POLİTİS gazetesinin 23 Mart 2017 tarihli sayısında yer alan ME APOPSİ sütununda yayınlanan MANTIK SÜRGÜNDE başlıklı yorumun çevirisi şöyledir:
“Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, mantıklı bir insanın reddedemeyeceği bir ifade-anahtar söyledi. Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yönetimden pay alacağını ve bunun karşılığının Türk işgal ordusunun ayrılmasından başka bir şey olamayacağını söyledi.
Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis bu açıklamaları, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Thomas Shannon ile ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki görüşmesinde yaptı. Görüşmede ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Bakan Yardımcısı Vekili Jonathan Cohen de hazır bulundu. Bu tezden sonra daha mantıklı ne tespiti olabilir ki.
1974 istilasında mağlup taraf olarak Kıbrıslı Rumlar -bazı istisnalar hariç- 1974 öncesine dönme durumunun olamayacağını anlamıştır. Ancak bu, 1974 mağlubiyetinin tutunanları ve on yıllardır istila ve işgale dayananları dağıtması gerekeceği anlamına gelmiyor. Türk tarafı yetkinin paylaştırılmasını ve işgalin başka şekillerde devam etmesini isteyemez. Tehdit ve küçümseme hissedilmemesi için talep ettiği yetkiyi aldığı sürece işgal birliklerinin Kıbrıs’ta yeri yoktur.
Ancak Türkiye bu mantığı kabul ediyor mu? Yukarıda ayrıntılı sözü geçen mantığın, onurlu ve tarihi bir uzlaşıya varabilmesi için ayrıntılı olarak inceleneceği görüşmelere gelecek durumda mı?
Türk yetkililerin son açıklamaları, Türkiye’nin Kıbrıs’ta totaliter bir egemenlik için bir diretme ve kibri ortaya çıkarıyor. Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği karşısında yönelttiği yabanlığa bunları da eklersek tüm kritik konularda Türk politikasının mantıklı hale gelmesi oldukça zordur.
16 Nisan uzak değildir. Referandumun sonucuyla çok şey netleşecek. Ve ortalama bir vatandaş şunu sorabilir: Tayyip Erdoğan mutlak efendi niteliğini almadan bile böyle davranıyorsa, kazanırsa ne olacak? Peki, kaybederse ne olacak? Basit bir sebepten ötürü yorumu kolay olmayan sorular. Mantık, Ankara’dan çok uzağa sürgüne gitti.”