Dr. Yeşim Demir Dr. Yeşim Demir

İpek Yolu Güney Güzergâhının Vazgeçilmezi: İran

05 Nisan 2019
İpek Yolu Güney Güzergâhının Vazgeçilmezi: İran

Bugün olduğu gibi geçmişte de önemli bir coğrafya olan Orta Asya, Batılı ülkelerin gezginlerinin, misyonerlerinin ve iş adamlarının uğrak yeri olmuştur. Böylelikle ekonomik değeri olan mallar, kültürel değerler, hatta dil ile felsefi ve dini düşünceler bu şekilde değiş tokuş yapılmıştır. İşte tarih boyunca önemli olan İpek Yolu da aslında böyle bir amaca hizmet etmiş, ulaşım ve iletişim yolu ile ekonomik ve kültürel kazanımlar sağlanmıştır.

Yüz yıllara dayanan bir geçmişi olan İpek Yolu, ilk olarak Alman coğrafyacı Ferdinand Von Richtofen tarafından 1870'lerde Doğu'yu Batı'ya bağlayan ticaret yollarını tanımlamak için kullanılmış[1] ve adından da anlaşıldığı üzere yol üzerinde taşınan ana madde ipek olmuştur. İpek Yolu zaman içinde geçtiği ülkelerde yaşanan savaşlar, siyasi çatışmalar ve coğrafi keşifler gibi nedenlerden dolayı etkinliğini yitirmiş ve yakın zamana kadar hepimizin aklında efsane olarak yer edinmiştir.

 Çin’in yeniden canlandırmak istediği tarihi ipek Yolu, Orta Asya ülkeleri (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan), Afganistan, Pakistan, İran ve Kafkasya ülkeleri (Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan) arasında yer almaktadır. 

Tarihi M.Ö. 10. yy. kadar giden bu yol üzerinde bulunan İran, Akdeniz ülkeleri ile ticaretin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Çin İmparatorluğu ile Doğu Roma İmparatorluğu arasındaki ticaret de İran üzerinden gerçekleşmiş, İran merkez konumuna gelmiştir. Görüldüğü üzere Çin ile İran'ın Batılı ülkelerle iletişim tarihi çok eski tarihlere kadar uzanmaktadır.

Günümüzde Çin’in canlandırmaya çalıştığı yeni İpek Yolu’nun Hazar Denizinin kuzey ve güneyinden geçen iki güzergâhı vardır. Güney güzergâhında kilit ülke olarak İran dikkat çekmektedir. Bu güzergâh, İran ile Çin'i birbirine bağlayan bir hat görünümündedir.

Yeni İpek Yolu'nda İran'ın Önemi

Çin Halk Cumhuriyeti, "Bir Kuşak Bir Yol" olarak adlandırdığı İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması için 2013 yılında harekete geçmiştir. İran İslam Cumhuriyeti'nin de içinde olduğu 100'den fazla ülke ve uluslararası şirketin kullanacağı bu yolun, 21.yy.da önemli gelişmelere yol açacağı öngörülmektedir.

Orta ve Güney Asya'yı birbirine bağlayan İran, yüzyıllar boyunca tarihi İpek Yolu'nun çok önemli bir parçası hatta İpek Yolunun merkezi unsuru olmuştur. Çünkü Orta Asya'nın, Basra Körfezi, Avrupa ve Afrika’ya açılan kapısıdır.  Dolayısıyla İran, Çin ile tarihsel ve köklü ilişkilerine bakılmaksızın uluslararası sistemdeki güç politikası ve dengesi gözetilmek suretiyle yeni İpek Yolu güzergâhı içinde yerini almıştır. Böylece Orta Asya üzerinden demiryolu projesi aracılığıyla Çin'in stratejik çıkarlarına uygun olarak Basra Körfezi'ne erişim için tek seçenek olan İran’ın önemini artırmıştır. İran’ın coğrafi konumu itibariyle Çin, Körfez üzerinden taşınacak mal, petrol ve doğal gazı Avrupa ve Afrika’ya ulaştırma yönünde amacına ulaşmış olacaktır. 

İpek Yolu'nun yeniden canlanması, gelişme ve güvenlik açısından hem Asya’nın hem de dünyanın geleceği için önemli rol oynayacaktır.

İpek Yolu İran için de önem taşımaktadır…

İran, 8 Mayıs 2018 yılında ABD’nin Kapsamlı Ortak Eylem Planından (KOEP) çekilmesinin ardından kısıtlı düzeyde Avrupa pazarları ile işbirliği yaparken diğer yandan da İpek Yolu Projesine katkıda bulunan Doğusundaki ülkelerle aktif bir diplomasi izlemektedir. Elbette, tarihi İpek Yolu'nun ana yollarından biri olan İran'ın stratejik ve geleneksel konumu, bu yolun yeniden inşasında Çin’in, İran’a özel önem vermesine neden olmuştur. Bu yol, İran ile Çin arasında stratejik ilişkilerin gelişmesinde belirleyici bir faktör olmaktadır. Yeni İpek Yolu projesinin uygulanması her iki ülkenin ekonomik ve ticari gelişiminin yanında, yaşam ve iş standartlarının da iyileşmesine katkı sağlayacaktır.

Genel olarak Çin-İran ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlayacak İpek Yolu’nun İran'ın ulusal çıkarlarına uygun olduğu da söylenebilir. Şöyle ki, İran'ın yaklaşık 20 büyük şehrinden geçen İpek Yolu, İran için sadece ulaşım açısından değil aynı zamanda ülke için ekonomik büyüme ve ticaret açısından da önemli imkânlar sunacaktır. Eğer bu imkânlar doğru kullanılırsa, İran için büyük kazanç sağlayabilir.

Bölge açısından bakıldığında, altyapı projeleri, kentsel planlama, kültürel değişimler, çeşitli ekonomik sektörlere yatırım, turizm ve iş anlaşmaları bu proje sonucunda İran ve bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkiyi farklı alanlarda genişleteceği ve geliştireceği gibi Güneydoğu Asya ve Orta Asya arasındaki bağlantıyı sağlayan İran’ın, bölgede ticaret hacminin artmasının önünü açabileceği yönünde değerlendirmeler yapılmaktadır.

İran, bu proje ile ABD tarafından uygulanan yaptırımları, ekonomik büyüme ve üretkenliğe engel faktörleri ortadan kaldırabilir.

Tüm bunlara karşın İran’da yeni İpek Yolu projesine dâhil olup olmama konusunda bir takım endişeler yaşanmaktadır. Şöyle ki, İran ve Çin işbirliği çerçevesinde büyük sermaye akışı, teknoloji ve işgücünün bir kısmının Çin’den geldiği bu nedenle de Çin'den artarak devam eden ithalat ve nihayetinde bu yol projesiyle de İran'ın Çin'e, politika ve ekonomi dışındaki diğer alanlarda da bağımlı olacağı şüpheleri söz konusudur. Buna karşın yol projesi, İran'ın Çin'e olan bağımlılığını artıracak olsa da, bu bağımlılığın boyutu ne olacağı tartışması ile birlikte bu yolun İran için inkâr edilemez derecede önemli olduğu ve bağımlılık korkusuyla gelecekte sayısız fırsatın kaçırılabileceği düşünceleri hakimdir. Bu tartışmalara karşın aslında İpek Yolu, İran ile Çin arasındaki işbirliğini artıracak bir proje olarak değerlendirilebilir, ortaklık olduğu iddia edilemez.

Çin için İran'ın önemi…

Çin, 2013 yılında ortaya attığı İpek Yolu projesiyle, batı komşularını çevreleyerek bölgede istikrar, uyum ve bütünleşme zemini oluşturmaya çalışmaktadır. Küresel bir güç olma hedefi doğrultusunda yeniden inşa edilen yol ile Avrupa ve Basra Körfezine ulaşımı İran ile sağlayabileceğini düşünen Çin, deniz yollarında hala ABD egemenliği söz konusu olduğundan riske girmek istememekte, ürünlerini ve enerji akışını karadan gerçekleştirme yoluna gitmektedir.

İran olmadan İpek Yolu projesinin yürümeyeceğini bilen Çin, ABD’nin İran'a yönelik uyguladığı yaptırımlardan sonra da düşüş gösteren İran'ın ihraç ürünlerinin neredeyse yarısının alıcısı olmaya devam etmektedir. Petrol üretiminde önemli potansiyele sahip Körfez ülkelerinin ABD müttefiki olması ve Rusya'nın, Orta Asya'da enerji bakımından kendine bağımlı ülkelerden sürekli olarak aşırı fiyat talep etmesi, yaptırımların sunduğu düşük fiyatlar İran'ı, Pekin için önemli kılmıştır. İran, İpek Yolu'nun iki güzergâhından birinin üzerinde olduğu için Çin için jeostratejik değere sahiptir. Bahsettiğimiz üzere yolun diğer güzergâhı, Hazar Denizi’nin kuzey kıyısından, Kafkasya bölgesi ve güneybatı Rusya’nın yakından geçmektedir, ancak güney güzergâh yani İran, Çin’i Avrupa’ya ve Basra Körfezi’ne bağladığı için bu ikisi arasında daha önemli bir konumdadır. ABD ile yapılacak olası bir nükleer anlaşma İran'a karşı yaptırımların kaldırılmasına yol açarsa, Çin kuşkusuz İran ekonomisindeki varlığını daha çok artıracak, İran toprakları aracılığıyla karayollarını, demiryollarını, petrol ve doğal gaz boru hatlarını genişletmede daha az engelle karşılaşacaktır

Çin'in yeniden canlandırmaya çalıştığı İpek Yolu'nu canlı tutmakta zorluk yaşaması muhtemeldir. Bu yolun geçtiği ülkeler (Hindistan ile Pakistan arasındaki Keşmir sorunu) arasındaki toprak ve sınır anlaşmazlığı, terörizm ve aşırılıkçılık tehdidinin yol açtığı güvenlik zorlukları (Afganistan'da IŞİD), İpek Yolu benzeri projeler arasındaki rekabet, Çin’in Orta Asya’daki korkuları (Çin aleyhtarlığının artması) Çin'in İpek Yolu'nun devamlılığı konusunda düşündürücüdür.

Sonuç

İpek Yolu projesi, dünyadaki en önemli projelerden biri ve bu proje, Asya'nın bütünleşmesine, tüm bölgelerin refahını, istikrarını ve güvenliğini sağlanmasına, projede yer alan tüm ülkelerin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunacaktır. Aynı zamanda İpek Yolu Projesi, Asya, Avrupa ve Afrika ülkeleri arasında rasyonel ve pratik bir bağlantı oluşturmak için dünya kıtaları arasındaki ticaret, ulaşım ve büyük sosyo-kültürel alışverişlerin gelişiminde önemli bir rol oynayacaktır. Nihayetinde medeniyetler arasındaki bağlantıyı da geliştirecek nitelik taşımaktadır.

İran ile Çin arasında var olan ancak İpek Yolu ile artacağı tahmin edilen etkileşimlerin Asya'nın makro stratejisi üzerinde büyük etkisi olabileceği gibi bu durum ABD'nin Asya stratejisi açısından da önem taşımaktadır.

[1] “Investment Guide to the Silk Road”, UNCTAD, 2014.

Yorumlar