Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Kanlı Noel’in 55. Yıl Dönümünde Şehitlerimizi Anarken

21 Aralık 2018
Kanlı Noelin 55. Yıl Dönümünde Şehitlerimizi Anarken

Rum-Yunan yayılmacılığının, Türk Halkına yönelik silahlı saldırıya, etnik temizliğe ve soykırıma dönüştüğü 21 Aralık 1963 Kanlı Noel’inin 55. yıldönümünde, herkesin bir kez daha ellerini başının arasına alıp “nereye gidiyoruz?” diye sorması gerekmektedir...

Rum Devleti eski Başkanı ve Kıbrıs Cumhuriyetin Temsilciler Meclisi Başkanı Klerides ile Rum ordusunun komutanlığını da yapan emekli Yunan generali Karayannis’in de yıllar sonra itiraf ettiği gibi, 1960-1963 Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde, Cumhuriyetin Cumhurbaşkanının emri ile, EOKA’cılardan oluşan 5000 kişilik gizli bir ordu oluşturulmuş, başta Papadopulos, Klerides ve Yorgacis olmak üzere ortaklık Cumhuriyeti’nin Bakanlarından ve Meclis Başkanı’nın yönettiği gizli AKRİTAS örgütü kurulmuş, bu terör örgütünün siyasi liderliğini Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı Makarios üstlenmiş, Cumhuriyetin polisi ve ordusu içindeki ellerinde devlete ait silahlar bulunan Rum unsurlar, bu örgütün silahlı gücünün ana çekirdeğini meydana getirmiş ve Türk Halkını 6 saat içinde soykırımdan geçirmeyi amaçlayan AKRİTAS Soykırım Planı yapılmıştı...

55 YIL ÖNCE PLAN UYGULAMAYA KONDU

Nitekim 21 Aralık 1963 akşamı, bir insanlık suçu teşkil eden bu kanlı planın uygulanmasına başlanmış, takip eden günlerde, 103 Türk köyü işgal edilerek yakılıp yıkılmış, yağmalanmış, yüzlerce insanımız katledilmiş, 50 bin Türk etnik temizlik sonucu göçe zorlanmış, adanın %97’si işgal edilmiş, Kıbrıs Türk Halkı, eşit kurucu ortağı olduğu devletten silah zoruyla dışlanarak adanın %3’ünden oluşan gettolarda 11 yıl sürecek insanlık dışı bir kuşatma altına alınmıştı... 

Yunan askerlerinin de fiilen yer aldığı saldırılar sırasında Ayvasıl’da, Baf’ta, Mağusa’da, Larnaka’da, Lefkoşa Devlet hastanesinde toplu katliamlar gerçekleşmiş, hasta yatağından alınan

24 Türk biçerdöğerlerle parçalanarak kör kuyulara atılmış, işlerine giden bir otobüs dolusu Türk ve yollardan, işyerlerinden alınan yüzlerce Türk katledilerek kör kuyulara atılmış, Erenköy’de, Geçitkale’de, Boğaziçi’nde onlarca insanımız katledilmiş, onbinlerce insanımız çadırlarda, ağıllarda, mağaralarda, sinema ve okul salonlarında, camilerde, akrabalarının yanlarında yıllarca sefil bir yaşama mahkum edilmişti… 

Özellikle 1964’de Lefkoşa, Baf ve Erenköy ile 1967 Kasım ayında Geçitkale ve Boğaziçi’nde mutlak bir soykırım, son anda garantör Anavatan Türkiye’nin Türk Hava Kuvvetleri ile gerçekleştirdiği sınırlı polis harekatları ile önlenebilmiştir…

Bu dönemde, iğneden ipliğe, çoraptan iç fanilasına, çividen keresteye, bottan yün bereye, çimentodan demire, 44 çeşit temel tüketim maddesinin Türk bölgelerine girişi ve

Halkımızın, kuşatma altındaki Türk bölgeleri arasında özgürce seyahati yasaklanmış, Türk bölgelerine girişte kurulan utanç barikatlarında, Halkımız insanlık dışı muamelelere, yoklamalara, işkencelere, tacizlere uğramış, yüzlerce kişi yollardan, tarlalardan, işyerlerinden alınıp katledilmiş, kör kuyulara atılmış, Halkımız açlık ve sefalete itilerek teslim olmaya, Rum egemenliğini ve ENOSİS’i kabul etmeye zorlanmıştı….

Bu süre içinde Türk Halkı, üretimden koparılmış, bir dilim ekmeğe, bir parça giyeceğe muhtaç hale getirilmiş, ancak buna rağmen sadece Anavatan Türkiye’den ve Türk Ulusundan gelen para, giyecek ve Kızılay yardımları ile ayakta durmuş ve yediden yetmişe silaha sarılarak TMT öncülüğünde direnmiştir. 

Halkımız, bu süre içinde, “Genel Komite, Geçici Türk Yönetimi, Türk Yönetimi” adı altında bir devlet şeklinde örgütlenerek Rum’a teslim etmediği egemenliğini kullanmış ve kendi kendini yönetmiştir…

O zor ve karanlık günlerde teslim etmediğimiz egemenliğimizi bugün, denenmişi yeniden denemek için ve kendi devletimizi kurduktan sonra mı teslim edeceğiz?

Bütün o saldırıların, yakılıp yıkılan Türk köylerinin, yağmalanan mal mülkümüzün dökümü ve adaya getirilen Yunan asker ve silahlarının listesi BM Genel Sekreterlerinin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu Kıbrıs raporları ile BM uzmanı ORTEGA’nın hazırladığı ORTEGA RAPORU’nda inkar edilemez şekilde kaydedilmiştir…

BM, ABD VE AVRUPA SADECE SEYRETTİ

Ne yazık ki, adadaki İngiliz askerlerinin ve sözde saldırıları durdurmak için Mart 1964’de adaya gönderilen BM Barış Gücü askerlerinin gözleri önünde gerçekleşen bu soykırıma, sözde uygar Dünya, BM, ABD, Avrupa ve uluslar arası örgütler büyük bir sorumsuzlukla seyirci kalmaktan utanmamıştır...

Nitekim, dünyanın bu utanç verici sessizliğinden cesaret alan Yunanistan, işgali tamamlayarak ENOSİSİ gerçekleştirmek için 20 bin tam techizatlı askerini gizlice adaya çıkarmış ve 11 yıl sürecek adı konmamış bir işgali gerçekleştirmiştir...

Ve, bu insanlık dışı kuşatma, bu kanlı işgal, İFESTOS Soykırım Planı çerçevesinde toplu Türk soykırımına ve ENOSİS’in gerçekleştirilmesine ramak kala, Garantörümüz Anavatan

Türkiye tarafından gerçekleştirilen 1974 Türk Barış Harekatı ile parçalanarak önlemiş, Türk Halkı, kendi geleceğini özgürce belirleyeceği demokratik ve özgür koşullara kavuşmuştur...

Güney’de 11 yıl Rum saldırıları, insafı ve kuşatması altında kalan on binlerce Türk, 1975’de Nüfus Mübadelesi Anlaşması ile özgürlüğe koşarak, Anavatanın sağladığı güvenlik şemsiyesi altında yaşamayı seçmiştir…

Ve, Anavatanın güvencesi-koruması altında, 35 yıl önce kendi bağımsız-egemen devletimizi kurduk,

AKINCI’NIN TESLİMİYETÇİLİĞİNE KARŞI MÜCADELE ŞART

Kanlı Noel’in 55. yıldönümünde bunları hatırlayarak gereğini yapmazsak, Türkiye’nin garantörlüğüne dört elle sarılmazsak, şehitlerimizin, uğruna can verdikleri ve bize emanet ettikleri bu topraklara, bağımsızlığa, egemenliğe ve özgürlüğümüzün güvencesi olan devletimize sahip çıkmazsak, o karanlık günleri yeniden yaşayacağımız ve gelecek kuşaklara da yaşatacağımız açık değil mi?

Ne ki, tarih bilincinden ve milli şuurdan yoksun olan bazı geri zekalılar, gençlerimize, Rumları haklı ve mazlum, Türkleri ise suçlu ve saldırgan gösteren yalan yanlış birçok safsatayı enjekte etmektedirler…

Kıbrıs Türk Halkının bağrından çıkmış olan nefs-i müdafaa örgütümüz TMT ve TMT’ciler “eli kanlı faşist terörist katiller” olarak suçlanmaya kalkılmaktadır…

Tarihi gerçeklerin bu şekilde çarpıtılmasına öfkelenmemek, üzülmemek, kahrolmamak, tepki göstermemek olası mı?.. 

Türk düşmanı ırkçı-yayılmacı-hakimiyetçi Rum yönetimine ve ona destek veren emperyalist güçlere karşı olduğu kadar, milli mücadele tarihimizin çarpıtılmasına ve TMT ile TMT’cilerin seviyesizce suçlanmasına karşı da mücadele edilmelidir…

Diğer yandan ise, hasbelkader bu devletin Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Mustafa Akıncı ise, 150 yıllık milli mücadelemizin en büyük kazanımı olan egemen-bağımsız KKTC’yi ortadan kaldırarak, 1963’de denenen ancak Rum yayılmacılığı nedeniyle başarısız olan federal birleşik Kıbrıs’ın egemenliği olmayan KUZAY EYALETİNE dönüştürmek için vermedik taviz bırakmamıştır…

Bununla da yetinmemiş, bizi 1974 öncesine götürmek için Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü pazarlık masasına yatırmış ve belli bir süre sonra iptalini kabul etmiştir…
Nitekim son olarak, garantörlüğün iptalini ve Güzelyurt’un da Rumlara verilmesini öngören Guterres Belgesini kabul etmiş, stratejik bir anlaşma olarak imzalanmasını önermiş ve bu belge temelinde müzakerelerin başlaması için yalvar yakar olmuştur…

Bunlar asla kabul edilebilecek, sessiz kalınabilecek, görmezden gelinebilecek şeyler değildir..150 yıllık milli mücadelemizin tüm kazanımlarını yok edecek olan Akıncı’nın korkunç teslimiyetçiliğine karşı, milli mücadele ruhu ile karşı çıkmak, akamete uğratmak herkesin ulusal görevidir… 
Bu duygu ve düşüncelerle, Kanlı Noel’in 55. Yıldönümünde, Rum saldırganlığının kurbanı olan şehitlerimizi rahmetle anıyor, Rum barbarlığına karşı kahramanca direnen mukavemetçilerimizi, TMT’cileri, mücahitlerimizi saygıyla selamlıyor, son anda bizi mutlak bir soy kırımdan kurtaran ve her zor anımızda yanımızda olan Türk Ulusu ile Anavatanımıza şükranlarımızı sunuyorum… 

Yorumlar