Şii çoğunluğun hakim olduğu devlet içinde Sünni bölgesi olan Sistan-Belücistan Eyaletinde 14 Şubat'ta sınır bölgelerinin güvenliğinden sorumlu İran Devrim Muhafızlarına (DMO) yönelik olarak düzenlenen intihar saldırısı sonucu 27 kişi hayatını kaybetti. Saldırı, İran İslam Cumhuriyeti'nin 40’ıncı kuruluş yılı kutlamaları ile Varşova Zirvesinin toplandığı döneme denk geldi. İran'da son aylarda önemli yıldönümlerine denk gelen bu ikinci büyük saldırı oldu.
İran İslam Cumhuriyeti içinde sıkça saldırılara maruz kalan, geniş kara ve deniz sınırları ile stratejik öneme sahip olmasına rağmen işsizlik, uyuşturucu ve kaçakçılık gibi bazı problemlerin yaşandığı en sorunlu bölgelerin başında Sistan-Belucistan Eyaleti gelir.
Sistan-Belucistan Eyaleti İran’ın yumuşak karnıdır…
İran’ın güneydoğusunda yer alan, Şii-Sünni nüfusun bir arada yaşadığı ve önemli jeopolitik olayların gerçekleştiği Sistan-Belucistan Eyaleti, Pakistan ve Afganistan ile sınır komşusudur. Belucistan topraklarının İran ve Pakistan dışında kalan bir kısmı da Afganistan topraklarında yer almaktadır. Aşiret yapıları nedeniyle ayrı ülkelerde olsalar da birbirleriyle bağları devam etmektedir. İranlı Beluclar, kendilerini Perslerden ve İran İslam Cumhuriyeti’ni oluşturan diğer etnik gruplardan farklı ve köklü bir geleneğin mirasçıları olarak görmektedirler.
Eyalet içindeki Sistan bölgesi koyu Şii inancına sahip ve kendilerini ari ırkından saymakta iken Beluc bölgesi, 3 milyona yakın Sünni inancına sahip halktan oluşmaktadır. Bu bölge ülkenin en az gelişmiş ve yüksek işsizlik oranlarına sahip en yoksul bölgelerinden birisidir. Bölge halkı geçimini çoğunlukla balıkçılık ve hurma ticareti ile sağlamanın yanında, sınır ötesi silah, uyuşturucu (bölge uyuşturucu trafiğinin merkezi durumunda) kaçakçılığı da dahil olmak üzere illegal yollardan çeşitli malların kaçakçılığı ile sağladığı için merkezi yönetim bölgeyi yönetmede ve bölge güvenliğini sağlamakta zorluk çekmektedir. Buna karşılık hükümetin baskıcı yaklaşımı bölge halkında devlete karşı tepkilerin artmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bu durum bölgedeki aşiretlerin dış güçler tarafından kullanılmasını kolaylaştırmaktadır.
Enerji savaşının oyun merkezi…
Belucların yaşadığı bölgede enerji rezervleri olsa da Beluclar, üzerinde bulundukları ülkelerin ekonomik olarak geri kalmış parçalarıdır. Belucların bulunduğu bölge, enerji boru hattı projeleri ile diğer bölgelere eklemlenen (İran-Pakistan-Çin-Hindistan-Türkmenistan-Afganistan), Gwadar Limanı, Chabahar Limanı, petrol rafinerisi ve inşaatlarının yer alması açısından stratejik önem taşımaktadır. Stratejik açıdan önemli bir diğer özelliği de bu bölgenin Umman Denizi'ne hakim tek nokta olmasıdır. Ayrıca Basra Körfezi üzerinden yapılan enerji sevkiyatını kontrol edecek konumda olan özel bir bölgedir. Bu özel bölgede kargaşa veya iç savaş çıkması İran’ın bölgesel girişimlerini ve Çin’in güçlenmesini önlemek anlamına gelebileceği de göz ardı edilmemelidir. İran'ın güneydoğusunun jeopolitik öneminin farkında olan ABD ile İran arasındaki siyasi anlaşmazlık bu bölgedeki güvensizliği artırmaktadır. Bu bağlamda Belucilerin milliyetçi tavırları stratejik açıdan değerlendirilebilir.
Sünni Beluc aşiretleri, eyaletteki baskın grubu oluşturmakta ve kaynaklarının sömürülmesinin ekonomik olarak geri kalmışlığa neden olduğunu ileri sürerek Tahran yönetimi ile sürekli bir çekişme halindedir. Ancak kaynaklarının sömürülmesi ile ilgili olarak, Tahran yönetiminin bu bölgedeki enerji ve maden rezervlerini kullanmamasını, bölgenin ve halkının gelişmemesine tercih ettiği yönünde de iddialar söz konusudur. Sistan-Belucistan Eyaleti'nin yeraltı kaynaklarına bakıldığında kuzeyinde maden rezervleri olmasına rağmen çok zengin kaynaklara sahip değildir. Ayrıca Lut Çölü'nün altında uranyum olduğu tahmin edilmektedir. Eyaletin enerji kaynaklarına sahip bölgesi batıda bulunmaktadır. Bölge az sayıda kaynağa sahip olmasına rağmen, Pakistan ile olan sınırından dolayı askeri açıdan oldukça önemlidir. Bu özelliğinden dolayı İran hükümeti burada bir askeri üs kurmuştur.
Etnik ve politik özerklikleri yok…
Sistan-Belucistan Eyalet olmasına rağmen, Belucilerin etnik ve politik bir özerklikleri bulunmuyor. Beluclar ile Tahran yönetimi arasında gerginlik devam etse de geçen aylarda Tahran yönetimi önemli bir adım atarak Beluc Hümeyra Rigi’yi Brunei’ye büyükelçi olarak atadı. Burada dikkat çeken ayrıntı Sünni Rigi aşiretinin çok güçlü olmakla birlikte rejim yanlısı olmasıdır. Bu atamayla ilgili olarak Tahran yönetimince her ne kadar kadın ve Sünni potansiyelden diplomasi alanında daha fazla yararlanmak istendiği dile getirilmiş olsa da aslında kendilerini dışlanmış gören Sünni topluma da mesaj verilmek istenmiştir. Şöyle ki, Şiiliğe dayalı devlet kimliğinin meşrulaştırılması ile Sünniliği içselleştirmiş Beluciler adeta İran toplumuna yabancılaşmışlardır. Bu nedenle Tahran yönetimi Sünni aşırılıkçılığının önüne geçmek istemektedir.
Sık olarak mezhepsel ve etnik olayların yaşandığı bölgede aşiretler hakimdir. Belucların’ın hayali, ABD ve İngiltere’den aldığı destekle Pakistan’daki Beluc Bölgesi ile birleşerek bağımsız Belucistan’ı kurmaktır. Şii egemen devlet içinde huzursuz Sünni bir bölge olan eyalette birçok devlet, dönem dönem değişik örgütleri kullanarak iç karışıklık çıkarmaya çalışmıştır. Örnek olarak Suudi Arabistan destekli Cundullah Örgütü gösterilebilir.
Cundullah (Allah’ın Askerleri)
Cundullah, İran'da özellikle Sistan ve Belucistan Eyaleti'nde etkin Sünni İslamcı bir örgüttür. Belucilerin İran toplumuna yabancılaşmasının yansıması ile 2003 yılında kurulan örgüt, İran'da yaşayan Sünni Müslümanların hakları için mücadele ettiğini savunmuştur. Sistan-Belucistan’da yoğun faaliyet gösteren, şiddet ve istikrarsızlığa neden olan örgüt, Tahran'daki İslamcı rejim için sıkıntılı durum yaratmaktaydı.
İranlı yetkililer ve bazı analistler Cundullah Örgütü’nün, Afganistan ve Pakistan sınır boyunda etkili olan El kaide ve Taliban gibi Sünni İslamcı aşırılık yanlısı örgütlerle bağlantılı olduğuna dikkat çekmekteydiler.
Örgüt ilk olarak 2005 yılında Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın konvoyuna saldırması ve İran sınırında İran güvenlik güçleri ile istihbarat subayının kaçırılmasını üstlenmesiyle kendini göstermiştir.
Son saldırıyı Ceyş el Adl “Adalet Ordusu” Örgütü üstlendi...
Cundullah’ın halefi olan örgüt, Cundullah içinde faaliyet göstermekteyken 2010 yılında Cundullah lideri Abdulmelik Rigi'nin Tahran yönetimi tarafından idam edilmesinin ardından Selahaddin Faruki takma adıyla Abdurrahim Mollazade tarafından 2012 yılında kurulmuş ve son aylarda adını daha da fazla duyurmaya başlamıştır. Pakistan'da ki Belucistan'da yerleşik olan örgüt İran sınırında bulunan muhafızları kaçırarak, askeri üslere ve DMO'na karşı saldırı düzenleyip ardından saldırıları üstlenerek gündeme sık sık gelmektedir. Örgüt Sünni Müslümanların hakları için mücadele ederken aynı zamanda İran hükümetinin Suriye'de Beşşar Esad'a verdiği aktif desteğine karşı çıkmaktadır.
Bu örgüt, yaklaşık 1000 km.lik sınırı paylaşan İran-Pakistan ilişkilerini de olumsuz olarak etkilemektedir. İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklendiğini iddia ettiği örgüte yönelik olarak Pakistan'ın da tepki vermesi gerektiği yönünde sert uyarılarda bulunmuştur. Ancak kalıcı çözüm için İran-Pakistan işbirliği gereklidir. Bununla birlikte Pakistan-Suudi Arabistan arasındaki ilişki bu işbirliğine ne kadar izin verebilir, bunu zaman gösterecektir.
Chabahar Limanı Sistan-Belucistan'da gerginliği giderebileceği gibi artırabilir de...
Umman Denizi kıyısında yer alan ve İran’ın Hint Okyanusu’na açılan kapısı Chabahar Limanı, coğrafi ve ticari bakımdan önemli bir konuma sahip olduğundan açık sulara erişim konusunda avantajlara sahiptir. Bu nedenle Orta Asya Ülkeleri, Hindistan, Çin, Pakistan, Afganistan, Irak ve Avrupa Ülkeleri bu limana, kendi mallarının taşınması için ilgi göstermektedirler. Aralık 2018’de bombalı araç ile yapılan saldırı da Chabahar’ın, ülkedeki ve bölgedeki gelişmelerin odağında olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Bölgenin yapısal ve stratejik öneminden dolayı ABD yaptırımlarının dışında bırakılan Sistan-Belucistan bölgesinde yer alan liman, hem istihdam hem de ekonomik kalkınmayı sağlama potansiyeli ile İran iç politikasını yeniden şekillendirebilme özelliği taşımaktadır. Ama aksi düşünüldüğünde limanın stratejik önemi dış güçlerin müdahalesiyle kutuplaşmalara yol açarak bölgedeki ayrılıkçıları daha çok hareketlendirebilir.
Sonuç
Farklı ülkeler arasında bölünmüş Belucistan bölgesi, aslında İran ve Pakistan’ın toprak bütünlüğünü etkileyebilecek bir özelliğe sahiptir. ABD-İran gerginliği, İran'ın Arap Devletleri ile Sünni-Şii mücadelesi devam ederken İran'ın güneydoğusundaki istikrarsızlık İran için her zaman sorun teşkil edecektir. Sınırdaş olan ve aynı gelenekten gelen Beluciler birbirini de etkileyebilmektedir. Geçmişte özellikle de Pakistan'ın bölünmesinin ardından aşiretleri kontrol altında tutmak amacıyla destek veren İngiltere yerine bugün Suudi Arabistan aşiretlere destek vermekte ve Vehhabiliği yaymaya çalışmaktadır. Hem İran hem de Pakistan’da bulunan Beluclar kontrol altında tutulmadığı taktirde birbirlerini etkilemeye ve dış güçler tarafından kullanılmaya devam edilecektir. Dolayısıyla bölgede gerilim azalmayacaktır. İran’ın Sistan-Belucistan bölgesindeki gerginliği, askeri yöntemlerle bastırarak istikrar ve barışı tam anlamıyla sağlayabilme olasılığı düşüktür. Çözüm, bölgede ekonomik durumun düzeltilmesi ve Sünnilerin yönetimde daha aktif hale getirilmesi ile mümkün olabilir.
Bu makale ilk olarak Diplomatic Observer dergisi March 2019/133 sayısında "The Significance of the Terrorism-Struck Sistan and Baluchistan Province" başlığıyla yayınlanmıştır.