Rum lider Nikos Anastasiadis, Cenevre'de yeniden bir araya gelmek için bir takım koşullar öne sürdü. Daha açık ifadeyle Garantilerin sonlandırılması için Cenevre'ye gideceğini söyledi. Bu yaklaşımı Kudret Özersay şöyle değerlendirdi:
"Bu “Cenevre’ye gidelim, çözene değin orada kalalım” önerisi DEĞİLDİR.
Anastasiades “Cenevre’ye gidince önce güvenlik ve garantileri görüşelim” demiyor, önce güvenlik ve garantiler görüşülecek ve KAPATILACAK diyor. “Güvenlik ve garantiler kapatılana kadar orada kalırım” da demiyor! O konu kapatılırsa, toprakta da uzlaşı olursa O ZAMAN, ANCAK ONDAN SONRA siyasi eşitliğin de yer aldığı diğer dört konuyu çözene kadar Cenevre’de kalırım diyor.
Böyle bir önerinin kabulü durumunda olacak olan nedir? Güvenlik ve garantilerle başlanması, ANLAŞILAMAMASI ve sürecin orada, yani güvenlik ve garantiler konusunda, ondan ötürü kopmasıdır. Bizim siyasi eşitliğimizi kabul etmek istemediğinin gizlenmesidir. Diğer konulara geçilemeyeceği gibi Cenevre’de “sorun çözülene değin kalınMAMASI” demektir. O aşamanın ertesinde İLK ŞART yerine gelmediği için “ben da bıraktım da geldim” denilecek, Cenevre gene bir, bilemediniz iki günde bitecek demektir. Bir yandan Annan Planı’ndaki güvenlik ve garantiler maddelerine, Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki duruşuna, diğer yandansa Anastasiades’in bu konulardaki “Garantiler sona erecek, asker kalmayacak” ifadelerine baktığımızda bunu görmek zor değil.
Özetle Anastasiades ne yapmaya çalışıyor? En önemli rakiplerinden birisi olan oğul Papadopulos’un kendisine ve müzakerelere yönelttiği en önemli eleştirinin içini boşaltmaya ve seçimde elini güçlendirmeye çalışıyor. Bir konferansta bizzat Papadopulos’u dinledim dikkatle ve orada da gördüm. Bu şahsın Anastasiades’e yaptığı tüm diğer eleştiriler çok kolay etkisiz hale getirilebilir. Ama “hep o dört konuyu, yani Kıbrıslı Türklerin istediklerini müzakere ettiler ama Kıbrıs Rum toplumunun alacaklı olduğu!!! (nedense) garantileri, askeri ve toprak konusunu hep sona bıraktılar” eleştirisi üzerinde en fazla durduğu ve sürekli tekrar ettiği bir eleştiriydi. Belli ki seçim stratejisini de bunun üzerine kuracaktı. Anastasiades şimdi bu şartlı-şurtlu önerisi ile, içeride seçim stratejisini de, rakiplerine karşı ne yapacağını da şekillendiriyor. Üstelik Türkiye’ye ilk defa bu konuları görüştürdüm benzeri bir söylemi yine tekrar ederek, aslında DERDİNİN güneydeki seçimler olduğunu bir kez daha altını çize çize ortaya koyuyor.
Hatırlar mısınız İsviçre toplantısı öncesinde Yunanistan Dışişleri Bakanı tarafından konulan ÖNŞARTI? Gelirim ama Garantilerin sona erdirilmesini konuşmaya gelirim sadece!!! Aslında Anastasiades tarafından dün yapılan açıklama da bunun BİREBİR aynısıdır, “benim istediğimi kabul ederseniz gelirim, benim istediğimi kabul ederseniz kalırım”. Sayın Akıncı bu önerileri ilk duyduğunda, basın önünde “bu öneriyi sadece ben değil hiçbir Kıbrıslı Türk lider kabul etmez” benzeri bir ifade kullanmıştı. Umarım bu duruşunu muhafaza eder çünkü Anastasiades kendi seçim hesapları için zekamızla alay ediyor.
Anastasiades’in de, başka herhangi bir kişinin de Kıbrıs Türk Halkının geleceğini Anastasiades’in seçim hesapları için kurulacak bir masada MEZE yapmaya hakkı yoktur."