22 Aralık 2024 Pazar
Other Languages
Toggle navigation
Söyledik.com Ulusal Haber, Güncel Haber, Son Haber, Gündem, Köşe Yazısı, Yorum, Video, Fotoğraf yayınlayan bir portaldır.
Ana Sayfa
Analizler
Makaleler
Söyleşiler
Haberler
Strateji
AFRİKA
AMERİKA
AVRUPA BİRLİĞİ
EKONOMİ
ENERJİ
BALKANLAR
KAFKASYA
KIBRIS
ORTADOĞU
ORTA ASYA
PASİFİK ASYA
RUSYA-SLAV
TEOSTRATEJİ
İletişim
Şanlı Bahadır Koç
Dünya 5’ten Büyük Olabilir ya da Olmayabilir Ama …
28 Eylül 2016
Paylaş
Tweet
Uluslararası siyaset ve diplomasinin kendine göre kuralları, mantığı ve ritüelleri vardır.
Bunlar belki bazen ucundan çekiştirilerek esnetilebilir ama onları yok saymak ve toptan değiştirmeye çalışmak akıllıca değildir, risklidir ve beyhudedir.
Gerçekten de "dünya beşten büyük" olabilir ama BM'deki bu durumun görülebilir bir gelecekte değişme ihtimali çok çok düşüktür,
Türkiye'yi direk ya da dolaylı ilgilendiren birçok konu bu 5 ülkenin söz sahibi olduğu Güvenlik Konseyi'ne gelmektedir(gelebilir/gelecektir.
Daimi üye sayısı olur da 5'ten daha yüksek bir sayıya yükselecekse bile Türkiye'nin bu daimi üyelerden biri olma ihtimali yüksek değildir.
Bu 5 daimi ülkenin (hem de kollektif olarak) gazabının nesnesi haline gelmek bir devletin mutlak surette kaçınması gereken bir risktir.
BM reformunun sözcülüğünü ve bayraktarlığını yapmanın 5 daimi üye dışındaki ülkelerle ilişkilerimizde de önemli müspet bir katkı yapma ihtimali/derecesi düşüktür.
Türkiye bu konuyu ısrarla gündemde tutmaya çalışarak hiçbiri sınırsız olmayan para, zaman, enerji, personel ve diplomatik sermayesini gereksiz yere tükettiği gibi
bunun ciddi (veya sadece mütevazi) siyasi bedellerini de ödemek zorunda kalabilir.
Hiç söylemeye gerek yok, dünya siyaseti ve hele içinde yaşadığımız bölgedeki rekabet acımasızdır.
Diplomasi ancak tırnakla kazarak, ufak ufak, yavaş yavaş, sabırla nüansların biriktirilmesi ve bunların rasyonel kullanımı ile başarılı olur.
Durum buyken Ankara'nın bu konuyu ısrarla gündemde tutmasının belki ancak şöyle bir mantığı olabilir: Bu büyük devletlere, “bakın bana iyi davranmazsanız size karşı diğer devletlerin isyanına liderlik ederim” demek.
Ama i) hem mevcut politikanın arkasındaki mantığın bu olduğunu söylemek, ii) hem de buysa bile buradan sonuç çıkacağını düşünmek oldukça zordur.
Dış politika ulvi değerler, ahlaki prensipler, büyük fikirler, ülke içinde ya da dünyada popülarite için değil, milli çıkarlar için yapılmalıdır. Böyle olmadığında ödenen bedel bazen endirek, zaman içine yayılmış, gecikmiş ve belki hemen çıplak gözle tespit edilmesi kolay olmasa da gerçektir ve ciddidir.
“Kendimizi iyi hissetmek için” yaptığımız bu tür girişimlerin sonucunun askerlerimizin, güvenlik personelimizin ve sivil vatandaşlarımızın canıyla, milli birliğimizin riske girmesiyle, ekonomik kayıplarla, diplomatik pozisyonumuzun zayıflamasıyla ödenebileceğini düşünmeliyiz.
Yorumlar
Yazar Arşivi
Seçimlere 4 ay kala Trump’ın durumu: Sorunlu ama ümitsiz değil!
23.07.2020
Korona sonrası dünya: Sonuçları da kendisi kadar dramatik olacak mı?
01.04.2020
Türkiye’nin Suriye Politikası ve ABD-Rusya-ABD-Rusya... Döngüsü
06.03.2020
Küçük Fil, Büyük Fil ve Çimen: Süleymani’den sonra İran-ABD ve Irak
03.03.2020
Trump'ın Türkiye Tweeti
14.01.2019
MAKALELER