşaması için aileleri göçe yönlendirmiştir.
Ülke ekonomisi yeterince kötü durumdayken İran’da belirli ailelerin vakıf ve dernekler kurmak suretiyle adeta ülkeyi parsellemeleri, bu vakıf ve derneklere devlet bütçesinden önemli sayılabilecek oranda bütçe ayrılması ve bunların denetim dışı bırakılması toplumda önemli tepkilere yol açmıştır. Sonuçta finansal ve ekonomik problemler sosyal patlamaya yol açarak göçlere neden olmuştur.
Siyasi olmayan göçler başladı...
Devrimin yerleşmesinin ardından siyasi olmayan göçler başlamıştır. Geçmişte ülkede politik durumla bağlantılı sosyal faktörler yani kültürel, dini ve sosyal güvenlik etkili olmuştur. Çoğunlukla siyasi gelişmelerin yönlendirdiği göç faaliyetlerini son yıllarda ekonomik gelişmeler yönlendirmektedir. Göçlerin çoğunlukla ülkenin ekonomik sorunlarından ya da ülke içindeki bireylerin yetersiz maddi gelirlerinden kaynaklandığına vurgu yaptık ancak İran'dan başka ülkelere olan göçler sadece iç değil dış faktörlerle de ilintilidir. Yıllardır kötü durumda olan İran ekonomisi, 2018’de ABD Başkanı Donald Trump'ın Kapsamlı Ortak Eylem Planından (KOEP) çekilmesinin ardından uyguladığı yaptırımlarla daha da kötüleşmiştir.
Sadece dış göç değil iç göç de var...
İç göçün arkasındaki nedenler, ailelerine eşlik etmek, iş aramak ve daha iyi iş bulabilmek. İran, son 60 yılın en kurak dönemini yaşamaktadır. Öyle ki, Ortadoğu’nun en büyük gölü Urmiye dahi kurumaya yüz tutmuş, su yüzünden iki köy arasında kavgalar çıkmış ve köyler terkedilmeye başlanmıştır. Ayrıca devletin tarım alanındaki sübvansiyonu kaldırması sıkıntıları artırmış, dolayısıyla temel tüketim malları arasında yer alan ekmek, şeker, süt ve et fiyatları önemli oranda artmıştır.
İran’da eğitimli vatandaşların neredeyse dörtte biri fırsat bulduğunda ülkesini terk ediyor…
İnsanlar her zaman zengin kaynaklara yönelir. Geçmişte verimli topraklar, su kaynakları ve büyük pazarlar göç çekerdi, günümüzde ise teknoloji ve eğitim etkili olmaktadır. Eğitimli ve vasıflı kişiler, eğitim ve mesleki gelişimleri için başka ülkelere gitmek istemektedir. Daha fazla sosyal ve dini özgürlük, daha iyi iş olanakları arayışında olanlar İran’dan ayrılmak istiyor. Ülkedeki işsizlik oranı yüzde 12,7 ve işsizlik oranının yüksek olması evlilik yaşının yükselmesine de neden olmaktadır. Üniversite mezunlarının yüzde 20’si işsiz. İran’da çok iyi eğitim sistemi olsa da iyi eğitim almış ancak adil ve makul ücret alamayan gençler, sosyal ve ekonomik baskılar sonucu başka ülkelere göç (beyin göçü) ediyor. Aslında bu göçler ülke ekonomisine de büyük zararlar vermektedir.
Birçok meslek grubuna mensup çalışan göç etmiştir…
Son zamanlarda beyin göçü veya insan sermayesinin göçünde artış görülmektedir. Birçok sanatçı, sağlık personeli ve futbolcu İran’dan göç etmiştir.
Tarih boyunca İran, sanatla iç içe olmuştur. Sanatta ileri düzeyde olan İran’da emeklerinin karşılığını alamayan, eğitim ve gelişim imkânı bulamayan sanatçılar Batı’ya gitmeyi hedeflemiştir.
Sağlık sektöründe çalışanların göç etmesi de İran’da ciddi sıkıntı yaratmıştır. Çalışanlar, sosyo-politik ve ekonomik faktörler nedeniyle baskılarla karşı karşıya kalmış, birçoğu ya işini değiştirmiş ya da göç etmiştir. Bu durum ülkede sağlık hizmetlerine erişimde ve kalitede hızlı bir düşüşe neden olmuştur.
İran’da futbolda her zaman politik ve dini etkiler görülmüştür. Bununla birlikte ekonomik kriz ciddi bir sorun haline gelmiştir. Yabancı futbolcular yaptırımlar nedeniyle uluslararası para transferinde yaşanan aksamalardan dolayı paralarını alamamış ve bu durum karşısında İran’ı terk etmişlerdir. Devlet bütçesinden yetersiz ödenek futbol kulüplerini zora sokmuş ve yerli futbolcular da ekonomik sıkıntı nedeniyle paralarını alamamıştır. Nihayetinde bu futbolcular diğer ülkelerde iyi şartlarda futbol oynamak amacıyla ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardır.
Zenginleri de göç etmeye iten faktörler var...
İran'ın zengin ve eğitimli seçkinleri de şeffaf olmayan politik sistem, sansür, sivil toplumun bastırılması, yargı sistemindeki aksaklıklar, yaygın finansal sorun ve yolsuzluklar, dini, kültürel, politik ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa bağlı olarak kendi ülkelerinden ayrılmaktadırlar.
Yaptırımların etkisinin daha da artmasından korkan İranlı zenginler, birikimlerini güvence altına almak için gittikleri ülkelerde şirket kurmak suretiyle para transferleri yaparak gayrimenkul satın almaya yönelmişlerdir.
1979 yılından bugüne net olmamakla birlikte 4,5-5 milyon İran vatandaşı ülkesini terk etmiştir. İranlı vatandaşların özellikle tercih ettiği ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. İzmir, Denizli ve Antalya'da önemli oranda İranlı vatandaşa rastlamak mümkündür. İran vatandaşları Türkiye'den yaklaşık 11.000 gayrimenkul satın almıştır. Hatta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre son 10 ayda 8 binin üzerinde İranlı, İzmir'den gayrimenkul satın almıştır.
Sonuç...
İşsizlik, yüksek enflasyon ve hükümetin uyguladığı ekonomik paketler hayatı durma noktasına getirmiştir. İşsizlik oranı yüksek, enflasyon yüzde 60 düzeyinde, kuraklık yaygın ve para birimi değer kaybetmiştir. Ekonomik sıkıntılarla baş etmeye çalışan toplum diğer yandan da uyuşturucu ile karşı karşıya kalmıştır. İşsizlik sorunu gençleri uyuşturucuya yönlendirmiştir. Ülkede alkol ve uyuşturucu yasak olmasına rağmen resmi rakamlara göre yaklaşık 3 milyon kişi uyuşturucu kullanmaktadır. Maalesef kötüleşen sosyo-ekonomik durum insanları göçe zorlamıştır. Ayrıca belirtmekte fayda var, sosyal nedenlerle göç eden insanlar İslam dinini de terk etmektedir.
İran her dönem ülke dışına nitelikli göç vermiştir. Bu göçler, İran ekonomisine büyük zararlar vermektedir. Hâlihazırda kötüleşen ekonomik durumu yanında insani sermayesini de kaybetmekle karşı karşıya olan İran yönetiminin bundan sonraki göçleri önlemek ve geri dönüşü sağlamak için şartları düzeltecek yeni programlar geliştirmesi gerekmektedir. Ancak ekonomik, sosyal ve ideolojik problemlerin devam etiği bu süreçte böyle bir düzenleme zor görünmektedir.
Bu makale ilk olarak Diplomatic Observer dergisinin Ocak 2020 sayısında "MIGRATION FROM IRAN" başlığıyla yayınlanmıştır.