Rum Ulusal Konsey toplantısının ardından yaptığı açıklamada AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu bir kez daha iki toplumun liderine çağrıda bulunarak içinden geçilen anların kritikliğinin ve müzakerelerin yeniden başlaması gerektiğinin bilincine varmalarını istedi.
Kiprianu, Kıbrıs sorununun çözümüne müzakerelerle varılacağı konusunda tarafların on yıllardır hemfikir olduklarını ve eğer müzakereler olmazsa ülkenin aşamalı bir biçimde taksime sürükleneceğini ifade etti. Müzakereler yeniden başladığında da büyük güçlüklerin olacağına işaret eden Kiprianu, herkesin üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi gerekeceğinin altını çizdi. Andros Kiprianu, müzakereler başladığı takdirde AKEL’in yine yapıcı olarak hareket edeceğini ve Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına olumlu katkıda bulunacağını dile getirdi.
Kiprianu, Türklerin zaten beklentisi olan taksim modelinin önünü kesmek için neden Akıncı'ya çağrı yaptığını izah etmedi. Çağrı sadece Anastasiadis'e yönelik olsa anlamlı olabilirdi ama Türkler kendi devletlerinden memnunlar ve KKTC'nin tanınmasını tercih ederler. Kiprianu'nun dediği gibi gidişat iki ayrı devlete işaret ediyor. Hangi Türk bunun önünü kesmek ister ki?
Öte yandan AKEL'in Annan Planı döneminde niye "hayır" kampanyası yürüttüğünü de açıklamadı. "AKEL'in yine yapıcı hareket edeceği" sözlerinden tam olarak ne anlamak gerekir? Müzakere masasının sürekli açık olması mı yapıcı hareketten anladığı. Annan Planı kadar birleşik Kıbrıs'a yakınlaşılan başka bir an mı oldu? Neden "Hayır" dedirttiler? Akıncı'nın da bu masada Türkleri teslim alıp, kendi Rum devletlerinin bir azınlığı haline getirme planına "dur" diyenler tarafına geçmesi beklenir.