Prof.Dr. Ata Atun Prof.Dr. Ata Atun @ataatun

Kabullenmeden Kabul Etmiş Gözükmek

04 Mayıs 2018
Kabullenmeden Kabul Etmiş Gözükmek

Rum lider Anastasiadis’in gerçekte oynadığı oyun bu. Bugüne değin yedi Rum lider geldi geçti müzakerelerden. Hepsinin de taktiği aynı oldu. Kıbrıs adasının Rum egemenliği altına girmesinin dışında hiçbir öneriyi kabul etmemek ama kabul etmiş gibi görünüp, dünyayı kandırmak, Türk tarafını da suçlu durumuna sokmak…

Günümüzde de Anastasiadis, Guterres çerçevesini, bile bile çirkin bir Bizans oyunu ile yanlış ve çarpıtarak takdim etmeye çalışıyor. Yalanın bini bir para Anastasiadis’de. 
Anastasiadis, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yaptığı açıklamadan sonra yaptığı açıklamasında 4 Temmuz tarihli bir kağıttan bahsediyor ve “o şekilde olacaksa kabul ederim” diyor. Guterres çerçevesi tek bir tane ve başka bir versiyonu da yok ama Anastasiadis sanki de 4 Temmuz tarihli ikinci bir çerçeve daha varmış gibi davranarak, BM’yi, AB’yi, ABD’yi ve de Kıbrıs konusu ile ilgili herkesi kandırmaya çalışıyor.

Guterres taraflara kendi çerçevesini 30 Haziran’da verdi ve çerçevenin içeriği o gün açıklandığı gibi altı maddeden oluşmakta. Açıklanan bu çerçeveyi Türk tarafı, KKTC ve Türkiye kabul ederken, Rum tarafı kabul etmemiş ve buna ilaveten de Yunanistan kabul etmeye sıcak bakarken Anastasiadis’in müdahalesi ile reddetmiş, bu nedenle Rum tarafı çerçevenin dışında kalmış, müzakereler de Rumların olumsuz yaklaşımı nedeni ile çökmüştü.

1 Temmuz’da Anastasiadis Guterres’in çerçevesine yanıt gibi bir mektup yazmış ve niye Guterres çerçevesini reddettiği ile kendi görüşlerini belirtmişti. İşte Anastasiadis’in bahsettiği ikinci belge de bu. Anlaşılacağı üzere, sanki Guterres Rumların isteklerini kabul etmiş ve ikinci bir çerçeve belgesi yayınlamış havasını yaratmaya çalışıyor Rumlar.

Anastasiadis’in öncelikle, Guterres Çerçevesini sadece kendi işine gelen iki maddesini değil, tümü ile kabul ettiğini açıklaması gerekmekte. Dönüşümlü Başkanlığı, yani ikiye bir oranını, Türklerin belirleyici oyunu (One favorable vote), iki mülkiyet rejimini yani Türk bölgesinde (KKTC) kalacak topraklarda ilk söz sahibinin bugünkü kullanıcıda olacağını kabul ettiğini açık ve net olarak açıklaması gerekiyor masaya oturmadan önce. Ama Anastasiadis’in işine gelmiyor bunları kabul ettiğini açıklamak. İstiyor ki masaya oturulsun ve sadece askerin çekilmesi ile Güvenlik ve Garantiler konuşulsun.

Anastasiadis’in yalancılığı ve Bizans oyunu, Guterres çerçevesini kabul ettiğini net ve anlaşılır bir şekilde açıklayamaması ama “Akıncı’nın kabul etmesini memnuniyetle karşıladım” diyerek sanki de Guterres çerçevesini kendisi kabul etmiş de, Akıncı kabul etmemiş havasını çizmeye çalışması…

Orijinal Guterres Çerçevesinin içeriğinde de “İki” tane değil, “Altı” tane başlık veya madde var. Ama yalancıların kralı Anastasiadis, sanki de sadece “iki başlık” varmış gibi, kendi işine gelen başlıkları yani Güvenlik ve Garantiler ile Asker konuları çerçevede var, diğer dört tanesi olan, Siyasal Eşitlik, Mülkiyet, Dönüşümlü Başkanlık, Oylama dışarda bırakılmış ve yokmuş gibi takdim etmeye çalışmakta.

Daha da ötesi, Guterres’in çerçevesinde Anatasiadis’in iddia ettiği gibi “Sıfır asker, sıfır Garantiler” diye bir kavram ve madde de yok. Bunlar Anastasiadis’in hayal dünyasında mevcut sadece. Çerçevede garantörlerin tek yanlı müdahale hakkının sürdürülebilir olmadığı dile getiriliyor ama her iki toplumun korkularını giderecek, iki toplumun kendini güvende hissedeceği ve iki toplumun ayrı ayrı kabul edeceği bir garanti sisteminin bulunması gerektiği tavsiye ediliyor. Birinin güvenliğinin diğerine tehdit oluşturmayacağı ve özellikle de Türklerin kabul edeceği bir garanti sisteminin olması gerektiği belirtilmekte.

Hatırlatalım; Guterres müzakerelerde, “asker konusu da ayrı bir konudur, asker çekilmesi gerekir mi, çekilecekse ne kadar sürede kaç tane çekilmelidir. Bana sorarsanız bu konuya sizler değil, garantörler tartışmalıdır” demiş, bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı da “4 saat içinde gelir masaya otururuz” yanıtını vermişti anında.

Tabi, Anastasiadis’i Rumlar da eleştiriyor fena halde. “Kaypaklığın ve yalancılığın bizi sıkıntıya sokuyor, inanılırlığımızı da senin yüzünden yitirdik” diyor bazı Rum siyasiler.

Artık ne eskisi gibi ucu açık müzakereler olacak, ne de sadece Rumların isteklerinin yer aldığı planlar masaya konacak. Müzakereler çökmüşse ve gene çökecekse bunun sorumlusunun Türk tarafı olmayacağı da kesin…

Yorumlar