Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Akıncı niye Halka, Vatana, KKTC'ye İhanetle Suçlanıyor?

30 Kasım 2018
Akıncı niye Halka, Vatana, KKTCye İhanetle Suçlanıyor?

Habertürk gazetesi geçtiğimiz günlerde Sn. Akıncı ile bir söyleşi yayınladı. Gazete muhabiri, diğer şeyler yanında Akıncı’ya mealen, “müzakere Masasında kabul ettiğiniz hususlar nedeniyle hem adada, hem de Türkiye’de “ihanetle ve vatanı satmakla” suçlandınız, buna ne diyorsunuz?” diye sordu. Akıncı ise yanıtında, mealen “çözümü savunduğum için bana hain diyorlar, ama ben üzerinde durmuyorum, bunlar birkaç kendini bilmezin suçlaması, Halkın %60’ının oyu ile seçildim ve halk beni biliyor, benim vatanı satma diye bir yaklaşımım yok. Bunlar her çözüm ihtimali olduğunda ortaya çıkıp benzer suçlamalar yapıyorlar ” diye yanıt verdi. 

Elbette Akıncı kendini savunmaya çalışacak, inkar edecek.. Ve Kıbrıs sorununu bilmeyenler karşısında veya yandaş gazetecilere karşı bunu demagoji yoluyla kolay yapacak. Ne ki bize karşı asla yapamaz.. 

Çünkü biz onun verdiği tavizleri, yaptığı açıklamalardan, görüşme tutanaklarından ve meclis eski başkanı Sibel Siber’in kendisine sorduğu sorulara verdiği yanıtlardan, yani kendi ağzından yaptığı itiraflardan öğrendik.. Ve eğer bizimle yüzyüze tartışırsa sorularımız kendisinin bu itiraflarından oluşacak.. İlaveten biz Kıbrıs sorununu, müzakere tarihini, 1960 anlaşmalarını, Rum taleplerini çok iyi biliyoruz ve kendisinin hangi kazanılmış haklarımızdan vazgeçtiğini mukayeseli olarak kanıtlayabilecek bilgi ve birikime sahibiz.. 
O nedenle Akıncı bizimle TV’lerde halk önünde canlı yayınlarda tartışmaya korkar, ödü patlar... Onun istediği yandaş gazeteciler ve çanak sorulardır... O nedenle adımızı anmadan verdiği yanıta gazetemizde bugünkü manşetimizde ve köşe yazımda yanıt vererek ona HODRİ MEYDAN AKINCI, KENDİNDEN BU KADAR EMİNSEN HALK ÖNÜNDE CANLI YAYINDA GEL TARTIŞALIM, HALK DİNLESİN VE KARARINI VERSİN, diyorum.


İşte, Akıncı'nın Verdiği Tavizler

***1878’den bu yana büyük bir mücadele sonucu elde ettiğimiz, 1960 Antlaşmalarıyla tescil ettirdiğimiz ve her federasyonun doğasında var olan siyasal eşitliğimizi, toprak tavizi ve Garantörlüğün iptali karşılığında elde edilecek bir hak olarak gördünüz ve pazarlık konusu yaptınız

***Federasyon, birisi KKTC olacak iki kurucu eşit-egemen devlete (founding state) dayanması gerekirken, KKTC’nin olası federal birleşik Kıbrıs’ın egemenliği olmayan “Kuzey vilayeti! ” (constituent state) olmasını ve tek egemenliği kabul ederek Anayasayı ve yaptığınız yemini çiğnediniz

***Uluslararası bir antlaşma olan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş antlaşması ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ile elde ettiğimiz VETO hakkımız ve AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN, vazgeçerek sadece 1 tek Türkün onayı ile basit çoğunlukla karar alınmasını kabul ettiniz

***Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nde Türk Halkını temsil edecek kişiyi 1960’da olduğu gibi, Türk Halkının ayrı seçimlerle kendisinin belirlemesi ilkesinden vaz geçtiniz. Tek seçim ve “çapraz oy” yöntemini kabul etmek yoluyla yüzde 20 Rum oyunun seçilecek Türk başkanı belirlemesini kabul ettiniz, Halkımızın iradesini sıfırladınız, Rum desteğini alacak kişinin seçilmesini ayarladınız. 

***Demografik yapı bozulmasın iddiası ile Türk nüfusunu Rumların dörtte biri oranında dondurmayı kabul ettiniz.. Sizin verdiğiniz uyduruk rakamla 220 bin Türk, 860 bin Rum dengesinde nüfusumuzu dondurdunuz 

***Bir tek Türkün vatandaş olabilmesi veya adaya yerleşmesi için 4 Yunan vatandaşının adaya yerleşmesini veya vatandaş olmasını beklemeyi kabul ettiniz. 

***KKTC Anayasasına göre KKTC tapuları meşru ve geçerli iken, tapusu olan herkes meşru mülk sahibi iken ve KKTC tapuları için devlet güvencesi verilmişken, Anayasayı çiğneyerek, KKTC tapularını geçersiz ilan etmeyi, elinde KKTC tapusu olan insanlarımızı “mal sahibi” değil de “şimdiki kullanıcı”olarak nitelemeyi, Rumları ise “gerçek mal sahibi”olarak tanımlamayı ve mülklerin kime ait olduğunu belirlemeyi mülkiyet komisyonuna havale etmeyi, üzerinde yatırım olmayan mülkleri, askeri bölgeleri, orman arazilerini ilk anda Rumlara iade etmeyi, bize bırakılmasını öngördüğünüz KKTC tapulu toprakların toplamda 1/3’ünü ilave olarak Rumlara vermeyi, böylece 100 yılda çözülemeyecek büyük bir mülkiyet kaosu yaratmayı, üstelik mülkiyet komisyonu karar verene kadar KKTC tapulu topraklar üzerinde moratoryum ilan edip yatırım yapılmasını engellemeyi, bunun Kıbrıs Türk ekonomisini çökerteceğini bile bile kabul ettiniz

***Nüfusumuzun dörtte biri oranındaki Ruma (55 bin kişi), yerel siyasi haklarla Kuzeyde, “yerleşme hakkı” tanıyarak iki kesimliliği sulandırmayı, KKTC’deki 600 civarındaki kilise ve manastırı Rum kilisesine iade etmeyi, böylece her köyümüze EOKA hücreleri sokarak, insanlarımızı çan sesiyle uyandırmayı kabul ettiniz

***Anayasayı çiğneyerek ve Meclisin yetkilerini gasp ederek Meclisten ve hükümetten habersiz olarak, hiçbir yetkiniz olmamasına karşın, KKTC topraklarının beşte birini ve 25 civarında yerleşim yerini tek yanlı olarak ve karşılığında hiçbirşey almadan taviz olarak vermeyi öngören taviz haritası verdiniz, onbinlerce insanımızı 4.kez göçmen yapıp topraksızlaştırmayı, köylerinden sökmeyi kabul ettiniz. 

***Rahmetli Liderimiz Denktaş’ın müzakere tarihi boyunca savunduğu mülkiyet sorununun global takas ve tazminat yoluyla sıfırlanması ilkesi ile, iki kesimliliği korumak için savunduğumuz kalıcı derogasyonlardan vazgeçtiniz, tüm Rumlara, Yunanlılara ve AB üyesi 27 ülke vatandaşına 4 özgürlüğü sınırsız olarak tanıdınız, böylece yüzbinlerce Rum ve Yunan’ın içimizde yerleşmesine, mülk almasına, iş kurmasına, çalışmasına kapı açtınız, bunun sonucu olarak, BM tarafından bile kabul edilen “her toplumun kendi bölgesinde NÜFUS VE MÜLKİYETTE SARİH BİR ÇOĞUNLUĞA SAHİP OLMASI” ilkesini yok ederek kuzeyin de 5-6 yıl içinde Rumlaşmasına kapı açtınız

*** Rum, Yunan ve AB vatandaşlarına derogasyonsuz 4 özgürlüğü tanırken, Lozan’da tesis edilen ve 1960 Anlaşmaları ile Kıbrıs’a da teşmil edilen Türk-Yunan dengesinin korunması açısından aynı hakkın Türk vatandaşlarına da tanınmasında ısrar etmediniz, bu hakkı elde etmeden onlara istediklerini verdiniz

***Kıbrıs Türk Halkının 1963’den gelen tazminat haklarını, yakılıp yıkılan yağmalanan 103 köyümüzün, öldürülen ve sakat bırakılan binlerce insanımızın tazminatlarını, gasp edilen vakıf ve Sultan mülklerinin, hakkımız olan ancak gasp edilen doğal kaynaklardan, hali arazilerden, bütçeden, payımıza düşen tazminatları savaş suçlusu Rum tarafından talep etmediniz, müzakere konusu yapmadınız, masaya getirmediniz, buna karşın savaş ve soykırım suçlusu Rumlara habire tazminat ödemeye devam ediyorsunuz

***KKTC Meclisi ‘nin “Garantörlük kırmızı çizgimizdir, pazarlık konusu değildir, Türkiye’nin etkin ve fiili Garantörlüğü aynen kabul edilmelidir” Şeklinde oybirliğiyle alınmış Meclis kararını çiğneyerek Anavatanın garantörlüğünü pazarlık masasına yatırdınız, 10-12 yılda garantörlüğün iptalini içeren önerilerin masaya gelmesini sağladınız.. Üstelik bunu başarmak için “tüm diğer konularda anlaşma sağlandı, tek Garantörlük kaldı”Şeklinde müzakereciniz vasıtası ile yalanlar söylediniz. Çünkü “toprak ve Garantörlük, ancak tüm diğer konularda anlaşma sağlandıktan sonra görüşülecek ” diye BM’nin de kabul ettiği bir mutabakat vardı. Bu mutabakatı geçersiz kılmak için tüm diğer konularda anlaşma olduğu yönünde yalan söyleyerek Rum tarafının “en büyük zaferimiz”dediği taviz haritası verdiniz, Garantörlük konferansını toplayıp Garantörlüğü pazarlık masasına yatırdınız

***VE son olarak Anavatan Türkiye’nin önerdiği “artık iki devletli çözümü gündeme getirelim “şeklindeki öneriyi “federasyondan başka birşey görüşmem” diyerek reddettiniz. Anavatanla çatışmaya girdiniz, yandaşlarınız Anavatana saldırmaya başladı. İki devletli çözüme ve tanınmaya karşı olduğunuzu açıklayarak Halkı böldünüz. TANINMA TALEP ETMİYORSUNUZ. BU DEVLETİN TANINMASINA İNANMIYORSUNUZ, BUNUN İÇİN MÜCADELE ETMİYORSUNUZ, İHANET YOLUNDASINIZ.

Devam edecek olsam daha da yazabilirim. Sırf Rum tarafını memnun etmek için, sırf onlar istiyor diye vermediğiniz taviz kalmadı. Halkımızı ve devletimizi uçurumun kenarına getirdiniz. 
Ne ki sadece bunlar bile KKTC’nin ve Kıbrıs Türk Halkının “ille de federasyon “diye diye nasıl büyük bir ihanetle karşı karşıya olduğunu kanıtlamaya yeterlidir... Yaptığınız yemini, Anayasayı ve Meclis kararlarını çiğnediğiniz ve bizi uçurumun kenarına getiren korkunç tavizleri Meclisi, Hükümeti ve halkı dışlayarak kendi aklınıza göre verdiğiniz için, ihanet yolundasınız, gün gele Yüce Divan’da yargılanacaksınız... Halkımızın bilincinde ve tarih önünde ise zaten çoktan yargılandınız ve hak ettiğiniz karanlık köşeye kondunuz.. Daha fazla ileri gitmeden ya istifa ediniz ya tavizleriniz ve federasyon konusunda referanduma gidiniz ya da tavizleri meclise getirerek onay isteyiniz.

Yorumlar