İsrailli önde gelen siyasi yorumculardan Ben Caspit Obama’ya sonuçta üstün gelen Bibi Netanyahu’nun Trump’la ilişkisinin nasıl gelişebileceğini tartıştığı yazısında
Trump’ın İsrail’e genel yaklaşımı Obama’ya kıyasla daha pozitif gibi duran Trump’ın aslında Bibi için daha tehlikeli olabileceğini söylüyor.
Trump standart kuralların dışında siyaset yapan biri.
Her zaman değilse bile bazen birden aklını söyleyebiliyor.
.
Trump aniden karar ve yön değiştirebilir.
Hiç beklenmedik bir anda Netanyahu’yu zorda bırakacak bir pozisyon alabilir
Obama uyarı, öneri, talep ve çok seyrek de olsa tehditlerine cevap alamazsa (en sondaki BM hamlesi hariç) bunun pek somut bir sonucu olmuyordu.
En fazla küsüyor, konuşmuyor ve surat yapıyordu.
Trump’sa Amerika’daki Yahudi gruplara kendini daha az bağımlı hissedebilir.
Trump’ın barış sürecini önceleme ihtimali belki o kadar da düşük değil ama olur da bu işe girerse sonuç almayı bir ego meselesi haline getirebilir.
Tabii içeride, kendi partisinde, Kongre’de, soruşturma komisyonlarıyla, medyayla, başta istihbarat kurumları olmak üzere bürokrasiyle sorunlar yaşayan, daha fazlasını da yaşaması olası bir Trump, böyle bir konuyu gündeminin üst sıralarına taşır mı?
Muhtemelen hayır, ama az da olsa ihtimal bu işe ciddi olarak bir girerse Bibi için 8 sene boyunca yıldızının hiç barışmadığı Obama’dan daha çok sorun çıkarabilir.
Trump’ın kızı ve damadı Yahudi olmasına rağmen göreve gelmesiyle beraber Ameria’ki Yahudilerin (önemli bir kısmının) tedirginliği arttı.
Trumpgillerin gerçekten İsrail muhibi mi olduğu, yoksa (değişik şekil ve derecelerde) besledikleri Yahudi karşıtı eğilimlerini gizlemek için mi İsrali’e hoş davrandığı bizim için çok açık değil.
Trump şu ana kadar, gerek yaptığı atamalar, gerek söylemi ve de gerek haberini yaptığı ama henüz uygulamadığı elçiliği Kudüs’e taşımak gibi bazı vaatlerle İsrail (ve Bibi’ye) genelde sıcak yaklaştı.
Ama ABD gezisinde Bibi’ye yerleşim bölgelerinin durması gerektiğini de söyleyebildi.
Bibi kendisine sınırlar çizen Batılı liderlerden çekinmediğini göstermek için genelde hemen ama bazen uygun bir zaman bekleyerek ani adımlarla oldu-bittiler yaratır.
Bu sefer (henüz?) tam böyle bir şey yapmadı.
İsrail hükümeti bun görüşmeden sonra da yeni yerleşim kararları açıkladı ama bunların özel bazı durumları olduğu, ABD’nin bu durumdan haberdar olduğu ve anlayışla karşıladığı söylendi.
Bu açıklamaların doğruyu yansıttığını varsayıyoruz ama tabii tam emin de olamayız.
Gerçi şunun da altını çizmek lazım, genel olarak yerleşimler konusunda iki taraf (ABD-İsrail) arasındaki görüşmelerde anlaşmaya varılamadığı haberleri geliyor.
Caspit’in “Bibi Trump’tabn biraz çekiniyor” yorumu bize de makul görünüyor.
Bundan sonra Bibi Trump’ın raconuna zarar verecek adımlardan kaçınmak isteyebilir.
Ayrıca Netanyahu Obama’dan sonra Trump’la da bozuşmak istemez.
Ama tabii Bibi de, tüm otoritesi, şöhreti, İsrail siyasi hayatındaki hakimiyeti ve belki kendi eğilimlerine rağmen her istediğini yapabilecek durumda değil.
Parti ve koalisyon içindeki denge ve dinamikleri de gözetmek zorunda.
Netanyahu için kolay olmayan bir durum.
Trump’ın Bibi için bir riski de, Obama’dan farklı olarak İsrailliler yeni Amerikan başkanını anlayışsız, önyargılı, ideolojik, mesafeli veya dost olmayan biri gibi görecek durumda değiller.
Trump, iki konuyu (İran nükleer meselesi ve Obama’nın İsrail’e gerçek veya öyle algılanan ya da sunulan mesafeli yaklaşmını) iç siyasi amaçları için kullanabilmişti.
Şimdi İran nükleer meselesi (tekrar açılması imkansız değilse de) aciliyetini kaybetti.
E madem Trump da İsrail “düşmanı” falan değil belki Bibi’nin parti ve koalisyonda disiplin ve hakimiyetini koruması bir parça zorlaşabilir.
Bibi’nin Trump’a karşı onu etkilemek ve uyutmak için avantajları da çok elbette
Damat Kushner, kızı ve atanan “yerleşimcilerden çok yerleşimci” yeni ABD Büyükelçisi Trump’ın kulağına “uygun şeyleri” söyleyeceklerdir.
Ayrıca bölgede Filistin konusu gündemin üst basamaklarında değil.
Her zamanki gibi bu konuyu mırıldanmaya devam etseler de, esas tehdidi İran’dan algılayan “Arap şeyhleri” için de barışın öncelikli konu olduğunu sanmıyoruz.
Bunların İsrail’lle ilişkileri açıkça hiç bu kadar ileri olmamıştı.
Ama burada belki bir rezerv koymak gerekebilir:
Yahudi devletiyle kontak, çıkar benzerliği, işbirliği ve hatta bazı açılardan stratejik denebilecek ortaklıkları giderek daha da aleni hale gelen bu rejimler meşruiyetleri için barışın gerçekten gerekli olduğu noktasına gelebilirler.
Ama şu anda henüz İsrail’e bu konuda gerçekten ısrar eder noktada değiller.
Ayrıca Trump gibi dikkati kolay dağılan, böyle karmaşık bir konuyu anlamak ve çözmek için gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmayan birini de “uyutamayacaksa” o zaman Bibi’yi gözümüzde fazla büyütüyoruz demektir.
Ayrıca zaten Trump’ın yıllardır tanıştığı Bibi’ye karşı (sonsuz olmamakla beraber) ciddi bir sempatisi de var.
Trump uzun süre iktidarda kalan, kendine güvenen, güçlü, maço liderleri seviyor.
Bu arada İsrail’de esas tehlikenin Hamas vs değil İran ve Suriye’de kazandıkları başarıyla kendine güveni artan ve İsrail’e binlerce füze gönderebilecek Hibullah olduğu tartışılıyor.
Trump’ın yukarıda bahsedilen durumu, İran etkisini dizginleme ihtiyacı, Arap rejimleriyle daha kolay işbirliği yapabilme olanağı ve belki Hamas’ın bile talep ve tutumunu yumuşatması ile barış konusu gündemde tırmanabilir mi?
Birileri Trump’a “reis, bu konuyu çözerse ancak senin gibi usta bir pazarlıkçı çözer, becer bunu tarihe geç, namın yürüsün, hatta sana karşı düşman çevreleri bile susturursun” diyebilir.
Olabilir mi böyle bir şey ve barış gerçekleşebilir mi?
Belki. Ama bu konunun çözüleceğine dair iyimser olmayanlar –belki söylemeye gerek yok- 50 yıldır iddiada hiç para kaybetmediler
Ben Caspit , “Can Netanyahu outmaneuver Trump?” Al Monitor, 3 Nisan 2017.