Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Akıncı, siyasal eşitliğin içinin boşaltılmasına izin vermeyecekmiş

02 Ocak 2019

Akıncı, teslimiyetçi, aciz, çaresiz, seçeneksiz, yerlerde sürünen, iflas etmiş zavallı politikalarının bir belgesi niteliğindeki yeni yıl mesajında, siyasi eşitlik konusunda, bir kez daha halkı aldatmayı denemiştir. 

Söz konusu mesajında “Federal çözümün olmazsa olmazı olan siyasi eşitliğin içini boşaltarak, çözüme ulaşmanın söz konusu olamayacağını” söylemiştir…Bu ifadeyle, kendisinin güya siyasi eşitliği savunduğu imajı yaratmaya çalışmıştır..

Oysa, bundan birbuçuk yıl kadar önce TV'leri gezerek siyasal eşitliğimizi sağladığını, 1960'dan çok daha iyi haklar elde ettiğini iddia ederek övünüyordu... Toprak verip siyasal eşitlik aldığını söylemekteydi!... Ne ki söyledikleri büyük bir yalandı.

Nitekim İsviçre görüşmelerinde “siyasal eşitliği kabul ettirdiği” iddiası ile, karşılığında tek yanlı olarak bir taviz haritası verdi. Topraklarımızın beşte birini ve onlarca yerleşim yerimizi, güya siyasi eşitlik karşılığında Rumlara bıraktı…

Ancak Rum tarafının haritayı cebine atmasından sonra siyasal eşitliği kabul etmediği ortaya çıktı. Toprak tavizi karşılığı siyasal eşitlik elde ettiğini ve garantörlük dışında tüm konularda uzlaştığını iddia eden Akıncı’nın aslında, garantörlüğün iptalini görüşecek Konferansın toplanmasını sağlamak amacıyla, Türkiye’ye tuzak kurduğu anlaşıldı…

Akıncı toprak tavizi içeren haritayı karşılığında hiçbirşey almadan verince elimizdeki en büyük kozumuz sıfırlandı ve Rum tarafının eli güçlendi…

Nitekim Anastasiadis bu kez “siyasi eşitliğe karşılık garantörlüğün iptalini” talep etti ve etmeye devam ediyor…”Siyasi eşitlik isterseniz, garantörlükten vazgeçiniz” diyor…Oysa daha önce, “siyasi eşitlik isterseniz, toprak-harita verin” demekteydi…Akıncı’nın teslimiyetçi, tavizci zavallı ihanet politikası sonucu taviz haritasını eşitliği vermeden elde edince, bu kez eşitliği garantörlüğün iptali şartına bağladı…İşte Akıncı’nın tek yanlı tavize dayalı iflas eden ve diplomatik yetersizliğinden kaynaklanan ihanet politikasının bizi getirdiği nokta budur…

GERÇEKTE SİYASİ EŞİTLİKTEN VAZGEÇTİ

Akıncı, en son yeni yıl mesajında da yaptığı gibi, “siyasi eşitlik için mücadele verdiği” algısı yaratmaya çalışmasına karşın bu gerçek değildir. Akıncı, Meclisten ve hükümetten gizli olarak vatan toprağının beşte birini verdi ama aldığı siyasal eşitlik değil, siyasal eşitlik adı altında, adı konmamış ÜNİTER DEVLET'tir, ki bu da 1960'dan beridir Rumun birinci isteğidir... Söylediklerimin somut kanıtlara dayandığı, Akıncı’nın, bizzat kendisinin siyasi eşitliğin içini boşalttığı ve halka yalan söylediği, müzakerelerde kabul ettiği şu hususlar okununca daha kolay görülecektir 

1- DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK
**** Akıncı siyasal eşitliğin içini boşaltmıştır, çünkü, (Rum tarafının nüfusuna bakılmaksızın AB'de eşit süreli dönem başkanlığı yapması gibi), dönüşümlü başkanlığın eşit süreli olmasında ısrar etmemiştir..Oysa Akıncı, 20 ay Türk, 40 ay Rum dönem başkanı olmasını kabul etmiştir

***** Akıncı siyasal eşitliğin içini boşaltmıştır, çünkü, 1960'da olduğu ve 1986 Cuellar planında da kabul edildiği gibi Türk eş başkanın Meclis tarafından çıkarılacak yasaları, hükümetin alacağı kararları ve Rum eş başkanın kendi başına alacağı kararları VETO etme hakkı olmasında ısrar etmemiştir, 1960’da elde ettiğimiz ve Rum tarafının o tarihten beri iptal etmeye çalıştığı VETO hakkımızdan vazgeçmiştir. Oysa 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nde ve Cuellar planında bile merkezi devlete bırakılan 12 yetkiden 10'unda VETO hakkımız kabul edilmişti. Dolayısı ile Akıncı’nın kabul ettikleri, hem 1960'dan, hem de Cuellar planından bile geridir.

***** Akıncı siyasi eşitliğin içini boşaltmıştır, çünkü, Rumların istediği ÇAPRAZ OYU ve BİRLEŞİK OY PUSULASINI KABUL EDEREK Başkan seçiminde Rumların da Türk başkanın belirlenmesi için oy kullanmasını kabul etmiştir.. Bu amaçla kabul edilen ÇAPRAZ oy sistemi nedeniyle seçilecek Türk başkanın kim olacağını Rumların %20 oranındaki oyu belirleyecektir...Böylece seçilecek olan Türk başkan, her zaman Rumların isteklerine boyun eğebilecek Rum muhibbi, teslimiyetçi ve işbirlikçi biri olacaktır..Bir başka deyişle Rumların sevdiği ve istediği biri olacaktır...Türk Halkının meşru hak ve çıkarlarını savunan bir kişi asla başkan seçilemeyecektir...Bu da siyasi eşitliğin fiili olarak yok edilmesi, içinin boşaltılması ve Rumların ÜNİTER Devlet isteğinin fiili olarak gerçekleşmesidir…Akıncı gerçekten siyasal eşitliği savunmuş olsaydı, bunları asla kabul etmemesi gerekirdi. ( Oysa 1960’da bile VETO HAKKI olan Türk Cumhurbaşkan Muavinini Türk Halkı kendi ayrı seçimleri ile seçmekteydi…)

2- YÜRÜTME: BAKANLAR KURULU
Akıncı, siyasi eşitliğin içini boşaltmıştır, çünkü, hükümette 1960’da bile varolan AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN vazgeçmiştir. Akıncı, federal Bakanlar Kurulunun 7 Rum 4 Türk üyeden oluşacağını ve kararların bir Türk üyenin katılımıyla SALT ÇOĞUNLUKLA alınacağını açıklamıştır . ..Oysa 1960'da ve 1986 Cuellar Planında bile kararlar Türk üyelerin ayrı oy çoğunluğu ile alınacaktı...Yani 4 üyenin en az 3'ünün Rumlarla birlikte oy vermesiyle kararların alınması gerekirdi..Ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan vazgeçmekle, siyasal eşitliğin içi boşaltılmış, etkin temsiliyetimiz, kararlara etkin katılımımız yok edilmiştir..Rum çoğunluk AKEL'ci bir işbirlikçi Türk üyenin katılımıyla, salt çoğunlukla istediği her kararı alacak ve ülkeyi ÜNİTER DEVLET şeklinde yönetecektir.. Akıncı siyasal eşitliği savunmuş olsaydı ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan taviz vermemesi ve bizi 1960’dan da geri götürmemesi gerekirdi…

3- YASAMA: ALT MECLİS
****Akıncı siyasi eşitliğin içini boşaltmıştır çünkü yasamada da 1960’da bile varolan AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİŞTİR. geçmişte yaptığı açıklamaya göre, alt meclis 36 Rum 12 Türk'ten oluşacaktır..Bu 75'e 25 oranıdır...Oysa 1960 anlaşmalarında Meclis'te temsiliyetimiz 70'e 30 oranı şeklindeydi...Yani Akıncı 1960'dan daha ileri haklar almış değil, bizi 1960'dan da geri götürmüştür.

**** Akıncı’nın açıklamalarından anlaşıldığına göre, Alt Meclis'te kararlar 3 Türkün Rumlarla birlikte oy kullanmasıyla SALT ÇOĞUNLUKLA alınacaktır...Böylece 1960'da varolan ve 1986 Cuellar Planında da kabul edilen ayrı oy çoğunluğu hakkımız yok edilmiştir...Eğer bu hakkımız Rumlar istiyor diye Akıncı tarafından terk edilmeseydi, yasa çıkması için en az 7 Türkün Rumlarla birlikte oy kullanması gerekecekti. Böylece Rumlar AKEL'ci, Rum sevici, 3 işbirlikçi Rum muhibbinin desteğiyle alt Meclisten istediği her yasayı salt çoğunlukla çıkarabilecek ve ÜNİTER DEVLETMİŞ gibi her kararı alabilecektir....Bu siyasal eşitliğimizin ve yasama faaliyetlerine etkin katılımımızın , çıkacak yasalarda eşit söz hakkımızın yok edilmesidir...Fiili azınlık statüsüne düşürülmemizdir… Akıncı siyasal eşitliğin içini boşaltmamış olsaydı bunları asla kabul etmemesi ve 1960’da elde ettiğimiz ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan taviz vermemesi gerekirdi

4- YASAMA: ÜST MECLİS
**** Akıncı siyasi eşitliğin içini boşaltmıştır çünkü üst mecliste de AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİŞTİR…Akıncı’nın geçmişteki açıklamalarına göre, Üst Meclis ( Senato) 20 Rum ve 20 Türk'ten oluşacaktır....Ne ki kararlar 5 Türk'ün oyu ile SALT ÇOĞUNLUKLA alınacaktır... Oysa 1960'da olduğu ve 1986 Cuellar Planı'nda da öngörüldüğü gibi ayrı oy çoğunluğu hakkımız korunmuş olsaydı en az 11 Türk milletvekilinin oyu ile kararlar alınacaktı. Bu kararlara etkin katılımımızı ve siyasi eşitliğimizi sağlayacaktı...Oysa Akıncı tarafından kabul edilen bu düzenlemede Rumlar Rum muhibbi AKEL'ci 5 Türkün desteğiyle ülkeyi istediği gibi ÜNİTER DEVLET şeklinde yönetecektir.. Akıncı iddia ettiği gibi siyasal eşitliğimizi savunmuş olsaydı, ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan taviz vermemesi gerekirdi…

ÇİRKİN HESAP

Akıncı ve Anastasiadis’in hesabı şudur: Nasıl olmasa Türkler içinde %35-40 sol oy var. Sol partilerden alt Meclise seçilecek 3 üye ve üst meclise seçilecek 5 üye Rumlarla işbirliği yapacak ve böylece "KIBRISLI MİLLETİ-KIBRIS HALKI" olarak ülkeyi istediğimiz gibi yöneteceğiz...

Bütün bunlar Rum tarafının 1963'de ENOSİS'in yolunu açmak için Anayasada değiştirilmesini talep ettiği ve Türk halkının reddettiği, o nedenle silahlı saldırıya, etnik temizliğe, soykırıma uğradığı, buna karşın direnerek kabul etmediği 13 Anayasa değişikliği maddesi içinde yer almaktaydı...Söz konusu 13 madde içinde VETO hakkımızın ve ayrı oy çoğunluğu hakkımızın kaldırılması, kararların salt çoğunlukla alınması ve Rumların seçilecek Türk adayları belirleyebilecekleri birleşik seçim sistemi talep edilmekteydi..

Böylece siyasal eşitliğimiz ortadan kalkacak, azınlık durumuna düşeceğiz, devleti ÜNİTER yapıya çevirecekler ve engel olma imkanımız kalktığı için hükümet ve mecliste ENOSİS kararını rahatlıkla alabileceklerdi...

İşte Akıncı'nın Halkımıza yalan söyleyerek “toprak verip aldığını iddia ettiği sözde siyasi eşitliğin” veya şimdi yalanı ortaya çıktıktan sonra savunduğunu iddia ettiği sözde siyasi eşitliğin gerçek yüzü budur...Bu gerçekler, Akıncı’nın yeni yıl mesajında iddia ettiğinin aksine siyasi eşitliğin içini boşalttığının kendi ağzından inkar edilmez şekilde kanıtlarıdır…O nedenledir ki Akıncı’yı Halka yalan söylemekle, 1960’da elde ettiğimiz meşru haklarımızdan ve siyasi eşitliğimizden vazgeçmekle, eşitliğin içini boşaltmakla suçluyoruz ve derhal istifa etmesini istiyoruz. 

HALKIMIZI ETKİSİZ AZINLIK DURUMUNA SOKACAK

Akıncı’nın “siyasi eşitlik” diye diye gerçekte bizi götürdüğü yol Rum egemenliğinde, Rum hakimiyetinde, Rum hegemonyasında azınlık statüsüdür...
Kabul ettiği bütün hususlar 1960 anlaşmasından ve Cuellar planından bile çok geridir. "1960'dan daha ileri haklar aldım" demesi büyük bir yalan, büyük bir aldatmacadır...Siyasi eşitliği lafta savunmaktadır, tam aksi eşitliğin içini boşaltmıştır, algı operasyonu yapmaktadır…Gerçekte kabul ettiği hususlar bizi etkisiz bir azınlık durumuna düşürecek ve işbirlikçilerin Rumlarla oy kullanması sonucu, bizi kendi içimizde çatıştıracak hususlardır…

Kıbrıs Türk Halkı Akıncı’nın yaratmak istediği sahte algıya aldanmıyor..Halkımız bizi 1960’dan da geri götürecek herşeyi ve Akıncı’nın kendi aklına göre verdiği tüm tavizleri reddetmektedir…

Yorumlar