Gözde Kılıç Yaşın Gözde Kılıç Yaşın @GzdKlcYsn

Rum Vekil Eleni STAVRU: Nihai Jeopolitik Durum Şekillenene Dek Beklemeliyiz

25 Nisan 2017
“ Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde yayınlanan ALİTHİA gazetesinin 23 Nisan 2017 tarihli sayısında Yorgos HRİSANTHOS imzasıyla yayınlanan (Rum) MİLLETVEKİLİ ELENİ STAVRU ERDOĞAN KONUSUNDA: “CESUR KARARLAR ALAMAZ” başlıklı mülakatın çevirisidir: „
Rum Vekil Eleni STAVRU: Nihai Jeopolitik Durum Şekillenene Dek Beklemeliyiz

Aşağıda tam çevirisini okuyabileceğiniz söyleşi bir Rum Milletvekili'nin Türkiye'ye, Kıbrıs sorununa, Türkiye-AB ilişkilerine, Türkiye-İsrail ilişkilerine bakışını yansıtmasının ötesinde bazı önemli veriler de içeriyor. Bu çerçevede:

* GKRY için KKTC'ye ait deniz alanında MEB ilanında bulunmak gündemlerinde olan/konuşulan yeni bir aşamadır. Hazırlıklı olunması icap eder.

** "Hasta Adam Türkiye" algısı Rum liderlerce canlı tutulmaktadır. Bu söyleşide de "Türkiye'ye nasılsa çok cephede kaybedecek, o döneme dek bekleyelim" mesajı bulunmaktadır..

*** Bu yaklaşım aynı zamanda Rum tarafının müzakereleri sürüncemede tutma eğiliminde olduklarının göstergesidir. 

**** Stavru, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa Müslümanlarını "Kutsal Savaş"a davet ettiğini iddia ediyor, Cihatçıların Türkiye'deki referandumdan hiç rahatsızlık duymadığının dikkat çekici olduğunu söylüyor ve ropörtajın devamında da alakasız bir yerde Juncker'in İsveç’te yapılan terör saldırısının tüm Avrupa’ya yapılan bir saldırı olduğu sözlerini tekrarlayarak tüm Avrupa'yı Türkiye'ye yaptırıma davet ediyor. Burada İslam adı kullanılarak yapılan terör faaliyetleri ile Türkiye arasında bağ kurma çabasına dikkat edilmelidir. Aslında Stavru'nun bu yaptırım talebinin de Türkiye'ye ait olan ama Rum tarafınca tek taraflı ilanla MEB ilan edilen bölgelerdeki Navtex ilanı için yapıldığı da unutulmamalıdır. Bu kelime oyunlarının Avrupa Parlamentosu ve AB'nin tüm kurumlarında Rum temsilcilerce yapıldığına şüphe bulunmamalıdır. 

***** Başka tüm konularda "Sahte Devlet" olarak andıkları KKTC'nin Cumhurbaşkanı Akıncı'ya yüklenen anlam da dikkat çekicidir. Zira KKTC'yi Türkiye'nin yönettiğini iddia ederken NAVTEX ilanı nedeniyle "Türkiye’ye değil bizzat Akıncı’ya sormalı. Gerçekten Türkiye’yi işgal altındaki bölgelerin MEB’ine (münhasır ekonomik bölge) girmesi için davet etti mi?" ifadesi önemli bir farklılıktır. 

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde yayınlanan ALİTHİA gazetesinin 23 Nisan 2017 tarihli sayısında Yorgos HRİSANTHOS imzasıyla yayınlanan (Rum) MİLLETVEKİLİ ELENİ STAVRU ERDOĞAN KONUSUNDA: “CESUR KARARLAR ALAMAZ” başlıklı mülakatın çevirisidir: 

MİLLETVEKİLİ ELENİ STAVRU; “ERDOĞAN CESUR KARARLAR ALAMAZ”

“DİSİ Milletvekili Eleni Stavru, Milliyetçilerin Desteğine Olan İhtiyaca Hapsolmuş Türk Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs Sorununun Adil Çözümü Yönünde İlerleme Pozisyonunda Olmadığı Değerlendirmesini Yaptı.

DİSİ Milletvekili Eleni Stavru, jeopolitik istikrar şekillenene kadar tarafımızın bekleme tutumunda kalmasını önerdi. ‘Alithia’ya verdiği mülakatta, Erdoğan’ın 2019’da cumhurbaşkanlığı görevine yeniden seçilmesi ihtiyacının Kıbrıs sorununda yarattığı büyük problemi ifade ederken, enerji programıyla ilgili Türk tehditleri nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hamlelerinden de söz etti.

Yorgos HRİSANTHOS: Türkiye’deki gelişmelerden başlayalım. Tayyip Erdoğan kendisi için önemli olan bir zafer kazandı ancak bu zafer yenilgi olarak açıklanıyor. Gerçek hangisi?

Eleni STAVRU: Öncelikle bu, Erdoğan’ı vatanının yok edicisi olarak gösteren bir karardır. Sonuç, hile ürünüdür ve halkı bölüyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan darbenin ardından millî birliği yeniden sağlaması gerekirdi, kovuşturmalar ve bölücü bir referandum yönünde ilerlemesi değil. Bugün Türkiye’nin yarısı hayatta kalmak için ispiyoncu haline geldi. Erdoğan, Türkiye’nin hayır diyen yarısını cezalandıracak. Bugün sadece mutlak hükümdar yetkileriyle kuşanmak istiyor.

“BUNDAN BÖYLE TÜRKİYE, BATI UYGARLIĞIYLA İLİŞKİSİ OLMAYACAK BİR DİKTATÖRLÜK VE SİYASİ İSTİKRARSIZLIK AŞAMASINA GİRECEK. MUHTEMELEN, SURİYE, IRAK VE YUNANİSTAN GİBİ ÇEŞİTLİ CEPHELERDE SICAK HADİSELERE BAŞVURACAK.”

HRİSANTHOS: Türkiye’de önümüzdeki dönemde ne göreceğiz?

STAVRU: BUNDAN BÖYLE TÜRKİYE, BATI UYGARLIĞIYLA İLİŞKİSİ OLMAYACAK BİR DİKTATÖRLÜK VE SİYASİ İSTİKRARSIZLIK AŞAMASINA GİRECEK. MUHTEMELEN, SURİYE, IRAK VE YUNANİSTAN GİBİ ÇEŞİTLİ CEPHELERDE SICAK HADİSELERE BAŞVURACAK. TÜRKİYE’NİN CEPHELERİ ÇOKTUR VE ÇOK OLMAYA DEVAM EDECEKTİR. Amerika ile dahi iyi ilişkileri yok ve Rusya’yla ilişkisi de riskli. Suriye, İsrail, İran ve Mısır rejimleri gibi komşularıyla ilişkilerinin de iyi olmadığını belirtmemiz gerek.

HRİSANTHOS: Tayyip Erdoğan konusunda ne söyleyebiliriz?

STAVRU: Adam Avrupa’daki Müslümanları kutsal savaşa davet ediyor. Mısır’ın cihatçıları olan ve geçtiğimiz hafta ülkedeki Hristiyan azınlığı kana bulayan Müslüman Kardeşlere sığınak sunan bir Cumhurbaşkanıdır. Cihatçıların Türkiye’deki referandumdan hiç rahatsız olmadığı da dikkate değerdir.

HRİSANTHOS: Peki Kıbrıs sorunu bugün Türkiye için hangi noktada? Türkiye’nin sorunlarından söz ediyoruz ve Kıbrıs sorununa değinmiyoruz…

STAVRU: Şöyle söyleyeyim, KIBRIS SORUNUNUN TÜRKİYE’NİN TALEPLERİ TEMELİNDE ÇÖZÜMÜ ONA TÜM BU RAKİPLERİ KARŞISINDA MUAZZAM BİR AVANTAJ VERECEKTİR VE BU ŞEKİLDE GÜÇ DENGESİNİ TÜRKİYE LEHİNE DÖNDÜRMÜŞ OLURUZ. TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARINA GÖRE KESİLİP BİÇİLMİŞ BİR ÇÖZÜM ONU, TÜM DOĞU AKDENİZ’İN JEOSTRATEJİK MERKEZİ HALİNE GETİRECEKTİR ZİRA TÜM KAYNAKLARI, TÜM HİDROKARBON ULAŞIM YOLLARINI VE TÜM HAVA VE DENİZ ULAŞIMLARINI KONTROL EDECEK. AYRICA YUNANİSTAN’I DOĞU AKDENİZ’İN DIŞINDA TUTACAK VE TÜM ENERJİ PROGRAMIMIZI İPTAL EDECEK. AYNI ŞEKİLDE KIBRIS SORUNUNDA KÖTÜ BİR ÇÖZÜM EASTMED BORU HATTI İNŞASI PLANLARINI DA İPTAL EDECEKTİR.

HRİSANTHOS: Neticede Kıbrıs sorununun çözümünü istediğimize göre biz ne yapıyoruz?

STAVRU: Türkiye tüm senaryolarla hasmane bir şekilde iç içe olduğu için bölgede nihai jeopolitik durum şekillenene kadar bekleme tutumunu sürdürmeliyiz.

HRİSANTHOS: Bana söylediklerinizden bugün Türkiye’nin Kıbrıs sorununda yüzde yüz kendi ölçülerine göre olmayacak bir çözüm yönünde ilerlemesi için hiçbir sebebi olmadığını anlıyorum. Doğru mu?

STAVRU: Erdoğan’ın 2019 seçiminde aşırılık yanlısı grupların desteğine ihtiyaç duyacağı dikkate alındığında Kıbrıs sorununda işgalin sonlandırılması, birliklerin geri çekilmesi ve garantilerden vazgeçmesi gibi cesur kararlar alması söz konusu değildir. ADİL BİR ÇÖZÜM TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN NAZARINDA TAVİZ OLARAK GÖRÜNECEK. BUGÜN TÜRKİYE KIBRIS SORUNUNDA HİÇBİR ŞEY VERMEYECEK.

HRİSANTHOS: Kıbrıs sorununda bugüne kadarki stratejimizle neyi başardık?

STAVRU: BM (Birleşmiş Milletler) ve AB (Avrupa Birliği) üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet olarak varlığını, uluslararası alanda talepte bulunarak ve Orta Doğu’da güçlü ittifaklar kurarak kurtardık. Keza jeostratejik olarak ayrıcalıklı konumumuzun bize sunduğu tüm avantajları da kurtardık. Nikos Anastasiadis hükûmetinin tüm bu başarılarından ötürü gurur duymak hakkıdır.

HRİSANTHOS: Bir şey daha sorayım. Türk Dışişleri Bakanlığı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, sözde KKTC’nin menfaatlerini Silahlı Kuvvetleriyle savunacağını ifade etti. Bu ifadeyi nasıl değerlendiriyoruz?

STAVRU: Yapmamız gereken şey, Türkiye’ye değil bizzat Akıncı’ya sormaktır. Gerçekten Türkiye’yi işgal altındaki bölgelerin MEB’ine (münhasır ekonomik bölge) girmesi için davet etti mi? Kıbrıslı Türk lider, vatanımızda barış içinde yaşamak ve dönüşümlü başkan olmak istediğini söylüyor. Karşımızda oturuyorsunuz. Kıbrıslı Türklerin haklarını savunmak için Kıbrıs’ın MEB’ine girmesi için gerçekten Türkiye’yi davet edip etmediğini sormak gerekmez mi? Bunlar çelişkili şeyler. ‘Nasıl tepki göstereceğimize durum ortaya çıktığı zaman bakalım.’ ve bir de şu var: ‘Ankara Kıbrıs Türk yönetiminin talebi üzerine harekete geçtiyse Kıbrıs Türk tarafının sorumluluğu vardır.’

HRİSANTHOS: Öyle sanıyorum ki Türk Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra bizzat Sayın Akıncı da, Kıbrıs Rum tarafının temmuz ayında sondajlar yönünde ilerlemesi halinde sorun olacağını açık bir şekilde söyledi…

STAVRU: Evet açıkça söyledi. Lakin siyasi uyarılarla NAVTEX çıkarılarak gerçek mühimmatla yapılan tatbikatlar arasında fark var. Sayın Akıncı’nın açıklamaları, Kıbrıslı Türk liderin sözünü ettiği iyi atmosfere zarar vermiyor mu? Sayın Akıncı’nın hareket etme yöntemi çelişkili. Öte yandan NAVTEX konusunda şunu belirtmemiz gerekir ki, bir ülkenin başka bir ülkenin MEB’inde gerçek mühimmatla tatbikatlar yapma hakkı var ama bu konuda bilgilendirip izin aldığı takdirde. Bizim durumumuzda öylece girdi ve bizi bilgilendirmedi çünkü bizi tanımıyor.

“ADİL BİR ÇÖZÜM TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN NAZARINDA TAVİZ OLARAK GÖRÜNECEK. BUGÜN TÜRKİYE KIBRIS SORUNUNDA HİÇBİR ŞEY VERMEYECEK.”

HRİSANTHOS: Türkiye enerji planlarımızı nasıl durdurabilir?

STAVRU: Büyük şirketlerin petrol platformlarına saldıramaz zira böyle bir şey bu şirketlerin bağlı oldukları ülkelere karşı hasmane bir eylem olacaktır. ABD, Fransa ve İtalya gibi büyük şirketlerden söz ediyoruz.

HRİSANTHOS: Referandumdan önce bazıları, eğer Erdoğan kazanırsa Kıbrıs sorununu çözmeyi isteyebileceğini ve bu şekilde büyük bir meseleyi kapatıp Doğu Akdeniz’deki enerji oyununa girebileceğini söylüyordu. Türkiye’nin hareket şekline dair bir takım ilk işaretler var mı?

STAVRU: Referandumdan hemen sonra yaptığı ilk şey Kıbrıs MEB’inde gerçek mühimmatla yapılan tatbikatlarla kışkırtmak oldu. Bir şey daha söyleyeyim, Türkiye’nin bu tarz eylemlere girişmemesi için işgal altındaki bölgelerin MEB’ini ilan etmemiz gerektiğini yıllardır söylüyorum.

HRİSANTHOS: Ankara’nın AB üyesi bir ülkenin MEB’inde nasıl hareket ettiğini gören Avrupa ne yapıyor?

STAVRU: Avrupa’nın artık rol üstlenmesi lazım. AB’den ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulaması yönünde ilerlemesini talep etmeliyiz. Birkaç gün önce Sayın Juncker, İsveç’te yapılan terör saldırısının tüm Avrupa’ya yapılan bir saldırı olduğunu ifade etti. Kaldı ki üçüncü bir ülkenin AB üyesine karşı istilası söz konusu. Kırım durumunda Rusya’ya yaptırımlar uyguladı. Öyleyse Türkiye’nin AB üyesi bir ülkenin MEB’ine girmesi konusunda ne yapması gerekiyor?

HRİSANTHOS: İsrail Türkiye’nin enerji kısmındaki hamlelerini nasıl görüyor?

STAVRU: SÖZ KONUSU ÜLKE, TÜRKİYE ÜZERİNDEN UCUZ BORU HATTI SEÇENEĞİNİ DEĞİL DE YUNANİSTAN ÜZERİNDEN HEM DAHA GÜVENLİ OLAN DENİZALTI BORU HATTI ÇÖZÜMÜNÜ TERCİH EDEREK NİYETLERİNİ GÖSTERDİ. İSRAİL, BU TARZ DAVRANIŞLARI OLAN BİR TÜRKİYE’Yİ AYAKLARININ İÇİNDE İSTEMİYOR. ÖTE YANDAN İSRAİL’İN ASKERÎ BAKIMDAN TÜRKİYE’DEN KORKACAK BİR ŞEYİ OLMADIĞI DA KESİN.”

(Çeviri için Lütfi Özter'e teşekkür ederiz) 

Yorumlar