Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Tarih Yazan, Tarihe Damgasını Vuran Lider: Rauf Raif Denktaş

13 Ocak 2022
Tarih Yazan, Tarihe Damgasını Vuran Lider: Rauf Raif Denktaş

Kıbrıs Türk halkı O'nu, sömürge yıllarında, 1948'de, daha 24 yaşındayken, Lefkoşa’da düzenlenen büyük Selimiye mitinginde tanımıştı. 
Rumların artan ENOSİS taleplerine karşı yapılan o mitingden bugüne 74 yıl geçti...
Sömürge yönetiminin 1948’de oluşturduğu Türk İşleri Komisyonu’nda daha 24 yaşında genç bir avukat olarak görev aldı. 1950'li yılların ikinci yarısında, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanlığı yaptı.
Milli mücadele için gizli milli yeraltı teşkilatımızı örgütledi. 15 Kasım 1957'de TMT’yi kurdu, kod adı "Mülayim" idi. 1 Ağustos 1958'de TMT'yi Seferberlik Tetkik Kurulu'na devretti . Kod adı "Toros" idi.
1960 Londra görüşmelerinde Kıbrıs Türk Halkını temsil eden heyet içinde yer aldı., Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kurma aşamalarından, Türk Cemaat Meclisi Başkanlığından, 1963’lerdeki karanlık günlerden, zor sürgün yıllarından, karanlık Rum hapishanelerinden, Erenköy’deki mukavemet günlerinden geçti...
“Türkiye’nin bir Kıbrıs davası olmadığının” Türk hükümet yetkilileri tarafından açıkça ifade edildiği 1950'li yıllarda, Önderimiz Dr. Küçük ve mücadele arkadaşları ile birlikte, Türkiye’de adeta iğne ile kuyu kazarak Kıbrıs davasını Türkiye’nin milli davası haline getirdi..
Türk ordusunun 82 yıl sonra yeniden adaya ayak basmasını, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki meşru hak ve çıkarlarının korunmasını, Anavatanın Türk Halkının garantörü olmasını sağladı… 

DEVLET KURAN LİDER 

Rum tarafıyla 1968’den itibaren başlayan barış görüşmelerinde, BM Platformları dahil tüm uluslararası platformlarda, tam 37 yıl boyunca, 2005'e kadar, Kıbrıs Türk halkının ve Anavatan Türkiye’nin meşru hak ve çıkarlarını kararlılıkla taviz vermeden korudu.. 
Ulusun ve tarihin tanıklığı önünde, Geçici Kıbrıs Türk Yönetimini, Türk Yönetimini, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimini, Kıbrıs Türk Federe Devletini ve nihayet Kıbrıs’taki Bağımsız –egemen Türk Cumhuriyeti’ni kurdu...
Tarihe “devlet kuran lider” olarak geçti… 
Sömürge yönetimi altında yaşayan, etkisiz, dikkate bile alınmayan “İslam Cemaati” günlerinden, “azınlık” olarak nitelendiğimiz 1940'lı yıllardan, kendi bağımsız devletimiz ve bayrağımız altında, Anavatanımız Türkiye’nin garantörlüğünde, Türk askerinin güvencesinde hür ve egemen yaşayacağımız günlere gelinmesi için verilen soylu mücadelede önceki liderlerden bayrağı devralarak bağımsız devlet aşamasına taşıdı....
Birbuçuk asra yakın süren bu mücadele dolu yılların 1948-2005 döneminde, yani 57 yılda lider Denktaş’ın belirleyici rolü ve liderliği vardır...
Bir başka deyişle Denktaş, Kıbrıs Türk halkının kaderini ve Kıbrıs adasının geleceğini belirledi. 

EMPERYALİZMİN VE 5. KOL'UN HEDEFİ OLDU 

2004'de emperyalizmin, KKTC'yi yok etme Türkiye'yi adadan çıkarma ve Rum ağırlıklı birleşik Kıbrıs kurma hedefini gerçekleştirmek için dayattığı Annan Planı'nı reddetti, dönemin Türkiye  hülümeti ile çatışma pahasına plana karşı HAYIR KAMPANYASI yaptı. O dönem yaşadıkları ve tanık olduğu vefasızlıklar, uğradığı ihanetler, O'nu çok yaraladı. O zor günlerde de hep yanında oldum, hayal kırıklıklarına, öfkesine, üzüntüsüne ama hep dik duruşunu tanıklık ettim.
Annan Planına karşı duruşu nedeniyle emperyalizmin, Türkiye ve KKTC'deki işbirlikçi taşeronlarının, mandacıların, 5. Kol'un, hainlerin, ajanların baş hedefi oldu.
2002-2005 döneminde AB Türkiye temsilcisi Karen Fogg’un “Denktaş’ı yıpratın, Kıbrıs Türklerini değil Türkiye’deki askerleri temsil ettiğini yayın” ; ABD Temsilcisi Holbrook’un “Denktaş’ı kovun” şeklindeki talimatları anımsanmalıdır. 
Kıbrıs davasını, Milli bir dava olarak değil,
Denktaş’ı milli bir lider değil,
KKTC’yi “sonsuza dek yaşatılması gereken şehitlerin emaneti ve özgürlüğümüzün teminatı” olarak değil, " kurtulunması gereken birer kambur" olarak görenler, içimizdeki 5. KOL ile işbirliği içinde O’nu yıpratmak ve çökertmek için ellerinden geleni artlarına koymadılar..
Ne ki yıkamadılar, yıldıramadılar, teslim alamadılar…
O’nun bu soylu mücadelede tek dayanağı sarsılmaz bir bağlılıkla, inançla ve imanla bağlı olduğu, sonuna kadar güvendiği Kıbrıs Türk Halkı ve Türk Ulusu oldu…
Büyük Atatürk’ün gösterdiği yolda, Bağımsızlığa, egemenliğe, özgür yaşamaya düşkünlüğü ve Kıbrıs Türk varlığını bu adada sonsuza dek yaşatma azmi oldu…
Denktaş bu soylu mücadelede hep Türk Halkına, Türk Ulusuna ve Anavatana sarsılmaz bir bağlılıkla, inançla güvendi… 

O'NUNLA ÇALIŞMANIN ONURU
Kamu görevine O'nun isteği ve talimatı üzerine 1987 yılında girdim. 
Makamdan ayrılma kararı verdiği 2005 yılına kadar, kamudaki tüm görevlerimde özellikle Tanıtma Dairesi Müdürlüğüm ve Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğüm dönemimde O'nunla çok yakın çalıştım.
1998'de beni Cumhurbaşkanlığında danışmanlarından biri olarak görevlendirdi. Cumhurbaşkanlığında, O’nun yanında, O’nunla birlikte çalışma onurunu taşıdığım 8 yıl boyunca, bütün üstün niteliklerini, liderlik özelliklerini, dava adamı niteliklerini çok yakından gördüm, insanlığına, yardımseverliğine, hoşgörüsüne, engin tarih ve diplomasi bilgisine, engin tecrübelerine, devlet adamlığına çok yakından tanık oldum, O'dan çok şey öğrendim. Bana yol gösterdi, ışık tuttu..
"Kalbimin Sesi" adlı kitabında, Tanıtma Dairesi Müdürlüğüm sırasındaki faaliyetlerimden övgüyle söz ederek, katılamadığı konferanslara kendi adına konuşmacı olarak göndererek ve oğlumun nikah şahitliğini yaparak beni onurlandırdı.
Mücadelenin bitmediği, kurucusu olduğu KKTC’nin sonsuza dek yaşatılması için mücadeleye devam edilmesi gerektiği inancı, onun 88 yaşında bile mücadeleyi sürdürmesinin nedeniydi.. 

SON NEFESİNE KADAR MÜCADELE 

Cumhurbaşkanlığı makamından, aktif görevden çekildiği 2005 yılından sonra da ailesi ve torunları ile birlikte bir emekli hayatı yaşamak yerine, aynen Cumhurbaşkanlığı görevinde iken yaptığı gibi, her gün ofisinde mesai yaptı, vatandaşın sorunlarını dinleyerek ilgililere aktardı, yabancı heyetlere Kıbrıs sorunu ile ilgili gerçekleri anlattı, müzakereleri ve gelişmeleri yakından izleyerek sorumlu görevde bulunanları ve Türkiye’yi uyarıcı raporlar, mektuplar, notlar yazdı, uyarıcı açıklamalar yaptı, gazetelerde köşe yazıları yayınladı, Radyo televizyonlarda programlar yaptı, Türkiye’yi ve birçok ülkeyi gezerek konferanslar verdi...Halka ve sorumlulara yol gösterdi, ışık tuttu..
Yaptıklarının ve söylediklerinin haklılığı hep zaman içinde doğrulandı..
Tarih O"nu hep haklı çıkardı..
Bu dönemde de hep yanında oldum, talimatlarını aldım, görüş ve değerlendirmelerimi hoşgörü ve ciddiyetle dinledi, Cumhurbaşkanı iken yaptığım gibi, görevden ayrıldıktan sonra da verdiği talimat ve görevleri yerine getirdim.
2002'de, Annan planının geldiğini ve birçok medya organının dış güçler tarafından ele geçirildiğini görerek, milli mücadelenin sesi olmak üzere, bir gazete yayınlamak gerektiğini O'na önerdim. Uygun gördü, büyük destek verdi, VOLKAN gazetesi böyle doğdu.
Son rahatsızlığına kadar açık ismiyle VOLKAN gazetesinde günlük köşe yazıları yazdı, Halka ve yeni yöneticilere yol gösterdi..
O nedenle Denktaş sadece Halkın milli mücadele ve devlet kuran lideri değil, aynı zamanda bu halkın içinden çıkan çok değerli bir yazardır, gazetecidir... Edebiyatçıdır..
Yazdığı şiirler, yayınladığı anı ve deneme  kitapları bunun kanıtıdır...
Aynı zamanda çok değerli bir fotoğraf sanatçısı olduğunu çektiği fotoğraflar ve yayınladığı fotoğraf kitapları ile de kanıtlamıştır..
Bir sanatçı olarak sanata ve sanatçılara her zaman değer vermiş, sahip çıkmıştır.
Kitap yayınlamak isteyen yazarlara maddi katkı yapmış, kitaplarından yüzlerce alıp dağıtmış, ressamlara destek olmak için sergilerinden tablolarını satın alarak Cumhurbaşkanlığı Dairesinin ve Bakanlıkların duvarlarını güzelleştirmiş, sanatçıların yurt dışı temaslarına maddi destek sağlamıştır 

VASİYETİ, KKTC'NİN YAŞATILMASIDIR 

Denktaş, liderliğini üstlendiği haklı davamızı salim limanlara taşıyana kadar, son nefesine kadar bağımsızlık ve egemenliği savunan, devlet kuran onurlu bir lider olarak mücadeleye devam etti.
Son nefesinde bile Dünya’ya “ KKTC bağımsız bir Cumhuriyettir, yaşayacaktır” mesajı gönderdi, toprak tavizleriyle Halkımızın huzurunun bozulmamasını istedi, Halka “Devlete, egemenliğe sahip çıkın, Türkiye’den ve garantörlükten asla vaz geçmeyin, Türkiye’ye dört elle sarılın” vasiyetini bıraktı.
Bizler bugün O'nun bu vasiyetini kararlılıkla yerine getiren, O'nun gösterdiği ışıklı ve güvenli yoldan giden ve en büyük, en kutsal emaneti olan kurduğu devletimize sahip çıkan, O'nunla çalışma ve birlikte mücadele etme onurunu taşıyan yakın çalışma arkadaşlarıyız... 
Kıbrıs Türk halkının, Türk Ulusunun, Dünya Türklüğünün kalbi ve Tanrı’nın rahmeti O'nunladır…
Seni asla unutmayacağız sevgili Cumhurbaşkanım. 
Yaktığın meşaleyi yüksekte tutuyoruz..
İlkelerini, üzerinde titrediğin halkımızı, egemenliğimizi, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü, Anavatanımızı, ordumuzu ve emanetin olan devletimizi kararlılıkla savunmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz...
Rahat uyu büyük lider...Tanrı’nın rahmeti Sizinle olsun...

Yorumlar