Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

İki Devletli Çözüm İhtimali

12 Aralık 2018
“ Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklar, Rum tarafının açgözlülüğü ve adanın artan stratejik değeri Kıbrıs sorununun iki devletli çözümünü dayatıyor. „

Doğu Akdeniz’de varlığı iddia edilen trilyonlarca dolar değerindeki gaz ve petrol, Kıbrıs sorununun siyasi eşitlik temelinde federal çözümü için belirleyici unsur olabilirdi.
Tabii Rum-Yunan tarafının bu kaynakları eşit ve adil şekilde Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye ile paylaşmayı kabul etmesi ve elde edilecek kaynakla çözümün finanse edilmesini kabul etmesi şartıyla...
Ne ki Rum-Yunan ikilisi her zaman olduğu gibi paylaşmak ve adil bir çözüm yerine gasp etmeyi ve elde edeceği ekonomik güçle bizi çökerterek egemenlikleri altına almayı tercih etti..
Bunun için tüm uyarılara karşın, bizim ve Türkiye’nin de meşru hakları olan deniz alanlarında, kendi akıllarına göre tek yanlı MEB alanı ilan ettiler, uluslararası ihaleler açtılar, bu ihaleleri bağladılar, sondajlar yaptılar.. Emperyalist güçlerin onlara verdiği gazla coşarak siyasal eşitliğimizi ve eşitlik temelinde bir çözümü reddettiler. MAXİMALİST talepler ortaya koyarak azınlık Çoğunluk ilişkisine dayalı kendilerinin yöneteceği bir üniter devlet ve bu devlet içinde bize muhtariyet önermeye başladılar..
Anastasiadis’in önerdiği desantralize veya bir başka deyişle sözde gevşek federasyon gerçekte üniter Rum devleti içinde muhtariyet yönetimidir

İttifak Arayışına Girdiler

Tabii Türk Halkının bunu ve Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların gaspına izin vermeyeceğini bildikleri için bölgesel ittifaklar kurma ve emperyalist ülkelerden destek arama yoluna gittiler.
Bu amaçla Yunanistan, İsrail, Mısır ittifakını kurdular. Kendi akıllarına göre MEB Anlaşmaları yaptılar, kendi akıllarına göre gaz güzergahı belirlemeye ve Türkiye ile KKTC’yi Doğu Akdeniz’de dışlamaya kalktılar

Siyasi ittifakı askeri alana da kaydırarak ortak askeri tatbikatlar yapmaya başladılar

1960 anlaşmalarına ve Garanti ve İttifak anlaşmasına aykırı olmasına karşın, bununla da yetinmeyerek ABD, İsrail ve Fransa’ya deniz ve hava üsleri vermek veya mevcutları kullandırmak için görüşmeler yapmaya başladılar...

Yunanistan ile zaten böyle bir üs anlaşmasını yıllar önceden yapmışlardı..

KKTC ve Türkiye Yen Strateji Belirlemek Zorunda Kaldı 

Bütün bu hegemonyacı, gaspçı ve yayılmacı siyasetleri, KKTC ve Türkiye’yi yeni bir strateji belirleme zorunda bırakmıştır.
Rum-Yunan ikilisi, Mısır, İsrail, ABD, AB, Fransa ve Adada iki üssü bulunan İngiltere’yi de yanına alarak siyasi eşitliğe dayalı bir çözüm istemediğine, gasp girişimine devam ettiğine ve birçok ülkeye güneyde üsler verdiğine göre, Türkiye de adanın kuzeyinde niye üs kurmasın?
Türkiye ve KKTC bu üsleri kurmazsa, bu gaspçı, emperyalist haçlı ittifakına karşı Güney sahillerini, Doğu Akdeniz’deki ve adadaki meşru hak ve çıkarlarını nasıl koruyacaktır?
Sonuçta Türkiye de KKTC’de deniz ve hava üsleri kurma kararı almıştır. Bu üsler, Ege’de Yunanistan, Güneydoğuda ABD destekli PKK terör devleti ve Suriye’de güçlü Rus deniz ve hava üsleri ile kuşatılan, Doğu Akdeniz ‘de Mısır, İsrail, Yunanistan, Rum yönetimi, Fransa, ABD, AB, İngiltere ittifakı ile denizlerden dışlanmak ve MEB alanı gasp edilmek istenen Türkiye’nin tek açık kapısı kalan Güney sahillerinin güvenliği için de, kendisine ve KKTC’ye ait MEB alanlarının güvenliği için de, KKTC’nin savunulması için de şarttır.
Peki, Türkiye ve KKTC bir yandan sözümona federasyon için masaya bağlanarak görüşmelerle oyalanırken, Kuzeyde üs kurabilir mi?
Rum tarafı emperyalist ülkelere üsler vermeye ve gasp ettiği alanlarda sondaj yapmaya devam ederken Türkiye ve KKTC hala ille de federasyon demeye devam edebilir mi?
Elbette edemez.
 

İki Devletli Çözümü Şartlar Dayattı

İşte bütün bu nedenlerdir ki, Türkiye ve KKTC’yi teslimiyetçi aciz, çaresiz, seçeneksiz, dünyadaki ve bölgedeki gelişmeleri iyi okuyamayan, analiz yapamayan, federasyondan başka hiçbir alternatifi olmayan Akıncı’ya rağmen İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ savunmaya itmiştir.
KKTC, bağımsız, egemen bir devlet olarak yoluna devam edecek ki Anavatan Türkiye ile üs Anlaşmaları yapabilsin, KKTC MEB alanlarını ve devlet sınırlarının güvenliğini sağlamak için Türkiye ile bir savunma işbirliği anlaşması imzalayabilsin, Türk petrol şirketlerine kendi MEB alanı içinde sondaj yetkisi verebilsin..
Kötü komşunun insanı ev sahibi yaptığı bu gelişmeyle bir kez daha doğrulanmıştır. Eğer Rum tarafı bizimle egemen eşitliğe ve garantörlüğe dayalı adil ve kalıcı bir anlaşma yapsaydı, eğer Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakları emperyalistler desteğinde gasp etme yoluna gitmeseydi, eğer emperyalist ülkelere üsler verme ve onlarla askeri işbirliği Anlaşmaları yapma yoluna gitmeseydi, elbette Türkiye de KKTC’de üs kurma yoluna gitmeyecekti.
Türkiye’nin KKTC’de deniz, hava, kara üsleri kurması, Kıbrıs’ın birkaç asırlık geleceğini belirleyecektir.
Herşeyden önce Türkiye bir daha adadan asla çıkmayacaktır
KKTC sonsuza dek varolacak ve Kıbrıs Türk Halkı sonsuza dek Anavatanın korumasında güvenlik ve refah içinde yaşayacaktır
KKTC ile Türkiye arasındaki deniz bir Türk denizi olacaktır
Türkiye bölgede ve Akdeniz’de büyük stratejik üstünlük elde edecek ve belirleyici güç olacaktır.
Rum tarafı Türkiye ile bir çatışmayı göze alamayacağı için eninde sonunda KKTC ile bir barış anlaşması imzalamak, işbirliği yapmak ve barış içinde yaşamak zorunda kalacaktır.
Türkiye ve KKTC kendi MEB alanlarındaki doğal kaynaklara sahip çıkacaktır.
Evet, Kıbrıs sorunu artık bizim lehimize bitmiştir, bu dosya bizim lehimize kapanmıştır.
Türkiye Rum Yunan ikilisinin ve destekçisi emperyalist ülkelerin koparacağı yaygaraya bakmadan çok süratli şekilde deniz, hava ve kara üslerini kurmaya başlamalıdır
Bunun için KKTC ile bir üs anlaşması, bir savunma işbirliği anlaşması ve gümrükleri sıfırlamak için bir de serbest ticaret anlaşması imzalamalıdır. Türkiye – KKTC Ortaklık Konseyi yeniden aktif hale getirilmelidir. 
Bu yeni stratejiye uygun olarak iki egemen devlete dayalı bir barış anlaşması dışında Rum tarafı ile hiçbir görüşme yapılmamalıdır.
KKTC Meclisi süratle eski federasyon kararını iptal ederek Rum tarafı ile ancak iki egemen devlete dayalı bir barış anlaşması imzalanabileceği ve bu ancak bu amaçla görüşme yapılabileceği konusunda bir karar almalıdır.

 

Yorumlar