Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

1963-1974 Dönemi Tazminat Haklarımız Masaya Getirilsin

22 Kasım 2018
1963-1974 Dönemi Tazminat Haklarımız Masaya Getirilsin

Müzakere sürecinde en güçlü kozlarımızdan biri 1963’den gelen tazminat haklarımız olmalıydı…

Faşist, ırkçı, hegemonyacı Rum tarafı ENOSİS hedefine ulaşmak için eşit kurucu ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıktı… Devleti silah zoru ile işgal etti, bizi silah ve şiddet kullanarak kurucu ortağı olduğumuz devletten dışladı, ortaklık devletini işgal ederek yüzde yüz Rumlardan oluşan bir Rum devletine dönüştürdü... Adaya gizlice tam teçhizatlı 20 bin Yunan askeri getirerek, EOKA ve yasadışı Rum ordusunu güçlendirdi, 103 köyümüzü işgal etti, yakıp yıktı, malımızı mülkümüzü yağmaladı, kullandı… Kıbrıs Türk Halkını adanın yüzde 3’lük bir toprak parçasına sıkıştırarak 11 yıl sürecek insanlık dışı bir kuşatma altına aldı… 1964, 1967 ve 1974’de ENOSİS amaçlı saldırılarını sürdürdü… Savaş çıkardı, toplu katliamlar yaptı, soykırım ve etnik temizlik uyguladı... Ne ki, sonuçta, onlar savaştan sorumlu, haksız ve mağlup taraf olarak çıkardıkları savaşı kaybettiler. Kıbrıs Türk halkı ise saldırıya uğrayan, mağdur olan, ağır bedeller ödeyen sonuçta savaşı kazanan taraf oldu… Ne ki, sanki de haklı, mağdur, saldırıya uğrayan, savaşı kazanan Rum tarafıymış gibi, tazminatı onlar istiyor, şartları onlar koyuyor… Haksız, saldıran, savaşı çıkaran ve kaybeden taraf bizmişiz gibi, Türk tarafı da habire asıl saldırgana tazminat ödüyor, yüksek sesle dile getirmesi gereken tazminat haklarından söz etmiyor, Rum tarafına “özür dile” demiyor…

Tazminatı Zafer Kazanan Haklı Taraf Alır

Oysa, savaşlar tarihinde şartları her zaman zaferi kazanan taraf koymuştur, tazminatı da kazanan taraf almıştır. Mağdur, haklı ve savaş kazanan taraf olarak Rum tarafına en baştan “ Türk Halkından özür dilemeden, savaş tazminatı ödemeyi kabul etmeden seninle hiçbir müzakereye oturmam” demeliydik… Tarihteki tüm örnekleri gibi, savaşı kazanan, haklı ve mağdur taraf olarak şartları koyan biz olmalıydık… Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş, vefatından bir süre önce yaptığı açıklamada “artık pasif politikaları terk ederek atağa geçmemizi ve bu tazminatları belirlemek için bir BM komitesi kurulmasını” talep etmemizi dile getirmişti… Ne ki, bu çağrısı dikkate alınmadı… Aslında biz bunu çoktan yapmalıydık....

BM raporlarına geçmiş olan ve ORTEGA RAPORU’nda da belirtilen zarar ziyanımızı ve 11 yıllık kayıplarımızı, bütçeden 11 yıl alamadıklarımızı, şehit ve malül gazilerimizin tazminatlarını çoktan talep etmeliydik... Bunu almadan hiçbir görüşmeye oturmamalıydık... Biz bunu yapmadığımız için her zaman “baskın basanındır ve yavuz hırsız ev sahibini bastırır” zihniyeti ile hareket eden Rum üsten de çıkmıştır... Örneğin, geçtiğimiz yıllarda ABD Kongresi’ne sunulan bir tasarıda, KKTC’de malı bulunan ABD vatandaşı Rumların mallarının iadesi ve tazmin edilmeleri için girişim yapılması istenmiştir... AİHM, Lozidu’ya tazminat ödenmesini emretmiştir... Yine AİHM, başka Rumlar için de tazminat ödenmesi kararı vermiştir..Ve Kıbrıs’a barışı getirmek, saldrırgan Rumları durdurmak, ENOSİS’i önlemek Türk Halkına yönelik mutlak bir soykırımın önüne geçmek için evlatlarını şehit veren Türkiye, Rum-Yunan tarafından savaş tazminatı talep etmesi gerekirken, AİHM’in belirlediği tazminatları ödemiştir…

 

Tazminat Komitesi Kurulmalı

Kıbrıs Türk Halkı 1958’lerde EOKA saldırılarını yaşadı. Birçok insanımız katledildi, 30 köyümüz yakılıp yıkıldı ve Rumlar tarafından işgal edildi. Arazilerimiz, bahçelerimiz, konutlarımız Rumlar tarafından kullanıldı. 1963-1974 döneminde de yüzlerce insanımız katledildi, 103 köyümüz işgal edildi, yakılıp yıkıldı.Aynı şekilde arazilerimiz, bahçelerimiz Rumlar tarafından 55 yıldır kullanılıyor. 1974’de ise gerek bugün KKTC sınırları içinde kalan, gerekse Güneyde bulunan binlerce konutumuz, yüzlerce köyümüz, yakılıp yıkıldı, dönümlerce arazimiz, bağ ve bahçemiz Rumlar tarafından 44 yıldır kullanılıyor...

11 yıl boyunca utanç barikatlarında bize yapılan işkence kimseye yapılmadı... Ürettiğimiz herşey bu barikatlarda mahvedildi. 1975’de Kuzeye geçen Türkler, gerek İngiliz üs bölgesinde, gerekse köylerinde yüzlerce salon araç, traktör, biçer döğer vb. değerli eşyasını bıraktı. Bir bavulla özgürlüğe koştuk...

55 yıldır bize karşı uygulanan insanlık dışı ambargolar sonucu, ürettiğimizi satamadık, ekonomimiz çökertildi. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne gelen ve hakkımız olan yardımlara el koydular. 4000 Türk memur işlerinden kovuldu. Türk bölgelerine elektrik verilmedi, alt yapı hizmetleri götürülmedi, kasten geri bıraktırıldık...

Atlılar, Sandallar, Muratağa, Taşkent, Ayvasıl ve Aleminyo’da toplu katliamlara uğradık...

ABAD kararı çıkardılar, tarım üretimimizi çökerttiler...

Ulaşım, iletişim, yatırım, seyahat, spor ambargoları ile bizi dünyadan tecrit ettiler....

Üstelik, Yunanistan’la birlikte başlattıkları ve sorumlusu oldukları bir savaşta yenildikleri halde bunu yaptılar...

BM’den aleyhimize çıkmış bir ambargo kararı bulunmadığı halde, dış güçlerin suçlarına ortak olması ile bunu yaptılar... Bir de utanmadan, üstüne üstlük tazminat talep ediyorlar ve biz de ödüyoruz. Peki Kıbrıs Türk Halkının bütün bu saydığım insanlık dışı tutum ve davranışlar, maddi ve manevi kayıpları nedeniyle hiç mi tazminat hakkı yok? Katledilen binlerce insanımız için, çökertilen ekonomimiz için, yakılıp yıkılan köylerimiz, çaldıkları eşyalarımız, işledikleri arazilerimiz, bağ ve bahçelerimiz, oturdukları konutlarımız, ambargolar nedeniyle kaybettiğimiz maddi-manevi değerler, ortak devletten atıldığımız 55 yıl boyunca çalınan haklarımız için hiç mi tazminat hakkımız bulunmuyor?

Niye bu konu stratejik bir politika olarak benimsenmedi? 

Hiç olmazsa bundan sonra, mutlaka tazminat hakkımız gündeme getirilmeli ve Rumların Kuzey’de bıraktıklarının, 55 yıldır bizden aldıklarının tazminatını bile karşılamadığı ortaya konmalıdır. Özellikle Maraş ve diğer bölgelerde gasbedilen Vakıf ve Sultan Malları ile ilgili tazminat taleplerimiz süratle belirlenerek BM, AB ve Rum tarafının önüne konmalıdır... Hükümetin, Cumhurbaşkanlığının veya Dışişleri Bakanlığının, üniversitelerden de yardım alarak bu konuda çalışacak uzmanlardan oluşan özel bir birim oluşturması şarttır... Bunu yapmak barış istememek değildir..Türk Halkının çıkarlarını korumak ve Rum tarafının haksız tazminat taleplerini dengelemek için bundan daha etkili bir yol yoktur... Rum saldırganlığını teşhir etmek ve Rumların aşırı tazminat, toprak ve mülk taleplerini dengelemek istiyorsak, BM raporlarını ve ORTEGA raporunu da tarayarak bu çalışma derhal başlatmalıdır....

Yorumlar