Gözde Kılıç Yaşın Gözde Kılıç Yaşın @GzdKlcYsn

Suikastın Sonrası Temizlik

21 Aralık 2016
Suikastın Sonrası Temizlik

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a suikast düzenlendi ve şimdi gözler Rusya’da.  Suikastın artçı ciddi etkileri olacağı açık. Bunların bir kısmından kamuoyunun haberi dahi olmayacaktır. Rusya’nın dökülen kanı yerde bırakmayacağı ise kesin. Türkiye ile ortak soruşturma yapılacağı açıklandı. ASALA terörüne diplomatlarını kurban veren Türkiye’nin de soruşturmaya ciddiyetle yaklaşacağına şüphe yok. Ancak özellikle misilleme ve intikam noktasında Rusya ön planda rol oynayacaktır.  Elbette suikastçının ardındaki güçlere ulaşılmaya çalışılacak. Şu ana dek Rusya’dan yapılan açıklamalar bu konuda belli bazı görüşlerin oluştuğunu düşündürüyor. Rusya Savunma Bakanlığı Kamu Konseyi Başkanı İgor Korotçenko:“Elçiler öldürüldüğü zaman havada bir savaş kokusu yayılmaya başlar. Palmira’nın ele geçirilmesi, Rus Büyükelçinin öldürülmesi, partnerlerimiz bize karşı daha ne gibi sürprizler hazırlıyor? Ankara’da Rus Büyükelçi’nin öldürülmesi – yalnız hareket eden bir teröristin eylemi değil, bu, ipleri Körfez bölgesine veya okyanusun öbür tarafına uzanan bir komplodur.” sözleriyle bu yöndeki görüşleri bir anlamda özetliyor. Zaten suikastın arkasındaki güçlere ilişkin bunun aksi ya da alternatifi sayılabilecek bir iddia da henüz ortaya atılmadı.

Gerek Türkiye gerek Rusya gerekse dünyanın farklı yerlerinden yetkili ve uzmanların görüş birliği yaptığı bir diğer husus da saldırının esasen Türkiye-Rusya yakınlaşmasını, somut işbirliği adımlarını hedef aldığıdır. İki ülke Halep ve genel olarak da Suriye’de siyasi bir çözüm yolu bulma arayışındaydı ve anlaşılan sonuca vardırıyorlardı. Suikastin olduğu saatlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Moskova yolunda olması ondan iki saat sonra da Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın Moskova’ya gidecek olması da yine iki ülke arasındaki işbirliğinin hedef alındığı iddialarını kuvvetlendiren gelişmelerdendi.

Bu aşamada gözler ister istemez Rusya’nın hamlelerinde olacak.  Suikastın arkasındaki güçlere ulaşmak için ilk soru “İki ülkenin yakınlaşmasından kimler rahatsız olur, iki ülkenin arasını açmayı kimler ister?” olacaktır. Ancak yola çıkılacak verilerin en önemlisi de suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş'ın kim olduğudur. Suikastçının FETÖ terör örgütüyle bağlantısına ilişkin ciddi iddiaları dikkate alınca da zaten Rusya’dan gelen görüşlerle örtüşen bir manzara söz konusu oluyor. Suikastın planlı, programlı olduğu suikastçinin saldırının meydana geldiği Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin hemen arka bitişiğinde bulunan bir otele yerleşmesinden ve suikastın gerçekleşme şeklinden belli oluyor. Planlı, programlı ve amaca yönelik bir eylem olduğundan kuşku duyulmuyor. Kısacası bir kişisel cinnet olayı olmadığı açık ve en kuvvetli ihtimal FETÖ tarafından kurgulanan bir cinayet olması.  

Rusya’nın FETÖ bağı üzerinden hareketle kendi etki alanında FETÖ unsurlarını temizliğe girişeceğini söylemek mümkün. Bu da FETÖ’nün derin yapılanma gösterdiği iddia edilen Orta Asya ülkelerini ilgilendiren bir takım gelişmeler olacağını göstermektedir. Rusya bu ülkelerdeki FETÖ okullarının kapanmasını sağlamakla kalmayacak muhtemelen örgütün tüm elemanlarını bulundukları yerde kıskaca alacaktır.

Aslında suikast Türkiye’nin 15 Temmuz sonrasında FETÖ terör örgütünün çökertilmesi için dünya ülkelerine yaptığı çağrıda ne kadar haklı olduğunu da ortaya koymuştur. Bir terör örgütünün terör örgütü olduğunun anlaşılması için ille de Kalaşnikofların, topların, tüfeklerin devreye girmesine gerek yok. Gerçi FETÖ bağlamında bu husus da gerçekleşti. Ancak şimdi diplomatların hedef alınması, FETÖ’ye desteğini sürdüren tüm ülkelerin bu cinayetlerde kabul etseler de etmeseler de parmaklarının olduğu şeklinde algılanacaktır. Bu dakikadan sonra bilmemek, anlamamak kabul edilir mazeret olmaktan çıkmıştır.  Bu anlamda FETÖ terör örgütüne dönük mücadelesinde Türkiye’nin elinin daha da güçlendiği açıktır.

Yorumlar