22 Ağustos 2019 tarihinde Ulusal Savunma Sanayi Günü’nde İran, millî yapımı Bavar-373 hava savunma sistemini tanıttı. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Bavar-373 hava savunma sisteminin Rus yapımı S-300 sisteminden üstün, S-400 sistemine yakın teknolojik özelliklere sahip olduğunu belirtti. Bununla birlikte İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Emir Hatemi, sistemin seri üretime geçmeye ve orduya teslim edilmeye hazır olduğunu açıkladı.
Bavar-373 hava savunma sisteminin 400-450 kilometreden aynı anda yaklaşık 100 kadar füze ve hava aracını tespit ve takip etme ve 12 füzeyle aynı anda 6 hedefi vurma yeteneğine sahip olduğu belirtilmektedir. Bavar-373’ün askerî kapasitesini, kullanacağı füzeler belirleyecektir. Bundan dolayı bu sistemde özel olarak 200 kilometre uzaklıktaki ve 27 kilometre yükseklikteki hedefleri vurabilen “karadan-havaya” Sayyad-4 füzelerinin kullanılacağı öngörülmektedir. İran tarafından üretilen ilk uzun menzilli hava savunma sistemi olarak bilinen Bavar-373’ün İran’daki eski sistemlerin yerini alması amaçlanmaktadır.
İran Hava Savunmasının Kapasitesi
İran hava savunması Amerikan, İngiliz, Çin ve Sovyet/Rus yapımı olmak üzere çok sayıda ve çeşitli hava savunma sistemine sahiptir. İlk olarak İran, 1970’lerde ABD’den 40 kilometre menzile sahip ve 18 km yükseklikteki hedefleri vurabilen MIM-23B Improved Hawk sistemini edinmiştir. Daha sonra bu sistem İran modifikasyonu olan Mersad olarak adlandırılmış ve modernizasyona tabi tutulmuştur. Günümüzde İran’ın elinde bu sistemden toplam 120 adet olduğu belirtilmektedir. İran’ın elinde Amerikan yapımı Patriot sisteminin kopyası olan Talash ve Ra’ad sistemleri de mevcuttur. 120 km menzile sahip bu sistemler daha sonra 2017 yılında Talash-2 ismiyle tanıtılmıştır. 1970’lerde İran’ın edindiği başka bir hava savunma sistemi de sınırlı sayıdaki 7 km menzilli İngiltere yapımı Rapira sistemidir. 1980’li yıllarda Çin’den Sovyet yapımı S-75 sisteminin kopyası olan HQ-2J’den 14 adet alım yapılmıştır. Daha sonra bu sistemler 1990’lı yıllarda Sayyad-1 ismiyle modernize edilmiştir. Ayrıca 1989 yılında Çin’den Fransız Crotale sisteminin kopyası olan ve 12 km uzaklıktaki 5 km yükseklikteki hedefleri vurabilen FM-80 sisteminin alımı yapılmıştır. 2010 yılında bu sistem Ya Zahar-3 ismiyle modernize edilmiştir. 1990’lı yılların başlarında Rusya’dan temin edilmeye başlanan 240 km menzilli S-200 sistemi Tahran, Isfahan ve Hemedan’daki hava üssü ve Bender-Abbas’taki deniz üssüne konuşlandırılmıştır. 2005 yılında Buşehr Nükleer Tesislerinin güvenliği Rusya’dan alınan 29 adet 12 km menzile ve 10 km yükseklikteki vuruş mesafesine sahip Top-M1 sistemiyle sağlanmaya çalışılmıştır. 2007 yılında S-300 Favorithava savunma sisteminin alımı için Rusya’yla anlaşmaya varılmış ancak Rusya’nın İran’a karşı alınan yaptırım kararlarının alınmasında ve uygulanmasında Batı ülkeleriyle ortak hareket etmesi teslimatı geciktirmiştir. Rusya İran’a S-300 teslimini 2015 yılında İran’la yapılan nükleer anlaşma ve ambargoların kaldırılmasına kadar gerçekleştirmemiştir. 2016 yılında Rusya’dan elde ettiği S-300 Favorit sistemi İran’ın elinde bulundurduğu uzun menzilli en modern silah niteliğindedir. Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutasında olan S-300 Favorit sistemlerinden ikisi Tahran’da, biri liman şehri olan Buşehr’de diğeri de İsfahan’dadır.
İran Hava Savunmasının Zaafiyetleri
İran hava savunması önemli sorunlar yaşamaktadır. Öncelikle İran’ın elinde bulundurduğu hava savunma sistemlerinin önemli kısmının orta ve küçük menzilli sistemlerden oluşuyor olması, daha yükseklerde uçabilen savaş uçakları ve diğer hava araçları karşısında bu sistemleri etkisiz kılmaktadır. Hatta bu durum, sistemlerin kendisini hedef hâline getirmektedir. İran’ın elinde bulundurduğu çok sayıdaki birbirinden farklı sistemler, farklı tarihlerde üretilmiş ve farklı ülkelerden edinilmiştir. Dolayısıyla bu durum sistemlerin birbiriyle ve diğer silahlarla koordinasyonunu, servislerini, bakım ve onarımlarını zorlaştırmaktadır. Aynı şekilde sistemlerin üretim tarihleri nedeniyle fiziksel olarak eskimiş ve teknolojik olarak da yenilenmemiş olması, bu zaman dilimi içinde İran’a rakip diğer ülkelerin hava kuvvetleri alanında önemli derecede teknolojik yenilikler yapmış olması İran hava savunmasının zayıf yönleridir. Ayrıca İran’ın elinde bulundurduğu modern hava savunma sistemlerinin sayıca az olması, İran’ın hava sahasının güvenliğini tamamen sağlaması konusunda yetersiz kalması anlamına gelmektedir. Yıllardır uygulanan ambargolar sebebiyle İran kendi askerî sanayisini geliştirmiş olsa da bu ambargoların İran ekonomisine, dolayısıyla da savunma bütçesine ağır etkileri olmuştur. Bunun yanı sıra İran’ın, gelişmiş ülkelerin elinde bulundurduğu yüksek düzeyli silahlara erişimi yine bu ambargolar sebebiyle engellenmiştir. Bu nedenle İran Amirali Farhad Amiri’nin Mayıs 2013’te Bavar-373 sistemlerinin denemelerinin başarılı olduğunu ve silahların seri üretimine geçildiğini açıklamasına rağmen bu yönde herhangi bir ciddi ilerleme görünmemiştir. Aynı şekilde Ekim 2015’te Tuğgeneral Farzad İsmaili’nin, Bavar-373 sisteminin Rus yapımı S-300 sistemine benzediğini, sistemin konuşlandırma hazırlıklarının Mart 2017 yılında tamamlanacağını açıklasa da bu plan hayata geçirilememiştir. Bazı Rus uzmanlara göre İran’ın yıllardır bu proje üzerinde çalışmasına rağmen askerî-teknoloji birikimi sıfırdan böyle bir hava savunma sistemi üretmesine izin vermemektedir. Dolayısıyla bu sistemin büyük olasılıkla Sovyet yapımı S-300’leri kullanan Çin veya Kuzey Kore’den elde edilmiş olabileceği yorumu yapılmaktadır. Ayrıca bu sistemin dış görünüşünün Amerika’nın Patriot sistemine çok benzediği, askerî kapasite bakımından da Rus yapımı S-300’lere yakın olduğu, sadece radar ve elektronik parçalar konusunda S-300’lerinkinden daha modern olabileceği belirtilmektedir.
Bununla beraber İran hava savunmasının sadece tek bir sistemden oluşmaması aynı zamanda yine çok sayıda uydu bağlantılı istihbarat radar sistemlerine ve avcı savaş uçaklarından oluşan hava kalkanına ihtiyaç duyması nedeniyle İran’ın, hava savunması alanında önemli eksiklikleri olduğu belirtilmektedir.
Bavar-373 Sisteminin Siyasi Etkisi
İran’ın Bavar-373 projesini hayata geçirdiğine dair yaptığı açıklamasının kamuoyundaki etkisinin yanı sıra bu sistemin seri üretimine geçilmesi ve orduda kullanılmasının, İran’ın dış politikasında ve Ortadoğu’daki askerî-siyasi süreçlerde ciddi etkileri olacaktır. Öncelikle İran’ın bu sistemleri tanıtması bölgede aktif faaliyet sürdüren DMO’ya ve buna bağlı vekil güçlere motivasyon kaynağı olacaktır.
20 Haziran’da Hürmüz Boğazı yakınlarında DMO tarafından Amerikan RQ- 4 Global Hawk İHA’sının düşürülmesi, İran’ın bundan sonra ABD ve bölgedeki müttefiklerine karşı asimetrik mücadele vermeye hazır olduğunu ve bu mücadeleyi sürdürmek için gereken irade ve araçlara sahip olduğunu göstermiştir. DMO’nun elinde önemli derecede Bavar-373 sisteminin bulunması durumunda bu politika daha etkin bir şekilde yürütülecektir.
Ayrıca İran bu sisteme sahip olduğunda bunu Moskova’nın S-300’ler üzerinden yaptığı gibi bir dış politika aracı olarak kullanacaktır. İran’ın bu sistemleri Hizbullah gibi daha organize bir silahlı gruba vermesi ya da Şam yönetimine sağlaması gibi ihtimaller çatışma alanlarında güç dengesini değiştirebileceği için İran’ın diğer aktörlerle olan pazarlık gücünü artıracaktır. Bu sistemlerin silahlı gruplara devredilmesi ise çatışmaları şiddetlendirecektir. İran’ın Bavar-373 sistemlerinin seri üretimine geçmesi, Rusya’ya olan bağımlılığını da azaltmış olacaktır. Bu da Rusya’nın İran üzerinden pazarlık yapma gücünü zayıflatacaktır.
İran’ın bu sistemle orta ve uzun vadede ülke savunmasını güçlendirmeye başlaması Ortadoğu’nun tamamında askerî-siyasi dengeleri değiştirecektir. Hava savunma sistemleri taarruz nitelikli silahlar olmayıp savunma nitelikli silahlar olarak tanımlansa da ülke savunmasını güçlendiren İran, kendisini güvende hissedeceği için bölgede daha sert politikalara başvurabilir. İran’ın bu yönde silahlanması, bölgedeki rakiplerini iki seçenekle karşı karşıya bırakacaktır ya İran’la sorun yaşamaktan kaçınmak için İran’a yakınlaşacak, en azından tarafsız kalmayı tercih edecek ya da İran’a karşı ittifak ilişkilerini güçlendirerek silahlanmaya hız verecektir. Bu tercihler bölge ülkelerinin tehdit algısı ve güvenlik politikalarına göre değişecektir.
Sonuç
Sonuç olarak İran’ın kısa vadede yerli üretimi olan Bavar-373 hava savunma sistemiyle ülke hava sahasının güvenliğini mutlak bir şekilde sağlaması düşük bir ihtimal olarak görünmektedir. Ancak bu gelişme, Tahran’ın bu yönde bir amaca ve bunu gerçekleştirecek imkâna sahip olduğunu göstermiştir. Ekonomik ve siyasi ambargolar karşısında maddi ve siyasi baskı altında olmasına ve bunun sonucu olarak silahlanma konusunda istediği seviyeye ulaşamayan İran, silah teknolojisi alanında bağımsızlık için mücadele verdiğini ve bundan sonra da bu yönde ilerleme niyetinde olduğunu göstermektedir. İran’ın bu alanda atacağı her adım ve elde edeceği her başarı, İran’ın dış politikadaki tutumunun ve bölgedeki siyasi ortamın değişmesine hatta bazen daha da sertleşmesine yol açacaktır.
Makale İRAM İran Araştırmaları Merkezi'nde yayınlanmıştır.