Yunanistan'ın başkenti Atina'da, Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi (DEB) tarafından yapılan panelin düzenlendiği salon aşırı sağcı Altın Şafak partisi üyeleri tarafından basıldı. Grup içerisinde parti milletvekilleri de vardı. Olay, İnsan Hakları Günü kapsamında DEB Partisi ve Helsinki İnsan Hakları Komitesi tarafından "Yunanistan'da milli azınlıklar ve uluslararası kuruluşların önerileri" adlı panelin düzenlendiği sırada gerçekleşti. Toplantı salonunu basan grup, ırkçı sloganlar attı ve 10 dakikalık eylemden sonra salondan ayrıldı. Irkçı grup binadan ayrılırken, Yunan milli marşını okudu.
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi ile Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi’nin ortak etkinliği olan toplantının konusu “Yunanistan'da milli azınlıklar ve uluslararası kuruluşların önerileri” idi. Böylesi bir toplantının Yunanistan gibi azınlıkların varlığını reddeden bir ülkede tepki doğurması beklenebilecek bir gelişmedir. Buna rağmen hiç önlem alınmaması, toplantı esnasında ve olay esnasında hiç polis olmaması dikkat çekti.
Geçtiğimiz yıl da neredeyse aynı zamanlarda, 8 Aralık’ta Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi’nin (DEB), Yunanistan'ın Gümülcine kentinde bulunan binasına gece saldırı düzenlenmişti. Binaya kapıyı kırarak giren saldırganlar duvarlara mavi boya ile “Trakya’nın bekçileri” yazarak, özel bir bölümde muhafaza edilen partinin kurucusu Dr. Sadık Ahmet’in ölümüne neden olan kazada kullandığı otomobili çalmıştı. Saldırganlar nasıl bir nefretle hareket ediyorlarsa ya da ne gibi bir mesaj vermek istiyorlarsa Sadık Ahmet’in resimlerini de parçalamışlardı. Bu saldırıda şaşırtıcı olan saldırıdan hemen iki gün önce DEB binasında sergilenmek üzere 20 yıldır saklandığı yerden çıkarılıp İskeçe’den getirtilen ve rahmetli Sadık Ahmet’in içindeyken şaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybettiği otomobilin vinç kullanılarak çalınmasıydı. Bunun sıradan adli bir vaka olmadığı anlaşılıyordu. Aradan geçen bir yılda ne saldırganlara ilişkin bir ipucuna ne de Batı Trakya Türkleri için simgesel bir anlamı olan Sadık Ahmet’e ait otomobile ait bir iz bulunabildi.
Yunanistan’da rahmetli Sadık Ahmet’in anılmasına dahi tahammül edemeyen bir kesimin olduğu açık. Ancak daha önemlisi olayı soruşturmak için yeterli gayretin gösterilmemesidir. Bu da yönetimde kim olursa olsun Sadık Ahmet’in ölümünün ardındaki şüpheleri giderme ihtiyacı duymayan zihniyetin Yunanistan’da canlı olduğunu düşündürüyor.
Her iki olayın da DEP’i hedef aldığı açıktır. DEB Partisi’nin ilk kez girdiği Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Yunanistan’da şaşkınlık yaratarak bölgesinde birinci parti çıkması,[1] bu tepkiyi tetiklemiş olmalı. Seçim barajının yüzde2’ye çekilmesi ve bağımsız adaylara uygulanan seçim barajının gözden geçirilmesi tartışması da geçtiğimiz yıl gerçekleşen seçim öncesinde gündemdeydi. Aynı şekilde 12 Aralık 2016’da (dün) Atina’da düzenlenen toplantının da bu tür azınlık haklarıyla hatta vatandaşlık haklarıyla bağdaşmayan uygulamaları gündeme getireceği belliydi. Zaten bu iki saldırı ve aynı zamanda Türklere ait kimi merkezlere ve camilere yapılan saldırılar Batı Trakya Türk toplumunu ve Batı Trakya Türklerinin hukuk ve demokrasi mücadelesini hedef almaktadır. Türkler saldırganlarca korkutularak sindirilmek isteniyor. Ama daha önemlisi devlet güçlerinin saldırganları bulmak, olayları araştırmak konusundaki hareketsizliğiyle saldırı bir anlamda kolaylaştırması. Dolayısıyla Sadık Ahmet’in düşünce ve mücadelesinin devlet imkanlarıyla ezildiği fikri göz ardı edilemiyor.
[1] DEB, 42 partinin katıldığı seçimlerde Doğu Makedonya-Trakya Eyaleti’nde yüzde 12, 28’lik oranla üçüncü parti oldu. DEB, ülke genelinde uygulanan yüzde 3’lük seçim barajı sebebiyle AP’ye vekil gönderemedi. http://www.haberler.com/yunanistan-da-turk-partisi-deb-ap-secimlerinde-6075699-haberi/