Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Müzakerecilerin Kararları

28 Mart 2023
Müzakerecilerin Kararları

Milli Kıbrıs Politikamız şöyledir:

- Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden (TANINMA) görüşmeler başlamayacaktır. CB Erdoğan bunu BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında vurgulayarak, dünyaya “KKTC’Yİ TANIYIN” çağrısı yapmıştır. BM, AB ve Rum yönetiminin tanınmayı engellemek için “BM süreci devam ediyor, taraflar görüşüyor” şeklindeki algı operasyonuna hızmet edecek temas ve görüşmelerden kaçınılacak ve TANINMAYA odaklanılacaktır.

Müzakereciler

Buna karşın, olmayan ve olmayacağı açık olan müzakereler için “MÜZAKERECİLER” belirlenmiştir. Türk “müzakereci” Ergün Olgun ile Rum “müzakereci” Menelaos Menelaou, BM temsilcisinin katılımı ile her hafta görüşmektedir. 

Rum Devlet Ajansı “KHA”nın haberine göre, 24 Mart’ta, müzakerecilerin BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart'ın katılımıyla yaptıkları görüşmede, BM Genel Sekreteri Guterres'e “ÇÖZÜM perspektifinin yeniden canlandırılması çabaları nedeniyle” teşekkür etmişler!

Guterres’in “iyi niyet misyonu (Good offices)”nun kapsamı “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon”dur. Yani Guterres federasyon çözümü için çalışmaktadır. Bunun için mi Guterres’e teşekkür edilmiştir? Bu “iki devletli çözüm” öngören resmi siyasetimizle çelişmiyor mu? 

***

KHA haberine göre, “Müzakereciler, İKİ TOPLUMLU teknik komitelerin çalışmalarını gözden geçirmişler. Komiteler aracılığıyla olası faaliyet ve girişimlerin TEŞVİK EDİLMESİ” kararlaştırılmış! 

Milli siyasetimiz “İKİ HALKA VE İKİ DEVLETE dayalı bir anlaşma” olduğuna göre, hala daha “Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki TEK KIBRIS HALKINI OLUŞTURAN İKİ TOPLUM” anlamına gelen “İKİ TOPLUMLU faaliyetlerin TEŞVİK  edilmesi” çelişki yaratmıyor mu? 

Milli siyasetimiz artık İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM olduğuna göre, federasyoncu Talat ve Akıncı’nın, BM ve Rum yönetimi ile anlaşarak federasyona hızmet için kurdukları iki TOPLUMLU komitelerin faaliyetlerini TEŞVİK etmek, çelişki değil mi? 

***

KHA haberine göre, “müzakereciler, iki TOPLUMDAN sanatçılar arasında bir iletişim ve işbirliği ağı oluşturulması ve sanatçıların ORTAK ETKİNLİĞE TEŞVİK EDİLMESİ” de kararlaştırılmış.!!!

Sanatçılarımız, gençlerimiz ambargo ve izolasyonlar altında iken, Türk-Rum sanatçılarını ORTAK ETKİNLİĞE TEŞVİK ETMEK, ambargo ve izolasyonları perdelemek anlamına gelmiyor mu? Ambargolar sürerken iki TOPLUMLU ORTAK ETKİNLİKLERİN TEŞVİKİ çelişki değil mi? Egemen eşitliğimiz kabul edilmeden ve ambargolar kalkmadan Rumlarla ortak etkinliklerin yapılması milli siyasetimize ters değil mi? 

*

KHA haberine göre, “müzakereciler, İKİ TOPLUMLU Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi çerçevesinde, Kıbrıs sorununun ÇÖZÜMÜ için daha önce müzakerelere katılan kadınların katılımıyla ORTAK ETKİNLİK yapmasına da karar vermiş”

Kıbrıs sorununun çözümü için Türk ve Rum kadınlar ne zaman müzakerelere katılmıştır? Bu kadınlar kimdir? ÇÖZÜME KATKI İÇİN, nasıl bir etkinlik yapacaklardır?

Egemen eşitliğimiz kabul edilmediğine, ambargo ve izolasyonlar sürdüğüne göre, İKİ TOPLUMLU kadın etkinliğine nerden gerek duyulmuştur? 

Son Verilmeli

Olmayan ve olmayacak olan müzakerelerin müzakerecilerinin, iki “TOPLUMU” yakınlaştırmak için aldıkları bu kararların, milli siyasetimiz ile çelişkili, kafa bulandırıcı ve gereksiz olduğunu düşünüyorum. 

Ne yapılmaya çalışıldığını anlamadığımı söylemeliyim. 

Federasyon döneminin, TOPLUM / İKİ TOPLUMLU KOMİTE / İKİ TOPLUMLU ETKİNLİK / ÇÖZÜME KATKI terminolojisi ile iki devletli çözüm politikasına nasıl hızmet edilebilir? 

“Çözüme yardımcı olmak için” Türk-Rum sanatçılara ve “geçmişte müzakerelere katılan!!! ” Türk-Rum kadınlarına ortak etkinlik yaptırmakla, iki devletli çözüm siyasetimiz nasıl ileri götürülebilir?

Ambargolar ve izolasyonlar sürerken, ortak çözüm vizyonu da yokken, federasyon döneminde Talat-Akıncı tarafından kurulan iki toplumlu komitelerin ortak etkinliklerini teşvik etmek çok gereksizdir. 

“İKİ TOPLUM”  temelinde, iki toplumlu faaliyetler, iki devletli çözüm hedefiyle çelişmekte ve halkın kafasını bulandırmaktadır. Bu yanlıştan dönülmelidir.

Ayrıca Rum Haber Ajansı’nda çıkan bu haberin, KKTC basınına niye verilmediği de açıklığa kavuşturulmalıdır.

Yorumlar