Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

G7 Zirvesinde Uyuşmazlık Konuları

31 Mayıs 2018
G7 Zirvesinde Uyuşmazlık Konuları

G7 Zirvesi 8-9 Haziran 2018 tarihlerinde Kanada’nın ev sahipliğinde/Quebec’de gerçekleştirilecek.

Zirveye sadece bir hafta kaldı ama Zirve gündeminin resmen netleşmemesi ev sahibi Kanada’nın siyasilerini ve G7 hazırlıklarından sorumlu yetkililerini gererken, uluslararası toplumun da dikkatinden kaçmıyor.  

Kanada’nın ev sahibi olarak gündeme getirmek istediği konular belli; ekonomik büyüme, kadını güçlendirme, iklim değişikliği ve küresel barış. İlk bakışta bu konuların yer aldığı gündeme G7’nin diğer üyelerinin itiraz etmemesi gerektiğini düşünebiliriz; ancak mesele o kadar basit değil! Çünkü bu gündem ABD ve Avrupa devletleri arasında görüş ayrılıklarının altını çizecek bir gündem. Bazı devletlerin de ABD-Avrupa arasında görüş ayrılıklarını alenen ilan edecek bir gündeme sıcak bakmayışları, bir diplomatın ifadesiyle Kanada’yı ne yapacağını bilemez duruma düşürdü.

Peki günümüzde ABD ve Avrupa devletlerini görüş ayrılığına düşüren/ayrıştıran konular neler?

Birincisi iklim değişikliği meselesi.

Trump geçen yılın sonunda Ulusal Güvenlik Stratejisini açıklamıştı ve Stratejide “iklim değişikliği” meselesinin küresel tehditler listesinde olmadığı görüldü. Zaten Trump daha önce de iklim değişikliğini bir tehdit olarak görmediğini söylemiş, hatta iklim değişikliğinin ABD’nin rekabet gücünü azaltabilmek amacıyla Çin tarafından Çin için uydurulduğunu ileri sürmüştü. Trump’a göre İklim Değişikliği Anlaşması ise Amerika'nın trilyonlarca dolarına mal olacak, istihdama zarar verecek ve petrol, gaz, kömür ve imalat sanayilerinin gelişmesini engelleyecek nitelikte. Sonuçta geçtiğimiz Ağustos ayında ABD Dışişleri Bakanlığı ABD’nin Paris İklim Değişikliği Anlaşmasından çekileceğini resmi kanalla Birleşmiş Milletler’e bildirdi.

Trump’ın iklim değişikliği meselesine yaklaşımı ve Paris İklim Değişikliği Anlaşmasından çekilme kararına Avrupalı devletler tepkili. Anlaşma hükümlerini bağlılıklarını sürdüreceklerini açıklayan devletlerin sözcülüğünü Almanya, Fransa ve İtalya yaparak, açıkladıkları ortak Deklarasyon ile Paris Anlaşmasının yeniden müzakeresinin kabul edilemeyeceğini söylediler. Bu hususta Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un sözleri oldukça net ve sertti. “Daha az iddialı bir anlaşma için Paris Anlaşmasını yeniden müzakere etmeyeceğiz… B planı yok çünkü gezegen B yok. " Hatta küresel meselelerde AB’den çok ABD yanında duran ya da bu izlenimi veren Birleşik Krallık’tan bile Trump’a eleştiri geldi. Başbakan May “Paris Anlaşması, gelecek nesillerin refahını ve güvenliğini korumak için doğru küresel çerçeveyi sağlamaktadır” dedi.

Sonuçta söz konusu iklim değişikliği ve Paris Anlaşması olunca ABD ve Avrupa birbirine karşıt pozisyon almış durumda.

İkinci mesele ise savunma harcamaları

Trump NATO müttefiklerinin NATO harcama kriterini karşılamamalarından şikâyetçi. Bilindiği gibi NATO harcama kriteri, her bir üye devletin  GSYH’sının % 2’sini savunmaya ayırmasını gerektiriyor. Böyle bir kriterin belirlenmiş olmasının iki amacı var. Birincisi bu harcama kriteri NATO üyelerinin ortak savunmaya katkıda bulunmalarına dair siyasi iradelerinin göstergesi niteliğinde. İkincisi  NATO’nun kredibilitesi açısından her üye ülkenin savunma kapasitesinin büyüklüğü önemli; yani bu kriter ile NATO’nun kredibilitesinin artırılması ve sürdürülmesi amaçlanıyor.[1]

Avrupalı müttefikler savunma harcamaları kriterini karşılamadıkları için Trump NATO savunma maliyetlerinin büyük kısmının ABD tarafından karşılanıyor olmasından rahatsız ve müttefiklerini de “free-rider” olarak görmekte.[2] 

Sonuçta bir tarafta NATO savunma harcama kriterini karşılayan ABD, diğer tarafta ise bu kriteri karşılamayan/karşılayamayan Avrupalı müttefikler bulunmakta.

Avrupalı müttefikler Trump’ın G7 Zirvesinde konuyu tekrar gündeme getireceğini biliyor ve G7 Zirvesinin Trump’ın Avrupa’yı azarlayacağı bir sahneye dönüşmesinden kaygı duyuyor.

Üçüncüsü İran ile nükleer anlaşma meselesi

Bilindiği gibi Batı-İran yakınlaşma sürecinin başladığının sembolü olan nükleer anlaşmaya göre İran, nükleer faaliyetlerini sınırlandırmayı ve ekonomik müeyyidelerin kaldırılması karşılığında nükleer faaliyetlerini uluslararası denetime açmayı kabul etmişti.

Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilme kararı anlaşma öncesi İran’a yönelik yaptırımların yeniden uygulanmaya başlanması demek. Anlaşmanın Avrupalı imzacıları Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya anlaşmaya bağlılıklarını sürdüreceklerini açıkladılar ve anlaşmadan çekilen ABD’yi ahde vefa ilkesine saygısız olmakla eleştirdiler.

G7 Zirvesine ev sahipliği yapacak Kanada’dan da bu konuda ABD’ye eleştiri geldi. Kanada Başbakanı Trudeau anlaşmanın mükemmel olmadığını ama en azından İran’ın nükleer silah geliştirmesine engel olduğunu belirtti.

Hal böyle olunca G7 Zirvesinde hem ev sahibinin hem de Avrupalı diğer üyelerin İran ile yapılan nükleer anlaşmadan ABD’nin çekilme kararını gündeme taşımayı istediği biliniyor.

Sonuçta nükleer anlaşmanın G7 gündemine taşınması  ABD ve Kanada ile birlikte Avrupalı G7 devletlerini önemli bir konuda yüzleştirmek zorunda kalacak.

Dördüncüsü ise Trump’ın ekonomide koruyucu politika tercihi

Trump, AB, Meksika ve Kanada’dan yapılan çelik ithalatında yüzde 25'lik ve alüminyumda yüzde 10'luk bir tarife getirme planını açıklamıştı. Bu ayın başında ise artırmayı planladığı ithalat tarifelerini erteleyebileceğini açıkladı.

Trump, ayrıca, ABD’deki ilgili ve sorumlu birimlere ABD’ye yapılan otomobil ve kamyon ithalatındaki durumu inceleme görevi verdi. “Otomobil sektörü, bir millet olarak gücümüz için kritik öneme sahiptir” diyen Trump’ın ABD’ye otomobil ve otomobil parça ithalatına yüksek vergiler koyma niyeti olduğu biliniyor.

Hal böyle olunca Trump kendini Avrupalı ticaret ortaklarının hedefine koydu.

Avrupalı devletler Trump’ı ticarette savaş başlatmakla eleştiriyor. Dolayısıyla G7 Zirvesinde ticaret savaşlarını es geçmek olmaz.

Sonuç

G7 Zirvesine bu kadar az süre kalmış iken gündemin resmen netleşmemiş olması asıl mesele değil; zaten gündemi belirleyen uluslararası koşullar ve aşina olduğumuz küresel gündem.

Asıl mesele ABD ve diğerlerinin pozisyonlarının uyuşmadığı yukarıda bahsettiğim konuların nasıl ele alınacağı ve liderlerin bu konulara dair ifadeleri ve birbirlerine yönelik üslupları olacaktır.

 

 

 

 

 


 

[1] Dilek YİĞİT, Trump NATO Savunma Harcamaları Konusunda Hassas...Ya Birleşmiş Milletler'in Finansmanında...? http://soyledik.com/tr/analiz/6042/trump-nato-savunma-harcamalari-konusunda-hassasya-birlesmis-milletlerin-finansmaninda--doc-dr-dilek-yigit.html, 26 Mayıs 2016

 

[2] Dilek YİĞİT, Trump, NATO Zirvesi ve Sorunlar, http://soyledik.com/tr/analiz/6014/trump-nato-zirvesi-ve-sorunlar--doc-dr-dilek-yigit.html, 25 Mayıs 2017

 

 

Yorumlar