Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

ENOSİS Amaçlı EOKA Saldırıları için Türklerden Özür Dilenmeli

26 Aralık 2018
“ AKEL, ENOSİS AMAÇLI EOKA SALDIRILARINA İLİŞKİN TAVRINDAN UTANÇ DUYMALI VE TÜRK HALKINDAN ÖZÜR DİLEMELİDİR „
ENOSİS Amaçlı EOKA Saldırıları için Türklerden Özür Dilenmeli

Komünist AKEL partisi Kıbrıs Türk Halkına karşı kendi kendisini “ılımlı, Türk dostu, barış ve anlaşma yanlısı, haklarımıza saygılı” bir parti olarak takdim etmeye çalışıyor. Bunun için yoğun propaganda yapıyor…İstihdam ettiği gafil bazı Türkleri kullanarak yayınladığı Türkçe bültenlerle içimizden adam devşirmeye çalışıyor. Kuzey’de şubesi gibi çalışan BKP vasıtası ile etkinlik kurmak için elinden ne gelirse yapıyor. CTP içindeki AKEL’ci kanat hücreleri vasıtası ile CTP’nin politikalarını yönlendirmek amacıyla, gizli-paralel örgütlenme faaliyetlerinde bulunuyor..

Geçtiğimiz günlerde de Atlılar’da defnedilen 15 katliam kurbanı için taziye mesajı yayınladı..

Samimi Değil

Ne ki AKEL samimi değil, inandırıcı hiç değil. Tüm yaptıkları propaganda amaçlı…

Samimi olsa, ya yayılmacı ve hegemonyacı Rum-Yunan hedeflerini ileri götürmek için kurulan Rum Ulusal Konseyi’nden ayrılır, ya da o Konsey içinde Türk Halkının meşru hak ve çıkarlarını savunan bir siyaset izler…

Samimi olsa, tarihi boyunca izlediği ENOSİS politikası için açık özeleştiri yapar ve özür diler..

Samimi olsa, 1964 ve 1967’de kendisinin de oy vermesiyle oybirliğiyle alınan 2 ENOSİS kararının iptali için önerge sunar ve kendi kurultayında 1966’da aldığı ENOSİS kararını da iptal ederdi…

Samimi olsa, adada TEK HALK bulunduğu safsatasını terk eder, milli kimliğimize saygı gösterir, bizi “kıbrıslıtürk” olarak tanımlamaktan vaz geçer, Kıbrıs Türk Halkının ayrı egemen bir HALK olduğunu kabul eder, egemen eşitliğimizi tanır, ayrılma ve ayrı devlet kurma hakkını da içeren self-determinasyon hakkımızı kabul edip savunur…

Samimi olsa, program ve tüzüğünde bizi diğer azınlıklar gibi “tek Kıbrıs Halkı içindeki bir azınlık” olarak tanımlamaktan vaz geçer…

Samimi olsa, içimizde 5. KOL faaliyetti yapmaya, CTP-BKP içinde gizli hücre örgütlemeye son verir ve devletimizi, milletvekillerimizi ve kurumlarımızı “sahte” olarak nitelemekten vaz geçer, ambargoların kaldırılması için gerekli adımları atar…

Samimi olsa Cumhuriyetin yıkılmasındaki sorumluluğunu kabul eder, 1963-1974 dönemi saldırıları ve katliamları nedeniyle Kıbrıs Türk halkından yüksek sesle özür diler, tazminat hakkımızı savunur, tazminat ödenmesi ve AKRİTAS planını yapanlar ile uygulayanların yargılanması için Rum Meclisine yasa önerisi sunar…

1963 EOKA Saldırılarına İlişkin Tavrı

Her zaman şövenizme karşı çıktığını ve uzlaşmaz olanın Türk liderliği olduğunu söyleyerek, Türklere karşı dostluk politikası güttüğünü iddia eden komünist AKEL Partisi liderleri, 1963’de EOKA ve RMMO’nun Türklere yönelttiği saldırılara karşı da hiçbir tepki göstermediler, EOKA saldırılarını “kurtuluş ve anavatan Yunanistan’la milli rehabilitasyon” olarak nitelediler. Nitekim AKEL MERKEZ Komitesi'nin 14 Mayıs 1964 tarihli bildirisinde şöyle deniyordu:

- "Kıbrıs Rumlarının kurtuluş mücadelesi (AKRİTAS Planı çerçevesindeki ENOSİS amaçlı Rum saldırılarından söz ediyor), şüphesiz ki Türk dostlarımızın gerçek çıkarlarına hizmet edecektir".

Hiç şüphesiz AKEL "Kurtuluş"dan ENOSİS’İ anlamaktaydı.

AKEL Merkez Komitesi'nin Acheson planına ilişkin olarak 8 Ağustos 1964 tarihinde yaptığı bir açıklamada ise şöyle deniyordu: “Kıbrıs halkının isteği emperyalist NATO ile birleşmek değil, Yunanistan'la olacak birleşmedir. Yunanistan'la olacak birleşmeye EVET, NATO ile olacak birleţmeye HAYIR".

Yine AKEL eski Genel Sekreteri Papayuannu 22 Ağustos 1964 tarihinde, Ortadoğu Haber Ajansı ile yaptığı söyleşide ise şöyle diyordu: "Partimiz, her zaman Enosis’ten yana olmuştur. Kıbrıs Halkı, kendi geleceği için karar verme zamanı geldiğinde biz Enosis’ten yana oy kullanacağız".

Papayuannu 8 Eylül 1964 günü Associated Press'e verdiği demeçte de şöyle diyordu:  "Partimizin politikası her zaman için Yunanistan'la birleşme yolu ile milli rehabilitasyondan yana olmuştur".

Papayuannu, 16 Eylül 1964 tarihli Merkez Komitesi toplantısında yaptığı konuşmada self-determinasyon hakkından ne anladığını açıklıkla ortaya koyarak şöyle diyordu: "Kendi kaderini tayin hakkını kullanmak, Kıbrıs'ın Yunanistan'la birleşmesi için oy kullanmak demektir".

Aynı doğrultuda bir açıklama da AKEL Merkez Komitesi'nin Plaza Raporuna ilişkin olarak 5 Nisan 1965 tarihli bildirisi ile yapılmıştır: "Anti-emperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı mücadelemiz (ENOSİS) değişmemiştir. Bu hedef, kendi kaderini, tayin hakkını kullanması ile Kıbrıs'ın anavatan Yunanistan'la birleşme hedefidir.

AKEL, bu açıklamalarla da yetinmemiş ve Mart 1966’da toplanan 11 kurultayında oy birliğiyle ENOSİS kararı almıştır. Bu karar şöyleydi:

"Kurultay, AKEL'in ulusal kurtuluş savaşımızdaki sürekli ve değişmez tutumunun bağlantısızlık, bağımsızlık tam egemenlik, Kıbrıs'ın toprak bütünlüğü ile, yabancı üslerin ve casusluk için kullanılan radyo istasyonlarının Kıbrıs'tan kaldırılmasını teyit eder. Ancak bu amaçların gerçekleşmesiyledir ki, Kıbrıs Halkı geleceğini her türlü yabancıbaskılardan ve müdahalelerden uzak olarak ve dünyaca kabul edilmiş olan self-determinasyon ilkesi çerçevesinde serbestçe kararlaştırmak olanağına sahip bulunacaktır. Ancak bu tutum çerçevesindedir ki Halkımızın ULUSAL REHABİLİTASYONU - KIBRIS'IN YUNANİSTANLA BİRLEŞMESİ etrafındaki haklı emelleri, herhangi bir şantajın veya zorlamanın sonucu olarak değil de halkın öz iradesinin ÖNCE BAĞLARINDAN KURTULMUŞ OLAN HALKIN zorlanmadan, özgürce ifade edilecek İRADESİNİN SONUCU OLARAK GERÇEKLEŞECEKTİR...”

Kıbrıs Türklerine yoğun saldırılar olurken, AKEL'in, saldırıları durdurmak için faaliyet yapmak yerine ENOSİS’ten başka söz etmemesi, tam aksi iç cephemizi çökertmek için, devşirdiği gafil Türkler vasıtasıyla içimizde 5. KOL faaliyetleri yapması, onlar vasıtasıyla köylerimizde ve utanç barikatlarında işkence edilen insanlarımıza “hükümetin meşru kuvvetlerine silahlarınızı teslim edin, faşist TMT liderlerine ve Türk subaylarına isyan edin, Denktaş’ı dinlemeyin” ifadeleri içeren Türkçe bildiriler dağıttırması ve bugün bütün bu yaptıklarından dolayı açık bir özeleştiri yapmayıp, özür dilememesi, aldığı ENOSİS kararlarını iptal etmemesi, bu partinin gerçek yüzünü göstermektedir..

Dolayısı ile AKEL yönetiminin propaganda amaçlı şovlarına karnımız toktur...AKEL’e aptalca davranarak kanmaya devam edenlere de tavsiyem, “önce AKEL tarihini araştırın, okuyun, öğrenin, ondan sonra AKEL propagandası ve avukatlığı yapın” olacaktır…

Yorumlar