Makedonya’nın 2006-2016 arasında görev yapan bir önceki Başbakanı Nikola Gruevski, yolsuzluk, rüşvet ve benzeri suçlamalarla yargılanmış, bir dava için iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştı ve diğer bazı davalar da devam ediyordu. Gruevski, 13 Kasım'da sosyal medya hesabından artık Budapeşte’de olduğunu ve Macaristan hükümetinden siyasi iltica talebinde bulunduğunu açıklamıştı. Arnavutluk Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamadan da Gruevski’nin 11 Kasım Pazar günü Arnavutluk'un kuzeybatısındaki Hani Hotit sınır kapısından Macaristan'ın Tiran Büyükelçiliğine ait bir araçla Karadağ tarafına geçtiği anlaşılmıştı.
Gruevski’nin iltica talebinin Macaristan tarafından doğrulanması üzerine Macaristan'ın Üsküp Büyükelçisi Laszlo Istvan Dux'a, Gruevski'nin Macaristan'a sığınıp siyasi iltica talebinde bulunmasına ilişkin nota verilmişti. Dün Gruevski sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Macaristan’a iltica başvurusuna olumlu yanıt aldığını ifade etti. Bugün de Makedonya Adalet Bakanlığı Nikola Greuvski’nin iade talebini Macaristan’a gönderdi.
Gruevski ülkesindeki siyasi zulüm nedeniyle iltica talebinde bulunduğunu açıklamıştı. Yargılama aşamasındaki duruşmalarda da savcıların kendisine “siyasi işkence” yaptığını savunuyordu. 2015’te de bazı telefon kayıtları şu anki iktidar tarafından basına servis edildiğinde de bunu “kendisine karşı darbe” olarak değerlendirmişti.
Makedonya’nın yeni yönetiminin ünlü milyarder ve spekülatör Geroge Soros’un yardımlarıyla iktidara geldiği söylentileri ve Macar asıllı olan Soros’un Macaristan’daki tepkiler nedeniyle geçtiğimiz yıl Macaristan’ı tamamen terk etmek zorunda kalmasını birlikte değerlendirelim. Macaristan’ın aldığı kritik karar, Soros vakıflarının Balkanlardaki son hamleleriyle ilgili olabilir mi? Macaristan hükümeti, dev bilbordlarda aylarca devam eden "Son gülen Soros olmasın!" kampanyası dahil çok geniş kapsamlı bir hazırlık aşaması ardından 'Soros'u durdur'[1] isimli kanun tasarısı hazırlamıştı. Bu son adımdan önce ise George Soros tarafından kurulan üniversitenin kapatılması, Soros dernek ve vakıflarını hedef alan düzenlemeler söz konusuydu. Batı basını tüm bunları Macaristan’ın içe kapanması, muhafazakarlaşması, korumacılığının artması olarak gördü, tanımladı. Soros ise özgürlükçü, liberal, çok kültürlülük destekçisi olarak sunuldu. Bu arada Yunanistan’da Dışişleri Bakanı’nın istifa etmesine sebep olan suçlamalar arasında Soros’tan para alarak bunların bir kısmını Makedonya ile yürütülen isim anlaşması hakkında olumlu görüş yazmaları için yabancı basına para dağıtılması olduğunu da hatırlatalım.
Makedonya’da ise Gruevski, kendine yöneltilen rüşvet, yolsuzluk suçlamaları bir tarafa ayrılırsa Makedonya’nın dışa açılmasının önündeki engel, milliyetçi, komşularla sorunları çözmek istemeyen taraf olarak tanımlandı. Makedonya’nın şimdiki iktidarının başındaki isim olan Zoran Zaev ise gerçekten de Bulgaristan’la, Arnavutluk’la ve şimdi de Yunanistan’la mevcut sorunları çözme yönünde gayret sarf ediyor. İktidara gelmeden önceki dönemde Soros’la bir takım görüşmeler yaptığı da basına yansımış ve yalanlanmamıştı.
Kısacası, dünya düzenindeki büyük dönüşüm süreçlerinden biri yaşanıyor. Aktörlerden biri Soros. Balkanlar, her zamanki gibi ön deneme sahası vazifesi görüyor. Çünkü Makedonya dışında Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan da konunun muhatabı. Gruevski’nin iltica için Macaristan’ı seçmesi, talebinin Macaristan tarafından kabul edilmesi ne kadar Soros karşıtlığında birleşmedir ya da ne kadarı farklı ilişkiler ve işbirliğiyle ilgilidir hususları tartışmaya açık. Ancak Soros’un Balkanlar’da aktif siyasetin belirleyicilerinden biri olduğu kolayca görülebiliyor.
[1] Macaristan hükümeti, Soros'u, finanse ettiği sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yılda 1 milyon sığınmacıyı Avrupa'ya taşımaya çalışmakla suçluyordu. Yasa ile yurt dışından maddi destek alan ve yasa dışı göçü destekleyen kuruluşlara yüzde 25 vergi getirilmesi ve Macar vatandaşlarının Schengen sınır bölgesine 8 kilometreden daha fazla yaklaşmamasının sağlanması öngörülüyordu.